SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Gökhan Evliyaoğlu Hakkında

A- A+ PAYLAŞ
Yayınlanmış-Yayınlanmamış Yazılarım ve Bazı Bilgiler
 
Süleyman ÖZEROL
 
ALTMIŞ YIL ÖNCEKİ “ÇADIR”
 
Üç yıl kadar önce araştırmacı-gazeteci Celal Yalvaç’ın verdiği “Çadır” adlı kitapçığın fotokopisi düzenleyerek kullanılabilir bir duruma getirmiştim. 1945 yılında Malatya’da 20 gencin İMECESİ ürünü olan kitap ölçülü, serbest ve mensur olmak üzere 40 şiir yer alıyor. “HEPİMİZ” alt başlıklı önsözde şunlar yazılı:
 
“Sayın Okuyucular!
Yirmi genç bir çadır altında toplandık. Bu kalplerin, kafaların ve emeklerin toplanışıdır. Kitabın adına çadır dedik. Bu bir elbirliği ve sözbirliğinin eseri oldu.
Kusurlarımız yeni oluşumuza sayılsın.
 
İki yıl önce Ömer Erdoğan ile Ankara’da karşılaştığımızda Çadır’ın elime geçtiğini, isterse bir fotokopisini kendisine verebileceğimi söylediğimde ne kadar sevinmişti bilseniz! Evdeki kitap, dergi, gazete ve diğer kalabalık arasında Çadır’ı ancak bulabildim…
 
Yıllardır etkisini sürdüren dergi grupları kadar olmasa da; Malatya basınında altmış yıl önce yirmi kişinin bir araya gelerek kitap yayınlaması günümüz yazarları için bir örnek olabilir ve bu yirmi kişi ile bir inceleme ya da tez çalışması yapılabilir diye düşünüyorum. 1
 
Gökhan Evliyaoğlu’nun Çadır’da iki şiiri yayınlanmış: “Turgut Reis” 2 ve “Kaynak Başında Gece” 3
 
“ANIYA BENZER” NOTLARIMDAN; Gökhan Evliyaoğlu’nu Ziyaretimiz
 
21 Ocak 2009 günü saat 11 38; Av. Ömer Erdoğan aradı. Gökhan Evliyaoğlu’nun yerinde birkaç kişinin bir araya geleceğini, benim de bulunmamın uygun olduğunu, Çadır ile ilgili yazımı yanına aldığını, Tahsin Yücel’in yanıtını da bana vermek üzere aldığını, saat 14,00’de bir araya gelmemizi söyledi. Hekimhanlılar Derneğinde buluşacağız. Hazırlandım çıkacakken (1156) Hüseyin Kara aradı. Musa karakaşın kırkını derneklerinde yapacaklarmış pazar günü, Alemdar bey de gelecekmiş. Katılırım dedim ve bir toplantıya gideceğimi söyledim. Kızılay’dan dönüp Hekimhanlılar Derneğine gelirken Ö. Erdoğan’ı aradım, yoldaymış. Derneğe çıktım, çay içerken Ö. Erdoğan geldi. Birer çay da birlikte içtik ve Gökhan Evliyaoğlu’nun Cinnah Cad. 30/4 adresine gitmek üzere Atatürk bulvarına çıktık. Otobüsle oraya vardık. İkinci kattaki büroya girerken bizi ileri yaşlı bir bayan kapıyı açtı. İ;çeri girdiğimizde iki bayan ile iki erkek vardı Evliyaoğlu’nun yanında. Sağ başta oturan Uğur Burhan Alaybey’in dışlındakileri tanımıyordum, Uğur Burhan Bey Gaziantepli fotoğrafçı. Sağ yanındaki Abdullah Satoğlu, şair. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün dayı tarafından… Evliyaoğlu’nun sağındaki yeğeni Aysun Evliyaoğlu eczacı. Onun yanındaki bayan da Arzu Koçoğlu, Evliyaoğlu’nun asistanı. Çok geçmeden bir kişi daha geldi. Güner Atakurt, otomobil pazarlaması müdürlüğünden emekli, Türk halk müziğinden batı müziğine kadar müzik ile ilgili olduğunu söyledi.
 
