Yazar, eğitimci, gezgin Fikri Demirtaş, her yıl 22 Mart’ta kutlanan Dünya Su Günü nedeniyle Malatya Turgut Özal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bayram Murat Asma ile “kayısı ve suyun hayati ilişkisini” ele alan bir söyleşi gerçekleştirdi.
Yazısına “Sayın Prof. Dr. Bayram Murat Asma, İnsanlığın en temel yaşam kaynağı olan tatlı suyun önemine dikkat çekmek ve bu kıymetli hazinenin sürdürülebilir yönetimine odaklanılmasını sağlamak amacıyla Birleşmiş Milletler tarafından her yıl 22 Mart'ta kutlanan Dünya Su Günü'nde, Malatya'mızın en değerli mirası kayısı ve suyun hayati ilişkisini ele almak üzere sizinle bu özel söyleşiyi gerçekleştirmekten büyük onur duyuyorum.
Suyun, yaşamın ve bereketin simgesi olduğu bu anlamlı günde, Malatya Turgut Özal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Öğretim Üyesi olarak, kayısı yetiştiriciliğindeki engin bilgi birikiminiz ve su kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı konusundaki değerli çalışmalarınızla, bu söyleşinin hem Malatya'mız hem de ülkemiz için aydınlatıcı olacağına inanıyorum.
Kayısının, Malatya'mızın sadece ekonomik değil, aynı zamanda kültürel ve sosyal dokusunun da ayrılmaz bir parçası olduğu gerçeğinden hareketle, suyun bu değerli ürün üzerindeki etkilerini ve geleceğe yönelik sürdürülebilir yaklaşımları sizinle birlikte ele almak, bu özel günün anlamını daha da derinleştirecektir.
Eğitimci, araştırmacı ve yazar kimliğimle, Fikri Demirtaş olarak, kayısı konusundaki derin bilgi birikiminizi ve Malatya'ya olan tutkunuzu yakından takip ediyorum.
Ulusal ve yerel basınımızda kayısı üzerine kaleme aldığınız değerli makaleler ve yayınladığınız onlarca kıymetli eser, kayısının sadece bir meyve olmadığını, aynı zamanda Malatya'nın kültürel ve ekonomik kimliğinin de bir parçası olduğunu bizlere gösteriyor.
Özellikle, Malatya Kayısısı 'Malatya Apricot ' adlı eserinizin, Malatya İl Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde görev yapan araştırmacı-yazar, çevirmen, rehber Bülent Korkmaz tarafından İngilizceye çevrilerek İsveç'te düzenlenen 'Gourmand World Cookbook Awards 2023' yarışmasında birincilik ödülü kazanması, kayısımızın uluslararası arenada hak ettiği değeri bulduğunu bir kez daha kanıtladı. Bu vesileyle, bu önemli başarıdan dolayı sizi ve emeği geçen herkesi yürekten tebrik ediyorum.” cümleleriyle başlayan Demirtaş’ın Asma’ya yönelttiği sorular ve aldığı cevaplar şöyle:
Demirtaş: Okuyucularımızın sizi daha yakından tanıması adına, kısaca özgeçmişinizden ve kayısı üzerine kaleme aldığınız eserlerin konularından bahseder misiniz?
Asma: Öncelikle hoş geldiniz. Yaşamın temel bileşeni, tüm canlılar için hayati önem taşıyan bir konuya dikkat çektiğiniz için teşekkür ederim.
Malatyalıyım. Malatya Turgut Özal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümünde öğretim üyesi olarak görev yapmaktayım. Uzun yıllardan beri tarımın içindeyim. Özellikle Malatya Kayısısının geliştirilmesi, yurtiçi ve dışında tanıtımı, ıslah, konusunda mesai arkadaşlarımla birlikte çalışmalar yapıyorum. Son yıllarda iklim değişikliği üzerine yoğunlaştım. Malatya Turgut Özal Üniversitesinde “İklim Değişikliği ve Tarım” adlı bir ders veriyorum. Şimdilik öğrencilerime yönelik bir ders notu hazırladım, notları biraz daha zenginleştirirsem ve ihtiyaç da olursa kitap haline getirilebilir.
