Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan, düzenlediği basın toplantısında Kahramanmaraş merkezli depremler nedeniyle büyük hasar alan Malatya’daki son durumu değerlendirmişti. Gürkan’ın basın toplantısındaki bazı konulardaki açıklamaları dikkat çekerken, özellikle yeni yapılaşma konusunda vatandaşların cevabını beklediği soruların ise yanıtını vermişti. Bostanbaşı ve Fahri Kayahan bölgesi için yerinde dönüşümün olacağını belirten Gürkan, merkezdeki 5-6 katlı binalar için ise “Son kattaki işyeri ile alttaki dükkanın arsa payı eş değer olamaz. Alırken de eşdeğer değildi” dedi.
Bazı kesimlerin kendisine ve büyükşehir yönelik eleştirileri için ‘Cambaza bak, cambaza bak’ diyerek, 'kendi pisliklerini kapatma amacında ve hiç biride bura da değil” diyen Gürkan, “Bugün, Malatya, Hatay’dan sonra en fazla depremden etkilenen il. Niye Malatya pek gündeme gelmiyor? İşte burada Belediyenin, Valilik ve Ordu Komutanın dik duruşundandır. Malatya’daki yönetimin burada güçlü olması, ordu, valilik, belediye ve diğer kurumların güçlü olması nedeniyle deprem hafif atlatılmış gibi algılanıyor yukarıda. Doğru değil, bunu da ilgili yerlere anlatıyoruz” dedi.
Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan’ın basın toplantısının diğer ayrıntıları şöyle:
"3-5 tane çapulcuya hiçbir şekilde prim vermeyeceğiz
-Bazı algı oluşturmaya çalışan alıklar var, akılsızlar var, onlara ithaf ediyorum bunları. Onların bunları niçin yaptıklarını da, ‘Cambaza bak, cambaza bak’ diyerek, kendi pisliklerini kapatma amacında ve hiç biride burada değil, hiç biride depremde yaşamamış ve depremde yaşamıyorlar, dışarıdan buraya racon kesmeye çalışıyorlar. İşte şehirin bütün dengesini bozan bu 3-5 tane çapulcuya hiçbir şekilde prim vermeyeceğiz. Bu kervan yürüyecek, hedefine yürüyecek, emin adımlarla yürüyecek ve hedefine varacak.
-Niye Malatya pek gündeme gelmiyor?
-Bu şehir depreme de hazırlıklıydı, bütün felaketlere de hazırlıklıydı. Bugün, Malatya, Hatay’dan sonra en fazla depremden etkilenen il. Niye Malatya pek gündeme gelmiyor? İşte burada Belediyenin, Valilik ve Ordu Komutanın dik duruşundandır. Burada artı parantez şunu da belirtmek istiyorum; Ordumuz 05.17’de de sahaya inmiştir. Ordunun üzerinden de spekülasyon yapmak isteyen kişilere de ithafen ifade etmek istiyorum.
-Hiçbir tanesinin Malatya’da bir tane çivisi yok
-Deprem geçiren belediye, koordinasyon merkezi burası, şu anda bütün bu koordinasyonun lojistik deposu neresi? Lisanslı Depo, peki bu depremin yemek, ekmek çıkartılan fabrikası neresi? Malatya Ekmek ve Yemek Fabrikası. Laf ile pilav pişmiyor. Uzaktan gazel okumak kolay. O gazel okuyanların hiçbir tanesinin Malatya’da bir tane çivisi yok.
