CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Eğer insan kanı içmekten hoşlanıyorsanız, buyurun silah gönderin. Ama insanlık bizim temel formumuzdur, insanlık neyi gerektiriyorsa onun gereğini yapacağız diyorsanız ne PKK'ya ne onun uzantılarına, ne IŞİD'e ne onun uzantılarına, ne El-Nusra’ya ne de onun uzantılarına silah göndermeyin. O nedenle Biz Rusya'yı da Amerika'yı da uyarmak zorundayız" dedi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM’deki grup toplantısında yaptığı konuşmada, "Herkesin şunu rahatlıkla söylemesi gerekir. İyi ki varsın CHP. Çünkü, CHP demek cumhuriyet demektir, demokrasi demektir. CHP demek gençlere siyasette yer açmak demektir. CHP demek Türkiye demektir" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ile ilgili yaptığı eleştirilere ilişkin konuşan Kılıçdaroğlu, "Bugün, daha önceki saatlerde konuşan Genel Başkan, bizim İstanbul İl Başkanımız ile ilgili bir sürü laflar etmiş. Korksun veya korkmasın İstanbul İl Başkanımız bugün onun cevabını verecek. Benimle ilgili bir şeyler söylemiş. Sevgili Erdoğan, güzünü sevdiğim Erdoğan, benden niye korkuyorsun? Ben korkulacak adam değilim. Sen daha uzun boylusun, üstelik sen kendini dünya lideri olarak tanımlıyorsun. Gel karşıma bana söyleyeceğini adam gibi karşıma çık yüzüme söyle" dedi.
Türkiye'nin gereksiz polemiklere ihtiyacının olmadığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Söyleyecek lafın varsa, bütün televizyon kanalları, gazeteciler senin emrinde. Ne arkamdan dedikodu yapıp duruyorsun. 'Dünyadan korkmam' diyor, Bay Kemal'in dediğinden korkuyor. Gelirken doktorlarını, uzmanlarını, politikacılarını yanına al, vallahi tek başıma çıkacağım. Sana yarım saat versinler, 10 dakika bana yeter. Kim haklı kim haksız milletin önünde hesaplaşalım. Dedikodu ile memleket mi yönetilir. Ne derlerse desinler, bu millet şunu söylemeli; İyi ki varsın CHP, sen olmasan gerçekleri öğrenemeyeceğiz diyeceklerdir" diye konuştu.
"Rusya'yı da Amerika'yı da uyarmak zorundayız"
Türkiye’nin dünyanın en güzel coğrafyasında yer aldığını söyleyen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Petrol boru hatları, doğalgaz boru hatları buradan geçer. Bu toprakların bir başka sorunu var, komşular. Orta Doğu’da kan var, acı var, gözyaşı var, dinmiyor bir türlü. Biz Türkiye olarak bütün bu gelişmelerden rahatsızız. İstiyoruz ki hiçbir komşumuzun burnu kanamasın, orada yaşayan vatandaşlar huzur içinde yaşasınlar. Bu coğrafyayı biz bir barış denizine dönüştürelim en büyük arzumuz bu zaten. Biz hükümet edenlere, Ankara'daki beylere önce petrolün tarihini oturun bir okuyun diyoruz. Sonra bölgenin tarihi oturun bir okuyun diyoruz. Bölgede hangi oyunların oynandığını oturun düşünün taşının diyoruz. Bölge bir devletin tek başına yapılandırdığı bir bölge olmaktan çıkmış durumda. Irak’a yapılan saldırı sonrası ne büyük acılar çektiğimizi hepimiz biliyoruz. Suriye'de benzer bir olay yaşanıyor. 3.5 milyon Suriyeli sadece Türkiye'de. Bugün Orta Doğu aktörlerin yönlendirdiği bir Orta Doğu'dur. Oradaki devletlerin elinden ipler çıkmış durumda. Bir ucunda Amerika var, bir ucunda Rusya var, bir ucunda İran, bir ucunda Türkiye var. Bu 4 temel aktörün bir araya gelip Orta Doğu’daki acıyı, kanı ve gözyaşını sonlandırması lazım. Bugün geldiğimiz noktanın en kötü aktörlerinden ve kaybedenlerinden birisi Türkiye. Silah göndermeyin terör örgütlerine dedik, silah gönderdiler. Aynı olayı şimdi ABD yapıyor. Suriye’deki Irak’taki terör örgütlerine silah desteği veriyor. Buradan uyarmak bizim namus borcumuzdur. Eğer insan kanı içmekten hoşlanıyorsanız, buyurun silah gönderin. Ama insanlık bizim temel formumuzdur, insanlık neyi gerektiriyorsa onun gereğini yapacağız diyorsanız ne PKK'ya ne onun uzantılarına, ne IŞİD'e ne onun uzantılarına, ne El-Nusra’ya ne de onun uzantılarına silah göndermeyin. Orta Doğu’ya göndereceğiniz her silah acıyı büyütecektir. O nedenle Biz Rusya'yı da Amerika'yı da uyarmak zorundayız."
