Star Gazetesi yazarlarından hemşehrimiz Cumali Ünaldı, "Hiçbiri'nin İktidarı'' başlığıyla yazdığı yazıda, yanlış aktarılan ve yorumlanan bir olayı değerlendirdi, ayrıca Malatya ile ilgili bazı konuların değerlendirilmesine ilişkin eleştirilerini yansıttı.
Ünaldı'nın yazısı şöyle:
...
" 'Hiçbiri'nin İktidarı
Bugün Malatyalılığım üstümde. Prof. Eser Karakaş, uzun uzun yazdı, yorumladı Zamanda. Malatya-Maraş maçında taraftar, son günlerde gündemde olan bir Malatyalı için, kendilerince, onu onurlandıracak bir biçimde tezahürat yapmış. Prof. Karakaş da bu olayı, içe dönük milliyetçilik olarak yorumlamış.
İşin doğrusunu, maçtan hemen sonra malatyahaber.com yazdı. Girişin bedava olduğu bir özel maçta, yaşları çok küçük 7-8 çocuk bağırmış. Doğru olan da haberin sadece bu kısmı.
Bu kadar küçük bir doğrunun üstüne, olayı, bir şehre, hatta ülkeye mal ederek, kocaman bir yorum oturtmak mümkün mü?
Bu temel, o binayı taşımaz.
Özel bir nedeni olduğunu sanmıyorum. Ancak, tüm Türkiye için sorun olan olayların, sadece Malatyaya, ya da başka bir yöreye özgüymüş gibi gösterilmesini de doğru bulmuyorum. Bu yanlış yorumlama biçimi, zarar da veriyor. Soruna genel bakışı engelliyor, yerel bir olay olarak algılanılmasına neden oluyor.
Çözümü de zorlaştırıyor, hatta imkansızlaştırıyor.
Çocuk yuvası olayı da öyle, asbestli boruyla içme suyu nakli de... Ülkemizde en az %80 oranında var olan bu sorunlar, uzun süre sakız gibi çiğnendi, asıl çözümü de kadük edecek biçimde, birdenbire gündemden çekildi.
DSİnin açıkladığına göre ülkedeki içme sularının neredeyse tamamında kullanılan asbestin zararı önlendi mi?
Ya da, yuvalarda, kimsesiz olduklarından, hepimizin sorumluluğunda olması gereken yavrularımıza karşı yapılan olumsuz davranışlar, tüm Türkiyede değişti mi?
Her iki olayda da, ülke genelinde, dünya standardı yakalandı mı?
Bütün bunları yeniden gündeme taşıyalım; sorunun ne olduğundan tutun da, nasıl ve hangi kaynakla çözüleceğine kadar her konuyu, tüm ayrıntılarıyla teşrih masasına yatıralım mı?İktidarı, muhalefeti, basını, üniversitesiyle bu iş için kafa yoralım mı?
Ya da, şu tantana geçsin, kuş gribine bir bakalım mı?
Dünya, bizim telef ettiğimiz kanatlı bedelinden daha az harcayarak, bilimsel önlemler alıyor ve nasıl oluyor da ülkesine uğratmıyor avian influenzayı; konuşalım mı?
Herhangi bir şehrin boynuna sarmakla, sorun ortadan kalkmıyor ki...
Bu sefer de yeni bir şey çıkıyor, yeniden itlaf ediyor, zaten kıt olan kaynaklarımızı.
Mümkünsüzlüğe mahkum ediyor bizi.
İşte siyaset tam bu noktada devreye giriyor.
Az olan olanaklarla, çok iş yapabilme kabiliyetine de siyaset deniyor.
Bakın nasıl?
Günlerdir üç bölük naçar insandan, sayılmayacak kadar çok ileti alıyorum. Kredi kartı ile sorunu olanlar, yaşı geçtiği halde askerliklerini yapamamış olanlar, yurtdışında burslu olarak lisansüstü eğitim yapanlar...
Şu suçlu, bu kusurlu demeden, bu sorunları çözüp, bu insanları ülkelerine bağlayacak huzura taşımanın adı da siyaset değil mi?
Bana biyografilerini gönderiyorlar. Bitki ıslahçısından tutun da, tıp alanında çalışana kadar nice bilim adamı, bizim ülkemize hizmet edeceğine, üç kuruşluk borç para için, gurbet ellerde süründürülüyor.
Askerliklerini yapamadıkları için, ileri sayılacak yaşlarına rağmen hayatı kararanlar...
500 liralık borç için, hangi hesapla bilinmez, bir yılda 15000 lira ödemeye mahkum kartzedeler...
Siyaset, bu üç yarayı onarabilme sanatıdır. Mecliste el kaldırıp indirme işini, robotlar da yapar.
Yerel bir gazetenin, Yenigünün sitesi malatyayenigun.com, günlerdir bir kamuoyu araştırması yapıyor. Yarın seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz? sorusuna, nasıl yorumlarsanız yorumlayın, Malatyalıların birçoğu, hiçbiri diye cevap veriyor.
Öyle görünüyor ki, gelecek seçimde Hiçbiri Partisi önemli bir oy patlaması yapacak, en azından Malatyada.
Birileri külahını önüne koyup, düşünmeli.
Nerede hata yapıldı acaba?"