Ömer Erdoğan beni oradakilere tanıştırırken bir yandan da Malatya Yorumda yayınlanan Altmış yıl Önceki Çadır adlı yazımın fotokopisini Evliyaoğlu’na sundu. Gökhan Evliyağoğlu, “Malatyalı Olabilmenin Erdemleri” dedi heyecanlı bir biçimde birkaç kez. Bir yazıdan söz ediyordu. Yazının, kendisi için önemli olduğunu düşündüm, Malatya çanağının çok önemli bir coğrafya olduğunu söyledim. “Malatyalı Olabilmenin Erdemleri” dedi yine…
 
Aysun “Altmış yıl Önceki Çadır” başlıklı yazımı amcasının yanında okumaya başladı. O okudukça amcası başını sallıyordu onaylarcasına. Kendisi ile birlikte 20 gencin 1945 yılında çıkardıkları Çadır adlı kitapçıkta geçen adları ve şiirlerini duydukça belki de o günleri anımsıyordu içinden. Ömer Erdoğan Çadır ile ilgili açıklamalarla birlikte benim de çalışmalarımdan söz etti.
 
Geçmişten Günümüze Malatyalı Şairler kitabının önsözü aklıma geldi. Kitabı bulup getirdiler ve oradan Çadır ile ilgili yazdıklarımdan yapılan alıntıları okudum. Aysun Hanım yazımın sonundaki dileğimi yeniden duyurdu; bu yirmi şair ile ilgili bir çalışma yapılmalı, hatta tez hazırlanmalı! Çadır’ın Malatya’da yayınlanan ilk antoloji olduğu düşüncemi burada da dile getirdim ve bu tür çalışmaların yapılmasını önemsediğimi belirttim.
 
Konu Çadır olunca Evliyaoğlu ve Ömer Erdoğan öğrencilik yıllarına gittiler. Öğretmenleri A. Nihat Asya, Milli Eğitim Bakanı H. Ali Yücel, Hamit Fendoğlu, Orhan Kabasakal ve elbette ki daha birçok kişi… A.Nihat Asya’nın Edirne’ye tayin edildiği, Hamit Fendoğlu’nun liseyi Edirne’de bitirdiği, bir paşanın kulağını ısırması, çift tabanca taşıması, meclisteki aykırı davranışlarından diğerleri… Ömer Erdoğan çift tabanca taşımasına bir otobüs yolculuğunda tanık oluşunu anlattı. 
 
Herkesin şiir okuması önerildi. Abdullah Satıoğlu, “Gözlerim” şiirini okudu. R. Tevfik Bölükbaşı’nın şiirlerini anımsatan bu şiirden sonra, bana okumam söylendiğinde “Kimsesizin Ölümü” ve “Yalnızlığın Pençesi” şiirlerimi okudum. Gençlik yılarlımda yazdığım bu şiirlerimde karamsarlık, yalnızlık duyguları olduğunu belirten Güner Atakurt, daha sonra şiir yazıp yazmadığımı sordu.
 
Yazdığımı ancak, daha çok halk kültürü araştırma çalışmalarım olduğunu ve şairlikte iddiam olmadığını belirttim. Ömer Erdoğan Çağrı ve Anadolu’dan Selam şiirlerini okudu, Anadolu’dan Selam şiirinin öyküsünü anlattı. Uğur Burhan Alaybey Evliyaoğlu’nun “Şiir” adlı şirini okudu. 4 Son olarak Gökhan Evliyaoğlu’nun Vatan şiirini Aysun okudu (Filozofca, s. 2008). Bir süre sonra Abdullah Satoğlu ve Alaybey ayrıldılar. Söyleşimizi sürdürdük.
 
Ömer Erdoğan okul anılarını anlatırken hukuk fakültesine girişi sırasında karşılaştığı olaylardan, İstanbul’da açılan Okumuşu çoğaltma derneğinden, Ankara’da dernek kurma çalışmalarından, divan edebiyatı merakından ve İran’a gitmek istemesinden, İran Büyükelçiliğini ziyaretlerinden söz etti. Ankara’da kurmak istedikleri Ankara kültür ve Dayanışma Derneği adını vermek istediklerini, ancak Emil Durkheim’in.  Fransızca… “Dayanışma” sözcüğünü duyanların kendisini hemen solcu olarak damgaladıklarını…
 
