Malatya'da, 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla kutlama programı düzendi.
Vali Ersin Yazıcı, İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi ile Malatya Tabip Odasınca Turgut Özal Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen programda, 32 yıldır mülki amir olarak görev yaptığını, son yıllarda vatandaşların aldığı sağlık kalitesinin çok üst düzeye çıktığını söyledi.
Mutluluk duyduğu konuları paylaşmak istediğini işaret eden Yazıcı, şöyle konuştu:
"Ben artık, kalp ameliyatı olmak için başka ülkeye gidilmediğim günleri gördüğüm için Allah'a şükrediyorum. Gurbetçi diye tabir ettiğimiz yurtdışında çalışanlarımızın sağlıkla ilgili efsane hikayelerini çocukluğumda ve gençliğimde dinleyerek büyüdüm. Artık o hikayelerin benim ülkemde üretildiğini gördüğüm için çok mutluyum. Dağın başında, yayladaki vatandaşımı Sağlık Bakanlığının helikopteriyle alıp, merkeze gerekirse Ankara ve İstanbul'a götürüldüğünü gördüğüm için mutluyum."
Vatandaşların her şeyin en iyisine layık olduğunu, bunların en başında sağlık hizmeti geldiğini dile getiren Yazıcı, Türkiye'de sağlık hizmetlerinde standardın arttığını ifade etti.
İnönü Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Nusret Akpolat ise sağlık çalışanlarının 14 Mart Tıp Bayramı'nı kutlayarak, hekimliğin tarihçesini anlattı.
İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Beytur de İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesinin Türkiye'nin 23. fakültesi olarak açıldığını hatırlatarak, "Bugün ülkemizin 61 ilinde 93'ü devlet, 38'i vakıf olmak üzere 131 tıp fakültesinde yaklaşık 120 bin öğrenci eğitim görmektedir." diye konuştu.
Malatya Tabipler Odası Başkanı Mustafa Sezai Demirel'in selamlama konuşmasının ardından Vali Yazıcı, 2. Ordu Kurmay Başkanı ve Garnizon Komutanı Tümgeneral Tuncay Altuğ, 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla düzenlenen koşuda dereceye girenlere ödüllerini verdi.
Programa İl Emniyet Müdürü Ersin Yazıcı, İl Jandarma Komutanı Jandarma Kıdemli Albay Ercan Altın ile sağlık çalışanları ve tıp fakültesi öğrencileri katıldı.
MTÜ'DEKİ KUTLAMA..
Malatya Turgut Özal Üniversitesi'nde de (MTÜ)14 Mart Tıp Bayramı kutlama programı düzenlendi. Programa Malatya Turgut Özal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Recep Bentli, rektör yardımcıları Prof. Dr. Orhan Gündüz ve Prof. Dr. İlhan Erdem, Malatya Tabip Odası Başkanı Uzm. Dr. Mustafa Sezai Demirel, Hasan Çalık Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Öğr. Üyesi Rabia Aydoğan Baykara, Kamu Hastaneleri Hizmetleri Başkanı Uzm. Dr. Halime Akyüz, üniversite genel sekreteri Doç. Dr. Ahmet Selim Özkan ve çok sayıda akademik, idari personel ile öğrenciler katıldı.
Törende saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından sinevizyon gösterisi yapıldı. Açılış ve protokol konuşmalarından sonra Sanat, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Müzik Bölümü öğretim üyelerinin hazırladığı “Türk Halk Müziği” dinletisi ile devam edildi.
Programda günün anlam ve önemini belirten konuşmayı Tıp Fakültesi öğrencilerinden öğrenci temsilcisi Ezgi Demircan yaptı. Demircan konuşmasında: “Hekim olmak sadece para kazanmaktan ibaret bir meslek değil, bazen bir annenin duasını almak, bazen bir çocuğu mutlu etmek, bazen yaşamlara umut olmak, bazen de kara haberi veren kişi olmaktır. Kendi vaktinden alıp diğer insanların vaktine katmaktır hekim olmak.” ifadelerine yer verdi.