-Cenaze meselesi… “Aynen diyorum
-Çok speküle edildiği için ifade etmek istiyorum; cenazelerimizin gömülmesi ile ilgili. Sanki ben çok büyük bir suç işlemişim. Aynen diyorum, devletin birincil görevi ve en önemli görevi ve olmazsa olmaz görevi vatandaşın can ve mal emniyetini temin etmenin yanında, vefat eden vatandaşın da inanç usullerine göre, ceset bütünlüğü bozulmadan ve fethi kabir yapılmadan defin etme görevi vardır. Biz burada Adıyaman’dan gelen cenazelerle birlikte 1.600 tane cenazenin yıkanmasını yaptık. Yıkanmaları, kefenlenmeleri, cenaze namazlarının kılınması ve hepsinin ayrı ayrı kabre konulması. Mezarlıkta çalışanların psikolojileri halen kötü, oranın müdürü halen ağlıyor. Allah’tan korkmak lazım. Allah’tan korkup vicdan etmek lazım. Burada kamuoyuna seslenmek istiyorum, bu zevatlara hiçbir şekilde prim vermeyin. Hayatında hiçbir yere bir çivi çakmayan, ancak yukarıdan üst perdeden, ‘Şu niye yapılmadı, bu niye yapılmadı’ diyorlar.
-Kernek’teki o suyu çıkartmasaydık, Fuzuli ne olurdu?
-O dönemde meydanlarımızı yapmışız. Kernek Meydanı, o suyu çıkartmamış olsaydık, Fuzuli caddesinin şuandaki durumunu düşünebiliyor musunuz? Bu uzun vadelidir, vizyon görüşüdür. O lisanslı depo yapılmasaydı, o ekmek fabrikası yapılmasaydı, o dünya kayısı ticaret merkezi yapılmasa, bu kütüphaneler yapılmamış olsa, bu fuarcılık merkezi yapılmamış olsa, bu spor merkezleri yapılmamış olsaydı, bu 8 bin dönüm parklar yapılmamış olsaydı, Malatya her konuda her şeye hazırdı.
-İstisnasız hortumları kesilen zevatlardır
-Geçmişte yapılan hatalar var. Yani imara açılmaması gereken yerlerin imara açılması. İmara açılan yerlerin de imarın koşullarına uygun şekilde yapılmaması. Biz diyoruzki, ‘Allah’a şükür keşkemiz yok.’ Bir tanesi yazmış, ‘Keşke keşken olsaydı.’ Keşkem olsaydı sende hayatta olmazdın, ben 20 yılık belediye başkanıyım. Onun için şeytanı fikirlere itibar etmeyin. Hepsini araştırdığınız zaman hayatında bir şey yapmamıştır, yahutta hiçbir tanesi istisnasız hortumları kesilen zevatlardır. Bununda altını bu şekilde çizme gereğini duydum. Bunlara sitem ederken nefsi anlamda bir sitemimin olmadığını herkes bilsin. Bu şehrin etik yapısını bozma noktasında çalışma durumunda olarak, bir kurumun, kuruluşun başına geçip, şehire yön vermeye kalkıp ve bunu yaparken de çok şeytani istismarlarla değerlerimizi kullanıp, istismar vasıtası yaparak toplumu kanalize etmesi. Malatya halkı Dar-ül Rıfat'tır, seçkin insanların yaşadığı diyardır. Bu insanlar bunu görüyor ve onlara da gerekli dersi veriyor. Sosyal medyada bu şehirin huzuru bozacak tutum davranış sergilemesi doğru bir şey değildir.
-Aslında normalleşmeyi teşvik için yapılmıştı
-İkinci bir şeyi anlatmak istiyorum, 2 ay geçti. Ekmek bedava, su bedava, otobüs bedava, her şey bedava. Biz depremin 15. günü burada koordinasyonda, valimizin yapmış olduğu toplantıda, birkaç hatta ve birkaç büfede paralı ekmek dağıtsak ve otobüsü paralı yapsak, diğerlerini teşvik edebilir mi? Normalleşme amacıyla yapılan bir şey. Bir yaygara. Teşvik edelim ve diğer fırınlar açılsın. Bir yaygara, ‘aman ekmek parayla’ . Dünde bir yaygara koparıldı. Suya zam.
