SON DAKİKA
SON DEPREMLER
Reklam

"İnsanın Yaşamında Alabileceği En Büyük Ödül"

A- A+ PAYLAŞ

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından "Yaşayan İnsan Hazineleri Ödülü"ne layık görülen sıcak demir ustası Yusuf Bayyiğit, mesleğinin takdir edilerek ödüle layık görülmesinin sevincini, gururunu yaşadığını belirtti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın elinden "Yaşayan İnsan Hazineleri Ödülü"nü alan sıcak demir ustası Yusuf Bayyiğit, Sanat Sokağı'ndaki atölyesinde gazetecilere yaptığı açıklamada, 4 kuşaktır sıcak demirciliği sürdürdüklerini belirtti.

Demirciliği sanat olarak gördüğünü, 7 yaşından bu yana sıcak demirle çalıştığını, bu sanatı teknolojiyle birleştirerek son 20 yılda sanatsal çalışmalara yöneldiğini anlatan Bayyiğit, "Türkiye'de ve dünyada damascus çeliği üretiminden yaptığım çalışmalar dikkat çekmeye başladı. Beni bazı unvanlar almaya yönlendirdi. 2018 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığına yaptığımız müracaatlar sonucu devlet sanatçısı unvanı aldım. Yaklaşık 4 yıl öncede UNESCO Dünya Mirası Yaşayan İnsan Hazinesi unvanına müracaat ettim." diye konuştu.

Müracaattan sonra yaptığı çalışmaları dosya olarak hazırladığını ve meslekte gelecekle ilgili planlarını da dosyaya yansıttığını aktaran Bayyiğit, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğüne verdikleri dosyanın Bakanlığa gönderildiğini belirtti.

UNESCO'nun da onayının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın elinden ödülünü onur duyarak aldığını dile getiren Bayyiğit, şöyle devam etti:

"Bizzat kendi elinden böyle bir unvanı aldığım için mutluluğumu, gururumu ifade etmek çok zor. Ödülü alırken heyecanın yanı sıra anlatılmaz duygular. Büyük bir külliyede binlerce insanın önünde böyle bir unvan alabilmek. Dışarıdan bakıldığında sıradan demircilik mesleğinin orada oluşu, unvana hak kazanmış olması, böyle bir ödülün ifadesi bile çok güzel. UNESCO Dünya Mirası Yaşayan İnsan Hazinesi unvanının Cumhurbaşkanımız tarafından takdir edilmesinin büyüklüğü, güzelliği, heyecanı bambaşka bir şey. İnsanın yaşamında alabileceği en büyük ödül olarak düşünüyorum."

- Sanatını gelecek nesillere aktarmak istiyor

Sanatını gelecek nesillere aktarmak istediğini, bu mesleğin küçük yaşta öğrenilmesi gerektiğini kaydeden Bayyiğit, "Ben 7 yaşından itibaren öğlene kadar okula giderdim, öğleden sonra koşarak dükkana gider çalışırdım. Bizler bu şekilde mesleği öğrendik. Günümüzde 15 yaşın üstündeki bir çocuğa hakim olmak, bir şeyler öğretebilmenin zorluğunu ben çok yaşadım. Neredeyse imkansız gibi bir şey." ifadelerini kullandı.

Babası ve dedesinin yaşamları boyunca bu mesleği sürdürdüğünü hatırlatan Bayyiğit, "Ben de sıcak demircilik yapıyorum, benden sonra bu mesleğin yok olacağını bilmek...Bu tür mesleklere batıda bölümler, branşlar açılıyor, özel eğitimler veriliyor ama benim ülkemde bizden sonrasının olmayacağını bilmek çok büyük acı veriyor. İşin önemi anlaşıldığında bu defa batıdan usta ithal edeceğiz." diye konuştu.

AA

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

4 yorum yapılmış

  • malatyalı (1 ay önce)
    HELAL OLSUN USTAMA ,,
    0
    0
    Yanıtla
  • Kündübekli (1 ay önce)
    Daha önce yazacaktım ama gereksiz gördüm. popüler olan ustamızı tebrikler öncelikle. Neden Damascus? Türkiye'ye Turkey yani hindi deyince alınıyoruz. Ama ülkelerin ve insanların kendi öz dilindeki özel isim ve tanımlamalar dikkat etmiyor, yine güçlülerin hesabına geldiği gibi, keyfi olarak tanımladığı ya da telaffuz ettiği gibi öz yerinden değil başka kaynaklardan alıyoruz. Kayda yani literatüre ilk nasıl geçti ise o kaynak olarak alınıyor genellikle. Kimse merak etmiyor gerçeği. Batı özellikle İngilizce literatürde Osmanlı'yı "Ottoman" şeklinde yazıyor. Bizim kimi haysiyetsiz cahiller de buna özenip işyerlerinin adını o şekilde yazıyor. Fonetik olarak "Osmanlı" şeklinde telaffuz için öyle diyorlar. Ancak bizler "şöyle yazılır ve şu şekilde telaffuz edilir" diye uyarmayınca onların çabaları ancak bu kadar oluyor. Fakat, Turkey fazlasıyla incitici ve aşağılayıcı. Hala birçok insan ve firma ülkemizi Kurmay olarak, yani hindi olarak tanımlamaya devam ediyor. Hindi ile aramızda tek fark; kelimenin baş harfi. Damascus da bir İngiliz tanımlaması. Biz Şam diyoruz. şamlı, el-şam diyor. Kimi Araplar ise Dimaşk derken ustamız banelmilel misali Damascus! Gereksiz. Çivili ayakkabı ustamız da unutulmasın. Araştırmacılar, yazarlar, işini en yapan her kişi onore edilmelidir.
    %40
    %60
    Yanıtla
  • Ramazan Yildirim (1 ay önce)Kündübekli isimli kullanıcı yorumuna
    Peki Damascus ne demek. Şunu güzel bir şekilde açıkla da anlayalım.
    0
    0
    Yanıtla
  • melih c (1 ay önce)
    ESNAFIN yanında çalışan adam vergi odesin, memur odesin, fabrikada çalışan işçi ödesin ama esnaf ödemesin, esnafın borcu silinsin ne güzel dünya.
    %43
    %57
    Yanıtla