Rektörümüz Prof. Dr. Recep Bentli sayesinde daha da gelişerek çok daha iyi olma yolunda ilerlediklerinin altını çizen Ezgi Demircan: “Bazıları için sadece bir beyaz önlük olarak görülen bu mesleği layıkıyla yerine getirmek için biz öğrenciler altı yıl boyunca eğitim görüp insanların hayatlarına dokunmak için çabalıyoruz. Öylesine şanlı bir meslek ki öğrenciyken bile beyaz önlüğü her giydiğimizde gözlerimiz ışıl ışıl oluyor. Bizlere bu mesleğin ne kadar yüce bir meslek olduğunu ve her koşulda ayrım yapmadan adaletli davranmamız gerektiğini sabırla öğreten rektörümüze, dekan ve dekan yardımcılarımıza ve birbirinden değerli hocalarımıza tüm öğrenci arkadaşlarım adına teşekkürlerimi ve saygılarımı iletiyorum. Hepimizin Tıp Bayramı kutlu olsun.” diyerek sözlerini tamamladı.
Açılış konuşmalarını gerçekleştiren Rektör Prof. Dr. Recep Bentli hitabına: “Tıp Bayramı, Türkiye'de her yıl 14 Mart'ta kutlanan önemli bir gündür. Bu özel gün, Anadolu'nun ve İstanbul'un işgaline karşı direniş planının yapıldığı, bağımsızlık mücadelesinin sembolü olan bir tarihle de özdeşleşmiştir.” ifadelerine yer vererek başladı.
Malatya Turgut Özal Üniversitesi Tıp Fakültesi olarak temel ilkelerinin çevreye saygılı, sosyal sorumluluğunun bilincinde, memnuniyeti en üst düzeyde sağlayan ve mensubu olmakla gurur duyulan bir kurum olmak olduğunu vurgulayan sayın Prof. Dr. Bentli: “Tıp alanında öncü olmak, sadece bilgi ve becerilerle değil aynı zamanda insan odaklı bir yaklaşımla da mümkündür. Öğrencilerimizin topluma ve çevreye duyarlı, etik değerlere sahip ve kaliteli hizmet sunmaya odaklı yetişmeleri, fakültemizin en büyük hedeflerinden biridir. Depremin olumsuz etkisine rağmen Unesco iş birliği ile uluslararası iki çevrimiçi kongre düzenledik. Öğrencilerimizin yetkinliklerini geliştirmek ve onları geleceğe hazırlamak adına çeşitli etkinlikler ve projeler düzenlemeye devam edeceğiz.” dedi.
Sağlık hizmetlerindeki başarılarıyla tanınan ülkemizin hem yurt içinde hem de yurt dışında takdirle karşılandığını ve örnek gösterildiğini belirten Prof. Dr. Bentli “Sözlerimi bitirirken başta Kahramanmaraş merkezli depremde hayatını kaybeden sağlıkçılarımız olmak üzere bugüne kadar görevi başında şehit düşen tüm sağlık çalışanlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Sağlık hizmetlerinin en üst seviyeye ulaştırılmasında; sağlıklı, huzurlu ve mutlu toplumun yetişmesinde katkı sağlayan tüm sağlık çalışanlarının 14 Mart Tıp Bayramı’nı kutluyorum.” diyerek konuşmalarını sonlandırdı.
Malatya Tabip Odası Başkanı Uzm. Dr. Mustafa Sezai Demirel konuşmasında bugünün sağlığa gönül vermiş tüm beyaz önlüklü kahramanların günü olduğunu belirterek şunları ifade etti:
“Bugün gençliğini hizmete adayanların günü. Türkiye’nin en ücra köşelerinde yolu olmayan sağlık ocağına atanan, elleri soğuktan moraran ama her şartta solan yüzleri iyileştirmek ve ağlayan gözleri güldürmek için yemin etmiş çiçeği burnunda heyecanı taze doktor bugün senin günün…6 Şubat 2023 unutmadık, unutmayacağız. Hayatımızın 1 dakikada değiştiği o gün, asrın felaketinin yaşandığı o gün, güneşin kalplerimize bir daha doğmadığı o gün, tam umutlar sönmüşken kuruyan bedenler ellerinden kayıp giderken umutsuzlara umut olan aç, susuz, uykusuzuz ama birbirine kenetlenip destek olan sağlık çalışanlarının tümü bugün sizin de gününüz. Yaşatmak için verdikleri mücadelelerle öncelik insan diyerek, öncelik sağlık diyerek yola çıkan tüm hekimlerin, sağlık çalışanlarımızın ve müstakbel meslektaşlarımızın 14 Mart Tıp Bayramı kutlu olsun.”
