İnönü Üniversitesi Senatosu'nun üniversitelerde serbest bırakılması yönünde çalışmalar yapılan türbanla ilgili değerlendirmeyi içeren kararı bir açıklama ile kamuoyuna duyuruldu.
Senato kararı şöyle:
"Bilindiği üzere ülkemizin ve ulusumuzun varlığını ve geleceğini ilgilendiren çok önemli ekonomik, sosyal ve siyasal iç ve dış sorunlar varken, türban konusu, toplumumuzun gündemine yeniden getirilmiştir.
Yine bilindiği üzere, Anadolu insanının başörtüsünden çok farklı olan türban, Türk kültüründe hiçbir zaman yer almamıştır. Türban, 20-25 yıl kadar önce bazı odaklar tarafından yapay ve kasıtlı bir biçimde, dinsel bir simge olarak üretilmiş ve daha sonra da yine kasıtlı olarak, başta laiklik olmak üzere Cumhuriyetimizin temel niteliklerine karşıt siyasi bir simgeye dönüştürülmüştür.
Bu nedenle, Danıştay ve Anayasa Mahkemesi, Türkiye Cumhuriyetinin temelini oluşturan Devrim Yasalarına ve bu bağlamda "laiklik", "ulusal birlik", "hukuk devleti", "eşitlik" ve "demokratiklik" ilkelerine aykırı bulduğundan, üniversitelerde türban yasaklanmıştır. Bu yasaklama, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi tarafından da insan hak ve özgürlüklerine aykırı bulunmamıştır.
Yasama organının milli iradenin yegane temsilcisi olduğu öne sürülerek son günlerde türbanla ilgili yeni bir karar alma girişimi başlatılmıştır. Anayasamıza göre egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Millet bu yetkisini yasama, yürütme ve yargı organları eliyle kullanır. Bu organlardan birinin diğerine üstünlüğü yoktur. Bu nedenle TBMMdeki sayısal çoğunluk milli iradenin tek temsilcisi olarak gösterilemez. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir ve bağımsız yargı milli iradenin diğer önemli bir temsilcisidir. Bu durum çağdaş demokrasi anlayışının da bir gereğidir.
Anayasa Mahkemesinin kararları yasama organı dahil her kişi ve kurumu bağlar. Bu husus hukuk devleti olmanın temel koşuludur. Ayrıca Anayasal veya yasal değişiklik önerileri Anayasamızın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez hükümlerine kesinlikle aykırı olamaz. Bu nedenlerle, Anayasa Mahkemesinin, Anayasamızın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez hükümlerine aykırı bularak vermiş olduğu türbanla ilgili kararı ortada iken bu karara aykırı yeni bir Anayasal ve yasal düzenleme yapılamaz.
Öte yandan insan hak ve özgürlükleri ile eğitim hakkı, türban serbestliğinin önünü açma girişimlerine gerekçe olarak gösterilmektedir. Üniversiteler, kurumsal özellikleri nedeniyle her türlü siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel ve dinsel düşünce farklılıklarının bilimsel açıdan özgürce tartışıldığı ortamlardır. Bu tartışmaların sağlıklı bir şekilde gerçekleşmesinde ve bilimsel doğrulara erişilmesinde bu özgür ortamların varlığı vazgeçilemez bir önkoşuldur. Üniversiteler ancak bu koşullarda toplumun gereksinimlerini karşılayabilirler ve sağlıklı bir eğitim-öğretim hizmeti verebilirler. Ancak herhangi bir düşüncenin zor kullanılarak dayatılması veya bazı siyasi veya dinsel simgelerle kendisini ifade etmesi, başkalarının özgürlüğünü tehdit eder ve giderek yok eder. Oysa çağdaş bir ülkede özgürlükleri ortadan kaldırmaya yönelik uygulamalara özgürlük ve demokrasi adına fırsat verilemez. Bu nedenle, bir siyasi ve dinsel simge olan türbanın üniversitelerde sözde özgürlük adına serbest olması düşünülemez. Türbanın serbest bırakılması, öğrencilerden başlayarak bütün üniversite personeli arasında geçmişte olduğu gibi derin ayrışma ve kutuplaşmalara, dini ve siyasi konularda farklı düşünenler arasında çatışmalara yol açacaktır. Bu durum üniversitelerden başlayarak toplumdaki barış ve huzuru bozacaktır. Türbanın yasaklanmadığı 1998 yılından önce, üniversitelerimizden başlayan olayların, dalga dalga bütün toplumu etkilediği unutulmamalıdır. Türban yasağının uygulandığı tarihten itibaren üniversite öğrencileri türbanla ilgili kurallara tamamen uyarak eğitimlerini sorunsuz olarak sürdürmektedirler. Dolayısıyla bir hak ve özgürlüğün engellenmesi ve öğrenciler açısından mağduriyet söz konusu değildir. Bugün üniversitelerimiz, büyük ölçüde barış ve huzurun egemen olduğu özgür kurumlar haline gelmiş ve bunun sonucu her alanda büyük gelişmeler kaydetmişlerdir.
Anayasamızın ve 2547 sayılı Yükseköğretim Yasasının amir hükümleri gereğince, üniversitelerimizin en temel görevi Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı Cumhuriyetçi kuşaklar yetiştirmektir. Hiçbir ülke, her ne sebeple olursa olsun, kendi kuruluş felsefesine aykırı kuşaklar yetiştiremez.
Üniversite öğrencilerinden başlayarak zaman içerisinde orta ve ilk öğretim öğrencilerini ve hatta tüm kamu çalışanlarını da kapsayacağı şimdiden ifade edilen türban serbestliğinin, masum bir özgürlük talebinin ötesinde rejimi değiştirmeye yönelik bir tehdit olduğu açıktır.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur."