İnönü Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanlığına Fen Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Önal atandı. Dekan Mehmet Önal, yaptığı açıklamada, İletişim Fakültesinin interdisipliner bir alan olduğunu ve kendisinin de bir felsefeci olarak bu alana hem idareci olarak hem de akademisyen olarak katkı sunmak için gayret edeceğini belirtti.
İletişim Fakültesi için yapmayı düşündüğü projelere değinen Prof. Dr. Mehmet Önal, öncelikli hedeflerinin var olan bölümlerin kaliteli bir şekilde eğitim ve öğretimini sürdürmesi olduğunu söyledi. İkinci hedeflerinin ise henüz aktif olmayan bölümlerin açılması ve bunlara öğrenci alınması olduğunu ifade eden Önal, “Ancak biz ne olursa olsun bölüm açalım ve öğrenci alalım demeyeceğiz. Önce öğretim elamanı eksiklerimizin giderilmesi gerekiyor. Belki daha az öğrenci fakat daha iyi yetişmiş mezun verme hedefimiz var. Cumhurbaşkanımızın belirttiği gibi bundan sonraki eğitimle ilgili devlet politikamız ve genel hedeflerimiz de bu yöndedir. Yani artık fiziki donanımla ilgili eksiklerimiz azaldı. İçeriğe yönelik, yani daha iyi bir eğitimle kaliteyi arttırmaya yönelik ne yapabilirsek eğitimde onu yapmamız gerekir. Biz de bu hedefe paralel olarak mümkün olduğu kadar kaliteli eğitim almış donanımlı iletişim uzmanları yetiştirmek istiyoruz. Yani eğitim içeriklerini ön plana çıkarmaya, mevcutların kalitesini arttırmaya, varsa fiziki donanım eksiklerimizi gidermeye yönelik bir politika izleyeceğiz” İfadelerini kullandı.
İnönü Üniversitesinin fiziki alt yapısı, kampüsü, öğrenci sayısı, şehirle ilişkileri ve iletişimi açısından çok iyi bir konumda olduğunu ifade eden Önal, “Üniversitemiz 40 yaşını aştı. Tam 42 yaşında. 40 yaş bizde hikmet yaşıdır, bilgelik yaşıdır. Yani üniversitemizin bilgelik çağına girdiğini düşünüyorum. Bu yaştan sonra ondan daha verimli ürünler vermesi beklenir. Altyapısı güçlü olan, çok hoş bir kampüse sahip bulunan üniversitemizin içeriğini güçlendirirsek çok güzel ve tatmin edici sonuçlar elde edeceğimize canı gönülden inanıyorum. Hem öğretim üyesi, hem öğrenci potansiyeli açısından, hem kampüsü, hem de fiziki altyapısı açısından çok ciddi eksiklerimiz yok. Bu şartlarda üniversite kendine çok daha üst hedefler koyabilir, onda bu potansiyel var. Gayret edersek, belki hemen dünyanın sayılı üniversiteleri arasına giremeyiz ama eğitim kalitesini arttırarak, Rektörümüz Prof. Dr. Ahmet Kızılay’ın hedef olarak koyduğu ülkemizdeki ilk on üniversite arasına girmemiz mümkün olacaktır.” Diye konuştu.
“İyi Yetişmiş Bir Öğrenci İş Sıkıntısı Yaşamaz”
Dekan Önal, öğrencilerin çalışmalarındaki en önemli olumsuz yönün gelecek kaygısı olduğunu dile getirerek, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bu durum öğrencilerin anı hakkıyla değerlendirmelerine mani oluyor. Öğrenciler gelecek korkusunu ve iş bulma kaygısını bir tarafa atarak ‘mevcut imkanlar dahilinde en iyi nasıl yetişebilirim?’ diye düşünürse, bu onlar için çok daha yararlı olacaktır. Çünkü iyi öğrenciyi iş mutlaka gelir bulur, kaçmaz. İnsanlar kaliteli bir üniversiteden yetişmiş kişileri tercih edebilirler ancak sırf üniversitenin adına da bakmazlar. Mezun kişinin ilgi yetenek ve donanımını da göz önünde tutarlar. Hatta son yıllarda bu yön daha çok öne çıkmaya başladı. Yani son yıllarda işverenler mezunların eğitim sürecinde aldığı bilgilere ve yeteneklerinin geliştirilip geliştirilmediğine bakmaktadırlar. O yüzden öğrenciler iş bulup bulamamak kaygısından ziyade ‘bu dört yıllık süreçte en iyi nasıl yetişebilirim?’ diye düşünürse, bunun gayreti içerisinde olursa iş bulması daha kolay olur. Her alan için söylüyorum, herkes kaliteli insanla, iyi yetişmiş bir elemanla çalışmak ister. Bizim fakültemiz için özel olarak soracak olursanız, İletişim Fakültemizden mezun olan öğrencilerimiz için iş imkanının çok olduğunu düşünüyorum. Yeter ki iyi yetişsinler. Zaten iyi yetişmemiş kişinin istihdam edilmesinin devlet açısından da özel sektör tarafından da istenilen bir şey olmadığını biliyoruz. Ben öğrencilerin buna odaklanmalarının, mesleklerinin inceliklerini öğrenmelerinin en azından mesleklerinin teorik kısmını burada halletmelerinin önemli olduğunu düşünüyorum.”
iha