Şair, roman, öykü, oyun yazarı, gazeteci ve düşünür Necip Fazıl Kısakürek ölümünün 29. yıldönümünde belediye konferans salonunda Büyük Doğu Fikir Ocakları tarafından düzenlenen bir programla anıldı.
Necip Fazıl Kısakürek’in yaşamı, fikir hayatı, şiirden romana, öyküden tiyatroya edebiyat dünyasının hemen her alanında verdiği eserleri ve siyasi yönünün anlatıldığı programda Fırat Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hayrettin Ayaz ‘Üstadın Hayatı ve Edebi Yönü’, K.Maraş Barosu avukatlarından Haki Demir ‘Büyük Doğu’nun İnşa Fikri’, Malatya Kitapçılar Derneği Başkanı Şahin Doğan ise ‘Necip Fazıl’ın İdeal Siyaset Arayışı’ başlıklı birer sunum yaptılar.
Büyük Doğu dergilerinin orjinal nüshalarından oluşan bir serginin de açıldığı Necip Fazıl’ı anma programını MHP Malatya İl Başkanı Arif Yıldız, Büyük Doğu Fikir Ocakları Genel Başkanı Mehmet Kaya, Türk Ocakları Malatya Şube Başkanı Nadir Günata, Anadolu Selçuklu Derneği Başkanı Ayetullah Geçen ve kalabalık bir vatandaş topluluğu izledi.
Programa bir telgraf gönderen Malatya Belediye Başkanı Ahmet Çakır, yoğun programlarından dolayı Necip Fazıl’ı anma gecesine katılamamanın üzüntüsünü yaşadığını belirterek, Necip Fazıl’ın Türkiye’nin fikir ve edebiyat dünyasının en önemli şahsiyetlerinden biri olduğunu vurguladı ve anma gecesini düzenleyen Büyük Doğu Fikir Ocakları’na teşekkür etti.
Necip Fazıl’ı anma programına, Belediye Başkanı Ahmet Çakır, AKP Merkez İlçe Başkanı Osman Güder, MHP İl Başkanı Arif Yıldız, Bütük Birlik Partisi Malatya İl Başkanı Cengiz Sancaktar, Malatya Hukukçular Derneği Başkanı Av. Necati Karabay ve çok sayıda sivil toplum kuruluşu da çelenk gönderdi.
Büyük Doğu Fikir Ocakları Genel Başkanı Mehmet Kaya: Hayatını İslam’a Adadı
Necip Fazıl Kısakürek’i anma programının açılış konuşmasını Büyük Doğu Fikir Ocakları Genel Başkanı Mehmet Kaya yaptı. Kaya, Necip Fazıl’ın Türkiye’de fikir ve edebiyat dünyasını derinden etkileyen bir mücadele adamı olduğuna dikkat çekerek ‘Üstad Allah ve Allah Resulü’ne bağlı bir neslin yetişmesi için hayatını vakfetti. Onun hayatı belirli bir aşamadan sonra İslam’a hizmet için adanmış bir hayattır’ dedi. Büyük Doğu Fikir Ocakları olarak Necip Fazıl Kısakürek’in mirasının fikir çizgisinin yaşatılması için çalıştıklarını belirten Kaya, Malatya’nın yanısıra Türkiye’nin hemen her ilinde benzer programlar düzenlemeye devam edeceklerini söyledi.
Programda panele geçilmeden önce Anadolu Selçuklu Derneği Başkanı Ayetullah Geçer ve İnönü Üniversitesi Öğretim Görevlisi İbrahim Uzunoğlu da kısa birer konuşma yaptı. Anadolu Selçuklu Derneği Başkanı Geçer, Ayasofya’nın hala müze statüsünde olmasının kabul edilemez olduğunu belirterek ‘Necip Fazıl’ın yetiştirdiği gençlik Ayasofya’nın ibadete açılmasını sağlamakla mükelleftir’ dedi.
İnönü Üniversitesi Öğretim Görevlisi İbrahim Uzunoğlu ise, Necip Fazıl’ın ünlü Sakarya şiirini okudu. Uzunoğlu şiirden sonraki konuşmasında ‘Üstada layık bir gençlik yetiştiremedik maalesef. Ama mücadele etmeyi bırakmayacağız elbet. Atiyi karanlık görüp mücadele azmimizi elden bırakmayacağız’ dedi.
Bu konuşmalardan sonra, Necip Fazıl Kısakürek’in ‘Ayasofya Hitabesi’ sinevizyon eşliğinde sunuldu ve panele geçildi.