Kayısı konusunda yayınladığım eserler aslında bir nevi ihtiyaç sonucu ortaya çıktı. Doktora yaptığım 1990”lu yıların başında kayısı ile ilgili yazılmış güncel bilgiler içeren kitap, yayın yok denecek kadar azdı. Tezi yazarken çok zorlandım. Bu soruna bir çözüm bulmak ve kayısı sektöründe çalışan mühendis ve teknisyen meslektaşlarımın ihtiyacını karşılamak için “Kayısı Yetiştiriciliği” adlı ilk kitabımı 2000 yılında kendi imkanlarımla yayınladım. Zamanla kitapların sayısı arttı. Tek veya ortak yazarlarla birlikte 13 kitap yayınlandı. Halen üzerinde çalıştığım başka projeler var. Bugün itibariyle Malatya Kayısısının anavatanı, tarihçesi, yayılışı, tür ve çeşitleri, gübrelemesi, budaması, hastalık ve zararlılarla mücadelesi, ekonomisi, kükürtleme, kurutma, yemeği, tatlısı, kültürü, edebiyatı ve daha aklınıza gelecek kayısıyla ilgili her konuyu anlatan kitaplar var. Yaptığım hesaplamaya göre, Malatya Kayısı son 50 yılda ülke ekonomisine toplam 15 milyar dolardan fazla döviz kazandırmış. Malatya’yı dünyaya tanıtan, şehrimizin en önemli ürünü, markası olan kayısı için ne yapsak da yine de az kalır.
Demirtaş: Malatya’nın su kaynaklarının mevcut durumu hakkında neler söyleyebilirsiniz? Mevcut su kaynaklarımız kayısı tarımı için yeterli mi?
Asma: Malatya su kaynakları bakımından oldukça şanslı bir il. Dünyanın en büyük ırmaklarından birisi olan ve yaklaşık 4,5 milyon yıldan beri var olduğu tahmin edilen Fırat, ilimiz sınırları içeresinde yer almaktadır. Karakaya Baraj Gölünde yaklaşık 9 milyar ton tatlı su var. Ayrıca, Tohma, Sultansuyu, Kuruçay, Beylerderesi, Derme, Horata, Elemendik, Pınarbaşı, Şiro Çayı, Sürgü Çayı, Ayvalı gibi çok sayıda büyük ve küçük akarsu ve dereler mevcut. Malatya’nın su potansiyeli yaklaşık 3 milyar ton olup kişi başına düşen su miktarı 1.375 ton ile Türkiye ortalamasının biraz üzerindedir. Malatya’da 8 adet tarımsal sulama barajı ve 16 adet sulama göleti bulunmaktadır. Başta DSİ olmak üzere eski İl Özel İdaresi üzerinden devletimiz tarımsal sulama için çok önemli yatırımlar yapmıştır.
Malatya Tarım Orman İl Müdürlüğünün verilerine göre, Malatya’da 218 bin hektar sulanabilir tarım arazisinin yaklaşık %80”inde sulama yapılmaktadır. Bu oldukça yüksek bir orandır. Kayısı tarımının yapıldığı alan 90 bin hektardır. Malatya’da sulanan arazilerin büyük bölümünde kayısı yetiştiriciliği yapılmaktadır.
Demirtaş: İklim değişikliği nedir? İklim değişikliği konusunda biraz bilgi verir misiniz?
Asma: İklim değişikliği, küresel anlamda soğuma ve ısınmayı ifade eder. Yani dünya ikliminin uzun vadede değişmesidir. Dünyanın jeolojik zamanları içeresinde çok sayıda iklim değişikliği meydana gelmiştir. Pongola, Huronian, Kriyojeniyen, Hırnatian, Karoo ve Antarktika buzullaşması mevcuttur. Bu buzullaşmalardan Huronian günümüzden 2-2,5 milyar yıl önce meydana gelmiş ve yaklaşık 300 milyon yıl sürmüştür. Diğer buzullaşmaların süresi 1 ile 150 milyon yıl arasında değişmektedir.
