BİLSAM tarafından düzenlenen "Mısralar ve Ezgilerle Çanakkale" programında duygusal anlar yaşandı.
Çanakkale kahramanlarından Mustafa Kemal Atatürk'e dair herhangi bir değinmenin olmadığı programla ilgili olarak dernek tarafından yayınlanan basın bülteninde, anma programı şöyle anlatıldı:
"BİLSAM Gençlik Platformu tarafından düzenlenen Mısralar ve Ezgilerle Çanakkale programında duygu seli yaşandı. Programda, katılımcılar gözyaşlarını tutamadı.
Malatya İl Genel Meclisi Toplantı Salonunda düzenlenen programda, hatıralarla, dizelerle, ezgilerle Çanakkale anıldı. BİLSAM Gençlik Platformu adına programın açılış konuşmasını yapan Esma Gözalıcı, Tarih insanlığın hafızasıdır, tarih geçmişten gelip bugünümüzün çıkmaz sokaklarında elimizden tutan rehberimizdir dedi. Tarihin geleceğe uzanan yolu adım adım aydınlatan kandil olduğunu aktaran Gözalıcı şöyle konuştu:
Ve bizler bu bilinçle geçmişimizi unutmadan, tarihimizle beslenip attığımız her adımda kendimize bir örnek bulabildiğimiz, köklü ve şanlı bir maziye sahip olarak diyoruz ki; Tarihimizle ne kadar övünsek azdır. Çanakkaleye gitmek için bir an bile düşünmeden elindeki kalemi bırakan, yaşadığı topraklar için gözlerini kırpmadan canlarını feda eden bir neslin evlatlarıyız. Tarihimizle ne kadar övünsek azdır. İlim elde etmek için günlerce deve sırtında yolculuk yapan, yıkılan kitaplarının altında can veren, kitap okurken uyumamak için saçını duvara bağlayan alimlerin evlatlarıyız. Övünülecek böylesi bir geleneğe, böylesi bir tarihe sahipken vicdanlarımıza ayna tutup şu soruların cevabını vermesini istemeliyiz kendimizden. Artık uyanmanın vakti gelmedi mi? Biz yaşlardayken yaşadıkları topraklara, ulaşabildikleri her bir insana faydası olan büyüklerimizi örnek almanın vakti gelmedi mi? Duyabilmenin, görebilmenin, fark edebilmenin ve hissedebilmenin zamanı gelmedi mi?
ÇANAKKALE ZAFERİNİ BİR FIRSAT BİLİP, HAFIZALARIMIZIN TOZUNU ALMA GAYRETİNDE OLMALIYIZ
Gözalıcı, bundan tam 95 yıl önce dedelerimizin, 95 yıl sonra torunları bu topraklarda huzur içerisinde yaşasınlar diye canlarını verdiğini anlatarak, Bayrak yere inmesin, ezanlar susmasın diye. Torunları emanete sahip çıksın, bu emaneti inançla geleceğe taşısınlar diye. Omuzlarımızdaki sorumluluk büyük. Üstad Necip Fazıl Kısakürekin dediği gibi
Bu dava hor, bu dava öksüz, bu dava büyük
Bunun farkında olarak,yaşadığımız çağın zorlukları karşısında durabilmek için inancımızın ve tarihimizin bereketli kaynaklarından beslenmeyi ihmal etmemeliyiz.Ve Çanakkale zaferini bir fırsat bilip, hafızalarımızın tozunu alma gayretinde olmalıyız şeklinde konuştu.
Açılış konuşmasının ardından programda görev alan BİLSAM Gençlik Platformu üyeleri Fatih Ersin Başaran, Enes Yıldırım, Esra Nur Bakan, Sümeyye Oyan, Tarık Şahin, Talha Köse, Recep Sacu, Uğur Durak, Yurdagül Toktaş, Şeyma Aşıcı, Muhammed Oyan, Murat Altunkaya ve Ömer Faruk Fırat tarafından ney ve gitar eşliğinde ezgiler seslendirildi, şiirler okundu ve Çanakkale hatıraları aktarıldı.
Programda ezgilere Gitarist Can Atakan Garip ve Neyzen Engin Korkmaz, ney ve gitarlarıyla eşlik etti.
BALIKESİRLİ HAFIZ ALİNİN HATIRASI
Pek çok duygulu anların yaşandığı programda aktarılan Balıkesirli Hafız Ali ile ilgili hatırada duygular gözyaşı olup aktı.
İşte Balıkesirli Hafız Ali ile ilgili hatıra:
Balıkesirde Ali Sururi İlkokulu karşısındaki boşlukta, eski ayakkabı tamircisi, kır, pala bıyıklı bir ihtiyar olan Cevdet (Alkalp) dede vardı. Bir akşamüstü konu Çanakkaleye gelince ağlamaya başladı. Ve devam etti
Rahmetli babam, Hafız Ali Çanakkalede kaldığında, anamın karnında yedi aylıkmışım. Onu hiç tanımadım. Bir fotoğrafı bile yoktu. O günler çok zor günlerdi. Seferberliğin sıkıntıları, kuvayi milliye zamanı, işgal yılları, kurtuluş, yokluk, sıkıntı... Çocukluğumuz hep ekmek peşinde, sıkıntıyla geçti. Ama anam, benim çocukluğumdan itibaren her sokağa çıkışta, her nereye giderse yanıma gelir ve:
- Oğlum ben pazara gidiyorum. Baban gelirse beni hemen çağır ha..!
- Ben teyzenlere gidiyorum. Baban gelirse beni hemen çağır ha..!
- Ben komşulara gidiyorum. Baban gelirse beni hemen çağır ha..!
derdi.
Anam babamı bekledi durdu. Büyüdüm, dükkân açtım. Annem yine her bir yere gidişte dükkâna gelir, gideceği yeri söyler ve "baban gelirse beni çağır ha..!" diye eklerdi. Aradan yıllar geçti. Anacığım ihtiyarladı. Gene hep değneğini kaparak bana gelir ve "baban gelirse beni çağır ha..!" diye tembihlerdi. Günü geldi ağırlaştı. Ölüm döşeğinde bizimle helalleşti. "Bana iyi baktınız, hakkınızı helal edin" dedi. Bana döndü yavaşça, "Baban gelirse ona: annem hep seni bekledi de!" dedi. Birden irkilerek doğruldu ve kapıya doğru gülümseyerek "Hoş geldin bey, Hoş geldin!" diyerek ruhunu teslim etti.