-Belediye 3 tane baldırı çıplakla mücadele etme gereğini duymamıştır
-‘Ya devlet başa, ya kuzgun leşe.’ Pislikte beslenen hiç kimseye müsaade etmeyeceğiz, müsamaha göstermeyiniz. Depremde dimdik duran belediye 3 tane baldırı çıplakla mücadele etme gereğini duymamıştır. Gereğin duyarsa, gereğini en güzel şekilde yapacağından hiç kimsenin en ufak tereddüde ve kuşkusu da olmasın. Bunu da altını çizerek ifade etmek istiyorum.
- Yav, nehir çıkıyor kardeşim
-Bu bir milli meseledir, bir milli felakettir. Milli felakette milli birlik ve beraberlik ve milli dayanışma ile üstesinde gelirsiniz. Şehir bazında, şehir dinamikleri ile ayakta gelirsiniz. Ama hayatında geldikleri yeri hak etmeyerek gelen insanların yapacağı şey şu; kendi eksikliklerini kapatmak için, kimse sormuyor, sen ne yaptın? hiçbir şey yapamazsan bir kazma alırsın birinin yolunu yaparsın.
-Suyun çıktığı merkezde sürekli deprem oluyor. Bu Cenab-ı Allah’ın işidir. Bazı evvel akıllılar, ‘Efendim niye arıtma yapılmıyor?’ Yav, nehir çıkıyor kardeşim. Şuanda saniye de 4 bin 250 litre su çıkıyor.
-Gidip otellerde ve yazlıklarda buraya ahkam kesenler
-3-4 tane gidip oteller de, gidip yazlıklar da buraya ahkem kesenler, bunların hepsini kayıtları bizde var, başka kayıtlarda var, onlar bilir. Onun için herkes oturduğu yerde otursun. Bu sözü de eleştirecekler, ‘Efendim bizi tehdit mi ediyorsun?’ Ben aklı selime davet ediyorum. Bu felakette bizim bu tür şeylerle uğraşma şeyimiz yok. Herkesi akli selime davet ediyorum.
Şuanda yüzde 100 her tarafa su veriyoruz, yüzde 100 yollarımız açık. Geri kalanları da ihale ettik.
-Meydan, seyrekleştirme, bitişik nizamın azaltılması, geniş yollar, yeşil alanlar
-Bir vatandaşımızın hak ve hukukunun kaybolması, zayi olması gibi bir düşüncenin altında olamayız. Meydanların düzenlenmesi düşünülüyor mu, düşünülüyor, şehrin seyrekleştirilmesi düşünülüyor mu, düşünülüyor, bitişik nizamların azaltılması düşünülüyor mu, düşünülüyor, şehre geniş yolar yeşil alanların hepsi düşünülüyor. Bütün bunları ilgili arkadaşlarla görüşürken şunu ifade ettik; kamu alanlarını rezerv alanları olarak kullanalım. Yani, gereksiz yollar varsa tek artele döndürelim, Adliye yıkılacak orayı rezerv alan olarak kullanalım veya belediyenin, kamuya ait ve vakıflara ait o yerleri rezerv alan olarak kullanalım, şehrin seyrekleştirilmesi ve sadeleştirilmesi noktasında çalışmalarımızı yürütelim.
-Son kattaki işyeri ile alttaki dükkanın arsa payı eş değer olmaz
-Şimdi en büyük problem, 5 kat, 7 kat şehir merkezinde yapılar var. Buralarda da etik kurallar içerisinde, vicdan muhasebesi yaparak, şimdi diyelimki Mecidiye İş Hanının en üst katındaki bir işyeri, biliyorsunuz hanların 3-4 katından sonrası çalışmaz, şimdi alttaki dükkan ile eşdeğer olmaz. Alırken de eş değer değildi. Dolayısıyla arsada eşit pay şeklinde bunu değerlendiremeyiz. Bunu hukuk kuralları içerisinde adil ve adaletli olmak kaydıyla, herkesin hakkını bizzat korumak kaydıyla, elimizden gelen gayret ve çabayı göstereceğiz. Bu konuda kimsenin tereddüttü olmasın. Yani özet olarak; şehrimizi yerinde dönüşümle, aslına uygun, belleğini yitirmeyen, kimliğini kaybetmeyen, hafızasını yok etmeyen ve şehirin omurgasına zarar vermeden, demografik yapısını değiştirmeden, sosyal yapısını değiştirmeden şehri yerinde dönüşüm yaparak, seyrekleştirerek ve yatay mimarı, bunlar şehrin temel noktalarıdır. Hak sahibi olan herkese hakkının verilmesi noktasında gayet gösteririz.