"Hükümete de bir sağduyu çağrısı yapmak bizim görevimizdir"
"PKK terör örgütünün Türkiye'de neler yaptığını bütün dünya biliyor" diyen Kılıçdaroğlu, "Türkiye'nin 30 yılı aşkın süredir verdiği mücadeleyi bütün dünya biliyor. Terörden kurtulmak için, bölgeyi terörden arındırmak için her türlü çabayı göstermek bizim görevimiz, İran’ın Rusya’nın Amerika'nın da görevi. Buradan hükümete de bir sağduyu çağrısı yapmak bizim görevimizdir. Orta Doğu’da barış, huzur istiyoruz. Diplomaside hamasetin geçerliliği yoktur. Diplomatik kanalların sonuna kadar zorlanması lazım. El Bab'daki şehit sayımız 70'i aştı. Eğer siz 3 hamle ötesini görmezseniz dış politikayı iyi yönetemezsiniz, dış politikada sadece diğer aktörlerin oyuncağı olursunuz. Bugün Türkiye’nin geldiği nokta budur. Elbetteki Türkiye Cumhuriyeti Devleti kendi geleceğini güvence altına almak zorundadır. O bölgede tampon bölge kurmak oluşturmak zorundadır. Bunlara söylenecek hiçbir lafımız yok. Ama bu noktaya gelinceye kadar izlenen politikalar Türkiye'yi bir batakla karşı karşıya getirdi. Ben defalarca uyardım, arkadaşlarım defalarca uyardı. Sağduyu sahibi eski diplomatlar defalarca uyardılar. Yapmayın yanlış yapıyorsunuz diye. Hayır biz biliyoruz dediler. Hatta Dışişleri Bakanlığını tamamen devre dışı bıraktılar" değerlendirmesinde bulundu.
Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Ege adalarını soruyoruz ya. Ada bize mi ait Yunanistan'a mı ait? Ben soruyorum başka bir zata başka bir zat cevap veriyor. 'Kim teslim etti onlara sor' diyor. Çık adam gibi cevap ver. Keçi Adası bize mi ait, Yunanistan'a mı ait, bu kadar basit. Tehdit etme cevap ver. Ben mangaldan atmam. Türkiye'nin taşına toprağına çakılına biz sahip olacağız. Bir karışı teslim etmek istemiyorum. İstanbul kongresinde söyledim. 2019'da geleceğiz, Süleyman Şah Türbesi'ni kendi topraklarımızda yeniden kuracağız, yeniden götüreceğiz, Türk bayrağını da oraya dikeceğiz. Dış politika hamaset edebiyatı yapılacak bir politika değildir."
"Biz hep birlikte darbeye ve darbecilere karşı direnmek zorundayız"
Bugünün 16 Ocak Basın Onur Günü olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, gazetecilerin 16 Ocak'ı gerçek anlamda bir onur günü kabul ettiğini ama bugünü gerçek anlamda bir sevinç ile kutlayamadığını anlattı. Kılıçdaroğlu, "2019’da yeni bir dönem başladığında sizin özgürlüğünüzü de sağlayacağız. İstediğiniz gibi eleştireceksiniz. Ama müteahhitten para almayacaksınız, örtülü ödeneklerden para almayacaksınız. Herkes özgürce yazacak" dedi.