Ömer Erdoğan’ın şiirlerinde Yunus Emre ve Karacaoğlan etkisi olduğunu söylediğimde, onayladı. Konu Şemsi Belli’ye gelince Aysun, “Şemsi Belliden yararlanmasını bilemediler” dedi. Ben de aslında yararlanmasını bilemediklerini bırakın, yok saydılar dedim. Malatya ve Doğu Anadolu yerel söyleyişini şiirlerinde kullanan Şemsi Belli’nin “Anayaso” ve “Lo” şiirleri üzerinde durduk. Aysun, söyleyiş özelliğinin Azeri lehçesinin etkisi olduğunu ve özellikle ‘K’ların ‘G’ olunduğunu söyledi. Arguvan Türküleri kitabımızdaki bölümü anımsatmak istedim, ancak konunun uzayacağını düşünerek açmadım. 2007 yılında İstanbul’da düzenlenen Şemsi Belli’yi anma Programına katıldığımı, 21 konuşmacı olduğunu söyledim. Aysun, Şemsi Belliden yararlanılamadığını dile getirince de, aslında onun yok sayıldığını, oysa Zap Suyuna köprü yaptıran bir şair olarak önemli olduğunu, şiirlerinde yerel söyleyişi kullandığını söyleyip, örnek olarak “Anayaso” ve “Lo” şiirlerini verdim. 1968 yılında şiirden hareketle ODTÜ’lü devrimci gençlerin kendi çabaları ile Zap Suyu üzerine köprü yaptıklarını da ekleyince Atakurt onayladı.
 
Atakurt, BBP’nin Alperenleri ile ilgili olarak Gökhan Evliyaoğlu’na soru sordu, açıklamasını istedi. O da güzel bir biçimde açıkladı. BBP’nin Alperenlerle ilgisi olduğuna inanmadığımı söyleyince, kendisi de inanmadığını belirtti.
 
Bulunduğumuz odanın dört bir yanı Gökhan Evliyaoğlu’nun anılarını yansıtan kaynaklarla doluydu. Fotoğraflar, kendi yaptığı resimler, kitaplar, el yazmaları ve daha bir sürü belge. Kendi tablolarından birinin önünde durduk, tablodaki görüntüleri işaret ederek açıklama yaptı. “Bu tabloda Anadolu’nun her şeyiyle; kurdu, kuşu, balığı ile Kurtuluş Savaşına katıldığını resimledim” dedi. “Ben Kocatepe’yim” adını verdiği tablonun sağ yanında “Kocatepe” şiirini kendi yazısı ile yazmıştı. (Ağustos 1981)
Kapının hemen solunda çıkardığı gazetelerin, dergilerin asılları ve fotokopileri vardı. Havadis, Son havadis, Parlamento, Düşünen Adam… Anıtkabir defterine yazdığı yazı, Mevlana’yı dünyaya tanıtan alman kadın yazar Annemarie Schimmel’in bir kitabının kapağında Almanca olarak yer alan şiiri ve başka belgeler vardı kapının sağ yanında. Annemarie Schimmel birçok dil bilirmiş ve hemen her bildiği dile Mevlana’yı çevirmiş.
 
Aysun fotoğrafları göstermek istedi, sağ kuzeybatı köşedeki siyah beyaz fotoğrafların önüne vardık. Fotoğrafları açıklama yaparak anlatmaya başladı. Gökhan Bey de yanımıza geldi ve açıklamalara katıldı. Fotoğraflarda Mareşal Fevzi Çakmak, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Ragıp Gümüşpala, Peyami Safa, Alpaslan Türkeş, Arif Nihat Asya, Süleyman Demirel gibi adlar vardı. Fotoğrafın birinde Süleyman Demirel arka sırada duruyordu. Bu görüntüyü anımsatarak Demirel’in o zamanlar geri planda olduğunu belirtmek istedi. Ortadaki büyük fotoğrafta Taksim Meydanında konuşmacı olarak görülüyordu. “Bir milyondan fazla kişi vardı” diyerek açıkladı. Bir grup fotoğrafını göstererek, “Sağcı-solcu hep birlikteyiz” deyince espri yapmak isteyerek, “Şimdi de yanınıza olan var mı?” deyince bu kez kendisi espri yaptı gülerek; “Solcu kalmadı ki!” dedi.
 
Bazı farklı adlar olsa da fotoğraflarda yansıyan Demokrat Parti ve Adalet Partisi ruhuydu. Ancak Evliyaoğlu’ndaki belirgin en büyük özellik Atatürk ve Atatürkçülük sevgisiydi ve bunu yapıtlarına da yansıtmıştı. Birçok tablosunda olduğu gibi önce Almanca, daha sonra Türkçe basılan ve ordumuza adanan “Kemalname”, bunun en güzel örneğiydi. Kocatepe şiiri bu kitapta da yer almıştı.
Oturup Evliyazadelerle ilgili notları yazmaya başladığımda Gökhan Evliyaoğlu elinde bir yazı ile geldi, “Malatyalı Olabilmenin Erdemleri”, işte buldum!” dedi. Uzattığı yazı başından beri sözünü ettiği yazıydı. Oktay Ekinci’nin Cumhuriyet gazetesinde çıkan yazısı… Oktay ekinci, bu yazıda Malatya iler ilgili izlenimlerini yazmış ve üç de fotoğraf koymuştu.
 