-Bostanbaşı ve Fahri Kayahan’da ne yapılacak?
-Bostanbaşı ve Fahri Kayahan ile ilgili olarak bizlere çok şikayet geliyor. ‘Burada 15 kat var, 4 kata, 5 kata düşürünce nasıl olacak?’ Biz şunu diyoruz; taban oturma alanlarını, küçültmemiz gerekiyorsa küçülteceğiz. İki bölüme yapabilirsek yapacağız. Biz Meclis çalışmalarımızda yüksek binaları kaldırdık.
Taban alanlarının 5-6 kattan sonra ikinci bodrumun olması lazım. Kaybedilenler bunlarda. Geçmişte gelen müktesebat noktasında tek bodruma ruhsat verildi. Dolayısıyla jeoloji ive zemin etütlerini sağlam yapmamız lazım, ona uygun bir mimari projenin geliştirilmesi lazım.
-Bostanbaşı ve Fahri Kayahan’da yerinde dönüşüm olacak
-Bostanbaşı dedikleri halde gidip imar verildi. Biz 2004’te çok büyük baskılar geldiği halde tarım arazilerini imara açmadık. Şu anda da bize dua ediyorlar. Başta bu açılmayacaktı. Bunun lamı, cimi yok. Ama şimdiki yapı içerisinde bir hak ve hukuk olmuş, dolayısıyla o yerde de yerinde dönüşümü esas alacağız. Vatandaşımız çok temiz, nezihtir. Bostanbaşı’na gidip toplantı yaptığımız da şunu ifade ettiler; ‘Tek dairemiz 250 metrekare olmasın, 200 metrekare olsun, 170 metrekare olsun, 150 metrekare olsun, ama bize burada öyle bir imkan verin.’ Bu konuda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği bakanlığı ile, ilgili birimlerle ve diğer bakanlıklarla görüşüyoruz. Bu süreci de en kısa sürede netleştirme noktasında gereği yapılacaktır. Bu konuda da kimsenin kuşkusu olmasın.
-Malatya’da kurumlar güçlü diye deprem hafif atlatıldı sanılıyor, doğru değil
-Diğer taraftan da ‘Sahipsiz Malatya’ ifadesini de yadırgadığımı da burada ifade etmek istiyorum. Malatya’daki yönetimin burada güçlü olması, ordu, valilik, belediye ve diğer kurumların güçlü olması nedeniyle deprem hafif atlatılmış gibi algılanıyor yukarıda. Doğru değil, bunu da ilgili yerlere anlatıyoruz.
-Vay daha enkaz kaldırılmadı, diyor, 1 yıl sürecek, daha yıkılacak binalar var, buna hazırlı olmak lazım
-Giden hemşehrilerimize ‘dön’’ şeklinde çağrı yapıyorlar. Onlar zaten dönecek, memleket çeker, toprak çeker, Allah hiç kimseyi toprağından ayrı koymasın. Giden vatandaşlarımız da gelecek. Onların ticarethanelerindeki yerleri de ihya olacak, ayağa kalkacak, tarımla uğraşan arkadaşlarımız tarımcılığını yine aynı şekilde yapacak. Yollarımızda İnşallah Haziran’a kadar pırıl pırıl olacak.
-Tabi ki yükümüz ağır, yolumuzda uzun. Biraz önce yıkılan binalardan bahsettim, yıkılacak binalarda var. Bir yıl devam edecek olan enkaz olacak. Buna bir kere hazırlıklı olalım. ‘Vay daha enkaz kaldırılmadı’ diyor. Bu adama sorsan önündeki taşı alıp öbür tarafa koyamamıştır."
malatyahaber.com