İnsanoğlunun avcı-toplayıcılıktan yerleşik hayata geçmesi, tarım devrimini yapması yine iklim değişikliği sayesinde olmuştur. Yaklaşık 110 bin yıl sürdüğü iddia edilen Pleistosen buzullaşması günümüzden 20 bin yıl önce sıcaklığın 2,5-3 C artması sonucu sona ermiş ve insanoğlu ilk ve en büyük devrimini yapmıştır.
Bunların dışında, tarihsel süreç içerisinde diğer buzullaşmalara göre çok kısa sayılacak 6-8 arasında iklim değişikliği meydana gelmiştir. Halen içeresinde yaşayarak tecrübe ettiğimiz iklim değişikliği en dramatik olandır. Zira diğer iklim değişikliklerinde insanoğlunun herhangi bir etkisi bulunmamaktadır. Ancak son iklim değişikliğin ortaya çıkma sebebi insan kaynaklı olmasının dışında değişikliğin inanılmaz bir hızda gerçekleşmesi düşündürücüdür. Fosil yakıt kullanımı, ormanların yok edilmesi, tarımsal ve endüstriyel uygulamalar, CO2 ve metan gazlarında meydana gelen artış küresel ısınmanın başlıca sebepleridir.
Demirtaş: İklim değişikliği, Malatya’da kayısı yetiştiriciliğini nasıl etkiliyor? Özellikle kuraklık tehdidi karşısında ne tür gözlemleriniz ve verileriniz var?
Asma: Küresel ısınma ve iklim değişikliği tüm canlılar gibi kayısı ağaçlarını da olumsuz yönde etkilemektedir. İklim değişikliği ya da başka bir ifadeyle iklim anormalliği diğer meyve ağaçları gibi kayısının da verim ve kalitesini düşürmektedir. Yaz aylarının daha uzun ve daha sıcak geçmesi kayısı ağaçlarının su tüketimini artırmakta; yeterli sulama yapılmayan kayısı bahçelerinde çiçekler sağlıklı gelişememekte, verim düşmektedir. Kayısı kuraklığa dayanıklı bir bitki olarak bilinmekle birlikte ticari bir üretim için kayısı ağaçlarının mutlaka 5-10 kez sulama yapılması gerekmektedir. Malatya’da Hekimhan, Darende ve Doğanşehir’de 1.300-1.800 metre rakıma sahip alanlarda Kabaaşı kayısı çeşidiyle sulama yapılmaksızın kayısı tarımı yapılmaktadır.
Demirtaş: Ancak gelecekte küresel ısınmanın devam etmesi durumunda nasıl sorunlarla karşılaşırız, kuruda kayısı tarımı devam eder mi?
Asma: Verim ve kalite nasıl değişir? Şimdiden kesin bir şey söylemek oldukça zor. Ancak Malatya’da bu konuya önem verilmesi, araştırmalar için kaynak ayrılması gerekmektedir.
Demirtaş: Küresel ısınma ve yağış rejimlerindeki değişimler, kayısı üretimini nasıl etkiliyor? Gelecekte bizleri ne tür riskler bekliyor?
Asma: Kışların ılık geçmesi meyve ağaçlarında kış soğuklama ihtiyacının karşılanmaması sorunuyla karşılaşma riskini de beraberinde getirmektedir. Çok şükür Malatya’da kayısı çeşitlerinin soğuklama ihtiyacı konusunda şu an bir sıkıntı bulunmamaktadır. Ancak yarın ne olur biz de bilmiyoruz. Mesela Fransa, İtalya, İspanya ve diğer Akdeniz ülkelerinde kayısı çeşitlerinin soğuklama ihtiyacının karşılanmaması ciddi bir sorun. Ülkemizde ise ılık geçen kış mevsimi sonrası Hatay, Mersin, Antalya gibi sahil illerimizde kayısı ağaçlarının çiçek açması gecikmekte, ya da çiçeklenme de sorunlarla karşılaşılmaktadır.
Demirtaş: Malatya’da yetiştirilen farklı kayısı çeşitlerinin (Hacıhaliloğlu, Kabaaşı vb.) su ihtiyacı farklılık gösteriyor mu? Kayısı ağaçları yaşlarına göre bir ağaç için ne kadar su kullanılmalı ? Çiftçilere bu konuda hangi sulama yöntemlerini önerirsiniz?
Asma: Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümünde yapılan kapsamlı bir doktora çalışmasında Kabaaşı ve Hasanbey çeşitlerinin kuraklığa karşı toleranslı, Hacıhaliloğlu çeşidinin ise hassas olduğu belirlenmiştir. Benzer sonuçlar Kayısı Araştırma Enstitüsünde yapılan araştırmalardan da elde edilmiştir.
Kayısı ağacının su tüketimini çeşit, iklim, yağış, toprak, ağacın yaşı ve ürün miktarı gibi çok sayıda faktör etkiler. Basınçlı sistem ile yapılacak sulamalarda yüksek su tasarruf sağlanır. Dünyanın birçok yerinde meyve bahçelerinin sulanmasında damlama sulama sistemi tercih ediliyor. Doğrusu da bu zaten. Malatya’da yaygın olarak kullanılan mini sprink sulamadan damlama sulamaya geçilmesi gerektiğini düşünüyorum. Yaklaşık olarak söylemek gerekirse, damlama sulama sistemiyle 3-5 yaşındaki bir fidan için 10-15 ton/yıl, verim çağındaki bir kayısı ağacı için 30-45 ton/yıl su yeterlidir. Ancak salma sulama sisteminin verimi düşük ve su kaybı fazladır. Bazı üreticilerimiz bu su miktarından çok daha fazla suyu kullanıyor, yani israf ediyor.
Demirtaş: Kayısı ağaçlarının farklı gelişim dönemlerinde (çiçeklenme, meyve tutumu, olgunlaşma ve hasat) su ihtiyacı nasıl değişiyor? Çiftçilerin bu dönemlerde dikkat etmesi gereken kritik noktalar nelerdir?
Asma: Malatya’da genel olarak kayısı bahçelerinin sulamasına mayıs ayının ikinci yarısı başlanır, Ekim ayının ikinci haftası son verilir. Hasada yakın kayısı ağaçlarının su tüketimi artar. Diğer birçok meyvede olduğu gibi kayısı ağaçlarında da Nisan ayından itibaren yaprak koltuklarında bir sonraki yılın meyveleri oluşmaya başlar. Eğer kayısı ağaçlarının sulama ve gübrelemesi iyi yapılmazsa gelecek yılın verimi de tehlikeye girer. Üstelik bitkiler insanlardan çok farklıdır. Kayısı ağaçlarına ne kadar özen gösterirsen, gübre ve suyunu zamanında verirsen o kadar fazla ve kaliteli ürün verir size. Yani kayısı ağaçları son derece vefalıdır.
Demirtaş: Malatya’daki farklı toprak tipleri kayısı ağaçlarının su ihtiyacını nasıl etkiliyor? Çiftçilerin toprak yapısına uygun sulama yöntemleri belirlemesi neden önemlidir?
Asma: Bu konuda Malatya’da veya ülkemizde bir araştırmaya rastlamadım. Ancak kumlu toprakların su tutma kapasitesi düşük olduğu için sık sık sulama yapılmalıdır. Kayısı ağaçları daha çok kireçli topraklardan hoşlanır. Bu yapıdaki topraklarda 15-20 günde sulama yapmak yeterlidir.
Demirtaş: İklim değişikliği ve kuraklık karşısında kayısı ağaçlarının su ihtiyacı nasıl değişiyor? Çiftçiler bu değişime nasıl uyum sağlayabilir?
Asma: Sayın Demirtaş, çok güzel bir soru, aynı zamanda oldukça da zor bir soru. İklim değişikliği derken sanırım siz küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliğini kastediyorsunuz. Ancak bir de küresel soğumaya bağlı iklim değişikliği var. İkisi birbirinden farklı. Küresel ısınmayla birlikte sıcaklık arttıkça buharlaşma ve dolayısıyla yağış da artar. Küresel ısınmayla birlikte nemli alanlar daha fazla, kurak alanlar ise daha az yağış alacaktır. İşte sorun burada başlıyor, yani kurak alanlar daha da az yağış alacak ve çölleşmenin kapısı aralanacaktır. Nemli alanlarda ise sel ve su baskınları artacaktır.
Esas sorun küresel soğumanın getireceği kuraklıktır. Zaten tarihte küresel soğumaya bağlı kuraklıklar Türklerin Orta Asya’daki göçü, Kavimler Göçü ve Roma İmparatorluğun yıkılması gibi kitlesel hareketler soğumaya bağlı kuraklıkla ilişkilidir.
Sorunuza gelecek olursak sıcaklığın artması demek bitkilerin daha fazla terlemesi ve su kaybı anlamına gelmektedir. Yani kayısının su isteği artacaktır. Eğer yeterli su kaynağına sahipseniz küresel ısınmadan korkmanıza gerek yok. Bitkinin morfolojik değişimini özetleyecek olursak, yaprak yüzeyi küçülür, stoma sayısı artar, yaprak etlenir, kalınlaşır, kök sistemi güçlenir, kökler daha derine gitme eğiliminde olur. Kayısı ağaçları daha erken çiçeklenir, çiçeklenme dönemindeki yağışlar monilya ve çil hastalık zararını artırır. Meyve küçülür, kabuk kalınlaşır, şeker artar, asitlik azalır.
İklim değişikliği konusunda sadece çiftçiler değil tüm insanlık bilgi sahibi olmak zorunda. Tatlı ve temiz suyun çok değerli ve oldukça kıt bir kaynak olduğu bilincini ilkokuldan başlayarak her bireye defalarca bıkmadan-usanmadan anlatmak zorundayız.
Suyun yaklaşık %70”nin tarımda kullanıldığını dikkate alırsak suyun verimli kullanılması, israf edilmemesini sadece kayısı üreticilerine değil tüm çiftçilerimize defalarca anlatılması gerekir.
Demirtaş: Kayısı yetiştiriciliğinde en verimli sulama teknikleri nelerdir? Damla sulama, yağmurlama sulama gibi yöntemlerin avantajları ve dezavantajları nelerdir?
Asma: Meyveciliğin modern anlamda yapıldığı her yerde damlama sulama sistemi kullanılmaktadır. Suyun en rantabl kullanıldığı yöntem damlama sulama sistemidir. Diğer sulama sistemlerinde su kaybı artar. Salma sulamada ise su kaybı maksimumdur. Malatya’daki kayısı ağaçların damlama sulama sistemi ile sulanması konusunda kapsamlı çalışmalara ihtiyaç vardır.
Demirtaş: Toprak nemini korumak için hangi malçlama (örtüleme) yöntemleri kullanılmalı? Bu uygulamaların kayısı verimi ve kalitesi üzerindeki etkileri nelerdir?
Asma: Malçlama daha çok sebze bahçelerinde yabancı ot mücadelesi ve su kaybının azaltılması amacıyla uygulanmaktadır. Meyve bahçelerinde uygulaması yeni bir konu. Ben Malatya’da kayısı bahçelerinde malçlama uygulamasına rastlamadım.
Demirtaş: Sulama suyundaki tuzluluk sorunları kayısı bahçelerinde ne derece etkili? Çiftçilerin bu sorunlarla başa çıkması için önerileriniz nelerdir?
Asma: Malatya’da tarımsal sulamada kullanılan baraj, dere veya akarsularda tuzluluk sorunuyla ilgili herhangi bir şikâyet bulunmamaktadır.
Demirtaş: Kayısı üretiminde akıllı sulama sistemlerinin (sensörler, otomasyon vb.) kullanımı ne kadar yaygın? Bu sistemler çiftçilere nasıl bir avantaj sağlar?
Asma: Topraktaki nem miktarını ölçen tansiyometre, yaprak su potansiyelinin ölçülerek sulama zamanı ve miktarının belirlenmesi kayısı bahçelerinde pek fazla uygulanmamaktadır
Demirtaş: Son olarak, Malatya’nın kayısı tarımını sürdürülebilir hale getirmek için çiftçilere, yerel yöneticilere ve araştırmacılara iletmek istediğiniz en önemli mesaj nedir?