1. Malatya genel görünüm 2. Beşkonaklar 3. Atatürk’ün Malatya’ya gelişi 1937
 
Beşkonaklar’dan birinin evleri olduğunu, Atatürk’ü karşılayan grup içinde kendisini ve Atatürk’ün yaverleri arasında dayısını işaretledi. Dayılarının kendisinde de fotoğrafları vardı. Ayrıca Enver Paşa tarafından verilmiş bir de belge…
 
Saat 19 00 sıralarında dördümüz Aysun’un arabası ile Kızılay’a, oradan Kumrular’ ve Necatibey Caddesine geçtik. Necatibey’de inip eve gittim ve yemekten sonra notları düzenledim.
 
19 Şubat 2009
 
20; Aysun Evliyaoğlu’nu aradım, yoktu. Cep telefonundan aradım, uygun bir zamanda görüşeceğiz. Amcasını sorduğumda iyi olduğunu söyledi. 
 
23 Şubat 2009
 
Aysun Evliyaoğlu ile Evliyazadeler konusunu konuştuk. Aysun Evliyaoğlu Çorum ile bir bağlantıdan söz etti. Soyadları da aynıymış. Urfa’da da aynı soyadın kullanıldığını, haberleşebilineceğini, Celal Yalvaç ile görüştüğümü, yardımcı olacağını anlattım ve hazırladığım planı kendisine verdim. 
 
Evliyazade Ailesi İle İlgili Olarak Düzenlediğim Notlar:
“EVLİYAZADE AİLESİNİN MALATYA’NIN SİYASİ, TOPLUMSAL VE
KÜLTÜREL YAŞAMINDAKİ ETKİLERİ” (Program Oluşturma Çalışmaları)
 
Ömer Erdoğan ile Gökhan Evliyaoğlu’nu ziyarete gittiğimizde, Evliyaoğlu’nun yeğeni Ecz. Aysun Evliyaoğlu, Evliyaoğlu ailesi ile ilgili bir araştırma (“Evliyazade Ailesinin Malatya’nın Siyasi, Toplumsal ve Kültürel Yaşamındaki Etkileri”) yapmak istediklerini söyleyerek, “Yardımcı olabilir misiniz?” dedi. Ön çalışmalarda ve çalışma programının hazırlanmasında yardımcı olabileceğimi söyledim. Gökhan ve Aysun Evliyaoğlu’ndan bazı konularla ilgili notlar aldım. Daha sonra hazırladığım konularla kaynaştırarak aşağıdaki çalışma programını hazırladım.
 
“Evliya” Kavramı ve İlgili Konular 
 
Evliya: Allah’ın dostları anlamındadır. Bu kelime çoğul olduğundan “-lar” eki eklemek doğru değildir. Türkçe dilbilgisi açısından “evliya” veya “veliler” demek gerekmektedir. Anadolu’da her iki sözcük de kullanılır.
Yalnızca Allah'a güvenen, onu dost edinen, o nedenle dünyevi herhangi beklentileri olmayan, "Hak'tan aldığını halka veren" olarak da tanımlanmıştır.
Evliyaoğlu: Evliya soyundan...
Evliyagil: Evliya ailesinden…
Evliyagiller: Evliya ailesinden olanlar.
Evliyazade: Evliya soyundan gelen.
Evliyazadeler: Evliya soyundan gelenler.
Evliyazadeoğlu: Evliyazade soyu… 
Evliyazadegiller: Evliyazadelerin soyundan gelenler ve yakınları…
 