Yrd. Doç. Dr. Hayrettin Uzun: Üstadı Anlatmaya Lügatler Yetersiz Kalır
Panelde hem yönetici hem de konuşmacı olarak yer alan Fırat Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hayrettin Ayaz, toplumu derinden etkileyen büyük şahsiyetlerin anlatılmasının zor bir iş olduğuna dikkat çekerek, Necip Fazıl Kısakürek’in de bu anlamda bütün yönleri ile anlatılmasının güç bir uğraş olduğunu söyledi. ‘Büyük insanları anlatmak için kullandığımız kelimeler ve cümleler çoğu zaman kifayetsiz kalıyor. Necip Fazıl da böyle bir şahsiyettir. Üstadı bütün yönleri ile anlatmaya lügatler yetersiz kalır’ şeklinde konuşan Yrd. Doç. Dr. Hayrettin Ayaz Necip Fazıl’ın yaşamını, eserlerini düşünce ve edebiyat dünyasını anlattı. Necip Fazıl’ın Nazım Hikmet’le Denizcilik Okulu’nda okul arkadaşı, eski cumhurbaşkanlarından Fahri Korutürk’le sınıf arkadaşı olduğunu belirten Ayaz, ‘Üstad, hem edebiyat ve düşünce hayatında hem de özel hayatında toplumun tüm kesimleri ve o kesimlerin kanaat önderleri ile yakın diyalog içindedir. 1930’lu yılların ortalarında tanıştığı Abdulhakim Arvasi hazretleri onun dünya ve düşünce tasavvurunda köklü değişimler yaşamasına yol açmış ve tasavvuf ile tanışmasına vesile olarak üstadın düşünce dünyasını radikal anlamda değiştirmiştir’ dedi.
Necip Fazıl’ın özellikle tek parti döneminde büyük sıkıntılar yaşadığını ve sık sık soruşturmalara uğrayarak hapishaneye girdiğini ifade eden Hayrettin Ayaz, Necip Fazıl’ın Türk şiirine ve edebiyat hayatına yeni ve tamamen orijinal bir ahenk kazandırdığını söyledi. Necip Fazıl’ın büyük ekonomik sıkıntılar yaşadığına da vurgu yapan Ayaz “Ama o Çile’sini satmadı. Asla değerlerimizi istismar etmedi ama o çok istismar edildi. Çile kitabını 100 bin basan yayınevleri ona 5 bin adet kitap bastık diyerek, onun sırtından elde ettikleri büyük kazancın çok az bir bölümünü üstada verdiler. Bu da bizim çizgimize ait büyük bir ayıptır. Üstad fakr-u zaruret içinde yaşadı. Mehmet Şevket Eygi bir yazısında, ’Necip Fazıl hapiste iken eşinin ve çocuklarının durumunu öğrenmek için birgün Erenköy’deki evine gittim. Kış günü, evin içi buz gibi. Üstadın eşi Neslihan Hanım gaz ocağını yakmış, küçücük çocuklarının ellerini bu gaz ocağında ısıtmaya çalışıyordu. O gün karşılaştığım ve içimi burkan o manzarayı asla unutamam’ diye yazar. İşte böyle bir dava adamıdır, hiçbir maddi güç karşısında eğilmeyen insandır Necip Fazıl” şeklinde konuştu.
Necip Fazıl’ın 1930’lu yılların ortalarından itibaren İslam’a evrilen fikir dünyasının ve yaşamındaki değişmenin o dönemin yazı hayatında çokça eleştirildiğini hatırlatan Ayaz ‘Onu dünya görüşü kristalize olmadan önce baştacı eden sanat ve edebiyat çevresi, Necip Fazıl’daki değişimden sonra onu yok saymaya başlıyor. Süper Mürşid filan gibi nitelemelerle dalga geçiyorlar’ dedi. Ayaz, Necip Fazıl’ın karşıt fikirdeki düşünce ve edebiyat insanları ile çok yakın diyalogları olduğuna da dikkat çekerek, Büyük doğu Dergisi’nin zengin yazar kadrosunun bunun bir göstergesi olduğuna dikkat çekti. Aziz Nesin’le olan diyalogunu da anlatan Ayaz, ‘Aziz Nesin’in Necip Fazıl’a 1983’de eski yazı el yazısı ile yazdığı ve ‘Üstad’ hitabıyla başlayan mektubu karşıt dünyaların iki edebiyat ismi arasındaki diyalogu anlatması bakımından önemlidir’ dedi.
Avukat Haki Demir: Necip Fazıl Kıyıma Uğrayan Bir Dehadır
Panelde daha sonra Necip Fazıl araştırmaları ile tanınan K. Maraş Barosu’na mensup avukat Haki Demir söz aldı. Türkiye’nin en önemli sorunlarından birinin deha istihdamı olduğunu söyleyen Haki Demir ‘Bu topraklarda artık deha keşfetme ve deha istihdam kültürü kalmadı. Necip Fazıl da bu ülkenin kıyıma uğramış bir dehasıdır’ diye konuştu.
Cumhuriyet döneminde siyasi ve fikir deha arayıcılığı geleneğinin yok olmaya yüz tuttuğunu belirten Haki Demir, ‘Bir-iki siyasetçi hariç deha arayıcılığı gayretinde olan kimseye tanık olmadık bugüne kadar. Aksine artık Türkiye’de orta zekâlı bir siyaset anlayışı egemen kılınmaya başlandı. Dolayısıyla yüksek zekalar kıyıma uğradı. Bu ülkenin zeka kaymağını Amerika yiyor. Bü ülkenin yüksek zekaları ya hastanelerin psikiyatri servislerine mahkum ediliyor ya da NASA’da istihdam ediliyor. Necip Fazıl Kısakürek de aynı akıbete uğradı. Hiçbir devlet kurumu ona itibar göstermedi. Türkiye’nin sanat-edebiyat ve düşünce hayatında yetiştirdiği nadir dehalarından biri olmasına rağmen devleti yöneten güçlerle doku uyuşmazlığı onun hayatının hemen her döneminde kıyıma uğramasına neden oldu’ dedi.
