SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Hicri Yeni Yıl ve Muharrem Ayı Başlıyor...

Hicri Yeni Yıl ve Muharrem Ayı Başlıyor...
A- A+ PAYLAŞ

Hicri Yılbaşı ve Muharrem Ayı 30 Temmuz Cumartesi günü başlıyor. Bu nedenle, il ve ilçe yöneticileri mesajlar yayınladılar.

HİCRİ YIL VE MUHARREM AYI

Son Peygamber Hazreti Muhammed ve ashabının 1444 yıl önce Mekke'den Medine'ye hicreti, İslam aleminde hicri takvimin başlangıcı olarak kabul ediliyor.

Hicri takvime göre, 1 Muharrem yılbaşı olarak kabul ediliyor. Şehrullahi'l-Muharrem olarak meşhur olan, yani Allah'ın ayı Muharrem olarak bilinen Muharrem ayı, İlahi bereket ve feyzin, Rabbani ihsan ve keremin coştuğu ve bollaştığı bir aydır.

Diyanet ile belirlenen takvime göre Muharrem ayı, 2022 yılında 30 Temmuz 2022 Cumartesi günü başlayacak. Hicri yılbaşı olarak sayılan Muharrem ayı başlangıcı, Müslümanlar için de başlangıç olacak. 30 Temmuz'da başlayan ay, 27 Ağustos 2022 Cumartesi günü sona erecek.

Muharrem ayının başladığını bildiren hilal, bu yıl ilk kez Asya kıtasının ortalarından itibaren görülecek.

Muharremde oruç tutulup aşure pişirilerek dağıtılması ve Kerbela'da Hazreti Muhammed'in torunu Hazreti Hüseyin ile şehit olanların yad edilmesi, İslam toplumlarının önemli gelenekleri arasında yer alıyor.

Aşure Günü, hicri yılın ilk ayı muharremin 10'uncu gününe denk gelen 8 Ağustos Pazartesi günü idrak edilecek.

Hicri yeni yıl için hazırlanan "Hicretimiz Rabbimize Olsun" konulu hutbe, cuma vakti Türkiye genelindeki camilerde okundu.

Allah'ın emirlerini yaymaya çalışan Hz. Muhammed ve ashabının Mekkeli müşrikler tarafından her türlü baskı, zulüm ve işkenceye maruz kaldıkları ve bunun neticesinde Medine'ye (Yesrib) hicret ettikleri anımsatılan hutbede, hicretle birlikte Yesrib'in Medine-i Münevvere'ye dönüştüğü belirtildi.

Hicretle birlikte medeniyetin güneşinin Medine'de doğduğu anlatılan hutbede, "Yesrib, aydınlanmış şehir oldu. Peygamber mescidi, ilim ve irfan yuvası oldu. Mescid içinde kurulan mektep Suffe'de yetişen ashab ile hem Medine'nin hem de Medine dışındaki belde ve şehirlerin aydınlanma süreci hızlandı. Hak, adalet, sevgi, merhamet ve kardeşlik gibi İslam'ın yüce değerleri oradan yayıldı dünyanın dört bir köşesine." ifadeleri kullanıldı.

MUHARREM AYI VE  ORUCU

Sözlükte “haram kılınan, yasaklanan; kutsal olan, saygı duyulan” anlamlarındaki muharrem savaşmanın haram kabul edildiği dört aydan birinin adıdır. Bu ayın İslâm’dan öncesi Arab-ı bâide (Âd ve Semûd) veya Arab-ı âribe döneminde mü’temir ve mûcib diye adlandırıldığı rivayet edilir. Bazı kaynaklarda muharremin Câhiliye devrinde “nâtık” şeklinde anıldığı belirtilmekteyse de (Mes‘ûdî, II, 207) nâtık ramazan ayının ismiydi (İbn Düreyd, III, 489; Lisânü’l-ʿArab, “emr” md.; Yahyâ b. Ziyâd el-Ferrâ, s. 52). Muharremü’l-harâm şeklinde de bilinen bu ay Osmanlı belgelerinde (م) kısaltmasıyla gösterilmiştir.