Malatya’daki Evliyazadeler
 
“Evliyazadeler” adıyla anılan aile, Mevlana’nın ailesiyle birlikte Anadolu’ya gelir. Mevlana’nın ailesi Konya’ya gider, bunlar Malatya’ya yerleşir.
Eskimalatya’da ulu Cami’nin yanında bulunan türbede yatan Hub Evliya, Evliyazedelerdendir.
Gökhan Evliyaoğlu’nun dedesi (?) Namık Kemal’in özel kalem müdürlüğünü yapmıştır.
Gökhan Evliyaoğlu’nda Enver Paşa imzalı belge…
Evliyazadeler, cumhuriyetin ilk yılarlında doğuda çıkan isyanların bastırılmasında etkili olmuşlar ve katkı sunmuşlardır.
Evliyazadelerin Atatürk’le yazışmaları…
Soyadı Yasasından sonra Evliyazadelerin aldıkalrı Soyadlar: 
Okumuşu Çoğaltma ve Okuyanı Koruma Derneği; Mahmut Nedim Zapçı, Abdullah Zapçı, Kemal Zapçı…
Evliyazadelerden tanınmış bazı adlar:
Hamit Evliyaoğlu
Lütfü Evliyazade
Küftü Evliyaoğlu
Gökhan Evliyaoğlu
Kamuran Evliyaoğlu
Diğer…
 
Malatya’da Evliyazadeler ile ilgili Yer, Kurum-Kuruluş Adları
Kernek’teki Cami…
Evliyaoğlu Sokağı
Evliyaoğlu İşhanı
Evliyaoğlu Eczanesi
Diğer…
 
Konu İle İlgili Görüşülecek Kişiler
 
Gökhan Evliyaoğlu (Ankara) Aysun Evliyaoğlu (Ankara), Tamer Evliyaoğlu (Malatya), Meltem Turfanda (Malatya)
 
Konuyla İlgili Yapılacak Bazı Çalışmalar
 
Malatya yazım defterlerinden taramalar
Malatya Nüfus Müdürlüğünde aile ilgili kayıtların bulunması
Malatya Telefon Rehberinde “Evliyaoğulları”
Tapu kayıtlarında Evliyaoğulları
Çorum’da izine rastlana akraba Evliyaoğulları ile ilgili bilgiler toplanması
Başka illerde akraba olanların belirlenmesi ve bilgi toplanması…
 
4 Ekim 2009 
 
Tamer Evliyaoğlu ile Kanalboyunda Mado’da görüştük. Evliyaoğlu ailesi iel ilgili konu üzerinde durduk. Tamer Evliyaoğlu Makine Mühendisi, ekonomi de okumuş. Haydar-Gülten Kazgan’ın öğrencisi…
Evliyaoğu ailesinde alınan diğer soyadları: Erenler, Yetkin, Sayın.
Doksanlı yılarda Fırat Üniversitesinden doçentlik tezi hazırlayan bir öğretim üyesi dedem Şemsettin Evlioğlu ile görüşme yapmış ve bu görüşmelerde dedemin verdiği tarihsel bilgilerdeki tarih ve hatta saatine kadar genelkurmay belgeleriyle bile örtüşmüş. 
 
“ALTMIŞ YIL ÖNCEKİ ÇADIR”DAN BİR ŞAİR… 
Malatyalı Şair Gökhan Evliyaoğlu İle Tanışmamdan notlar
 
21 Ocak 2009 günü Av. Ömer Erdoğan ile Gökhan Evliyaoğlu’nun yanına gittiğimizde iki bayan ile iki erkek vardı. Sağ baştaki dışındakileri tanımıyordum; Necat Bey Gaziantepli fotoğrafçı… Sağ yanındaki Abdullah Satoğlu imiş. Şair, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün dayı tarafı… Sağındaki eczacı yeğeni Aysun Evliyaoğlu, onun yanındaki asistanı Arzu Koçoğlu. Bir süre sonra gelen Güner Atakurt, otomobil pazarlaması müdürlüğünden emekli, müzik ile ilgili biri…
 
Ömer Erdoğan beni oradakilere tanıştırırken bir yandan da Malatya Yorum’da yayınlanan “Altmış Yıl Önceki Çadır” adlı yazımın fotokopisini Evliyaoğlu’na sundu. Gökhan Evliyağoğlu, “Malatyalı Olabilmenin Erdemleri” dedi heyecanlı bir biçimde birkaç kez. Bir yazıdan söz ediyordu ve yazının kendisi için önemli olduğunu düşündüm. Malatya çanağının çok önemli bir coğrafya olduğunu söyledim. “Malatyalı Olabilmenin Erdemleri” dedi yine. Aysun Evliyaoğlu yazımı okudukça amcası başını sallıyordu onaylarcasına. Kendisi ile birlikte 20 gencin 1945 yılında çıkardıkları “Çadır” adlı kitapçıkta geçen adları ve şiirlerini duydukça belki de o günleri anımsıyordu içinden.
 