VALİNİN MESAJI
Bu arada, Vali Ersin Yazıcı 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla şu mesajı yayınladı:
"Sağlık ve sağlıklı yaşama hakkı her insanın devredilemez ve vazgeçilemez temel hakkıdır. Vatandaşlara sağlıklı bir yaşam alanı ve imkânı oluşturmak, devletin en önemli görevleri arasında yer almaktadır.
İnsanı yaşatmayı ve insanlığa daha sağlıklı bir yaşam sunmayı amaç edinen hekimlerimiz de insanların kaliteli ve mutlu yaşam sürmelerini sağlayarak, toplumsal refahın artmasına önemli katkı sunmaktadır.Değerli hekimlerimizin ve tüm sağlık çalışanlarımızın üstlendikleri büyük sorumluluğun bilinciyle gösterdikleri titiz ve insanüstü gayretler her türlü övgünün üzerindedir.
Bu duygu ve düşüncelerle; “İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın.” düsturunca hareket ederek kendilerini halka hizmet etmeye adayan,birey ve toplum sağlığının korunması ve geliştirilmesi adına hizmet veren, insan hayatını her şeyin üstünde tutan, zorluklara aldırmadan fedakârca çalışan sağlık çalışanlarımıza teşekkürlerimi sunuyorum. Başta doktorlarımız olmak üzere tüm sağlık çalışanlarımızın 14 Mart Tıp Bayramını kutluyor, başarı ve mutluluklar diliyorum. "
ADD ŞUBE BAŞKANININ AÇIKLAMASI
Atatürkçü Düşünce Derneği Malatya Şube Başkanı Yunus Millioğulları da, Tıp Bayramı dolayısıyla şu açıklamayı yaptı:
"14 Mart, Askeri Tıbbiye’ nin emperyalist İngiliz işgaline karşı cesaretle gerçekleştirdiği şanlı direnişin bayramlaştığı gündür.
14 Mart 1919; vatanı işgal, orduları terhis edilmiş, fakrü zaruret içinde harap ve bitap düşürülmüş bir milletin Tıbbiyeli evlatlarının emperyalizme direnişlerinin ilk adımı, Ulusal Bağımsızlık Savaşımız’ın ilk kıvılcımıdır.
30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi’nin ardından İstanbul’u işgal eden İngilizler kısa süre sonra Askeri Tıbbiye’yi karargâh olarak kullanmaya başladılar. Yatakhanelere, tuvaletlere el koydular. Üniforma giymelerini yasakladıkları öğrencileri pijama ve gecelik entarileri ile derslere girmek zorunda bıraktılar. Bu aşağılanmalara katlanamayan Tıbbiyeliler bir protesto eylemi ile mağrur İngilizlere ibretlik bir ders vermeyi kararlaştırdılar. Tıphane-i Amire’nin (sonradan Askeri Tıbbiye-i Şahane, bugün İstanbul Tıp Fakültesi) kuruluş günü olan 14 Mart 1827’nin yıldönümünde bilimsel bir toplantı için izin aldılar. Hikmet’in de aralarında olduğu 6 öğrenci toplantıyı direnişlerini ateşleyecek ve İstanbul halkına moral verecek bir bayram kutlaması olarak düzenlemek amacıyla arkadaşlarını gizlice örgütlediler. Hocalarıyla birlikte büyük katılımla yapılan bilimsel (!) toplantı sırasında okulun iki kulesi arasına akşamdan asarak sakladıkları Türk Bayrağı’nı öğrencilerin coşkulu alkışları ve İngilizlerin şaşkın bakışları arasında çatıdan aşağıya salıp bütün İstanbul’dan görülecek şekilde boğaza nazır Askeri Tıbbiye’nin ön cephesini boydan boya beyaz ay yıldızlı al bayrağımızla kapladılar. O tarihten beri ülkemizde 14 Mart Tıp Bayramı olarak kutlanmaktadır.