Hicrî takvimde yer alan ay isimlerinin milâdî V. yüzyılın başlarında Hz. Peygamber’in baba tarafından beşinci dedesi Kilâb b. Mürre tarafından belirlendiği nakledilmektedir. İslâm’dan önce muharrem ayına “saferü’l-evvel” denirdi. Çünkü Araplar yılın ilk altı ayını her iki aya bir isim vermek suretiyle safer, rebî‘ ve cumâdâ diye adlandırmış, bunları birbirinden ayırmak için birincisine “evvel”, ikincisine “âhir” veya “sânî” sıfatlarını eklemişlerdi. İlk iki aya “saferân” ismi de verilmiş, birinci safer haram aylardan olduğu için “saferü’l-muharrem” şeklinde de anılmıştır. Önceleri sıfat olarak kullanılan muharrem kelimesi İslâmî dönemde veya İslâm’dan evvel bu ayın özel adı olmuş, ikinci safere de yalnız safer denilmiştir. İslâm öncesinde receb ayı için de muharrem kelimesinin kullanılması, bunun aslında bir isim değil sıfat olduğunu göstermektedir.

Câhiliye devrinde Araplar, haram aylardan üçünün (zilkade, zilhicce, muharrem) peş peşe gelmesini önlemek için “nesî’” uygulamasıyla seneyi iki veya üç yılda bir on üç aya çıkarıp muharrem ayını saferin yerine kaydırmak suretiyle safer ayını haram ay kabul ediyorlardı. Böylece muharremle kendisinden önceki diğer haram ayların arasına helâl bir ay ekleyerek üç haram ayı birbirinden ayırıyor ve muharrem ayında da savaşmakta sakınca görmüyorlardı. Nesî’ uygulaması Kur’ân-ı Kerîm’de kötülenmiş (et-Tevbe 9/37), Hz. Peygamber, ayların kendi zaman dilimlerine döndüğü bir yıla (10/632) denk gelen haccı sırasında Mina’daki hutbesinde zamanın Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü durumuna döndüğünü ifade edip muharremin haram aylardan biri olduğunu belirtmiştir (Buhârî, “Bedʾü’l-ḫalḳ”, 2; Ebû Dâvûd, “Menâsik”, 67).

Kur’ân-ı Kerîm’de muharrem kelimesi ay ismi olarak geçmemekle birlikte saldırıya uğrama durumu hariç savaşın haram olduğu aylardan söz edilerek bu aylara saygı gösterilmesi emredilmiştir (el-Bakara 2/191, 194, 217; el-Mâide 5/2, 97; et-Tevbe 9/5, 36). Resûl-i Ekrem haram ayları zilkade, zilhicce, muharrem ve receb olarak açıklamıştır (Buhârî, “Meġāzî”, 77; “Tevḥîd”, 24; Müslim, “Ḳasâme”, 29; ayrıca bk. HARAM AYLAR). İbn Abbas’tan, Fecr sûresinde üzerine yemin edilen “fecr”den (89/1) maksadın muharrem ayı olduğu şeklinde bir yorum rivayet edilmiştir. Aynı sûrede yine üzerine yemin edilen on gecenin (89/2) muharrem ayının ilk on gecesi kabul edildiği de belirtilmiştir (Taberî, XXX, 107). Resûl-i Ekrem, muharrem ayını “Allah’ın ayı” olarak nitelendirip ramazandan sonraki en faziletli orucun bu ayda tutulan oruç olduğunu ifade etmiştir (Müslim, “Ṣıyâm”, 202-203; Nesâî, “Ḳıyâmü’l-leyl”, 6).