Ömer Erdoğan “Çadır” ile ilgili açıklamalarla birlikte benim de çalışmalarımdan söz etti. “Geçmişten Günümüze Malatyalı Şairler” kitabının önsözü aklıma geldi. Kitabı bulup getirdiler ve oradan “Çadır” ile ilgili yazdıklarımdan yapılan alıntıları okudum. Aysun Hanım yazımın sonundaki dileğimi yeniden duyurdu; bu yirmi şair ile ilgili bir çalışma yapılmalı, hatta tez hazırlanmalı! “Çadır”ın Malatya’da yayınlanan ilk antoloji olduğu düşüncemi burada da dile getirdim ve bu tür çalışmaların yapılmasını önemsediğimi belirttim.
 
Konu Çadır olunca Evliyaoğlu ve Ömer Erdoğan öğrencilik yıllarına gittiler. Öğretmenleri A. Nihat Asya, Milli Eğitim Bakanı H. Ali Yücel, Hamit Fendoğlu, Orhan Kabasakal ve elbette ki daha birçok kişiden söz edildi.
 
Herkes bir iki şiirini okudu. Son olarak da Aysun Evliyaoğlu, Gökhan Evliyaoğlu’nun “Vatan” şiirini okudu (Filozofca, s. 2008). Bir süre sonra Abdullah Satoğlu ve Alaybey ayrıldılar. Söyleşimizi sürdürdük.
 
Bulunduğumuz odanın dört bir yanı Gökhan Evliyaoğlu’nun anılarını yansıtan kaynaklarla doluydu. Fotoğraflar, kendi yaptığı resimler, kitaplar, el yazmaları ve daha bir sürü belge. Kendi tablolarından birinin önünde durduk, tablodaki görüntüleri işaret ederek açıklama yaptı. “Bu tabloda Anadolu’nun her şeyiyle; kurdu, kuşu, balığı ile Kurtuluş Savaşına katıldığını resimledim” dedi. “Ben Kocatepe’yim” adını verdiği tablonun sağ yanında “Kocatepe” şiirini kendi yazısı ile yazmıştı. Kapının hemen solunda çıkardığı gazetelerin, dergilerin asılları ve fotokopileri vardı. Havadis, Son Havadis, Parlamento, Düşünen Adam… Anıtkabir defterine yazdığı yazı, Mevlana’yı dünyaya tanıtan alman kadın yazar Annemarie Schimmel’in bir kitabının kapağında Almanca olarak yer alan şiiri ve başka belgeler vardı kapının sağ yanında. Annemarie Schimmel birçok dil bilirmiş ve hemen her bildiği dile Mevlana’yı çevirmiş. 
 
Aysun Evliyaoğlu bana fotoğrafları göstermek istedi, sağ kuzeybatı köşedeki siyah beyaz fotoğrafların önünde durduk. Açıklama yaparak anlatmaya başladı. Gökhan Bey de yanımıza geldi ve açıklamalara katıldı. Fotoğraflarda Mareşal Fevzi Çakmak, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Ragıp Gümüşpala, Peyami Safa, Alpaslan Türkeş, Arif Nihat Asya, Süleyman Demirel gibi adlar vardı. Bazı farklı adlar olsa da fotoğraflarda Demokrat Parti ve Adalet Partisi ruhunun yansıdığı görülüyordu. Ancak Evliyaoğlu’ndaki belirgin en büyük özellik, Atatürk ve Atatürkçülük sevgisiydi ve bunu yapıtlarına da yansıtmıştı. Birçok tablosunda olduğu gibi önce Almanca, daha sonra Türkçe basılan ve ordumuza adanan “Kemalname”, bunun en güzel örneğiydi.
 
Oturup, Mevlana’nın Konya’ya geldiği dönemlerde Malatya’ya yerleştikleri öne sürülen ataları Evliyazadeler ile ilgili notları yazmaya başladığımda Gökhan Evliyaoğlu elinde bir yazı ile geldi, “İşte buldum!” dedi ve “Malatyalı Olabilmenin Erdemleri” diyerek uzattı. Yazı, başından beri sözünü ettiği yazı Oktay Ekinci’nin Cumhuriyet gazetesinde çıkan yazısıydı. Ekinci, bu yazıda Malatya ile ilgili izlenimlerini yazmış ve üç de fotoğraf koymuştu; Malatya genel görünüm, Beşkonaklar ve Atatürk’ün 1937’de Malatya’ya gelişi. Evliyaoğlu; Beşkonaklar’dan birinin evleri olduğunu, Atatürk’ü karşılayan grup içinde kendisini ve Atatürk’ün yaverleri arasında dayısını işaretledi. Dayılarının kendisinde de fotoğrafları vardı. Ayrıca Enver Paşa tarafından verilmiş bir de belge…
 