Asma: Tarımsal üretimin devamlılığı ve gıda güvenliği için tatlı su kaynakları çok önemlidir. Dünya nüfusu artmakta, kişi başına düşen temiz su miktarı hızla azalmaktadır. Ülkemizde kişi başına düşen su miktarı 1960’lı yıllarda 4.500 tondan bugün 1.300 tona düşmüştür. Bilindiği üzere kişi başına düşen su miktarı 1.000 tondan aşağı ülkeler su kıtlığı çeken ülkeler kategorisinde değerlendirilmektedir. Yani ülkemiz ve Malatya su zengini bir coğrafyada yer almamaktadır. Her an su kıtlığı bizim de kapımızı çalabilir.
Dünyada ve ülkemizde temiz su kaynaklarının yaklaşık 2/3”ü tarımda kullanılmaktadır. Örnek vermek gerekirse 1 litre süt için 1 ton, 1 kg et için 13 ton tatlı su tüketilmektedir.
Eğer insanoğlu bugünkü yaşam konforunu gelecekte de sürdürmek istiyorsa mutlaka suyu tasarruflu kullanmayı alışkanlık haline getirmeli, su verimliğini artırmalı, minimum suyla maksimum üretimi mümkün kılacak teknikler geliştirilmek zorunda. Elbette bu durum kayısı ve diğer meyve türleri için de geçerlidir.
Kısacası, suyu da tıpkı ekmek gibi bir nimet görüp israf etmezsek herhangi bir sıkıntı olmaz. Ancak insanoğlu henüz bu bilince sahip değil.
Demirtaş yazısını “Dünya Su Günü'nün anlamını taçlandıran, Malatya'mızın can damarı kayısı ve suyun hayati ilişkisini aydınlatan bu özel söyleşi için size en derin şükranlarımızı sunarız. "Kayısı ve Su: Hayati İlişki" başlığı altında ele aldığımız bu önemli konuda, engin bilgi birikiminiz ve içtenlikle paylaştığınız değerli görüşleriniz, Malatya'mızın geleceğine ışık tutmuştur. Kayısıya adanmış ömrünüzün bir yansıması olan araştırmalarınız ve yayınlarınız, sadece Malatya için değil, tüm Türkiye için paha biçilmez bir hazinedir. Özellikle, kayısı yetiştiriciliğinde suyun verimli kullanımı, iklim değişikliğinin etkileri ve sürdürülebilir sulama yöntemleri gibi hayati konularda sunduğunuz çözüm odaklı yaklaşımlar, çiftçilerimize ve araştırmacılarımıza rehberlik edecektir.
Sizin gibi değerli bir bilim insanının, Malatya'mızın simgesi kayısıya olan tutkusu ve bu alandaki derin bilgi birikimi, bizlere ilham kaynağı olmuştur. "Malatya Apricot" adlı eserinizin, uluslararası arenada kazandığı başarı, kayısımızın sadece bir meyve olmadığını, aynı zamanda Malatya'mızın kültürel ve ekonomik kimliğinin de ayrılmaz bir parçası olduğunu tüm dünyaya bir kez daha kanıtlamıştır. Bu vesileyle, bu gurur verici başarıdan dolayı sizi ve emeği geçen herkesi en içten dileklerimizle kutlarız. Zaman ayırıp söyleşide sorularımıza verdiğiniz değerli yanıtlar ve kayısıya adanmış ömrünüz için tekrar teşekkür eder, çalışmalarınızda başarılar dileriz.” cümleleriyle tamamladı.
Yazının tamamı ve fotoğraflar şu linkte yer alıyor:
https://fikridemirtas44.blogspot.com/2025/03/kays-ve-su-hayati-bir-iliski.html
Fikri DEMİRTAŞ
KAPAK FOTOĞRAFI: (Soldan sağa) Bülent Korkmaz, Prof.Dr. Bayram Murat Asma ve Fikri Demirtaş