KAYISI CEPHESİNDE YENİ BİR ŞEY YOK!
Bayram Murat Asma
2005 Yılı kayısı için oldukça verimli bir yıl olarak geçti. Aslında üretim miktarları incelendiği taktirde bu durumun sadece kayısıya özgü olmayıp elma, armut, şeftali, fındık ve diğer birçok meyve türünde de oldukça yüksek bir rekoltenin yaşandığı görülecektir. Üretimde yaşanan bu gelişmeler, fındık hariç diğer meyvelerde pazar fiyatlarının düşmesine ve üreticisinin perişan olmasına yol açtı. Aslında bir önceki yılda yaşanan şiddetli ilkbahar geç donları sonrası 2005de üretim ve fiyatlarda yaşanan dalgalanmalar sürpriz bir sonuç değildi. Ancak, bütün umudunu bahçesindeki meyve ağacına bağlamış üretici için aynı şeyleri söylemek, elbette mümkün değil. Kayısı üreticileri 2005 yılını, tüm emeklerinin boşa gittiği ve hayal kırıklıklarının bol yaşandığı bir yıl olarak hatırlayacaktır.
Bir sorun, yok sayılarak ya da var olmadığı düşünülerek çözülemez. Sorun ve o sorunun çözümü hakkında yeterli bilgiye sahip olmak, çözüm konusunda kararlı olmak ve her şeyden önemlisi çözüm için yeterli kaynağı ayırmak büyük önem taşımaktadır.
Malatyada son beş yılda yaşananlar biraz derinliğine ve dikkatlice incelendiğinde bu tespit için kayısının iyi bir örnek oluşturduğu anlaşılacaktır. Bugün dünya yaş kayısı üretiminin 22.7 milyon ton ve kuru kayısı üretiminin ise 100150 bin ton arasında değişmesine rağmen kayısıda pazar sorununun yaşanıyor olması düşündürücüdür. Bu durum yaklaşık 5 yıldan beri ileri sürdüğümüz kayısı dünyada az tanınan ve az tüketilen meyveler grubunda yer almaktadır tezini güçlendirmektedir. Dünya Tarım Örgütünün (FAO) son verilerine göre 2004 yılında; 71 milyon ton muz, 66 milyon ton üzüm, 63 milyon ton portakal, 62 milyon ton elma, 16 milyon ton şeftali ve 10 milyon ton erik üretimi yapılmıştır. Birçoğunuzun ismini dahi duymadığı meyvelerden plantain 33 milyon ton, mango 27 milyon ton, papaya 7 milyon ton, guavanın üretimi ise 3 milyon tondur. Bu rakamlardan anlaşılacağı üzere dünya kayısı üretimi ve tüketimi diğer meyvelerle mukayese edilmeyecek kadar düşüktür.
Kuru kayısıda pazar sorununun çözümü, ancak yurtiçi ve yurtdışı tanıtım ve promosyon çalışmaları ile mümkündür. Yurtiçi tüketimi henüz % 10a ulaşmamış kuru kayısıda bu oranın % 25-30lara çıkarılması zorunludur. Kuru kayısının yurtdışına ihracatı incelendiğinde en büyük alıcıların ABD, Almanya, İngiltere, Hollanda ve Fransa gibi klasik pazarlar olduğu görülecektir. İnsan sağlığı ve beslenmesinde önemli bir yere sahip kayısıda iyi bir tanıtım ve promosyon çalışmalarıyla yeni pazarlar bulunarak tüketim kısa sürede iki katına çıkarılabilir. Yeter ki kampanya çalışmaları bu işin uzmanları tarafından 45 yıl süre ile kesintisiz yapılabilsin. Bu konudaki en güzel örneği, mürdüm eriği de denilen kuru erik oluşturmaktadır. Dünyanın en önemli kuru erik üreticisi ülkeleri arasında yer alan ABDde 1980li yılların başınca kayısı benzeri sorunlar yaşanınca Kaliforniyalı Erik Üreticileri tarafından kapsamlı bir tanıtım ve reklâm kampanyası başlatılmıştır. Tanıtım çalışmalarında hedef Japonya seçilmiş ve ısrarlı çalışmalar sonunda o güne kadar kuru eriği tanımayan Japonlara bugün 20 bin ton kuru erik ihracatı yapma başarısına ulaşmışlardır.
Son günlerde Malatyada yoğun bir şekilde 2006 yılı kuru kayısı rekoltesinin düşük olacağı konuşulmaktadır. 2006 Yılı kayısı rekoltesinin ne olacağı konusunda kesin bir şey söylemek elbette mümkün değildir, ancak 2005 yılında ağaçların yüksek meyve yükü nedeniyle çok yıpranmış olmasından dolayı 2006 yılında rekoltenin bir önceki yıla göre düşük olacağı kesindir. Ancak Malatyadaki kayısı üreticileri ve tüccarlarının pazarlama ile ilgili stratejilerini 2006 yılı kuru kayısı rekoltesinin düşük olmasına bağlamaları son derece tehlikelidir. Malatyadaki kayısının aktörleri hafızlarını biraz zorladıkları taktirde bu konu ile ilgili güzel bir örneğin çok yakın bir tarihte yaşanmış olduğunu hatırlayacaklardır. 2000 Yılında 120 bin ton olan kuru kayısı üretiminin 72 bin tonu ihraç edilmiş ve bir kilo kuru kayısının ihraç fiyatı ise 1.92 $ olarak gerçekleşmiştir. 2001 yılında ise kuru kayısı üretimi bir önceki yıla göre % 33 azalarak 80 bin ton, kuru kayısı ihracatı ise % 37 oranında artarak 99 bin tona yükselmiştir. Ancak ihracatta yaşanan bu olumlu değişimlere rağmen bir kilogram kuru kayısının ihraç fiyatı ise 2001de % 53 azalarak 0.90 $a düşmüştür. Yani 2006 yılında çok şiddetli bir don yaşanmadığı taktirde, 2001 yılı benzeri fiyat düşüşleri hiç kimse için sürpriz olmamalıdır.
Sonuç olarak, kayısı cephesinde her şey olağan, değişen pek fazla bir şey yok. Tüccar kuru kayısıyı klasik yöntemlerle ve hâlâ 12.5 kglık kutularda ihraç ediyor. Kendi aralarında amansız bir rekabet, fiyat kırımları ve alivre satış yaşanıyor. Kayısı üreticisini soracak olursanız tüccardan pek farkı yok. Onlarda babadan gördüğü yöntemlerle kayısı tarımı yapıyor. Modern tarımdan bihaber. Kendisini geliştirmek fazla bir çaba gösterdiğini söylemek zor. Perişan bir durumda ve birilerinin gelip kayısının sorunlarını çözmesini bekliyor. O beklenenin gelmeyeceğini, çözümün kendi gücünde ve birlik olmada saklı olduğunu bilmesine rağmen yine de bekliyor. Harekete geçmek için hiçbir çaba göstermiyor