Yaklaşık 2 ay sonra, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan Mustafa Kemal Paşa 22 Haziran 1919’da yayınladığı Amasya Genelgesi ile Eylül başında Sivas’ta ulusal bir kongre toplanması için çağrı yapınca Tıbbiyeliler kendilerini temsil etmeleri için iki arkadaşlarını seçtilerse de, harçlıkları sadece Hikmet’i göndermeye yetti. Kaçak yollarla güç bela Sivas’a ulaşan Hikmet, kongrede bazı delegelerin kurtuluşu İngiliz ya da Amerikan mandasına gören konuşmaları üzerine söz aldı ve doğrudan Mustafa Kemal’e hitaben “Paşam, murahhası bulunduğum tıbbiyeliler beni buraya istiklâl davamızı başarma yolundaki mesaiye katılmak üzere gönderdiler, mandayı kabul edemem. Eğer kabul edecek olanlar varsa, bunlar her kim olurlarsa olsunlar, şiddetle red ve takbih ederiz. Farz-ı muhal, manda fikrini siz kabul ederseniz, sizi de reddeder, Mustafa Kemal’i vatan kurtarıcısı değil, vatan batırıcısı olarak adlandırır ve tel’in ederiz” dedi. Tıbbiyeli Hikmet Bey’i sükunetle dinleyen Paşa, “Efendiler, gençliğe bakın; Türk millî bünyesindeki asil kanın ifadesine dikkat edin! Gençler, vatanın bütün ümit ve istikbali size, genç nesillerin anlayış ve enerjisine bağlanmıştır” dedikten sonra Hikmet’e dönerek “Evlat müsterih ol, gençlikle iftihar ediyorum ve gençliğe güveniyorum. Biz azınlıkta kalsak dahi mandayı kabul etmeyeceğiz. Parolamız tektir ve değişmez, Ya İstiklâl Ya Ölüm !” diyerek sözlerini tamamladı.
Manda yılgınlığını tarihe gömen Hikmet Bey ve o günlerin Tıbbiyelileri, Atatürk’ün 20 Ekim 1927’de Büyük Nutuk’unu bitirirken “Ey Türk Gençliği” diye seslendiği, Cumhuriyeti ve devrimleri emanet ettiği, vatandan başka sevda, milletten başka aşk tanımayan o şanlı neslin evlatlarındandır.
1911 Trablusgarp ile başlayıp 1922 Büyük Taarruz ile sonlanan 12 yıl, Askeri Tıbbiye’nin 197 yıllık yaşamındaki en acılı, en meşakkatli, en zorlu dönemdir. Bu 12 yılda Osmanlı Devletini yıkılmaktan kurtarmak için Atatürk, arkadaşları ve milletimizin büyük çoğunluğu gibi Tıbbiyeliler de cepheden cepheye koşmuş, büyük bedeller ödemiş, hatta 1921 yılında tüm son sınıf öğrencileri şehit düştüğünden mezun verememiştir.
Türk Ulusu’nun dün olduğu gibi bugün de nice Tıbbiyeli Hikmetleri vardır. Onlar, kim ne derse desin hiçbir yere gitmediler, gitmezler.
Atatürkçü Düşünce Derneği olarak; Tıbbiyeli Hikmet bilinci ve Atatürk’ün “Beni Türk hekimlerine emanet ediniz” sözlerine lâyık olma gayreti ile gece gündüz Türk Ulusu’nun yanında olan değerli hekimlerimizin Tıp Bayramı’nı kutluyor, değerlerinin bilindiği günlere kavuşmaları dileğiyle saygılarımızı sunuyoruz."
AA- Bülten