Son günlerde, sanal alemde, sosyal medya ortamında olay olan, dinleyen her Malatyalı’nın kendi çevresine ilettiği- gönderdiği- paylaştığı bir şiir çok konuşuluyor.
Uzun yıllar Malatya dışında yaşayıp, bıraktığı eski Malatya’yı; o güzelim Malatya’yı yaşamamış olanların yönetiminde, duyguları, anıları, kimliğini, yaşanmışlığını silen bir nobranlıkla, güya düzenleme adına yok etmeleri yüzünden, geldiğinde bulamayanların duygularına tercüman ve adeta 'Malatya'ya Ağıt' olan, her Malatyalı'ya değişik duygular yaşatan şiir kaydı şöyle:
(Dinlemek için aşağıdaki çubuğun sol başına tıklayınız)
[audio mp3="http://malatyahaber.com/wp-content/uploads/2018/09/orhan-apaydın-şiir-1.mp3"][/audio]
* * *
GÜZEL MALATYA'MA AĞLA GÖZLERİM
Sılam Malatyadır gurbetim dünya
Çoh seneler önce bitmiş o rüya
Ne dost kalmış geride ne tanıdık sima
Yanarım yanarım ona yanarım
*
İstasyon'dan yürüdüm Dörtyol’a doğru
Gafamda cevapsız yüzlerce soru
Ceget ceget bildiğim eski bir yolu
Aradım da bulamadım ona yanarım
*
Gaybolmuş şıh giyimli beyler zarif hanımlar
O cumbalı gonahlar harmanlar harlar
Doğunun Paris’iydi geçmiş zamanlar
Eskiyi bulamadım ağlar yanarım
*
Nerde yeşillikler o leylak gohusu
Baştan sona değişmiş naturel dohusu
Nerde o toprah yolların tozlu yohuşu
Beydağı’na çıhamadım ona yanarım
*
Elim yüzüm yıhayacah harıh galmamış
Yemenici bazarında çarıh galmamış
Sonradan gelenler murat almamış
Malatyamı tanıyamadım ona yanarım
*
Kimi gelmiş Urfa’dan Adıyaman’dan
Kimi Diyarbakır Gahraman Maraş’tan
Yabancı yetmeler dolmuş her yaştan
Yüreğim yeisten gözlerim yaştan
Gurtulamadı getdi ona yanarım
*
Bahdım ki bu şehir sanki Malatya degil
Haniya nerde Fırat o güzel nehir
Bağını bahçasını talamış ağulu zehir
Nefesim kesildi ona yanarım
*
Ey Necati Güngör’üm cesur kalemim
İşte bu ahvallerden doğdu benim elemim
Ne tanıyanım galmış burda ne de bilenim
Ana yurdumda garip oldum ona yanarım
*
Ben Mehmet Engin’im özüm Malatya
Namerde yol vermem sözüm Malatya
O sonradan gelen çahmalar var ya
Nerelisin diye sordum, bir de denmez mi Malatya
Bu aslını inkâr eden haramzadelere yanarıım yanarım
*
Engin yazdı bu şiiri oldu bir destan
Ne bağ bahça galmış ne de bir bostan
Bize hayır gelmez yabancı dostan
Dostlarımı bulamadım ona yanarım.
Mehmet Engin
23 Mayıs 2018
'CANGO MEMET' VE ÖYKÜSÜ..
Bu şiirin öyküsünü de öğrendik ama öncelikle şiir, Gazeteci Orhan Apaydın tarafından okunurken kayda alındığından habersiz olarak doğaçlama ‘ahhh! vahhh!’ları kayıtta fon olan Ertaç Önal’dan şairin kimliğini ve adeta 'Malatya'ya Ağıt' olan şiirini sorduk:
Şiiri kaleme alan Mehmet Engin’in (yandaki fotoğrafta) şairlikle, yazarlıkla ilişkisinin olduğunu bilmediğini söyledi Önal.
