Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Vekili Recai Kutan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) verdiği mecburi askerlikle ilgili karara tepki göstererek, "Paralı askerliği Irak'taki ABD askerlerinde gördük. İpten, kazıktan kopmuş başka iş bulamayan adamlar varsa onlar asker diye kaydoluyor" dedi. Recai Kutan, İsmet İnönü'nün kendisini CHP'de aday göstermesi ile ilgili olayı da anlattı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın köşke çıkabileceğini ifade eden Kutan, Başbakan Erdoğan'ın tartışmalı namaz olayından dolayı da Cüneyt Zapsu'yu danışmanlık görevine son vermesi gerektiğini savundu.
MSP ve RP Malatya eski il başkanlarından Talat Marasalı'nın ölümü nedeniyle taziyede bulunmak üzere Malatya'ya gelen SP Genel Başkanı Recai Kutan, TV Malatya'da katıldığı, Niyazi Doğan'ın hazırlayıp sunduğu "Aklın Yolu" programında açıklamalarda bulundu.
MECBURİ ASKERLİK TARTIŞMALARI
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) verdiği mecburi askerlikle ilgili karara sert tepki gösteren SP Genel Başkanı Recai Kutan, "Türkiye'nin önüne iki önemli proje konulmuş durumda. Bunlardan birisi Büyük Ortadoğu, ikincisi ise Avrupa Birliği Projesi. Avrupa Birliği Projesi içerisinde Türkiye'yi çökertecek teklifler geliyor. İşte bunlardan biriside mecburi askerliğin ortadan kaldırılması. Bizim bir toplum yapımız var. Askerliği halkımızın bir bakış açısı var. Köylerde ilçelerde gençlerimiz askere davul ve zurnalarla gönderiliyor. Yine bizim bir kabulümüz var, askerliğini yapmamış olan bir insan tam gelişmiş bir insan olarak kabul edilmiyor. Şimdi siz geleceksiniz, bu askerlik anlayışını ortadan kaldırıp, parayla hizmet görecek askerler getireceksiniz. Bunun ne olduğunu Irak'ta ki ABD askerlerinde görüyoruz. Yani nerede ipten, kazıktan kopmuş, başka iş bulamayan adamlar varsa onlar asker diye kaydoluyorlar. Ondan sonra her türlü işkenceyi yapabiliyorlar" diye konuştu.
ERDOĞAN KÖŞKE ÇIKABİLİR
Çankaya'ya eşi başörtülü olanların çıkıp çıkmayacağı tartışmaları hakkında da bir değerlendirme yapan SP Lideri Kutan, "Demokratik düzenlerde Anayasa'da yazılan hususları yerine getiren herkes aday olabilir. Dolayısıyla Tayyip bey köşke çıkabilir mi? Evet, meclis iradesi eğer öyleyse elbette çıkar" ifadelerini kullandı.
Son günlerde AKP MKYK Üyesi Cüneyd Zapsu'nun eşi Beyza Zapsu'nun da aralarında bulunduğu bir grubun Cuma namazını kadınlı erkekli kılmaları ile ilgili tartışmalara da değinen Kutan, "Gazetede okudum, Cüneyd Zapsu sayın Başbakan'a gitmiş, 'Demiş ki efendim, hanımımın bu durumunu tasvip etmiyorum.'O da 'Ya sıkma canını filan' diye geçiştirmiş. Bu mesele sıkma canını denecek bir mesele değil. Yapılacak şey gayet açık. 'madem ki ailece böyle bir tutum içindesiniz, arkadaş sen benim danışmanım manışmanım olamazsın' demeliydi. Resmi danışmanı değil. Bir kenara koymalıydı" şeklinde konuştu.
"İSMET PAŞA SELAM GÖNDERİP, CHP'DE BENİ ADAY GÖSTERMEK İSTEDİ"
Basın mensupları ile yaptığı söyleşi esnasında, 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün kendisini CHP'de ilk sıralarda milletvekili adayı olması teklifini gönderdiğini söyleyen Kutan, 1966 veya 1967 yılında kendisi DSİ Genel Müdür Yardımcısı iken yaşanan olayı şu şekilde aktardı, "O dönemde CHP'nin çok fazla milletvekili yoktu. İsmet Paşa'nın en yakınında olan isimlerden bir tanesi de, benim sevdiğim, saydığım Mehmet Delikaya Beydi. Malatya Milletvekiliydi. O zaman CHP'de de bayağı etkiliydi. Bir gün geldi. dedi ki, 'Efendim İsmet Paşa'nın selamı var. Seni bu önümüzdeki seçimde, CHP'den aday yapmak istiyor. Yani ön sıralarda bir yerlere koyacak' Ben de cevap olarak, 'Sen benim dünya görüşümü biliyorsun. Ben neredeyse üniversite yıllarından beri hep CHP politikalarına karşı çıkmış birisiyim. Yani kendi kendimi inkar etmek olur" dedim. İsmet Paşa'nın neden beni aday göstermek istediğini sorduğumda ise Mehmet Delikaya, 'İsmet Paşa dedi ki, ya Adalet Partisi'nin başına işte DSİ'den bir Demirel gelmiş. Adam kürsüye çıkıyor, bir solukta 10 tane rakam sayıyor. Bize de öyle bir adam lazım.' Ben de dedim ki, 'Ben dünya görüşümden vazgeçemem' Doğrusu bu teklife şaşırdım."
