- MTSO Başkanı Erkoç, “Kayısının sorununu sadece bir kurumun çözmesini beklemek doğru değil” dedi.
Malatya Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Başkanı Hasan Hüseyin Erkoç, MTSO yönetim kurulu üyeleriyle birlikte, Malatya Kayısısının Avrupa Birliği Coğrafi İşaret Sertifikası almasıyla ilgili Battalgazi Galip Demirel Çınar Park’ta basın toplantısı düzenledi.
Kayısının Malatya ekonomisinin can damarı olduğunu kaydeden Erkoç, “Malatya Ticaret ve Sanayi Odası olarak 2014 yılında Avrupa coğrafi tescili için müracaat yapmıştık. 3 yılı aşkın bir süre sonrasında Coğrafi İşaret Tescil Belgesi’ni 7 Temmuz itibariyle aldık. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı, Vali, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı, Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı, il başkanı ve kurum amirlerinin katılımıyla tescil belgesi tarafımıza tebliğ edildi” dedi.
“KAYISI, MALATYA’NIN VAZGEÇİLMEZİ”
Erkoç, kayısının Avrupa coğrafi tescil belgesini Malatya üreticisine yansıtmak için çalışmalar başlattıklarını ifade ederek, şunları söyledi:
“Kayısının bu yıl bol olmasından dolayı üreticinin ciddi anlamda mağduriyetini, değişik ortamlarda kamuoyu ile düşüncelerimizi paylaştık. Üreticinin alın terini, emeğini, göz nurunu çok ucuza satıyoruz. Hatta bir ifademde meyve suyu fabrikası sahiplerinin Malatya kayısı üreticileriyle alay ettiğini ifade ettim. Yürekler acısı bir olaydı. Bir taraftan seviniyoruz kayısımıza Avrupa tescil belgesini aldık, diğer taraftan da kayısının ciddi anlamda fiyat istikrarını yakalamamasından dolayı üreticinin mağduriyetini dile getirdik. Kayısı, Malatya’nın vazgeçilmezi; son dönemde sanayileşen, ticari altyapısını geliştiren bir kent olmamıza rağmen kayısıdan vazgeçmemiz mümkün değil.”
“KAYISININ SORUNUNU BİR KURUMUN ÇÖZMESİNİ BEKLEMEK DOĞRU DEĞİL”
110 ülkeye kayısı ihracatı gerçekleştirildiğini hatırlatan Erkoç, “İhracatçılarımızın emeğine, yüreğine sağlık. Kayısıyı 110 ülkeye satıyorlar. Ama şunu da ifade etmeden duramayacağım; özellikle bu yıl kayısının bol olmasından dolayı kayısı ihracatı yapan firmalarımızdan istirham ve ricamız, üreticinin mağduriyetinin önüne geçme noktasında biraz daha fiyatı kırmama hususunda duyarlı hareket etmeleri, üreticilerimizi ve bizleri de sevindirir. Bu noktada ben umuyorum ki ihracatçılarımızda bu hassasiyete dikkat edeceklerdir. Gereken yaklaşımı gösterip, üreticinin alın terini, emeğini daha yüksek fiyatlarda Avrupa’ya pazarlamak için bir gayret içerisinde olacaklardır. Bu konuyla ilgili de yine değişik çalışmalarımız var. İnşallah netice alırız. Çünkü bu sene kayısı bol olduğu zaman fiyatın aşağıya çekilmesi, kayısı az olduğu zamanda fiyatın yükseğe çekilmesi ciddi anlamda tüketiciler noktasında da sıkıntı yaratıyor. Biz, il olarak öyle bir şey yapmalıyız ki kayısının stok ve fiyat istikrarını yakalama noktasında alıcılara da güven oluşturmalıyız. Malatya’nın tüm katmanlarıyla beraber bunu gerçekleştirme noktasında ortak hareket etmemiz lazım. Kayısının sorununu sadece bir kurumun çözmesini beklemek doğru değil. Malatya’da üreticiden tutun tüketici, ihracatçıya kadar herkesin, bütün kurumlarımızın kayısı ile ilgili üzerine düşen görevler var. Bu görev şuuru içerisinde hareket edersek, biz kayısımızı istediğimiz noktaya taşırız. Övündüğümüz 350 milyon dolarlık ihracatımızı çok kısa vadede belki bir milyar dolarlara rahatlıkla çıkarabiliriz. Ama bunu sahiplenmemiz lazım. Bunun sahibi de bütün Malatyalılardır. Sadece Ticaret ve Sanayi Odası değil, Malatya’nın tüm kurumları herkesin bu noktada da hassas davranması lazım" diye konuştu.
“BİZİM ÜRÜNÜMÜZ KORUMA ALTINDA”
Erkoç, coğrafi işaret belgesiyle ilgili de bilgiler vererek, şunları kaydetti:
“Biz, 2002 yılında Türk Patent Enstitüsü’ne müracaat ederek, Türkiye coğrafi işaret belgesini almıştık. Daha sonra Avrupa tescili için müracaatta bulunduk ve uzun uğraşlardan sonra Avrupa Coğrafi İşaret Belgesi’ni de Türkiye’de tarım ürünleri içerisinde ikinci ürün olarak aldık. Birinci ürün, Aydın’ın inciri, bizde Malatya kayısısı olarak tescili aldık. Apricot olarak değil, Malatya kayısısı olarak bu tescili aldık. Bizim ürünümüz artık koruma altında. Bundan sonra yapacaklarımız var. Önce bunu kamuoyuyla paylaşmamız lazım. Önümüzdeki süreçte de kayısıyla ilgili coğrafi işaret belgesinden dolayı atacağımız adımlar var. Bunlar ne olabilir, başka illerde, başka coğrafyada üretilen kayısının Malatya kayısısı olarak satılmasının önüne geçmek için bir denetim mekanizmasını oluşturmalıyız. Gümrük ve Ticaret Bakanımız Bülent Tüfenkci’nin öncülüğünde İstanbul ve Ankara’da bir tanıtım programı düşünüyoruz. Yine ihracatçılarımızla bu noktada bir toplantı hazırlığı içerisindeyiz. Bilinçli üretici ortaya çıkarma noktasında da gayretlerimiz olacak. Avrupa tescil belgesini almada bize ciddi anlamda katkı sunan Gümrük ve Ticaret Bakanımız Bülent Tüfenkci’ye, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’na da teşekkür ediyoruz.”
“KAYISININ TANITIMI NOKTASINDA ÇALIŞMALARIMIZ VAR”
Tescil belgesinin alınmasıyla birlikte yaptıkları çalışmalar hakkında da bilgiler aktaran Erkoç, “Biz, hemen bütün süpermarketlere tescil belgesinin fotokopisini gönderdik. ‘Ürünümüz Avrupa tescil belgesini almıştır’ dedik. Ekonomi Bakanlığımıza bu konuyla ilgili yazımızı gönderdik. Onlarında tüm Türk ticari ataşelerine bu belgenin dağıtımının yapılmasını kendilerinden arz ettik. Ayrıca büyükşehirlerdeki hal müdürlüklerinin tümüne bu tescil belgemizi ve yazısını gönderdik. İnşallah tanıtımı daha iyi bir şekilde Malatya olarak yaparsak, kayısımızın zaten ünü belliydi. Ama koruma altına alarak, fiyat istikrarını yakalayarak, üreticinin emeğini biraz daha yukarılara çekmiş oluruz. İnşallah Malatya’mız için, ülkemiz için hayırlı olsun. Tescil belgesi, ciddi anlamda Malatya’nın tanıtımının da öncüsü oldu. İnşallah kısa bir süre içerisinde Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanımız ile Gümrük ve Ticaret Bakanımız Bülent Tüfenkci’nin de katkılarıyla televizyonlarda bir kamu spotu yayınlanmasını hedefliyoruz. Bu noktada da çalışmalarımız var” ifadelerini kullandı
“KAYISININ KADRİNİ, KIYMETİNİ BİLMELİYİZ”
Erkoç, bir gazetecinin ‘kayısıda bir birlik olması’ yönündeki eleştirisine, “Kayısı, Malatya’nın tümünün sorunu. Üreticinin de, ihracatçının da, sivil toplum kuruluşlarının da, yerelinde, hükümetinde sorunu. Hükümetimize sesleniyoruz; kayısının bol olduğu dönemlerde Toprak Mahsulleri Ofisi’nin fındıkta uyguladığı ve başka ürünlerde Milli Eğitim Bakanlığı’nın üzüm ve sütteki uygulamaları, ürünün bol olduğu yıllarda kayısı içinde uygulamasını hep dillendirdik, dile getirdik. Ama bir kez daha ifade ediyoruz; hükümetimiz bu noktada kayısı üreticisinin bu seneki mağduriyetini giderme adına Toprak Mahsulleri Ofisi bu noktada bir alım gerçekleştirirse, bu üreticiyi bir nebze olsun rahatlatacaktır. Biz, kayısımızın bu kalitede dünyada hiçbir yerde üretilen bir ürün değil. Allah, Malatya’ya öyle bir nimet vermiş ki, bu nimetin kadrini, kıymetini bilmeliyiz. Malatya olarak bilmemiz lazım. Hiçbir şeyi boşa gitmiyor. Çekirdeği, kabuğu da dahil hiçbir şeyi boşa gitmiyor. Lisanslı depoculukla ilgili Gümrük ve Ticaret Bakanımız Bülent Tüfenkci’nin bir çalışmaları var. Bizleri yönlendirdiler. TOBB’u, ihracatçılarımızı da işin içerisine katarak; büyükşehir, MTSO, vilayet ve borsayla birlikte lisanlı depoculukla ilgili çalışmalara başladık. Ürün sertifikası noktasında yine bir çalışma var. Bunlar zaman alacak çalışmalar, inşallah kıs zamanda çözüme kavuştururuz. Burada tüm Malatyalıların bu işi sahiplenmesi gerekiyor. Ziraat odalarımıza ciddi anlamda görevler düşüyor. Onlarında üretici birliklerini oluşturma noktasında bir çaba içerisine girmeleri lazım. Atadan, dededen kalma usullerle artık kayısı üretiminden vazgeçip, biraz daha dikim alanlarını daha iyi belirleyip, bu dikim alanlarına göre fidan çeşidini seçip, ona göre bir çalışma yapmamız lazım. Üretici birliklerinin ilçelerde oluşturulması lazım. Orada bir sandık oluşup; işçi dönemi, ilaç dönemi üretici mağdur olmasın diye sandıkta alacağı parayla onların giderlerini karşılayacak, maşı da çok miktarda piyasaya sürmeyecek. Arz ve talebi dengeleyecek bir görevi de üretici birliklerinin oluşturması gerekiyor. Bunun çok yönlü tarafları, ayakları var. İnşallah Malatya olarak bunun takipçisi olacağız. 1. Organize Sanayi Bölgesi’nde bir yatırımcımıza yer tahsisi yaptık. Çekirdeğin kabukları fırınlarda ekmek pişirmek, ısınmak için kullanılırdı. Ama bundan sonra orada aktif karbon üretimine geçeceğiz. Şuanda fabrika yükseliyor. Artık çekirdekte Türkiye’de aktif karbon ihtiva etmesi noktasında en zengin malzeme, bu konuyla ilgili bir yatırımcımızın yatırım yapması bizim adımıza sevindirici bir olay. Sorun büyük ama bu sorun, çözülmeyecek sorun değil. Bilinçli bir üretici profilini ortaya koymak daha sonra devletin zamanı geldiğinde bunu sahiplenmesi ve ihracatçılarımızın da kendi sattıkları ülkelerle ilgili pazar araştırmalarını geliştirerek, daha çok satma noktasında bir gayret içerisinde olmaları, fiyat ve stoku garanti ederek sattıkları taktirde fındıkta olduğu gibi kayısıda rahatlıkla istediğimiz noktaya gelir, üretici de mağdur olmaktan kurtulur” cevabını verdi.
“RİCA VE EMİR MAKAMI DEĞİLİZ”
Bir gazetecinin, “Ticaret ve Sanayi Odası ev sahibidir. Dolayısıyla belirleyici siz olacaksınız. Belirli bir standart yakalandığında, devlete değil, dünyaya 8 değil, 18 dolara satılabilecek. Belirlenen bir kriter olacak ve bunu siz koyacaksınız. O kriterin dışındaki kayısıyı, tescilli kayısının dışında tutabilirsiniz” ifadelerine Erkoç, “Kayısı ile ilgili herkese görev düşüyor. Bu sadece bir odanın görevi değil. Borsanın da, bizimde, üreticinin, yerelinde görevi. Malatya’da kayısıyla ilgilenen herkesin kayısıya sahip çıkması noktasında müşterek hareket etmesi gerekiyor. Ürünün bol olduğu yıllarda, fındıkta ve üzümde yapılan uygulama noktasında fiyatın çok aşağıya çekilmemesi için alınması gereken tedbirler var. Devlette bu tedbirleri dönem dönem alır. Tabi ki biz kayısımızı belirli bir noktaya getirirsek, devlete verme yerine Pazar büyük, dünya pazarlarına yüksek fiyata rahatlıkla satabiliriz. Kayısıyı 8 dolara sattığımız yıllarda oldu. Stok ve fiyatı garanti etmediğimiz için 2-2,5 dolara sattığımız dönemde oldu. Esas olan stok ve arz-talebi dengeleyici unsurları ortaya koyma noktasındadır. Yoksa ‘biz oda olarak kayısıyı şu fiyata çıkarırız’ diye bir iddiamız yok. Burada tüm Malatya’nın sahiplenerek, kayısıdaki fiyat istikrarının ortaya çıkması noktasında herkese görev düşüyor. Biz, rica ve emir makamı değiliz. Biz sadece sorunları ve problemleri ortaya koyarız. Sorunların ve problemlerin çözümü noktasındaki düşüncelerimizi de ortaya koyarız. O düşünceler doğrultusunda atılacak adımlar noktasında ilgililer atacakları adımları atarlar. Yoksa ticaret odası isterse bunun fiyatını şuraya çeker mantığıyla yaklaşırsak, bu popülist bir yaklaşım olur, doğru bir yaklaşım olmaz” diye yanıt verdi.
“KİMSEYE TOP ATMIYORUZ”
Erkoç, bir gazetecinin ‘Yazıhan ve Akçadağ’da kayısı üreticileri ağaçlarını kesiyor, umutları kalmamış, Malatya’daki bürokrasi topu birbirine atıyor’ sözleri üzerine, “Kimse kimseye top atmıyor. Hiç kimse de burada popülist politika yapmıyor. Biz, sadece tescille ilgili açıklama yaptık. Malatya’daki kayısı üreticilerinin sorunlarını da ortaya koyma noktasında duyarlılığımı ortaya koyuyorum. Yoksa biz kimseye top atmış değiliz, aciz değiliz. Herkesin bu noktada üzerine düşen görev olduğunu, Malatya’nın kanayan yarası olduğunu söyledim” dedi.
Güler HAZAR, Ferdi DURDU- Yeni Malatya Gazetesi, malatyahaber.com