Osman KARAKAŞ- Bişkek (KIRGIZİSTAN)'dan Yazdı
Görmek için bakmak, anlamak için iyi niyetli olmak gerekir!
Uzun zaman sonra dayanamayıp bir yazı yazdım. 30 Ocak Pazartesi günü bu sitede yayınlanmış. Sonradan gördüm. Bazı hemşehrilerim rahatsız olmuş. Birçok kişinin rahatsız olduğunu da tahmin ediyorum.
Siyasi değilim. Hiç bir siyasi parti ile de ilişkim yok. Ne Çerçi'ci (Sn. Mehmet Yaşar Çerçi) ne şucu ne bucu. Söylediklerim ve yazdıklarım onlarca defa analiz ve muhakeme süzgecinden geçirilmiştir.
"Malatya Platformu"ndaki mevcut belediye yönetimine destek verenlerin, "ayrıntılı" savunmalarını okudum.. Hangi siyasi görüşe sahip oldukları savundukları yönetimden dolayı belli oluyor. Ben yazımda ise kimseyi savunmadım ve yanlışlıklıkları eleştirdim.
Ama bu kez zorunluluk var. Yapılan bir hizmeti görmemek veya inkar etmek, yapılanları küçümsemek Malatyalılığın karakteri gibi olmaya ve genlerine işlemeye başladı. İşte en büyük sorun budur.
Hiçbir şey yapmasanız bile basit ve gündelik işleri allayıp pullayıp halka döne döne anlatınız ve halk sizin çok büyük işler yaptığınızı düşünür. Çerci döneminde çok ciddi iş, hizmet ve yenilikler yapıldığının inkar edilmesi, emeği geçenlere büyük saygısızlık. İşte hizmet edebilecek insanları köşelerine çektiren veya Malatya'dan kaçırtan bu düşüncedir!
Bir Belediye Başkanının 2 yıllık işi gücü belediyeyi tanımakmış vs. Uzaydan mı geliyor belediye başkanları? Doğrudur. Bazıları kısa sürede tanıyamadıkları için 2 yıl ancak yeter! Eski bir belediye başkanı için de öyle savunma yapılmıştı. "Efendim 5 yılda belediyeyi tanıdı, 5 yılda da proje üretti. Eh biraz da iş yaptı. Kanalboyunu bile o yaptı" diyorlardı. Oysa, Kanalboyu en az 50 yıldır orada.
Eh be eh! Şiştim dostlar!
Elin adamları bunları duymasın lütfen. Adama gülerler. Bir göreve gelen, o göreve hazır olmalı. Bu ülkenin boşa harcayacak 2 yılı var mı? Harcanan gelecek ve paradır. Bu ne israf?
Aynı düşünce TBMM'de de yaşanmıyor mu yıllar yılı?
İktidarların ortaya koyduğu olumlu bir proje veya kanun değişikliğine, muhalefet zinhar karşı çıkar. Çünkü düşman getirmiştir! Düşman bile getirse iyi iyidir, doğru doğrudur. Yanlış da yanlış.
İşte bizi geri götüren zihniyet bu.
Yanlış da olsa adamımıza siper olmak!
Hele o yanlışlık kendi mülkünüzde veya işyerinizde yapılsın da göreyim. Nasıl kıyameti koparıyorsunuz. Ama memleket değerlerinde ve yüzbinleri ilgilendiren mağdur eden bir konuda yapılırsa problem olmuyor. Bu yaklaşım doğru mu?
Bırakın şuculuğu buculuğu. Dürüst olun ve doğruya "doğru" eğriye "eğri" deyin artık. Adam tutmayın, kayırmayın. Babanız da olsa, kardeşiniz de olsa yanlışına "yanlış" deyin. Bilginiz ve gücünüz yetiyor ise yanlışları düzeltmek için veya daha iyi yapmak için siz de destek olun bir ucundan tutun, çalışın. Ama gözü kapalı ve ikiyüzlü bir destek değil.
Çokça eleştirilen bir kurumu birileri savunuyor ise araştırın, bir sebebi vardır. Kimse kimseyi öylesine savunmuyor, arkasından koşturmuyor. Bu her kurum için geçerli. Eğer liyakatsız biri, halkın eleştirilerine rağmen bir kurumun, bir derneğin, bir dairenin veya bir şirketin başında durmayı sürdürüyorsa, üsttekilerin bir zaafları, bir açıkları veya bir yetersizlikleri vardır. İnceleyin.
Malatyalı kurnazdır, Malatyalı zekidir. Bütün bunları bilir ama bir kısmının ilişkileri, dostluğu, ideolojisi veya menfaatleri olduğu için birçok olumsuzluğu bile bile savunmak zorunda kalırlar.
O kent hepimizin. Orada doğan doğmayan. Orada yaşayan herkesin. Her resmi kurumundaki var ise aymazlık, ilgisizlik, ihanet, hırsızlık vs. herkesi etkiler, herkesi ilgilendirir. Olumsuzluk tarafınızdan bile yapılsa lütfen savunmayın ve olgunluk gösterip özür dilemeyi veya bir şekilde size yüklenen bir kamu görevi var ise bırakın.
Kimse kalkıp da şu belediye başkanı veya şu idareci hırsızdır, şöyledir böyledir deyip hakaret etmiyor. Ortada bir hakaret yoktur. Yanlışlıkların ve hataların eleştirilmesi vardır, yanlışlıklara dikkat çekmek vardır, uyarı vardır. Yöneticiler her zaman herşeyi göremez ve bilemezler. Bu tür eleştirilerle kafalarında bir ışık yansa bile ilgili kurum veya kuruluşun faaliyetleri gözden geçirilebilir veya dikkat çekilen noktalar üzerinde durulur, yanlışlıklar düzeltilmeye çalışılır.
Ama birileri çıkıp da; "Zinhar öyle bir şey yoktur. Bizi çekemeyenlerin uydurmasıdır. Her şey güllük gülistanlıktır" derse işte o zaman yandığımız gündür.
Genellikle de böyle oluyor Türkiye'de.
Hırsızlıkları, suistimali affetmeyelim. Başka parti diye de herşeye engel olup veya karşı çıkmayalım. Vatan bizim vatanımız, kent bizim kentimiz. Yardımcı olalım ve sorunları en az maliyetle ve en hızlı şekilde çözüme kavuşturalım. Yandaşlar olarak da gözü kapalı savunma ve propaganda yapmayalım.