Muharrem ayının onuncu günü “âşûrâ” diye adlandırılır. Sâmî dinlerde özel bir yere sahip bulunan âşûrâ gününde Câhiliye Arapları da oruç tutardı. Hz. Peygamber risâletten önce ve Medine’ye hicretinden sonra bu günde birkaç defa oruç tutmuş, müslümanlara da tutmalarını emretmiş, ramazan orucunun farz kılınmasıyla birlikte bu orucu isteğe bırakmıştır. Resûl-i Ekrem muharremin sadece onunda değil dokuz ve on birinci günlerinde de oruç tutulmasını tavsiye etmiştir (Buhârî, “Ṣavm”, 69). Hanefî ve Mâlikî mezheplerinde muharremin dokuzuncu günü ile birlikte onuncu günü ya da onuncu günü ile on birinci günü oruç tutulması sünnet kabul edilmiştir. Şâfiîler ise bu ayın dokuz ve onuncu günlerinde oruç tutmayı müstehap sayar. Hanefî mezhebine göre muharremin sadece onuncu günü oruç tutulması yahudileri taklit etme anlamına gelebileceği için mekruhtur. İbn Kayyim el-Cevziyye muharrem ayındaki oruçların en faziletlisinin dokuz, on ve on birinci günlerinde tutulan oruç olduğunu, daha sonra da dokuz ve onuncu günlerin, bunun ardından yalnız onuncu günün geldiğini ifade eder (Zâdü’l-meʿâd, II, 76). İslâm’ın ilk yıllarında muharrem ayında icra edilen kurban ibadeti daha sonra neshedilerek zilhicce ayında yapılmaya başlanmıştır.

Hz. Hüseyin ile aile fertlerinin 10 Muharrem 61’de (10 Ekim 680) Kerbelâ’da şehid edilmesi üzerine muharrem ayı başka bir anlam kazanmış, Şîa için bu tarih Hz. Hüseyin’in intikamını alma ahdinin tazelendiği bir matem günü olmuştur. Özellikle İran’da 10 Muharrem’de “tâziye” adı verilen törenlerin düzenlenmesi, yas merasimlerinde ağıtların söylenmesi ve maktel-i Hüseyin türü eserlerin okunması gelenek halini almıştır. Muharrem ayındaki matem âyinlerinin en meşhuru âyîn-i sükvârîdir. Şiîlik’te büyük önem taşıyan bu âyin Büveyhîler döneminde resmî bir hüviyet kazanmıştır. Muizzüddevle, 352 (963) yılında muharrem ayının ilk on gününü Hz. Hüseyin’in Kerbelâ’daki şehâdeti için matem zamanı olarak ilân etmiş, Şiîler’in bu günlerde toplu olarak ağlayıp yas tutma, zincirlerle kendilerini dövme şeklindeki matem törenleri bugüne kadar devam etmiştir.

Anadolu’daki Alevî-Bektaşî geleneğinde de muharrem ayının özel bir yeri vardır. Bazı peygamberlerin kurtuluş günleriyle dördüncü imam Zeynelâbidîn’in kurtuluşu için tutulacak oruçlar ve Kerbelâ’da Hz. Hüseyin ile diğer şehidlerin yasının tutulması amacıyla yapılacak faaliyetler bir erkânla düzenlenmiştir. Bu ayın ilk on veya on iki gününde oruç tutulması gerekir. Bu günlerde tıraş olunmaması, çamaşır değiştirilmemesi ve yıkanılmaması, cinsel ilişkide bulunulmaması, eğlenceden uzak durulması, ağıtlar, mersiyeler ve nefesler okunması gibi uygulamalar yaygındır. Bazı yerlerde su içilmemesi şeklindeki su orucu âdetine de rastlanmaktadır. Ayrıca Fuzûlî’nin Hadîkatü’s-suadâ adlı eserinin okunması yaygın bir gelenektir (Noyan, s. 86-87; Tur, s. 184-196).

Hz. Ömer’in halifeliği devrinde 17 (638) yılında Resûl-i Ekrem’in Mekke’den Medine’ye hicretinin resmî takvim başlangıcı olarak kabul edilmesiyle muharrem hicrî yılın ilk ayı olarak belirlenmiştir. Arap hükümdarları yeni yılın ilk gününe saygı gösterir ve tebrikleri kabul etmek üzere törenler düzenlerlerdi. Osmanlılar döneminde de muharrem ayında devlet erkânı padişahın huzuruna çıkarak yeni yılı tebrik eder ve padişahtan “muharremiyye” denilen hediyeleri alırlar, kendileri de maiyetlerindeki kişilere muharremiyye verirlerdi. Ayrıca şairler tarafından yeni yıla ait manzumeler yazılırdı. Muharrem ayında bilhassa tekke ve camilerde okunan Kerbelâ Vak‘ası’na dair ilâhiler “muharremiyye” olarak adlandırılmıştır. Günümüzde Mısır, Tunus, Cezayir ve Fas gibi ülkelerde bu ayda çeşitli kutlama törenleri düzenlenmektedir. (Kaynak: İSLÂM ANSİKLOPEDİSİ- Türkiye Diyanet Vakfı)

MESAJLAR..

Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan
"Hicri Yılbaşının başlaması ve içerisinde birçok ilahi olayı içinde barındıran Muharrem Ayına girmenin huzur ve sevincini yaşıyoruz.

Muharrem ayı, paylaşmanın, şükretmenin, bir arada olmanın, bereketin adı olan Aşure gününün ilahi bereket ve feyzini bünyesinde barındırmaktadır. Zulme boyun eğmeyen, adaletten ve doğruluktan ayrılmayan sevgili Peygamberimiz (S.A.V.)’in ‘Cennet çocuklarının efendileri’ diye övdüğü Hz. Fatıma ve Hz. Ali’nin ciğerparelerinden biri olan Hz. Hüseyin’in ve Ehl-i Beyt’ten olan 70’den fazla insanın Kerbela’da şehit edilmesi ise Muharrem ayını bir matem ve hüzün mevsimine dönüştürmüştür.

Bütün Müslümanları derinden etkileyen bu elim olaydan dersler alarak günümüzde de aramızdaki kardeşliği, birlik ve beraberliği bozmak isteyenlere fırsat vermemeliyiz. Bizlere düşen en önemli görev, her türlü fitneye karşı çıkarak milletimizin, vatanımızın ve Müslümanların birliğini ve kardeşliğini savunmaktır.

Muharrem ayının birlik ve kardeşlik duygularımızın daha da gelişmesine ve dünya üzerinde barış ve mutluluk tohumlarının yeşermesine vesile olmasını diliyorum. Bereket ve feyzin, ihsan ve keremin coştuğu böylesine güzel bir aya girmenin sevinci ve mutluluğu ile tüm Müslümanların Hicri Yılbaşını tebrik ediyor, hayırlara vesile olmasını Cenabı Allah'tan niyaz ediyorum."

Battalgazi Belediye Başkanı Osman Güder
Güder, Hicri yılbaşı ve Muharrem ayı nedeniyle bir mesaj yayımladı.

Milletimizin ve İslam aleminin Hicrî 1444’üncü yılını en içten dileklerimle tebrik ediyorum’ diyen Battalgazi Belediye Başkanı Osman Güder, yeni hicri yılın tüm İslam alemine ve insanlığa hayırlar getirmesini dilediği mesajında; “İlahi bereket ve feyzin coştuğu, bollaştığı bir ay olan, Muharrem ayı ile başlayacak olan yeni bir Hicri yılı daha idrak edeceğiz. İslam tarihinde önemli bir yere sahip olan ve hicri takvimin ilk ayı olan Muharrem ayına kavuşmanın manevi huzuru içerisindeyiz. Hicri takvimin başlangıcı olan Muharrem ayı, birlik, beraberlik, hoşgörü, yardımlaşma, dayanışma gibi toplumsal bağlarımızı ve bizleri birbirimize bağlayan müstesna günlerdendir. Müslümanlar için bir milat olan Hicret, Allah’a ve onun kutlu elçisi Rahmet Peygamberi’ne gönülden bağlılığın bir ifadesi, hakka, hakikate, ilme, irfana ve medeniyete yapılan yolculuktur. Muharrem Ayı, ilahi bereket ve feyzin yanı sıra, zulme boyun eğmeyen, adaletin ve doğruluğun yanından ayrılmayan Peygamberimizin sevgili torunu Hz. Hüseyin’in Kerbela’da şehit edilmesi hüznünü de barındırmaktadır. Kerbelâ’da, Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in, “dünyanın iki çiçeği”, “cennet çocuklarının efendileri” diye övdüğü; Peygamberimizin sevgili torunu Hz. Hüseyin ve çoğu Ehl-i Beyt’ten 70’den fazla insanın şehit edilmesi Muharrem ayını bir mateme ve hüzün mevsimine dönüştürmüştür. Muharrem Ayı matem ayı olmakla beraber, Halk arasında paylaşmanın simgesi haline gelen Aşure günü, birlik ve beraberliği perçinlemektedir. Kaynayan kazanda farklılıkları ortaya çıkartarak ayrışmayı değil, birlik ve beraberlik içinde ortak bir tat yakalamayı hedeflemeliyiz. Bu duygu ve düşüncelerle Yeni Hicri Yıl’ın başta ülkemiz olmak üzere tüm İslam coğrafyasına hayırlar getirmesini Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyor, bereket ve feyzin, ihsan ve keremin coştuğu ve bollaştığı böylesine güzel bir aya girmenin sevinci ve mutluluğu ile Milletimizin, Battalgazili hemşerilerimin ve İslam aleminin Hicri 1444’üncü yılını en içten dileklerimle tebrik ediyor, hayırlara vesile olmasını Cenabı Allah’tan niyaz ediyorum” dedi.

