SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Kayısı Alanlarını Sis Zararından Korumak Gerekir"

A- A+ PAYLAŞ

Malatya Turgut Özal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü öğretim üyelerinden Doç. Dr. Erçin Oksal, Malatya’da geçtiğimiz haftalarda yaşanan yoğun sis ve bu sisin önümüzdeki sezon kayısı üretimine etkileri hakkında bilgilendirmelerde bulundu. 

Doç. Dr. Erçin Oksal, “Sis oluşumu Malatya da sıklıkla rastlanılan bir doğa olayıdır. Özellikle çukur alanlarda radyasyon sisi görülebilmektedir. Sisli hava koşulları, gündüz saatlerinde güneş radyasyonunu engelleyerek sıcaklıkların ortalama 2-8°C düşmesine neden olabilir. Sisin yoğunluğu, süresi, hava sıcaklığı ve kayısının fenolojik dönemi gibi faktörler sis’in zarar oluşumunu etkilemektedir. Radyasyon donu ile birlikte sis oluştuğunda, bitkilerde soğuk yanığı veya diğer don zararları meydana gelebilir. Ayrıca sis oluşumu içerdiği yüksek nem nedeniyle fungal ve bakteriyel hastalıklar açısından da uygun bir ortam oluşturmaktadır. Sis ve radyasyon donu nedeniyle geçmiş yıllarda Malatya kayısı alanlarında bazı bölgelerde zararlanma meydana gelmiştir. Oluşan zararlanmanın önüne geçmek için sis zararından korunmak gerekmektedir. Bu nedenle nedenle meteorolojik veriler dikkatle takip edilerek gerekli tedbirlerin alınması önemlidir.” ifadelerine yer verdi.

Kayısı yetiştiriciliği ile Türkiye’nin dünya meyve üretiminde önemli bir yere sahip olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Erçin Oksal, “Sert çekirdekli meyveler içerisinde yer alan kayısı yetiştiriciliğini etkileyen en önemli faktörlerin başında yıl içerisindeki sıcaklık rejimi gelmektedir. Özellikle kış ve ilkbahar aylarında gerçekleşen düşük sıcaklıklar, yetiştiriciliğinin dağılımını ve üretim miktarı üzerine etkilidir. Sıcaklık düşüşüyle meydana gelen zararı, üşüme ve don zararı olarak iki şekilde incelemek mümkündür. Üşüme zararı, suyun donma noktası (0oC) civarındaki sıcaklık derecelerinde; don zararı ise suyun donma noktasının altındaki sıcaklık derecelerinde ortaya çıkan bir zarardır. Don zararı iki şekilde meydana gelmektedir. Öncelikle sıcaklıkların 0oC’ye yavaş bir şekilde düşmesi ile hücreler arası boşluklarda buz kristallerinin oluşması, bu durumun protoplazmadan su kaybına neden olması ile hücre ölümü; daha sonra ise ani sıcaklık düşüşlerinde hücre içerisinde buz kristallerinin oluşması ve hacim artışı ile organellerin parçalanması sonucu hücre ölümleri şeklinde olmaktadır.” dedi. 

Doç. Dr. Erçin Oksal, sis oluşum mekanizmasına göre farklı türlere ayrıldığının altını şöyle çizdi: 

“Radyasyon sisi, genellikle sakin ve açık gecelerde meydana gelir. Yeryüzünden yayılan radyasyonun soğuması sonucu hava doyma noktasına ulaşır ve su buharı yoğunlaşarak sis oluşturur. Adyesiyon sisi,  sıcak ve nemli havanın soğuk bir yüzey üzerinden geçmesiyle oluşur. Örneğin, sıcak bir deniz rüzgarının soğuk bir kara yüzeyiyle temasında görülebilir. Yamaç (Orografik) Sisi, nemli havanın bir dağ yamacı boyunca yükselmesi ve soğuması sonucunda meydana gelir. Buharlaşma Sisi, sıcak yüzeylerden buharlaşan suyun soğuk hava ile temas ettiğinde yoğunlaşmasıyla oluşur. Örneğin, göl veya deniz yüzeyinde görülebilir. Karma (Karmaşık) Sis ise Farklı mekanizmaların bir araya gelmesiyle oluşan sis türüdür.” 

Sis ile ilişkili zararın genellikle radyasyon donu ile değerlendirildiğini belirten Doç. Dr. Erçin Oksal, “Radyasyon donu genellikle açık ve sakin gecelerde meydana gelir. Yüzeyden yayılan uzun dalga radyasyonu atmosfere doğru kaybolur ve sıcaklık hızla düşer. Bu süreçte hava, soğuk bir tabaka oluşturur ve yüzey sıcaklıkları donma noktasının altına iner. Sis, genellikle yüzeye yakın nemin yoğunlaşması sonucu oluşur ve bu süreç, gece boyunca soğuyan yüzey koşullarını destekler. Eğer sis yoğunsa, bu bir “yorgan” görevi görerek yüzeydeki radyasyon kaybını bir miktar sınırlandırabilir, ancak sabah saatlerinde sisin dağılmasıyla birlikte sıcaklık hızla düşebilir ve don riski artar. Radyasyon donu ile birlikte sis oluştuğunda, bitkilerde soğuk yanığı veya diğer don zararları meydana gelebilir.” dedi. 

