Kendi kendimize mi yoksa doktor kontrolünde mi kilo vermek daha iyi?
HABERTÜRK’ün hafta sonu ekinde Kürşad Oğuz, adeta bir manifesto niteliğindeki “Tıp Bu Değil” kitabının doktor yazarlarıyla yaptığı söyleşide yer verdiği kitaptaki makalelerden biri tartışma yarattı. Prof. Dr. Gülümser Heper’in kaleme aldığı makalede kilo vermeye çalışan 21 bin 632 kişiyle ilgili bir araştırmaya göre kilosunun yüzde 10’unu kaybedenlerin veya son 3 yıldır en düşük kiloya ulaşanların sayısı sadece yüzde 15. Kilo kaybeden bu grubun yarısı da ticari bir diyet programına, ilaç tedavisine, kitaplara veya diyet programlarına bağlı kalmadan zayıflamış. Bu araştırma, uzmanlar arasında “Kendi kendine mi yoksa doktor kontrolünde mi kilo vermek daha iyi?” tartışmasına neden oldu. Uzmanlar özellikle obezite sorunu olanların mutlaka doktor kontrolünde kilo vermesi konusunda hem fikirler. Ancak obezite dışında kilo vermek isteyenlerin nasıl bir yol izlemesi gerektiği konusunda uzmanlar farklı düşünüyor. Kimi sağlıklı beslenmeyi öğrenen bireylerin kendi kendilerine kilo verebileceğini, kimileri ise yine de mutlaka bir uzmanın kontrolünde kilo vermesi gerektiğini söylüyor.
‘Obezite tehlikesi olanın önce doktora danışması şart’
Dr. İlknur Arslanoğlu-Çocuk Endokrinoloji Uzmanı, Düzce Ünv. Tıp Fakültesi Öğrt. Üyesi
BİR kere hemdiyet uzmanı veya doktor kontrolünde hemde kendi kendine zayıflayanların oranının birbirine yakın olması doktor kontrolsüz zayıflanabileceğinin garantisi değil. Yüzde 15 zaten başarılı değil, başarısız bir oran. Yüzde 85 ise zayıflayamıyor. Demek ki doktorla da doktorsuz da olmuyor. Bu başarısızlık nereden kaynaklanıyor onu bulmak lazım. Kendi kendine zayıflayanlarda kulaktan dolma bilgileri uyguluyorlar. Doktor kontrolünde ise klasik tıp kitaplarına geçmiş, son 100 yılın hatası diyebileceğimiz bir yanlış diyet yöntemi ile zayıflamaya çalışıyorlar. Dünya Sağlık Örgütü’nün halen benimsediği dengeli beslenme şekli, gıdaların yarısından fazlasının karbonhidratlardan oluşması ve yağların düşük tutulması gerektiğine inanılan bir anlayış. Bu yanlış çünkü aslında beslenmede karbonhidratların en azından yüzde 40’ın altına düşürülmesi lazım. İnsanlara 100 yıldır gazeteden, doktordan komşudan yağları azalt, beslenmenin biraz fazlasını karbonhidratlardan oluştur dendiği için başarısızlık oluyor.
‘Taş devri ve benzeri diyetler yapılabilir’
Prof. Dr. Ahmet Aydın-Taş Devri Diyet Sisteminin Yazarı, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
ÇOK aşırı şişman olanların tedavilerini bir doktor gözetiminde yapmalarında fayda var. Hep düşük yağlı diyetlerle zayıflama diyetleri yapılıyor. Bunun başarılı olmasımümkün olmuyor. Yağı azaltılarak yapılan diyetler zararlı. ABD’de uzun yıllardır yapıldı bu diyetler. 1980 yılında şişmanlık yüzde 33’tü. Yağlı diyetler önerildikten 20 yıl sonra yüzde 66’ya çıktı. Kendi kendine kilo verenlerin ne yapıp da kilo verdiğine bakmak gerekir. Bunu bilmiyoruz. Bir kere kilosunu koruyabilir bunu nasıl yaptığı önemli. Doktora gitmek gerekli değildir. Canan Karatay hocamız ile Taş Devri ve benzeri diyetleri savunuyoruz. Un ve şekerden fakir diyetlerle bu işin halledilebileceğini düşünüyoruz. Klasik diyetlerde kalori azaltırsam zayıflarımdeniyor ama doğru olmuyor. Çünkü insanlar aç kalamıyorlar. 2 ayda veririmbu kiloları diyerek olmuyor. Bunun başarısız olduğunu gördük. Taş Devri diyet sistemi ve Karatay Diyeti, bunlar düşük şeker ve unlu beslenme programıdır.