Saat 19 00 sıralarında dördümüz yeğeni Aysun’un arabası ile Kızılay’a, oradan Kumrular’ ve Necatibey Caddesine geçtik. Necatibey’de inip eve gittim ve yemekten sonra notları düzenledim. Daha da ayrıntılı olan notlarımdan şimdilik bu kadarını paylaşmak istedim. 5
 
14 Nisan 2011, Gökhan Evliyaoğlu’nun Tabloları
 
Dün telefon edip konuştuğum Aysun Evliyaoğlu, “Yarın uygun olur” demişti görüşmek için. İnternette de Erhan Yılmaz ile görüştüm, uğrayacağım diye. 
 
Harbiye PTT’den Ali Berk Yıldırım’a “Televizyonu Nasıl Buldum?” kitabımdan gönderdikten sonra otobüse bindim. Emine aradı, Güven Park’taymış, Yüksel Caddesine gelmesini söyledim. Meşrutiyette inip konur’dan dönerken Nuray’ı gördüm tezgâhın başında, hal hatır ettikten sonra Karanfil’e indim, Emine ile geri Nuray’ın yanına döndük. Bir süre konuştuk, ayrıldık, GMK Bulvarından İzmir caddesine girdik. Hacı Bektaş Veli Derneğine uğradık. Alper Bey ile konuştuk, kalabalık vardı. Aşağıya inip gözleme yedik, sohbet ettik. Oğuz’un yanında üç ay çalışmış, maaşını alamamış, bugün saat 14.002de ödeyecekmiş. Telefon etti, yok… Yarına kalmış!
 
Çantamdaki fotoğraflarımıza baktık. Özlemim Bahara kalsın kapak fotoğrafı üzerinde konuştuk. Şiiri okuduk. 
 
Güven Parkta ayrıldık, Cinnah’a gittim. Evliyaoğlu ve Aysun yoktu. Çalışan kız kahve yaparken Gökhan Evliyaoğlu’nu yaptığı tabloları listeledim. Bir süre sonra geldiler, içeridekileri de Aysun ile birlikte kaydettim. Aysun, Selami Çekmegil’in ziyarete geleceğini söyledi 
1. Abdullah Efendi (Babasının babası)
2. Behçet Evliyaoğlu (Babası)
3. Kendi portresi (Çevresinde sevdiği filozoflarla)
4. Aziz Evliyaoğlu (Oğlu)
5. Binici (At Üzerinde Kendisi)
6. Sıtkı Ildız (Annesinin Babası)
7. Denizde Bir Kayık
8. Kurtuluş Savaşı Destanı
9. Milletini Güldüren adam (Atatürk, Ankara Kalesi)
10. Nükleer Santrallere Karşı (Düşünen Adamlı)
11. Rahat Uyu Atam (Minyatür Biçiminde)
12. Ben Kocatepe’yim (Minyatür Biçiminde)
13. Kurtuluş Savaşı (Minyatür Biçiminde)
14. Ren Nehrini Seyrederken İstanbul’u Düşünmek
15. İshak Paşa Sarayı
16. İstanbul
17. Ahmet Haşim’in “Kari” Şiirini Betimleme
18. Ahmet Haşim’in “Merdiven” Şiirini betimleme
19. Atatürk’ün Dünyayı Kucaklaması-Evrenselliği
20. Atatürk Portresi 
 
15. sıraya kadar salonda, 16-19 iç odanın birinde, 20. resim evde bulunuyor. Salona geçince çalışan kız kahve getirdi, Gökhan Evliyaoğlu ile içerken Selami Çekmegil geldi. Yanında İsmail Nacar ve Kadir Yüksekdağ adlı biri vardı. İsmail Nacar, bildiğimiz televizyonlarda dinsel konularda sık sık çıkan hemşerimiz.
 
Tanışma ve hal hatırdan sonra Selami Çekmegil bir şiir akudu.
 