Sisli hava koşullarının gündüz saatlerinde güneş radyasyonunu engelleyerek sıcaklıkların ortalama 2-8°C düşmesine neden olabildiğinin altını çizen Doç. Dr. Erçin Oksal, “Kayısı, kış dinlenme döneminde soğuklara dayanıklıdır ve -25°C’ye kadar zarar görmeyebilir. Ancak, ilkbaharda çiçeklenme döneminde tomurcuklar ve çiçekler, sonrasında küçük meyveler 0°C’nin altındaki sıcaklıklarda maruz kalma süresine ve genotipe bağlı olarak zarar görebilir. Kayısıda ilkbaharda dona dayanım dikkate alındığında en hassastan dayanıklıya küçük meyve, çiçek ve tomurcuk olarak sıralanabilir. Kayısı tomurcukları, dormant döneme geçmeden düşük sıcaklıklara karşı daha hassastır. Soğuk zararına uğrayan tomurcuklar ölebilir veya deformasyona uğrayabilir. Dormansi öncesi dokuların su içeriği yüksektir. Ani soğuk, hücre içindeki suyun donarak genleşmesine ve dal veya sürgünlerde çatlaklara yol açabilir. Hasarlı sürgünler, sonraki sezon yetersiz büyüyebilir veya tamamen kuruyabilir. Tomurcuklar ve sürgünler zarar görürse, sonraki ilkbaharda çiçeklenme eksikliği oluşabilir, bu da verim kaybına neden olabilir.” ifadelerine yer verdi. 

Son olarak önleyici tedbirler ve zarar görmüş ağaçların yönetimine değinen Doç. Dr. Erçin Oksal, “Don ve sis koruma sistemleri olarak, rüzgâr makineleri kullanarak soğuk havayı karıştırmak, yağmurlama sulama yaparak sıcaklığı dengelemek ve sisli havalarda dumanlama yaparak radyasyon kaybını azaltmak gereklidir. Meteorolojik tahminler ve don risk uyarıları ile önlem almaksa erken uyarı sistemleri olarak değerlendirilmektedir. Zarar görmüş ağaçlar için ise budama yaparak zarar görmüş dalların ve sürgünlerin kesilmesi ve fungal enfeksiyonların riskini azaltılması sağlanmalı; gübreleme ve sulama yaparak ağacın stresle başa çıkması için besin ve su dengesi sağlanmalı ve koruyucu kimyasallar kullanarak fungisit ve bakterisit uygulamalar yapılmalıdır” dedi.  

Bülten

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

8 yorum yapılmış

  • kaplan44 (1 ay önce)
    Kayısı araştırma kapatılmalı mühendisler içerde oturup 70 bin maaş alıyor yaptıkları hiçbir şey yok .Ne yapmışlar kayısıya karşıdaki bahçede kayısı ekmekden başka ne çeşit geliştirmişler dona karşı sise karşı
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Cahil (1 ay önce)
    Beyefendi hocamız Malatya'nın yıllara göre nem haritasını verseydi daha iyi olurdu. Barajlardan dolayı nem ortalaması oldukça yükseldi. Ovada kayısı yakında tarihe karışacak. Bunu biliyorlar mı acaba. Dere kenarlarında 5-17 yıl arasında kayısı olmadığını köylüler zaten biliyor. Dere boylarına dahi alternatif oluşturamadınız. Bu kadar baraj olmamalıydı. Ovadan çıkan su ile modern sulama yapılsaydı su ihtiyacı olmayacaktı. Tertemiz su halen lağıma karıştırılıyor. Kayısı araştırmada 350 tür kayısı yok edildi gıkınız çıkmadı. Malatya da kayısının nemden dolayı bitmesi çok yakındır. Birde bir zahmet Ziraat fakültesi baş belası olan pestisit kullanımına el atsın.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Ali kartal (1 ay önce)
    O traktörü kullanan çocuğun babası emniyet de trafik polisi???yorum sizin
    0
    0
    Yanıtla
  • Bilal Tay (1 ay önce)
    Şahsıma ait üzerinde hacıhaliloğlu çeşidi olan ve baraj göletine yakın, 10 dekarlık kayısı bahçemde bahis konusu zararlanma oranı geçen yıl yaklaşık % 65 civarındaydı. Bu yılki üretim sezonuna hazırlık için Sonbaharda kendi elimle hazırladığım % 3 lük bordo bulamacına ilaveten yukarıda belirttiğim endişelerime istinaden deneme amaçlı olmak üzere 12 Ocak 2025 tarihinde bir ton su için 6 kg bakıroksiklorür koyarak hazırladığım ilaçla bahçemi ilaçladım. Özellikle altını çizerek belirtmek isterim ki bu Ocak ayında yaptığım ilaçlama tamamen deneme amaçlıdır. Tarım ve Orman Bakanlığı'nın kayısı ile alakalı böyle bir ilaçlama tavsiyesi yoktur. Tek temennim endişe duyduğum bu konuda yanılıyor olmak.
    %67
    %33
    Yanıtla
  • Bilal Tay (1 ay önce)
    Geçen yıl özellikle Karakaya Baraj Göleti'ne yakın bölgelerde hacıhaliloğlu kayısı çeşidinde çiçek tomurcuklarının % 20 ile % 80 oranında zararlandığını bizzat gezerek müşahede ettim. İç kesimlerden baraj göletine doğru gidildikçe zarar oranının belirgin bir şekilde arttığı görülüyordu. Zarar gören çiçek tomurcukları kabarmayıp uzun bir süre dal üzerinde kaldıktan sonra döküldüler. Verime direk olarak yansıyan ve haliyle çok sayıda üreticiyi etkileyen bu zarar ile alakalı değişik kesimlerden farklı yorumlar yapıldı. Bunlardan özellikle çokça dillendirilen iki görüş vardı. Biri soğuklama ihtiyacının karşılanamadığı görüşü, diğeri ise 7 - 8 gün süren yoğun sisli ve rutubetli havaların gerçekleşmiş olması teziydi. Soğuklama ihtiyacı hesaplamalarında birkaç yöntem kullanılmaktadır. 2024 yılında gerçekleşen soğuklama suresinin hesaplanması için Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nün Klasik Yöntem'e göre hazırladığı bir program uygulamasına 15 Kasım 2023 ile 01 Mart 2024 tarihleri girildiğinde 0⁰C ile 7.2⁰C arasında gerçekleşen toplam sürenin 1434 saat olduğu görülüyor. Hacıhaliloğlu kayısı çeşidinin 1000 saatlık soğuklama ihtiyacı göz önüne alındığında gerçekleşen bu süre fevkalade yeterli. Diğer yöntemlere ait hesaplamalar da ayrıca dikkate alındığında gerçekleşen süreler oldukça fazla. Konuya yeterince hakim olmayan görüş sahiplerinin gözden kaçırdıkları çok önemli bir husus var. O da kayısı için faydalı olur diye bekledikleri karlı, buzlu, sıfırın altındaki çok soğuk havaların soğuklamaya bir faydasının olmadığı gerçeği. Bu yüzdendir ki sıfırın altında gerçekleşen bu süreler bütün soğuklama yöntemlerinde hesaplamaya dahil edilmemektedir. Hal böyle iken geriye sadece yoğun sisli ve rutubetli havaların olası olumsuz etkileri savı kalıyor. Şimdi endişe duyduğum konu şu; Geçen yıl lokal olarak bazı bölgelerde hacıhaliloğlu kayısı çeşidinde görülen bu tomurcuk zararlanması, geçen günler iki hafta kadar hayli sisli ve rutubetli geçen hava şartları nedeniyle bu yıl da görülebilir mi? Olası zarar boyutu ne olur? Yalnız hacıhaliloğlu çeşidi ile mi sınırlı kalır? Etkileyeceği saha genişler mi? Bu soruların cevabını şimdilik bilmiyoruz. Ancak kesin olan bir şey var ki o da geçmiş yıllarda görülen olumsuzlukların önümüzdeki yıllarda da görülebilme ihtimalinin var olması.
    %60
    %40
    Yanıtla
  • Bayram Murat Asma (1 ay önce)Bilal Tay isimli kullanıcı yorumuna
    Çok güzel gözlem, tespit ve öneriler için sizi tebrik ederim Bilal bey. Soğuklama nedir, Malatya"nın toplam soğuklama süresi ne kadardır, nasıl hesaplanır vs konularını ayrıntılı bir şekilde yazmışsınız. Gerçekten bu bilgiler kayısı tarımı için çok önemli ve yazdıklarınızın tümü harfiyen doğru bilgiler. Ayrıca 12 Ocak 2025de yaptığınız ilaçlamanın sonucunu şimdiden merak ediyorum. Bizimle paylaşmanızı bekliyorum. 2025 yılının tüm kayısı üreticilerimize bol ve bereketli bir yıl olması dileğiyle..
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Sağolun sayın hocam. Bu yazdıklarım siz değerli hocalarımızdan öğrendiğimiz bilgiler. İlaçlama neticesinde kayda değer bir sonuç olursa paylaşırım.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • kaplan44 (1 ay önce)
    çok merak ediyom sis olunca napcan
    %80
    %20
    Yanıtla