‘Gereksiz egzersiz yaparlar’
Dr. Gizem Keservuran-Beslenme ve Fitoterapi Uzmanı, GöztepeMedical Park Hastanesi
KENDİ kendine kilo verenler egzersiz yapmış olabilirler. Eğer bir kişi hareketsiz yaşıyorsa, normal beslenmesine devam edip günlük 30 dakika yürüyüş bile eklese kilo verebilir. Tesadüf olabilir, ayrıca ne yapmışlar, eğitim durumu nedir bu verilerin değerlendirilmesi gerekir. Uzman kontrolünde hazırlanmış bir beslenme programını takip etmek daha profesyonel bir yaklaşımdır. Çünkü burada hedef sadece kilo vermek olmamalı, aynı zamanda yaşamınız boyunca kilonuzu korumayı öğrenip sizin kendi hayatınıza uygun beslenme şeklini öğrenmenizdir. Asıl amaç kilo vermekten ziyade kişinin kendi özel ve iş yaşamına uygun bir beslenme biçimini öğrenmesidir. Kişi kendi kendine kilo vermeye çabaladığında eğer daha önce bir danışmanlık aldıysa ve bu doğrultuda bir rota çizdiyse bu olabilir. Ancak medyada duyduğu, okuduğu birtakım kişiye özel olmayan bilinçsiz beslenme tedavileriyle kişiler yağ dokusu kaybı değil, kas dokusu kaybı yaşayabilir. Aç kalarak veya aşırı miktarda kırmızı, beyaz et, hayvansal kaynaklı gıdalar tüketerek zayıflama yollarını seçen bireylerde uzun vadede karaciğer enzim değerlerinin yükselmesi, böbrek fonksiyonlarında aksaklık, gut hastalığı, kan yağlarının yükselmesi gibi sağlık problemleriyle karşılaşılabiliyor.
‘Doğru beslenerek kendi kendimize kilo verebiliriz’
Prof.Dr.Gülümser Heper-Kardiyoloji ve İç Hastalıkları Uzmanı
TOPLUMUN sağlıklı beslenme alışkanlıkları değiştirilerek yeni bir yeme alışkanlığı oluşturuldu. Kilo vermek, bir yaşam tarzı değişikliğini gerektirir. Kitapla, tavsiyeyle olacak şey değildir. Doğru beslenerek kendi kendine kilo verilebilir. Kübalı insanların ortalama ağırlığı diğer toplumlara göre düşüktür. Bunun nedeni aktif hayatın içinde olmaları, işlerine yürüyerek gitmeleri, daha düşük kaloriyle beslenmeleri. Fast food denilen yaşam şekli yeni toplumlar oluşturdu. Fast food sosyal bir hastalıktır. Yaşam şekline dönüştükten sonra bu alışkanlığın kaybedilmesi zordur. Kilo kaybı sosyal projeyle gerçekleşir. Toplumlar beyaz ekmeğe alıştırılarak bir nevi tat duyuları değiştirildi, bunu bozmaları zor. Tam buğday ürünü tüketmek, beyaz ekmekten uzaklaşmak zorundalar. Kapitalist dünyanın getirdiği birtakım kolaylıklar var. Marketten içeriğini bilmediğiniz gıdalar alıyorsunuz. Fast food zincirini kırabilmek devrimciliktir. Kilo almamak önemlidir. Bu da sosyal yeme alışkanlığını değiştirmekle olur. Bunu kişiler de doktorlar da başaramıyor. Bu durum ticari boyuta dönüştürülüyor. Kilo alan kişi bir metadır. Onun üstünde yeni bir sektör oluşturuluyor.
‘Metabolik hastalığı olup olmadığı önemli’
Dr. Ferhan Mantar-Endokrinoloji veMetabolizma Uzm., GöztepeMedical Park Hastanesi
DOKTOR kontrolünde değerlendirdikten sonra doktorun tavsiyeleri ve yönlendirmelerini aldıktan sonra kişi kendisi bir hayat tarzı oluşturuyorsa zaten doğru olan budur. Ama öncesinde doktor kilolu kişiyi değerlendirmeli. Bir metabolik tiroit hastalığı olabilir, bunları değerlendirmeden kendi kendinize kilo verin diye yönlendirmek yanlış olmalı. Önce hekim görmeli bir tedavi gerektiren hastalığı olup olmadığı saptanmalı ve bir diyetisyenin verdiği görüşle yaşam tarzını oturtabilir. Tıbbi beslenme programı, egzersiz ve doktor kontrolü kilo vermede önemli faktörlerdir.
TÜLAY ŞUBATLI/ GAZETE HABERTÜRK