Yeşilyurt Belediye Başkanı Mehmet Çınar
Çınar, “İslam tarihinde önemli bir yere sahip olan ve hicri takvimin ilk ayı olan Muharrem ayına kavuşmanın manevi huzuru içerisindeyiz.” dedi.

Hicri yılbaşı olan Muharrem ayı dolayısıyla bir mesaj yayımlayan Yeşilyurt Belediye Başkanı Mehmet Çınar, “İslam tarihinde önemli bir yere sahip olan ve hicri takvimin ilk ayı olan Muharrem ayına kavuşmanın manevi huzuru içerisindeyiz. Sevgili peygamberimizin Mekke'den Medine'ye hicreti esas alınarak hicri yılbaşı olarak kabul edilen ve Allah'ın ayı olarak nitelendirilen Muharrem Ayı, paylaşmanın, birlik ve beraberlik içinde olmanın hatırlandığı değerli zaman dilimlerimizden biridir.

Muharrem Ayı paylaşmanın, şükretmenin, nasıl az bir nimetle çok nimetlere sahip olmanın yani bereketin adı olan Aşure Gününün ilahi bereket ve feyzin yanı sıra, zulme boyun eğmeyen, adaletin ve doğruluğun yanından ayrılmayan Peygamberimizin sevgili torunu Hz. Hüseyin’in Kerbela’da şehit edilmesi hüznünü de barındırmaktadır. Kerbela’da acımasızca şehit edilen Peygamberimizin torunu Hz. Hüseyin ve yakınlarının, haksızlığa ve zulme karşı onurlu direnişleri, doğruluk adına samimi yürüyüşleri, bu matem ayında bütün müminlerin gönüllerinde unutulmaz izler bırakmıştır.

Birliğimizin, beraberliğimizin ve kardeşlik duygularımızın daha da arttığı bu günlerde gözlerimizin daima barışa, doğruluğa ve kardeşliğe bakması ve yüreğimizin sevgi saygı ve hoşgörüyle atması gerekmektedir.

Bu duygu ve düşüncelerle Muharrem Ayı’nın birlik, beraberlik ve kardeşlik hukukumuzu daha da güçlendirmesine ve dünya üzerinde sağlık, esenlik ve huzur tohumlarının yeşermesine vesile olmasını diliyorum.” dedi.

Akçadağ Belediye Başkanı Ali Kazgan
Kazgan ‘Hicri Yılbaşı’ ve Muharrem Ayı dolayısıyla bir mesaj yayınlayarak, bu kutsal ayın, tüm Türk-İslam alemi ve insanlığa barış, huzur ve mutluluk getirmesini diledi.

Başkan Kazgan mesajında, “İslam tarihinde önemli bir yere sahip olan ve hicri takvimin ilk ayı olan Muharrem ayına kavuşmanın manevi huzuru içerisindeyiz.

İlahi bereket ve feyzin coştuğu, bollaştığı bir ay olan, Muharrem ayı ile başlayacak olan yeni bir Hicri yılı daha idrak edeceğiz. Dua kapılarının sonuna kadar açık olduğu Yeni Hicri Yıl’ın başta ülkemiz olmak üzere tüm İslam coğrafyasına ve Malatya’lı ve Akçadağ’lı hemşehrilerimize hayırlar getirmesini Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum“ ifadelerine yer verdi.

malatyahaber.com- Bülten- Ankara, AA

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız