'DÜNYA TRANSPLANTASYON GÜNDEMİNİ BELİRLİYORUZ'.. İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi Karaciğer Nakli Enstitüsü, karaciğer nakli alanındaki dünya liderliği ile Malatya ve Türkiye’yi uluslararası bir sağlık markası yapma yolunda hızla ilerlerken, bir başka kulvardaki çalışması ile de başta karaciğer nakli olmak üzere organ nakli alanında dünyanın birçok ülkesine bilim ihraç etmeye ve karaciğer nakli alanında dünyaya bilim insanı yetiştirmeye başladı.
Karaciğer Nakli Enstitüsü, Enstitü Müdürü Prof. Dr. Sezai Yılmaz’ın vizyon liderliğinde, Karacieğer nakli alanında yeni ve uluslararası bir aşama olarak nitelendirilebilecek bu çalışma ile, Rusya Federasyonu, Azerbaycan, Özbekistan, Kırgızistan ve Filistin’in sağlık kurumlarından Malatya’ya gelen bilim insanları karaciğer nakli alanında eğitim görüyor; nakil ameliyatlarına katılıyor; deneyim kazanıyor ve ülkelerine dönerek karaciğer nakli alanında ülkelerine hizmet veriyor.
Prof. Dr. Sezai Yılmaz, geçtiğimiz aylarda yapılan ve rekor amacı güdülmese de, tıp verilerine göre bir dünya rekoru olan “aynı anda canlı vericiden 5 karaciğer nakli (10 ameliyat)” ile bir kez daha dünya sağlık çevrelerinin gündemine giren İnönü Üniversitesi Karaciğer Nakli Enstitüsü’nün sadece nakil yapan bir merkez olmayacağını, hasta bazında olduğu gibi bilimsel işbirliğinde de uluslararasılaşmanın önemine dikkat çekiyor.
“2019’da 277 nakil yaptık, ama yılda 500 nakil yapacak kapasitemiz var”
Karaciğer Nakli Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Sezai Yılmaz, ensititüde 2019 yılı içinde 277 karaciğer nakli yaptıklarını ancak merkezin bir yılda 500 nakil yapabilecek bilgi ve teknoloji donanımına sahip olduğunu, özellikle hemşire eksikliğinden dolayı merkezin “şimdilik” düşük kapasiteyle çalıştığını ifade ediyor.
“Türk dilli ülkelerle işbirliğine özel bir önem veriyoruz. Filistinli doktorları eğitiyoruz, Filistin’deki kurulacak nakil merkezi bir barış projesi de olabilir”
Prof. Dr. Sezai Yılmaz, Türk dilli ülkelerle işbirliğine özel bir önem veriyor. Azerbaycan’dan Malatya’ya gelen bilim insanlarının karaciğer nakli alanındaki eğitimleri sonrasında Bakü Devlet Üniversitesi’nde karaciğer nakli konusunda önemli ilerlemeler sağlandı.
Filistin, Prof. Yılmaz’ın özel önem verdiği bir başka ülke. Filistin’den İnönü Üniversitesi’ne gelerek Prof. Dr. Sezai Yılmaz ve ekibinden karaciğer nakli konusunda teorik ve pratik eğitim alan Filistinli doktorlar Nablus kentinde bir transplantasyon* merkezi kurmayı planlıyor.
Hatta Filistinli doktorların karaciğer nakli konusunda yetiştirilmeleri sayesinde gerçekleşmesi mümkün olan bir hayali var Prof. Dr. Sezai Yılmaz’ın: Malatya’nın bilimsel katkı ve eğitimiyle Filistin’de kurulacak bir organ nakli merkezinde İsrail vatandaşlarının da tedavi olabilmesi ve bu yolla Filistin - İsrail barışına gidecek bir yolun inşa edilmesi...
“Nakil sonrası sağ kalma oranı % 86, bu oran dünya ölçeğinde çok iyi bir oran...”
Türkiye’de başarı genel olarak ödüllendirilmez, cezalandırılır. Bunun açık örneklerinden biri İnönü Üniversitesi Karaciğer Nakli Enstitüsü’nün karaciğer nakli alanındaki niteliksel ve sayısal verilerini aktaran her haberin altına, “Bir de nakil sonrası ölenleri açıklasınlar da görelim” şeklinde yorumlar yazılır. Bu tür kinayeli yorumlar aslında, başarısızlık temennisidir ve başarının cezalandırılmasını amaçlar.
Prof. Dr. Sezai Yılmaz, başarısızlık beklentisi içinde olanları hayal kırıklığına uğratacak çok önemli bir istatistiksel veri aktarıyor: İnönü Üniversitesi Karaciğer Nakli Enstitüsü’nde nakil yapılan hastaların, nakil sonrası sağ kalma oranı yüzde 86. Prof. Yılmaz’ın verdiği bilgiye göre, bu oran dünya ölçeğinde çok iyi bir oran; daha iyi olabilir; fakat karaciğer nakli için gelen hastaların büyük bölümü hastalığın ilerlemiş evresinde ve çok ağır durumda geldiği için sağ kalma oranı yaklaşık % 90’da kalıyor.
Prof. Dr. Sezai Yılmaz’ın yaptığı açıklamalarda öne çıkan başlıklar şöyle:
“Rusya’da üç ayrı merkezle işbirliği yapıyoruz, Petersburg’dan, Sibirya’dan Malatya’ya doktorlar geldi”
2019 yılı içerisinde bizim birçok ülkeyle, oradaki karaciğer nakil merkezleriyle alakalı birlikte nasıl çalışmalar yapabiliriz, oralara nasıl yardım edebiliriz veya bizden talepleri nedir diye bir takım görüşmelerimiz oldu. Buna rektörümüz de (İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay) öncülük etti. Öncelikle Rusya’da üç ayrı merkezle St. Petersburg Üniversitesi, Sibirya’da bir enstitü ve bir başka şehirdeki merkezden transplant cerrahları geldi. Yaklaşık 10 gün kadar bizimle burada beraber oldular, burayı gördüler, kendi ülkelerine döndükten sonra da ileriye yönelik bir takım programları ve çalışmaları birlikte yapmak üzere anlaşmalar şu anda imzalandı. Uzun soluklu bir işbirliğine gireceğiz.
“Azerbaycanlı doktorları burada eğitiyoruz; Bakü üniversiteleri ile yakın işbirliğimiz var”
5 yıldır Azerbaycan Bakü Tıp Üniversitesi ile yakın ilişkilerimiz var. Orada karaciğer nakil ameliyatlarını başlatmıştık. Aynı şekilde şu anda da devam ediyor. Orada 10’un üzerinde cerrah ve toplamda 20 kadar transplantasyonla, karaciğer nakliyle alakalı öğretim üyesi arkadaşlarımız buraya geldiler. Uzun süreli eğitim aldılar. Sanıyorum Bakü’de ikinci bir devlet üniversitesi var. Onların da bizimle işbirliği yapmak için görüşmeleri söz konusu.
“Türk Cumhuriyetleri’ni kendi ülkemiz gibi görüyoruz; onların cerrahlarını eğitiyoruz”
Geçen yıl içerisinde özellikle son aylarda Özbekistan ve Kırgızistan ile bir çalışmamız oldu. Kırgızistan çok hasta aldığımız bir ülke. Özbekistan’da da sağlık bakanımızın öncülük ettiği bir takım görüşmeler oldu. Sayın rektör oraya gitti ve bir takım anlaşmalar yapıldı. Oradan 3 cerrah buraya geldi. Şimdi orayla da uzun soluklu bir işbirliğine gideceğiz. Sonuçta Orta Asya’daki Türk Cumhuriyetleri, kendi ülkemiz gibi gördüğümüz yerler.
“Filistin’de ciddi bir nakil merkezinin kurulması için Filistinli doktorları burada uzun soluklu bir eğitime tabi tutuyoruz”
Aynı zamanda ameliyatta Filistinli bir arkadaşımız var, bir başka arkadaşımız daha geliyor. Acaba Filistin Nablus’ta bir transplantasyon merkezi öncelikli olarak böbrek, sonra karaciğer nakli merkezi kurulabilir mi, bununla ilgili orayla yakın ilişkilerimiz var. Artık bizim, ülkemizin dışında da bu tarz çok ciddi bağlantılarımız var. İnönü Üniversitesi Karaciğer Nakil Enstitüsü’nün artık birçok yerde bu karaciğer nakliyle ilgili çalışmaların içinde olacağı veya oradan hastaların buraya gelmesini sağlayacak bir takım çalışmaların içerisinde olduğunu söyleyebilirim.
Filistin’de ciddi bir merkezin kurulabilmesi için oradan gelen öğretim üyelerinin öncelikli olarak burada uzun soluklu bir karaciğer nakli eğitimi alması lazım. Çünkü bu bir tek ameliyattan ibaret değil. Hastaların hazırlanışı, daha sonraki takibi, bir takım problemler, problemleri çözme ve ameliyatlar gibi uzun soluklu bir iş. Sırf karaciğer nakliyle alakalı böyle bir eğitim en az bir yıl gerektiriyor. Dolayısıyla bahsettiğim Rusya, Özbekistan, Azerbaycan, Kırgızistan ve Filistin’den şuanda bizim merkezimize oradaki öğretim üyeleri geliyor ve bu konuda onlara eğitim veriyoruz. Tabi bir sonraki adım da nedir, orada bu merkezler kurulabilir mi? Azerbaycan bunu başardı, şu anda orada karaciğer nakilleri yapılabiliyor. Diğer ülkelerde de bununla alakalı çalışmalar yapılıyor. Aynı zamanda da oradan gelen hastaların burada transplantasyona, karaciğer nakil merkezine kolay ulaşmaları da sağlanmış oluyor. Bizim ülkemiz, sağlık turizmi ve kendi merkezimiz açısından da iyi bir gelişme olarak yorumluyorum.
“Filistin’deki nakil merkezi belki Filistin - İsrail barışı için bir barış projesi olabilir”
Filistin, bizim ülkemizdeki her insanın çok sevdiği bir yer. Şu anda Nablus Üniversitesi Cerrahi Bölüm Başkanı da ameliyatta bulunuyor. Yaklaşık 4-5 aydır beraberiz. Oradan bir arkadaşımız daha geliyor. Acaba Nablus’ta böyle bir merkez kurulabilir mi gibi bir düşünce var. Filistin’in Ankara Büyükelçisi de bizimle görüştü. Böyle bir merkez kurulabilir mi diye bir çalışmanın içerisindeyiz ama zaman neyi gösterir bilemiyorum. Ama şu kadarını biliyorum; Filistin’de yapılacak böyle bir merkezden diyorlar ki “İsrailli hastalar bile gelip buradan faydalanabilir.” Belki bir barış projesi olabilir. O açıdan Filistin için güzel bir proje olur diye düşünüyorum.
“Dünya transplantasyon gündemini belirliyoruz”
Haziran ayında merkezimizde yaptığımız 10 ameliyat yani 5 canlı vericili karaciğer naklini sabah başlayıp akşam bitirdik. Bu, dünya transplantasyon gündemine de oturdu. Burada bir rekor kırmak hiçbir zaman bizim amacımız değildi. Bizim buradaki amacımız; dünyada karaciğer nakil ekibini bu kadar güçlü bir şekilde barındıran, bu kadar ciddi donanımı barındıran, bu kadar ciddi teçhizatı barındıran, bu kadar fiziki imkânlara sahip tek merkez biziz mesajını verdik. Dünyada daha önce hiç yapılmayan çoklu çapraz nakillerin ikili demiyorum, üçlü-dörtlü-beşli çapraz nakiller ancak burada gerçekleştirilebilir. Biz bunun mesajını verdik. Bununla ilgilide şu anda ciddi bir çalışma yapıyoruz. Sanıyorum dünyadaki ilk en az üçlü, belki dörtlü, belki beşli çapraz nakli de biz, Malatya’da gerçekleştireceğiz. Böbrekte üçlü. Dörtlü çapraz nakliyle 2010’lu yıllarda bu matematikçiler Nobel ödülü aldı.
“Karaciğer naklinde, nakil sonrası sağ kalma oranımız % 86”
Şunu açık yüreklilikle söyleyeyim; hiçbir şekilde sayısal olarak bir transplant sayısına takılmak istemiyoruz. Bizim hiç böyle bir amacımız yok. 200, 300, 500 yapacağız düşüncesinde hiçbir zaman olmadık. Bizim amacımız; ülkemizdeki karaciğer nakli bekleyen hastalara karaciğer hastalarına bir şekilde düzgün hizmet verebilmek. Ameliyatlar açısından söylüyorum, 2019 yılında 277 karaciğer naklini burada gerçekleştirdik. Yüzde 86’lık bir sağ kalım oranıyla bunu gerçekleştirdik. Çok daha iyi olabilir ama emin olun ki son derece ağır bir hasta portföyümüz var. Dolayısıyla yüzde 86’nın da ben çok iyi olduğuna inanıyorum. Sonuçta devletimizin burada yaptığı ciddi bir yatırım var. Burası aslında yılda 500 karaciğer naklini yapabilecek kapasitede bir merkez ama öğretim üyemiz var, ameliyathaneler var, bütün malzeme var, yardımcı sağlık personelimiz, hemşire sayımız yetersiz. Bundan dolayı enstitünün yüzde 10’luk bir kısmını hala açamadık. Hasta yatağı, ameliyathaneler ve yoğun bakım bazında. Onlarda olduğu zaman burada her hâlükârda yılda 300’ün üzerinde karaciğer nakli zaten gerçekleşecek. Zaman zaman burada 300’ün üzerinde karaciğer naklini yaptık ama 500 civarında bir karaciğer nakli burada gerçekleştirilebilir diye düşünüyorum.