Bu dünyayı biz bozduk,
Biz tamir edemedik
Ya birbirimize bağıracağız,
Ya sahibini çağıracağız 7
 
Salonun görüntüsünü aldım. Gökhan Evliyaoğlu’nun salonunda neler yok ki?
Aile fotoğrafları…
Enver Paşa ile ilgili belge
Kılıç, hançer, kamçı
Eskrim kılıçları, başlık
Eyer; binicilik, cirit…
Nargile; hala pipo içiyor
Çerçeveli belgeleri…
9 Haziran 1989 tarihinde Anıtkabir Defterine yazdıkları
Kaset ve DC’ler; her tür müzik…
Fotoğraf makineleri, film çekim makinesi, video kayıt makineleri, daktilo…
Çıkardığı gazete kapakları (Medeniyet, Yeni İstanbul, Havadis, son Havadis)
Çıkardığı Dergi kapakları (Parlamenter, alternatif Gazete, Düşünen Adam…)
“Düşündün de ne değişti?” 
Söyleşi sürerken, “Babamız bizi iyi yetiştirmiş” dedi. 
Duvarda asılı olan Siyah beyaz fotoğraflardan seçmeler…
Siyasilerle ilgili konular…
Anna Maria Şimmel (Alman)
Şemsi Belli, Ümit Yaşar, Sabih Şendil…
Komutan dedikleri kişi geldi…
Aysun’dan istediklerim:
Kitapların kimliği
Kitapların kapak fotoğrafları
Fotoğraflar
 
İsmail Nacar ile konuştuk bir süre. Akçadağ Kürne tarafında doğmuş, Darende’de büyümüş. DTCF Ortaçağ Tarihi bölümünde okumuş. “Erbakan’ın Gizli PKK Zirvesi Kilit Adamı İsmail Nacar”… Program konusunda olumlu yanıt verdi. 
 
Onlar kalktıktan sonra Bülent Atakurt geldi. Bir süre söyleştik. Konu “ocak” kavramına geldi. Alevilikte ocak konusuna değindim. Ülkü Ocağı, Alperen Ocağı, Yeniçeri ocağı…
 
Komutan kalktı. Bir süre sonra Atakurt da kalktı. Ben de kalktım. Erhan Yılmaz ve Mehmet Kıyat ile görüşemedim. 
 
21 Nisan 2011
 
Türkiyem TV’den kameraman Nezir Demirci gelmişti, birlikte Cinnah’a gittik. Tamer Evliyaoğlu da gelmişti. Gökhan Evliyaoğlu da geldi, “Süleyman Özerol İle Ankara sohbetleri” programım için çekim yaptık. Ozan Der’de Kenan Şahbudak, Erhan Yılmaz ve Yusuf Dönmez ile dördüncü çekim tamamlandı. 
 
17 Haziran 2011, 
 
Gökhan Evliyaoğlu’na uğradım. Atatürk Marşı Hikmet Şimşek tarafından bestelenmiş. Hakkında doktora tezi hazırlanmış.
Program CD’si açılmadı…
Aysun, sonbaharda bir projeden söz etti. Belirli zamanlarda etkinlikler yapılması… Şair, yazarların bir araya gelmesi. Malatyalılar… Eve gelince CD’yi açtım, izledim, Aysun’u aradım, sorun olmadığını bildirdim. Kanber aradı, aynı konuda (CD) sorun yaşamış. 
 
18 Haziran 2011
 
14.57: Zekine Dündar’ı aradım. Şiir, kitap konuları… Cinnah’a gittim. Evliyaoğlu kapalı, Aysun’u aradım, 15-20 dakikaya kadar geleceğiz dedi, karşıki simitçide çay içerken, Pakize’yi aradım, şiirin bende olduğunu söyledim. Aysun ve amcası geldiler. CD yine açılmadı. Epey sohbet ettik, Gökhan Evliyaoğlu Ömer Erdoğan’ın şiirini okudu.
 
23 Ağustos 2011
 
Malatya’da evden çıkıp köy garajına giderken uğradığım fırında lahmacun yaptırmak için beklerken Malatya Yenigün gazetesinde Gökhan Evliyaoğlu ile ilgili haberi okudum.
 
Evliyaoğlu İçin Tören: “Geçirdiği rahatsızlık sonucu vefat eden eski milletvekili Gökhan Evliyaoğlu için TBMM’de tören düzenlendi.”
 
Aysun’u aradım, ağlamaklıydı. Bir süre konuştuk, başsağlığı diledim. Dün defnedilmiş. 
Allah rahmet eylesin.
 
FOTOĞRAF: Gökhan Evliyaoğlu görülüyor.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız