Malatya Kent Konseyi Tarih Kültür ve Sanat Çalışma Grubu tarafından başlatılan Malatya Tarihi Okulu "İslam ve Şehir Bağlamında Malatya" konulu sunumla devam etti. Bu kapsamda Malatya Kent Konseyi Toplantı salonunda gerçekleştirilen programa konuşmacı olarak, Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Tarih Bölümünde Doç. Dr. Ersin Gülsoy katıldı.
Programın açılış konuşmasını yapan Tarih Kültür Sanat Grubu Temsilcisi Orhan Tuğrulca, Yaklaşık onbin yıllık geçmişi ile farklı medeniyet deneyimlerinin yaşandığı bu toprakların birikimleri ile Malatya halkını buluşturmak ve kendi geçmişine dikkat çekmek amacında olduklarını belirterek bu çalışmaları kapsamında 3 program daha icra edeceklerini söyledi.
İslam ve Şehir Bağlamında Malatya konulu sunumunu yapmak üzere söz alan Doç. Dr. Ersin Gülsoy, “Malatya’nın Müslüman Araplar zamanından itibaren akınlara sahne olduğu ve zaman zaman bölgede İslâm hâkimiyetinin gerçekleştiğini söyledi.
Malatya’nın İslâm kimliğinin Türkler tarafından fethinden sonra gerçekleştiğini belirten Gülsoy bölgenin Danişmendli, Anadolu Selçuklu, Moğol ve Memluk hâkimiyetinden sonra 1516’da Osmanlılar tarafından alındığını ifade etti.
Gülsoy “Bu süreç içerinde şehir Türk İslâm kültürünün özellikleriyle bezenmeye başladı. Şehirde câmi, mescit, medrese, türbe, zaviye gibi dinî ve ilmî yapılar ile ticaret müesseseleri bir bir ortaya çıkmaya başlamıştır” dedi.
Malatya’nın 1519 da askeri ve mali bilgilerinin yazılmaya başlandığını bundan sonra tutulan kayıtlarda kent ile daha doyurucu bilgilerin arşivlerde yer aldığını söyleyen Gülsoy bu hususta Osmanlı arşivlerinde çok çeşitli defter ve vesikaların olduğunu, mufassal defterlerde tutulmuş Malatya’daki mahalle, köy, mezra ile kayıtların en ince ayrıntısına kadar yazıldığının görülmekte olduğunu söyledi.
Gülsoy “Kentin tarihini araştırmak için şeriye sicillerine de ihtiyacımız vardır ancak Malatya’ya ait çok az defterimiz bulunmaktadır. Bu da Malatya tarihini aydınlatmada önümüzdeki engellerden birisidir. Maalesef Malatya’ya ait temettüat defterleri de arşivlerimizde bulunamamıştır. II. Mahmud döneminden itibaren tutulan nüfus defterleri Malatya ile ilgili önemli bilgiler vermektedir.
Gülsoy “İslam şehrinden bahsederken ibadethaneler önemlidir, mahalleler oradaki mabetlerden isimlerini alırlardı. Bir bölgenin iskâna açılması isteniyorsa devlet adamları tarafından orada ibadet mahalli veya hayır eseri yapılır sonra orada mahalleler oluşurdu.
Malatya’da 1530 yılındaki kayıtlarda, 1 bedesten 4 hamam, 4 Cuma camisi, 12 zaviye, 1 kervansaray, 31 mahallesi bunuyordu. Bunlardan sadece 4 mahalle gayrimüslim mahallesi. Geriye kalan 27 mahalle, Müslüman mahallesi. İslam şehir yapılanmasında, kitapçı, ciltçi ve buna benzer koku ve gürültüsü olmayan ticarethaneler çarşı merkezinde yer alırdı. Bunları merkezden çevreye doğru, bakırcılar çarşısı, binek hayvanları için gerekli alet edevat ve deri imalathaneleri takip ederdi” dedi.
Doç. Dr. Ersin Gülsoy,”1519’dan itibaren Malatya’yı Osmanlı teslim aldıktan sonra Malatya’yı takip ediyoruz. Fakat bir şanssızlığımızdır ki, bölgenin ilk kaydıdır, Osmanlılara ait bölgenin ilk kaydıdır bu, Malatya kısmının çok büyük bir sayfası kayıptır. Temettuat Defteri maalesef kayıp, bir şekilde yok edilmiş” dedi.
Doç. Dr. Gülsoy, “Osmanlı kayıt defterlerinde o kadar nefis bilgilere rastlıyoruz ki, Osmanlı kendisinden önceki dönemlere bizi alıp götürüyor. Arguvan nahiyesini Yörükan-ı Küçük Hacılı diye yazıyor, Nahiyeyi Yörükan-ı Küçük Hacılı diye kaydediyor. Yani bugünkü Arguvan ve çevresinin Yörük grupları tarafından iskan edildiğini gösteriyor. Osmanlı’nın ilk 1519’da tuttuğu kayıtlarda bölgenin ismi Argun diye geçiyor” şeklinde bilgi verdi.
“Bunlardan sadece 4 mahalle gayrimüslim mahallesi. Geriye kalan 27 mahalle, Müslüman mahallesi. Bu 1519 yılındaki gayrimüslim mahallesindeki gayrimüslim hanesini tespit edebiliyoruz, Malatya’da bu dönemde gayrimüslim nüfusu bölgenin yüzde 10’ununa tekabül ediyor. Diğer bölgelere baktığımız da o dönemde Harput’ta ve Sivas’ta daha fazla bir gayrimüslim nüfusu var. Bölgenin en az gayrimüslim nüfusu o dönem Malatya’da bulunuyor. Niçin söylüyorum, tarihi kayıtlar böyle söylüyor, her hangi bir manası yok. Burası Danişmentlilerden beri, Anadolu Selçuklu, Memluklardan beri bir Müslüman memleketi olduğu için çok fazla vakıf eseri vücuda getirilmiş.”
Malatya’nın Osmanlı’ya geçişindeki ilk dönemindeki idari yapısının da dikkat çekici olduğunu söyleyen Doç. Dr. Gülsoy, “İdari yapıda dikkatimizi çeken şeyler var. Bu bölge ele geçirildikten sonra tek sancak ve tek kaza. Yani Malatya sancağı ve Malatya kazası, başka bir kaza yok” diye konuştu.
Programın sonunda İnönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mehmet Karagöz tarafından plaket takdim edildi.