“Adımız Karaciğer Nakli Enstitüsü ama böbrek, pankreas, ve ince bağırsak nakilleri de yapıyoruz”
Enstitümüzün ismi Karaciğer Nakil Enstitüsü ama böbrek, pankreas ve ince bağırsak nakilleri de yine bu merkezde yapılıyor. Bunların sayısının giderek artacağını düşünüyorum. Elbette ki enstitü demek bilimde daha spesifik bir alanda olabildiğince ileriye gitmektir. Olabildiğince bilimsel olmaktır. Bu anlamda çok projemiz var. Ama bunlardan en önemlisi ben her zaman söylüyorum; Türkiye’de maalesef organ bağışı son derece yetersiz, bu nedenle canlı vericili karaciğer veya böbrek nakilleriyle biz bu sorunu çözmeye çalışıyoruz. Tamamen sağlıklı, hiçbir hastalığı olmayan canlı vericileri bir şekilde bundan kurtarmak lazım. Bu enstitünün her zaman başka bir türden, insanların dışında hayvandan insanlara karaciğer naklini başarabilmesi bence bizim en nihai hedefimiz. Bununla ilgili de çok ciddi çalışmalarımız var. Teknik anlamda başka üniversitelerle yakın işbirliği içerisindeyiz. Sanıyorum bunu başarırsak, kendimizi başarılı addedeceğiz.
“Biz insanlığa, bilime, ülkemize olabildiğince faydalı olmak için var gücümüzle çalışıyoruz”
25 civarında öğretim üyesiyle -sadece cerrahi gruptan bahsediyorum- ama bunun yanında yaklaşık 75 kadar diğer branşlarla birlikte Karaciğer Nakil Enstitüsü büyük hizmetler veriyor. Ben çok daha iyi noktalara geleceğine eminim. Zaten şu anda dünyanın sayılı merkezlerinden bir tanesiyiz. Biz insanlığa, bilime, ülkemize olabildiğince faydalı olmak için var gücümüzle çalışıyoruz, çalışmaya da devam edeceğiz.
Başlarken, bizim hedeflerimiz böyle değildi; çok daha küçüktü. Ama zaman, insandaki ve kurumlardaki hedefleri, amaçları değiştirebilir; hedeflerin büyütülmesini sağlayabilir Bu hedefe ve amaca da korkmadan koşmak, ulaşmak lazım diye düşünüyorum.
Karaciğeri korumak için ne yapmalı?
Prof. Dr. Sezai Yılmaz, söyleşinin son bölümünde, sağlıklı bir karaciğere sahip olmak ve karaciğeri korumanın önemine dikkat çekti ve “Karaciğer nasıl korunur?” sorusuna karşılık olarak şunları söyledi:
“İnsanların karaciğer hastalıklarıyla ilgili bir takım testleri yaptırması lazım. Örneğin Hepatit B, Hepatit C veya Hepatit A’ya yönelik bağışık mı değil mi bir takım kan tetkiklerini yaptırmak lazım. Bazı insanlar doğuştan annesinden Hepatit B virüsünü alabiliyor. Bu tür insanların mutlaka karaciğer ile alakalı bir hepatoloğa mutlaka zaman zaman kontrol olması lazım. Ama en önemlisi sağlıklı beslenme, kilo almamak yani karaciğere zarar veren bir takım yiyecek ve içeceklerden uzak durmak, bilmedikleri bir takım bitkisel ot ve bir sürü ilaçlardan veya kimyasallardan uzak kalınması karaciğerin korunması için kabataslak söyleyebileceğim şeyler”.
*Transplantasyon, bir donörden alınan organın ihtiyaç sahibi hastaya nakil edilmesi işlemidir.
Güler HAZAR, Yeni Malatya Gazetesi- malatyahaber.com