Harp okullarından son 12 yılda 2 bin öğrenci ayrıldı. İşkenceyi aratmayan baskıların sonunda okulunu bırakmak ve yüklü bir tazminat ödemek zorunda kalan öğrenciler iade-i itibar istiyor.
Star Gazetesi'nden Seda Çakmak'ın haberi...
Subay olmak hayaliyle Harp Okulu’nda öğrenim gören birçok genç, omuzlarında rütbe yerine TSK tarafından hanelerine yazılan tazminat davalarının yükünü taşıyor. 2000 yılından bu yana yaklaşık 2 bin öğrenci, maruz kaldıkları fiziki ve psikolojik baskı nedeniyle Harp Okulu’ndan ayrıldı. Öğrencilerin yüzde 80’ine “eğitim ve öğretimlerde gerekli psikolojik-fiziki dayanıklılığı gösteremediği” iddiasıyla hazırlanmış matbu dilekçe imzalatıldı. AYİM’e başvuran öğrencilerden sadece 8’i geri dönmeye hak kazandı. Geri kalanlar ise, binlerce lira tazminat ödemeye mahkum edildi. Tek istediklerinin iade-i itibar olduğunu belirten öğrenciler yaşadıklarını STAR’a anlattı.
TUVALETTEN DOLDURULAN PİS SULARI İÇİRDİLER
Çağatay Güven: Tuvaletten doldurulan pis suları istifra edene kadar içiriliyor, eğitim alanındaki platformdan ‘ben hiçbir işe yaramam’ diye bağırtılarak atlatılıyorduk. Geceleri subay tarafından toplanıp tam teçhizatlı buz gibi denize sokulup üzerimize kum dökülüyor, istifra edene kadar su içiriliyor, çöp kovasına baş aşağı sokulup ‘ben çöpüm’ diye bağırtılıyorduk. Ayrılmamızın imkansız olduğu bizlere her defasında tekrar söyleniyor, ‘tazminatları ödeyemezsiniz’ deniyordu. Facebook şifremi subaya vermediğim için 7 gün oda hapsi aldım.
BİR ARKADAŞIMIZ TALİM SIRASINDA ÖLDÜ
Veli Cihan Gökkaya: Yaz sıcağında, öğle vakti tepelerde çukur kazıyorduk. Sıcaklar öylesine bunaltıcıydı ki bir Harbiyeli o kampta susuzluk ve aşırı yüklenme sonucu yere yığılarak can verdi. Okuldan ayrılma kararı almak zorunda kaldık. Beni kendi isteğimle ayrılıyor gibi göstermek için de, ayrılma dilekçeme müdahale ettiler. Ellerindeki hazır matbu evrakı imzalattılar. Mobbing faaliyetleri neticesinde benim tazminat almam gerekirken, benden tazminat isteniyor. İtibarımızın iade edilmesini istiyoruz.
HAKSIZ YERE ALINAN TAZMİNATLAR KALKMALI
Tuğrul Yıldırım: Acımasızca, hukuksuzca askeri okullardan çıkmaya zorlandık. Omuzlarımızda görmek istediğimiz rütbeler yerine tazminat yükleri konuldu. Yaşadıklarımız yetmezmiş gibi ‘yaşamaya hiç hakkın yok’ denildi. Yılmadık ve TSK’dan Ayrılan ve Atılan Öğrenciler Platformunu kurduk. Fazlasını istemiyoruz, sadece haksız alınan tazminatlar kalksın ve bize bunu yapanlardan hesap sorulsun istiyoruz. Bizden bu ömrü çalanı istiyoruz.
MİDESİ YIRTILANA KADAR KUSTURUYORLARDI
Fatih Ecevit: Şok mangasında arkadaşlar zorla kilometrelerce koşturulup sonra zorla su içirilip, midesi yırtılana dek kusturuluyorlardı. Teneffüs aralarında duvarın karşısına geçip duvarla konuşmam isteniyordu. Ders bitimlerinden etüt saatlerine kadar sürat eğitimleri yapıyor ve sürünerek koridorları temizlemem isteniyordu. Etütler bittikten sonra ise yat saatine kadar olan sürede bu eğitimler devam ediyordu.
ISITICILARI AÇTILAR VE SU İÇMEMİZE İZİN VERİLMEDİ
Turgut Selman Türkler: Fiziksel ve psikolojik baskılar yapıldı. Bu baskılar o derece abartıldı ki amfinin ısıtıcıları açılarak susuz bir şekilde askeri prosedüre uymayacak şekilde eğitimler yaptırıldı. Uzun bir süre susuz bir şekilde merdivenleri koşarak inip çıktık. Daha sonra bize 1 dakika içerisinde su içip gelmemiz için emir verdiler. Bizler de koşarak harp okulunun tuvaletine giderek yaklaşık 40 kişi 3 lavabodan su içmeye çalıştık fakat benim gibi sıra gelmeyenler pis olan tuvaletin alt çeşmesinden su içmek zorunda kaldı. Vücudumda yaralar oluştu ve kamuflajım yırtıldı. O sıra ailem beni ziyarete gelmişti. Fakat ailemin beni böyle görmemesi gerektiğini ve elimi yüzümü yıkamam için emir verdi. Kollarımdaki kan izlerini kendisi yıkayarak kendisi ailemin yanına gönderdi.
OKULA GİRDİĞİMİZ ANDA TASFİYE PLANI HAZIRDI
Melih Karaduman: Kara Harp Okuluna kapıdan girmemizden itibaren komutanların elindeki ajandalarda yapıştırılmış resimler, yanlarında yazan isimler ve isimler hakkında yazılanlara bakılarak bir tasfiye planına girişildi. Talimlerde yere yattığımızda vücudumuza ve kafamıza tekmelerle vuruluyordu. Bir keresinde takım komutanı beni odasında sadece alt iç çamaşırım ile kalmak zorunda bıraktı.
50 BİN LİRA TAZMİNAT ÖDEMEK ZORUNDAYIM
Mert Tunçbilek: Sadece tuvaletteki klozetin içindeki boru su damlattığı için ben 3 Gün Oda Hapsi Cezası aldım. Disiplin puanlarımı bitirmek ve beni okuldan ayrılmaya zorlamak için akıllara gelmeyecek adaletsizlikler, tuzaklar yapıldı. Ayrılmak zorunda kaldım. Şimdi ise 50.000 TL. tazminat yüküyle karşı karşıyayım. Oysaki henüz bir işim ya da mesleğim yok. Ben vatana ihanet etmedim. Harp Okulu’ndaki yıldırma olaylarına da soruşturma açılsın.
Potansiyel zorbalar bulunmalı
Kamuoyunda öğrencilerin eğitimlerde başarısız oldukları gerekçesiyle ordudan ayrıldığına dair yaratılan algının yanlış olduğunu ifade eden Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER) üyesi Emekli Kıdemli Yüzbaşı Ekrem Ata, baskı gören öğrencilerin milli-manevi değerlere bağlı, milliyetçi-muhafazakar aile yapısına sahip öğrencilerin arasından seçildiğini belirterek, “Sadece yeni yasayla tazminatlara iyileştirme getirildi. Ancak yeterli değil” dedi.
Mobbing Uzmanı, Emekli Öğretmen Kıdemli Binbaşı Şaban Çobanoğlu da, “Bu bir duygusal saldırı, psikolojik şiddet, hatta terördür. Bir veya birkaç kişi tarafından diğer kişilere yönelik düşmanca ve ahlakdışı yöntemlerle sistematik biçimde ve defalarca uygulanan teröre mobbing diyoruz. Burada bir grup seçilmiş ve bu öğrenciler kendilerine ne olduğunu anlayamamış. Kişilerin itibarlarına saldırıp akıl hastasıymış gibi davranıyorlar. Herkesin içinde küçük düşürüp inançlarıyla alay ediliyor. Fiziksel sağlıkları ciddi olarak tehdit edilmiş, sözlü ve fiili tacizler söz konusu. Niyetlenmiş mobbing çok daha tahripkardır. Hatta akli denge sınırları zorlanabilir. Bir kurum kendi içindeki potansiyel zorbaları ve kurbanları saptamak zorundadır. Bu da komutana düşer” dedi
Star
UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.