1949 Malatya doğumlu olan Mehmet Engin,1960 lı yıllarda Malatya Halk Eğitm Merkezi Türk Halk Müziği Korosu’nda Selahattin Alpay ile birlikte bulunduğunu, yine o yıllarda İsmet Paşa Parkı içerisindeki Hürriyet Aile Çay Bahçesi’nde Malatyalı yerel ses ve saz sanatçıları olan İlhan Kızılay, Fahri Özyıldırım, Mehmet Yumrutepe, Osman Kamil Muşul, Selahattin Alpay, Bilgi Şimşeker, Doğan Özkan, Hüseyin Kapıkıran, Nubar Taşı ile birlikte sahne aldığını, bu sanatçıların sahneye sunumlarını da okuduğu şiirler, anlattığı fıkralar ile renklendirerek Orhan Apaydın’ın yaptığını söyledi.
1970’li yılların başlarından itibaren Kapıkule’de gümrük müşavirliği yapan Mehmet Engin, o yıllarda turistik bir gezi için gittiği Almanya’da aristokrat bir ailenin kızı Heidi ile tanışır ve kısa süre sonra evlenirler. Bu evlilikten kızları Meryem dünyaya gelir. Bir taraftan gümrük müşavirliğine devam eden Engin Almanya’da ticarete atılır. Buradaki iş hayatında oldukça başarılı olan hemşerimizin edindiği kumar alışkanlığı hayatının dönüm noktasını oluşturmuş. Öyle ki özel uçak ile gittiği Monte Carlo kumarhanelerinde uçağı alanda bekletip günlerce kalacak kadar.
Sonuç; evlilik hayatının sonu ve çok sevdiği kızı Meryem’den uzaklaştırılmak zorunda bırakılması…
İbre ters dönmeye başlayınca durdurmak kolay olmuyor. Acı içinde kıvranıyor aylar boyu. Bu arada özel bir stüdyoda özel sazlarla okuduğu bir kaset dolduruyor, sadece kendisi için. Kasetin bir yüzündeki parçanın ismi “Kumar” diğer yüzündeki parçanın ismi ise “Meryem”.
Güfte ve bestesi kendisine ait olan bu iki acıklı türkülde adeta feryat edercesine kızına duyduğu özlemi ve kumar alışkanlığına olan pişmanlığını dile getiriyor Mehmet Engin.
Daha fazla ayrılığına dayanamadığı kızını Türkiye’ye kaçırmak isterken hudut çıkışında yakalanıyor. İkinci ve üçüncü kaçırma teşebbüsünden sonra hapse atılıyor. Kaçılması imkânsız denilen Münih hapishanesinden iki kez kaçmayı başarıyor. Alman basınında “Müthiş Türk” başlığı ile hayat hikâyesi anlatılıyor. Alman basını kendisine, arkadaşları arasında da halen söylenen “Cango” lakabını takıyor ama tam tamına altı yıl hapiste tutuyor Alman adaleti Engin’i.
Hapisten çıktığında boşandığı alman eşinin vefat ettiğini, kızı Meryem’in ise hukuk tahsili yaptığını öğreniyor.
Kızı ile yeniden iletişim kurarken iş hayatına da sıfırdan yeniden başlayıp eski dostlarının da desteği ile eskisi kadar olmasa da ekonomik rahatlığa kavuşuyor. Bu arada kızı Meryem üniversiteyi bitrip Nuremberg (Nurnberg) adliyesinde savcı oluyor. Haksız yere hapis yatırılıp acı çektirildiği savıyla Alman hükümetine açtığı davayı kazanarak oldukça yüklü bir tazminat almaya hak kazanan Mehmet Engin “Müthiş Türk” ünvanını boşa kazanmadığını ispat ediyor adeta.
MALATYA YOLLARINDA
Bunca hayat mücadelesinden sonra vatan, memleket hasreti kor gibi yakmaya başlıyor yüreğini. Binbir heyecen ve özlemle bir şafak vakti geldiği Malatya’da arabasından İstasyon Virajı’nda inip yürümeye başlıyor tozlu yolları koklayarak ve de gözyaşları ile.
Ama yıllar önce ayrıldığı ve özlemi ile yanıp tutuştuğu Malatya’sında bir tuhaflık vardır. Hani mensucat fabrikası (Sümerbank), usta evleri, ya Sıtmapınarı!.. Sokak aralarında koşmaya başlıyor Engin, bir şeyler arıyor, kaybetmeyi kabullenemeyeceği bir şeyleri. Bir yumruk oturuyor gırtlağına, nefes almakta zorlanıyor. Hani Dörtyol, Renkli Sinema, asri fırın, belediye binası nerede? Arasa, Kasap Pazarı, ganere nereye taşınmış? ‘Aman Allahım, yolu şaşırıp yanlış bir yere mi geldim’ diye söyleniyor. Koşarcasına yürüyor Engin, soluklanmadan Kernek’e doğru. O da ne? havuzlu gazinonun yerinde beton zemin oturtulmuş bir yel değirmeni var! ‘Bari Don Kişot ile uşağı Sancho Panza’nın da birer heykelini koysalardı’ diye söyleniyor içi yanarak: ‘Ya o şelalenin tepesine oturtulan ve bir çirkinlik abidesi çok katlı binanı yapımına izin verenleri özellikle mi seçip göndermişler Malatya’ma…’
Hiç kalamadan ayrılıyor Malatya’dan gözleri yaşararak. İstanbul’a döndüğünde okul arkadaşı “Annem Babam Malatya” kitabının yazarı Necati Güngör’ün facebooktaki Kadim Malatyalılar sayfasında 21 Mayıs 2018 tarihinde yazdığı “Öz Yurdunda Bir Yabancı Gibi” yazısını okuyunca patlayan duygularını kalemi aracılığı ile 23 Mayıs 2018 günü kâğıtlara döküyor.
Bir- iki ay sonra iki eski dostu Ertaç Önal ve Orhan Apaydın’ın Gelibolu Saroz Körfezi’ndeki bir yazlıkta buluştuklarını duyunca ver elini Saroz diyor Mehmet Engin.
Eski dostlar ve onların dostları Malatyalılar uzakta, gurbette bir arada olunca Malatya konuşulmaz mı? Malatya konuşulur, Malatya'nın türküleri, elbette de 'Fırat kenarında yüzen kayıklar' türküsü (Yıldız Tezcan'dan dinlemek için aşağıdaki çubuğun sol başına tıklayınız) söylenir- dinlenir, anılar duygular sel olur da bu şiir ortama gelmez mi?
[audio mp3="http://malatyahaber.com/wp-content/uploads/2018/09/Fırat-Kenarında-Yüzen-Kayıklar-Yıldız-Tezcan.mp3"][/audio]
Fırın yemeklerindeki ustalığını rahatlıkla sergilese de yazdığı şiiri okuması için kadim dostu Orhan Apaydın’a veriyor. O okurken Ertaç Önal’ın yapılan ses kaydından habersiz doğaçlama ‘ahh, vahh ve de öfff öfff’leri eşliğinde gizlice kayda alıyor.
Akabinde sosyal medyada yapılan paylaşımlar kendi memleketinde bile garip kalmış Malatyalılarda bir duygu patlaması ile yayılıyor da yayılıyor..“Malatya’ma Ağla Gözlerim”
malatyahaber.com- ÖZEL
___________________________________
FOTOĞRAFLAR:
'Malatya'ma Ağla Gözlerim..' şiirinin okunduğu, kaydedildiği ortam (soldan sağa) Ertaç Önal, Mehmet Engin ve Orhan Apaydın
Ertaç Önal (soldaki) ve şiirin şairi Mehmet Engin
Dostlardan, Malatyalılardan gelen tepki telefonlarını dinleyen Malatya 4'lüsü (soldan sağa) Osman Güler, Mehmet Engin, Orhan Apaydın (ayaktaki) ve Ertaç Önal
ARŞİVDEN
1950'li yıllarda Malatya Hükümet Meydanı ve İnönü Caddesi
1960'ların ilk yarısında Fuzuli Caddesi açılırken
Malatya Mensucat (Sümerbank) Fabrikası..