Kutan, İsmet İnönü ile ilgili olarak, "Dünya görüşlerimiz çok farklı. Ama bir hemşehri olarak, bir devlet adamı olarak duyulan duygu farklıdır. Benim temsil ettiğim dünya görüşü, İsmet Paşa'nın başında bulunduğu partinin dünya görüşü çatışıyordu. Ama bu, ona saygı duymama mani değil. Ben, seviyeli, kaliteli ve samimi olmak kaydıyla, yüzde yüz görüşüme aykırı olan görüşlere ve görüşlerin sahiplerine saygı duyarım, bunda hiçbir tereddüdüm yoktur" yorumunu yaptı.
ARINÇ'A TEŞEKKÜR..
Kutan, TBMM Başkanı Bülent Arınç'a teşekkür ederek, "Verilen teklif, sayın Erbakan hocayı hapis cezasından kurtarmak değil, cezasını sağlık nedeniyle evinde geçirmesidir" dedi.
Kutan, Malatya'nın yeni Valisi Halil İbrahim Daşöz'ü de makamında ziyaret edip, "Hayırlı olsun" dedi. Valilik çıkışında basın mensuplarının sorularını cevaplandıran Kutan, Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın, kayıp trilyon davasında ceza alması ve bunun ertelenmesi veya cezayı sağlık sebebiyle evinde geçirmesi çalışmalarına ilişkin soruya, "Konu hakkında öncelikle TBMM Başkanı sayın Bülent Arınç beye teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum. O'nun öncülük etmesiyle ve o arada da AKP grubundaki bazı arkadaşların gayretiyle teklif meclis komisyonuna intikal ettirilmiş durumda. Aslında yapılan şey, sayın Erbakan'ı hapis cezasından kurtarma değildir. Erbakan hoca aynen 2 yıl 4 aylık hapis cezasına sahip olacak. Ancak cezayı hapishanede değil, sağlık gerekçesiyle evinde geçirecektir. Bundan önceki yasalara göre, Erbakan hocanın evde hapis cezasını çekebilmesi için Maliye Bakanlığı tarafından iddia edilen paranın ödenmesi gerekiyor idi. Sayın Erbakan haklı olarak avukatları vasıtasıyla diyordu ki, ne ödenecek, kime ödenecek? Çünkü, bu konuda hala hukuk davası devam ediyor. Erbakan bir para ödeyecek mi ödemeyecek mi? Ödeyecekse ne kadar ödeyecek? Bu ancak hukuk davası neticelenince ortaya çıkacak. Mahkeme ne derse ona göre bir para ödenir. Zaten şu anda malları üzerinde tedbir konulmuş durumdadır. Sağlık nedeniyle cezayı hapishanede ve hastanede değil, evinde çekme imkanı sağlıyor. Erbakan hocayı hapis cezasından kurtarma işlemi söz konusu değil" yanıtını verdi.
AĞCA İLE İLGİLİ..
Mehmet Ali Ağca'nın durumuyla ilgili soruyu da Kutan, "Ağca'nın yaptıklarını tasvip etmiyoruz. Ancak, Saadet Partisi olarak diyoruz ki, bu işte hakikaten tasvip edilmeyen bir tutum var. Hukukumuz bu duruma düşürülmemeliydi. Önce iki mahkeme tahliye kararı veriyor. Ardından bir üst mahkeme tekrar hapse girsin diyor. Bizim hak anlayışımız şudur: Bir insanın eylemlerini beğenmeyebilirsiniz. Ama onun da hakkı olduğunu kabul etmek durumundasınız. Sorun şu: Adalet Bakanlığı niçin önceden tedbir almayıp böyle çelişkili durumların ortaya çıkmasına sebebiyet verdi? Bizim itiraz ettiğimiz nokta budur" şeklinde cevapladı.