Malatya Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı tarafından düzenlenen Medine Dönemi Siyer Dersleri’nin 18.si gerçekleştirildi. Dersi, Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Önkal verdi.
Büyükşehir Belediyesi Sanat Merkezi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen programa Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanı İhsan Gençay ile dersin müdavimleri katıldı. Derste Hz. Muhammed’in (s.a.v) tebliğ yöntemini anlatan Prof. Dr. Ahmet Önkal, “O’nun 23 yıllık tebliğ faaliyeti sonucunda cahiliye diye adlandırılan bir dönemden Asr-ı Saadet oluştu. İslam toplumunun altın nesli ortaya çıktı. Cahiliye, sadece ilimden yoksunluğu, cahilliği ifade etmiyordu; İrfan, ahlak, toplumsal yaşayış açısından da insanlar insan seviyesinin çok çok altında büyük bir deneat, düşüş ve çöküş içerisindeydiler” dedi.
Allah Resulü’nün Cenab-ı Hakk’tan aldığı görevin ardından O’nun yönlendirmesiyle en uygun metotları ve yöntemleri kullanarak bir değişimi gerçekleştirme konusunda büyük bir çaba sarfettiğini vurgulayan Önkal, “Ve samimi, gayretli çaba, uygun metotların da uygulanması neticesinde semeresini verdi. Sözünü ettiğimiz Asr-ı Saadet ortaya çıktı. Resulullah (s.a.v) Efendimiz; en gerçekçi, en geçerli, en etkili, sonuca en kısa sürede ulaştırıcı ve kalıcı yöntemleri tatbik etti” ifadelerini kullandı.
“Hikmetle ve güzel öğütle davet et”
Prof. Önkal, konuşmasında, Hz. Peygamber’in tebliğ yöntemi ile ilgili olarak Ayetlerde geçen çeşitli kavramları açıkladı.
Kur’an-ı Kerim’de Nahl Suresi 125’nci Ayet-i Kerime’de Allah’u Teala’nın “Rabbinin yoluna hikmetle, güzel öğütle davet et ve kafirlerle en güzel yol hangisiyse onunla mücadele et” diye buyurduğunu anımsatan Önkal, konuşmasına şöyle devam etti:
“Hikmet kelimesinin Arap diline girişi ve Arapların kelimeyi vaz etmeleri ‘Ata gem vurma’ anlamıyla ortaya çıkmıştır. Gem, atı dizginler; huylu huysuz birtakım atların rastgele sağa sola savrulmasına mani olur ve gemi elinde tutan onun vasıtasıyla atı dizginleyip istediği yöne sevketmesi imkanına sahip olur. Bu kelime daha sonra insanlar için de kullanılmıştır ve gem vurma anlamını dikkate alacak olursak insanın hevasına, nefsi isteklerine, başıboş arzularına gem vurmayı sağlar hikmet ve insan bu yolla hayra yönelir, iyiliğe doğru yol alır. O sebeple çok kapsamlı bir kelime olduğu için bazı müfessirlerimiz, ‘yerli yerince hareket etmek’ anlamını verirler. Bilindiği gibi Cenab-ı Hakk’ın Esma-ül Hüsna’sından biri Hakim’dir, bu kökten gelir. Allah, herşeyi yerli yerince yapandır anlamını vermemiz pekala mümkündür. Müslümanlar da gerek tebliğ faaliyetlerinde gerekse bireysel ve toplumsal yaşayışlarında yerli yerince hareket etmek mecburiyetinde ve mükellefiyetindedirler.”
Programın sonunda Prof. Dr. Önkal, dinleyici sorularını da cevaplandırdı.
Bülten