İslam kültüründe deha istihdam eden kurumun tasavvuf olduğunu söyleyen Haki Demir, ‘Zaten Necip Fazıl’ı çerçeveleyen tek güç tasavvuf olmuştur. Hayatını dikkatle analiz ederseniz, hiçbir kalıba sığmayan, hiçbir klişeye uymayan bir güçlü kişiliği vardır Üstadın. Ama onu dingin bir düşünce iklimine ulaştıran tek şey tasavvuf kurumu olmuştur’ diye konuştu..
Malatya Kitapçılar Derneği Başkanı Şahin Doğan: Necip Fazıl Sadece Düşünce Değil Aynı Zamanda Mücadele İnsanıdır
Panelin son konuşmacısı Necip Fazıl Kısakürek’le tanışan ve sohbetlerinde bulunan Malatya Kitapçılar Derneği Başkanı Şahin Doğan’dı.
Sunumunda Necip Fazıl Kısakürek’in siyasi arayışlarını analiz eden Şahin Doğan şöyle konuştu: “Üstad Necip Fazıl çeşitli sebeplerle yalnızca şairliği ile öne çıkmış olsa da bir nesli yoğuracak entellektüel birikimin oluşmasında otuz yıl kaleminden ciğerlerine kan çekerek emek sarfetmiştir. Üstad, bir düşünce ve edebiyat abidesi olduğu kadar bir mücadele insanıdır. Necip Fazıl mürşidi Abdulhakim Arvasi ile hayatını kökten değiştirecek tanışmasından sonra hayatını inandığı davası uğruna yaşamaya başlar. Bu uğurda çetin mücadelelere girer, çileler çeker, davası uğrunda zindanlarda yıllarını geçireceği uzun bir yol açılır onun için. İşte böyle bir kavşakta siyasi yorumları nedeniyle siyasetle yolu kesişir. Üstad Necip Fazıl siyasete doğrudan girmez ve siyaseti bir vasıta olarak görür. Çünkü fert varsa toplum vardır. Toplum varsa idare vardır. İdare varsa siyaset vardır. Dolayısıyla Üstad için siyaset önemlidir. 17 Eylül 1943' de Büyük Doğu Dergisi'ni çıkarmaya başlar. Fakat 8 ay sonra rejime itaatsizliği teşvik gerekçesiyle Büyük Doğu kapatılır. Bir süre sonra Büyük Doğu üzerindeki sansür ve kapatma geleneği artık seriye bağlanır. Fakat tüm baskı ve yıldırma girdişimlerine rağmen dönemin tek parti yönetimine en sert muhalefeti yine Büyük Doğu ortaya koyar. CHP Milli Şef Dönemi ile asla uzlaşmaz. İnönü ile yaptığı siyasi mücadele döneme damgasını vurur”
Necip Fazıl Kısakürek’in Demokrat Parti’den bağımsız olarak dönemin Başbakanı Adnan Menderes’e özel bir önem atfettiğini vurgulayan Doğan, Menderes'in tahrip edilen manevi değerlerin onarıcısı olarak görür ve destekler. Üstadın Süleyman Demirel’le ise, hiçbir zaman yıldızı barışmadı ve onun renksiz politikalarına muhalefet etti” dedi.
Malatya Kitapçılar Derneği Başkanı Şahin Doğan daha sonra, ‘Üstadın Prof. Dr. Necmeddin Erbakan’ın MNP ve MSP’si ve Alparslan Türkeş’in MHP’si olan ilişkisi siyasette ideal olana ulaşma yolunda bir arayıştır. Bu arayış bir çelişki olarak değil, en güzel olana ulaşma yolunda entelektüel ve düşünsel bir çaba olarak değerlendirilmelidir’ diye konuştu. Doğan “Üstad Necip Fazıl içinden çıkıp geldiği çevreyi çok iyi tanıdığından olsa gerek, aşağılanmaya, küçümsenmeye, hafife alınmaya hiçbir zaman fırsat tanımadı. Üstad sindirilmiş ve susturulmuş bir toplumun pervasız dili, yokluğa itilen bir uygarlığın sanatta, edebiyatta, düşüncede en güçlü sözcüsü oldu” şeklindeki sözleri ile Necip Fazıl'ın mücadele ile geçen hayatına vurgu yaptı.
Şahin Doğan, konuşması sırasında Necip Fazıl’ın Kaldırımlar şiirini de okudu.
Necip Fazıl Kısakürek’i anma programı, dinleyicilerden gelen soruların cevaplandırılması ile sona erdi.