İnönü Üniversitesi'nde 15. Finans Sempozyumu yapıldı. Sempozyuma katılan Merkez Bankası (MB) Başkan Yardımcısı Dr. M. İbrahim Turhan, Türkiye'nin 2002 yılından beri uygulanan mali disiplin ile kamu borçlanma oranının düştüğünü söyledi.
İnönü Üniversitesi ve Finans Bilim Platformu tarafından ortaklaşa organize edilen ve üniversite kampusundeki Turgut Özal Kongre ve Kültür Merkezi'nde başlayan sempozyum, 15 Ekim 2011 tarihine kadar sürecek. Sempozyumun açılışına , Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Dr. M. İbrahim Turhan, İnönü Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. İsmail Özdemir, Malatya Belediye Başkan Yardımcısı Ertan Mumcu, TSO Başkanı Hasan Hüseyin Erkoç, Malatya Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası Başkanı Bahattin Ülger, Fırat Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Fethi Altunyuva ile çok sayıda akademisyen katıldı.
"DURUM BUNDAN FARKLI DEĞİL"
Ekonomik krizlerle ilgili yorumlar yapan Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Dr. M. İbrahim Turhan, yabancı bir gazetedeki karikatürü anlatıp, şunları söyledi:
"Geçenlerde yabancı ekonomi gazetelerinden birinde bir karikatür vardı. Ortada bir vatandaş var. Bir yanında bir akademisyen, diğer yanında bir başka akademisyen var. Bunlar iktisatçıdır muhtemelen. Birisi diyor ki, 'Kriz var, mutlaka harcamaları artırman lazım', Adam o tarafı dönüyor, onu dinliyor. Öteki, bu sefer öteki taraftaki diyor ki, 'Kriz var, mutlaka tasarruflarını arttırman lazım, borcunu azaltman lazım, harcamalarını düşürmen lazım.', Dönüyor onu dinlemeye başlıyor. İşte bir sağa dönüyor, bir sola dönüyor, bir sağındakini, bir solundakini dinlerken, başı dönmeye başlıyor. Sonuçta akademisyenler diyorlar ki, 'Düştüğü yerde toparlamayı başardık bu işi.' Ne yazık ki, bu işin şakası, ama gerçektende durum bundan farklı değil. " dedi.
"FARKLI DÜŞÜNCELER VAR"
Gelişmiş ülkelerin içinde bulunduğu problemleri yorumlayan akademisyenlerin farklı düşünceler içerisinde olabildiğini söyleyen Turhan, " Gelişmiş ülkelerin içinde bulunduğu problemlere baktığınız zaman, bazı akademisyenler, hem de alanlarında son derece iyi isim yapmış akademisyenler diyorlar ki, 'Harcamalar çok düşük seviyede, bu harcamaları arttırmak lazım. Devlet, harcamalarını arttırsın.' başka akademisyenlerde diyorlar ki, 'Hayır olur mu, bu problemin sebebi, devlet harcamalarının bu kadar artmış olmasıdır. Kamu mali disiplinini sağlanması lazım.' Tabi bu kadar böyle farlı görüş olunca da, doğru yolu bulmak politika yapıcılar için kolay değil." ifadelerini kullandı.
"KENDİLERİNİ KURTARDIKLARINI DÜŞÜNDÜLER"
Yaşanan sürecin Türkiye'de kamu kesiminin borçluluk oranların da düşüş olduğunu söyleyen Turhal, "Hane halkının borçlanma oranına baktığınız zaman, bu alanda da, hane halkının da finansal kaldıracı değir ülkelere göre çok daha düşüktür. Sadece firmalar, hane halkı, bankalar değil, kamu kesiminde de özellikle 2002'den beri uygulanmakta olan mali disipline ve kamunun orta vadeli bir plan çerçevesinde kendisini sıkı maliyet politikalarına şekillendirmesine dayanan bir süreç yaşadık. Bunun neticesinde kamu kesiminin borçluluk oranları da Türkiye'de çok düştü. Mesela kriz döneminde bütün ülkelerin kamu kesimi borçluluk oranları artarken, Türkiye'de bu artış sınırlı kaldı. Çünkü diğer ülkelerde gördüğümüz şey şuydu; firmalar, hane halkları borçlandılar. Nasıl olsa varlıklarının fiyatları artacak diye bankalarda onlara rahatlıkla borç verdiler. Sonrada bu borçları başkalarına satarak kendilerini kurtardıklarını düşündüler. Fakat sıkıntı çıkınca, firmalar ve hane halkları bankalara borçlarını ödeyemedi. Bankalar batmanın eşiğine gelince, devletler bankaların zararlarını üstlerine aldılar. Yani bir şekilde özel zararlar kamu zararı haline geldiler. Özel borçlar kamu borcu haline geldi. Bu da tabi kuma kesimi borç limitlerini çok ciddi anlamda olumsuz. etkiledi. Şunda Euro bölgesinde yaşanan krizin temelinde yaşanan sorunda aslında bu. Ama Türkiye burada hem gelişmiş ülkelerden ayrıştığı gibi, gelişmekte olan ülkelerle arasındaki geçmişteki o olumsuz açığı da kapattı ve oldukça iyi bir noktaya geldi " dedi. Turhan, sürdürülebilir finansal sistem için ise "Borç yerine özkaynak. Likidite tutsaklığından kurtulmak ve sürdürülebilir büyümeyi yeniden tanımlamak" önerisinde bulundu.
Türkiye'nin ekonomisini yabancı yatırımcılar için bir cazibe merkezi haline gelmiş olduğunu söyleyen İnönü Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. İsmail Özdemir, Malatya'da böyle bir toplantıya ev sahipliği yapmaktan dolayı mutlu olduklarını ifade etti.