Malatya Büyükşehir Belediyesi tarafından "Düşünce Dünyamızın Mimarları" konulu seminer dizisi başlatıldı. Yaklaşık 6 ay boyunca devam edecek seminerler kapsamında ilk programlarda Abdullah İbn-İ Abbas, ikinci programda ise Hasan-ı Basri anlatıldı.
Malatya Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi tarafından organize edilen ve Sanat Merkezi salonunda düzenlenen ilk programla "Düşünce Dünyamızın Mimarları" Konulu seminer dizisi başlatıldı. Programın açılış konuşmasını gerçekleştiren Proje Koordinatörü Prof. Dr. Mahfuz Söylemez, seminer dizisiyle ilgili bilgiler verdi. Söylemez, “İçinde bulunduğumuz zamanın kodları, deseni, rengi geçmişte saklı. Dolayısıyla bugünü anlayabilmek için mutlaka düne bakıp düne nüfuz ederek, dünü tanıyarak dünden edindiğimiz bilgilerle bugüne gelip bugünü anlamaya çabalamak gerekir. Aynı zamanda yarınlarımızı da biçimlendirelim. Zira ancak bu verilerle yarınlar biçimlendirilebilir” dedi.
ABDULLAH İBN-İ ABBAS ANLATILDI
Proje Koordinatörü Prof. Dr. Mahfuz Söylemez’in yaptığı kısa konuşmadan sonra öncü şahsiyetlerin ilki olarak bilinen Abdullah İbn-i Abbas anlatıldı. Prof. Dr. Şevket Kotan tarafından sunulan seminerde Abdullah İbn-i Abbas’ın hayatı ve düşünce dünyasına katkıları detaylı olarak dinleyicilerle paylaşıldı. Prof. Kotan, İbn-i Abbas’ın sahabe alimlerden biri olduğunu belirterek, en önemli özelliklerinden birinin de sürekli ilim tahsil etmiş olması olduğunu vurguladı.
“HASAN-I BASRİ BİR DAHİ SEVİYESİNDE İLİM ADAMI”
Malatya Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen "Düşünce Dünyamızın Mimarları" konulu konferanslar dizisi kapsamında ikinci programda ise Hasan-ı Basri anlatıldı. Prof. Dr. Mehmet Kubat, Tabiin’in en önemli Alimi olarak kabul edilen Hasan-ı Basri’nin Eskimalatya’da türbesi bulunan kişiyle aynı olmadığını belirtti.
Konferansı veren İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Kubat, çağlara ışık tutan dahi bir Alim olan Hasan-ı Basri’nin Malatya İli Battalgazi İlçesi Karahan Mahallesi’nde medfun bulunan şahıs ile aynı kişi olmadığını belirtti. Kubat, Hasan-ı Basri’nin hayatı boyunca bu bölgeye hiç gelmediğini kaydederek Basri’nin Medine’de dünyaya geldiğini ve Basra’da vefat ettiğini ifade etti.
Hasan-ı Basri hakkında bilgiler uzun soluklu bir anlatıda bulunan Prof. Kubat, şunları kaydetti:
“Asıl adı Ebu Said Hasan Yesar El Basridir. Babası, Müslüman Araplar, Meysan’ı fethettikleri zaman köle edinilen bir hristiyandır. Önceki ismi Firuz daha sonra Yesar adını alıyor. Ünlü Sahabi Zeyd bin Sabit’in azatlısıdır. Annesi Hayra ise Efendimiz Hz. Muhammed’in eşi annemiz Ümmü Seleme’nin azatlısıdır. İkisinin izdivacından Hicri 21 yılında Hasan, Medine’de dünyaya geliyor. Doğduğu zaman Hz. Ömer Efendimizin Hilafetinin 8’nci yılıdır. Ümmü Seleme Annemiz, onu Hz. Ömer’e götürüyor ve ‘Ya Rabbi onu dinde fakih kıl ve insanlara sevdir’ duasını Hz. Ömer bizzat Hasan için okutuyor. Kaynaklar bu konuda ittifak halindeler.
12 yaşında Kur’an’ı ezberliyor. Yaklaşık 500 Sahabiyle mülaki oluyor. Hatta kendisi mülaki olduğu Sahabilerin 70’inin Bedir Ashabı olduğunu söylüyor. Vadil Kura’da yetişiyor ama daha sonra Basra’ya geçiyor ve katıldığı savaşlar dışında hayatının bütününü Basra’da geçiriyor ve Basra’da vefat ediyor. Zühd, takva ve abidliğinin yanı sıra mücahitliğiyle de aslında bilinen şahsiyetlerden biridir. Yetişkinliğinde Afganistan dolaylarında Doğu İran’ın fethine katılmıştır. Kuvvetli seciyyesi ilmi ve belagatiyle büyük bir şöhrete ulaşıyor ve kısa zamanda halkın rağbetini kazanıyor. Tabi onun ilimde çok başarılı olduğunu hemen hemen bütün kaynaklarımız zikrediyorlar. Yani bir dahi seviyesinde bir ilim adamı olduğunu söylüyorlar. Burada onun yaşadığı dönemin çok büyük bir etkisi var. Sahabilerin 500 kadarını görüyor ve onun döneminde İslami İlimlerin hemen hemen hepsi daha yeni yeni şekillenmeye başlıyor ve tabi o gerçekten ilmiyle tebarüz ediyor.”
Bülten