Kılıçdaroğlu, 20 Temmuz darbesinden sonra 1 milyonu aşkın ailenin mağdur edildiğini öne sürdü.
Hak ve Adalet Platformu’nun 2 bin 173 kişiyle oturup yüz yüze görüşme yaptığını, mağdur ailelerin karşılaştıkları sorunları belirlediğini belirten Kılıçdaroğlu, buna göne mevcut işsizlik oranının yüzde 65 olduğunu ve mağdurların çektiği sıkıntıların en büyüğünün yüzde 92 ile ekonomik sıkıntı olduğunu ifade etti.
OHAL ile ilgili işlerinden atılanların yüzde 99'unun 15 Temmuz öncesi herhangi bir cezai soruşturmaya uğramadığını ileri süren Kılıçdaroğlu, yüzde 50'sinin 15 Temmuz sonrası bulundukları mahallelerden ve şehirlerden ayrılmak zorunda kaldığını iddia etti.
Bugün Kırşehir'de Koç Üniversitesinde tam burslu okuyan Ali Furkan'ın cenazesinin kaldırıldığını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Biz hep birlikte darbeye ve darbecilere karşı direnmek zorundayız. 20 Temmuz'da bu ülkede bir sivil darbe yapıldı. Fiili bir anayasa ihlali var. Anayasa'nın 121. Maddesi, -Bakanlar Kurulu, OHAL'in gerekli kıldığı konularda KHK çıkarabilir- diyor. Vatandaşlarıma soruyorum, taşeron işçilerin OHAL ile ne ilgisi var? KİT’lere kadroyu vereceğiz. Eğitimin, sağlığın, sosyal güvenliğin, arabanın kış lastiğinin KHK ile OHAL’le ne ilgisi var. demek ki fiilen anayasa çalışmıyor" açıklamasında bulundu.
Enis Berberoğlu davası
Enis Berberoğlu davasının bugün görüşüldüğünü ve tutukluluğuna devam kararı verilerek davanın ertelendiğini aktaran Kılıçdaroğlu, "Ankara'daki beylerin arzusu üzerine orada esir olarak tutulduğunu da gayet iyi biliyoruz. Bir mahkeme karar verdi ama mahkemenin kararları iktidarın hoşuna gitmediği için 2 hakim değiştirildi. Bylock kullandı diye 11 bin kişi ya hapse atıldı ya da görevlerinden alındı. Ergenekon ve Balyoz davalarında da aynı sorun yaşandı. Ergenekon ve Balyoz'da yaşanan dram bugün de benzer şekilde yaşanmaktadır. Tamamının itibarlarının iade edilmesi lazım" şeklinde konuştu.
"HSK'ya bir seslenmek isterim"
Anayasa Mahkemesi’nin Mehmet Altan ve Şahin Alpay kararlarına değinen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"AYM bir karar verdi. Alt mahkeme 'ben senin kararına uymam' diyor. 'Ben gücümü siyasi otoriteden alıyorum' diyor. Bu kararı veren hakimlere sesleniyorum. Siz yarın çocuklarınızın yüzüne bakamayacaksınız. HSK'ya bir seslenmek isterim. Bylock dolayısıyla iki hakim karar vermişti. Dedikleri için sürüldüler. Anayasa'yı dinlemeyen, AYM'yi dinlemeyen hakimlere siz ne yapacaksınız, niye toplanmıyorsunuz, niye karar vermiyorsunuz? Bir yerden talimat mı bekliyorsunuz? O zaman o koltukları terk edin. Adalet dağıtmayacaksınız, adalete ihanet etmeyin. Ya oturun adam gibi karar verin ya da o koltuklardan ayrılın."
Ankara, iha