Niyazi Doğan
dogannd@gmail.com
Ya da şöyle soralım:
Malatya Film Festivali kimin festivali değil?
Ama bu sorunun cevabını vermeden önce Malatya Uluslararası Film Festivali(MUFF)'ne dair bugün kadar yazdıklarımızı takip etmeyenler için şunu hatırlatmamız gerekecektir:
Film festivalleri ve benzeri sanatsal eylemlerin / aktivitelerin şehrin kültürel dokusuna yaptığı / yapacağı katkıları, bu anlamda başarılı örnekleri gibi bir rota izlemesi halinde Malatya Film Festivali’nin Malatya’nın şehir kimliğinin sanatsal boyutuna derin bir zenginlik kazandırabileceğini / sinema emekçilerine yapabileceği özendirme ve katkıyı defalarca yazdım.
Bu yüzden bugün öyle derin entelektüel çözümlemelere girme gereği duymadan / kelimeleri, kelimelerin acıtma dozunu ayarlama ihtiyacı hissetmeden kullanacağız.
Sorumuzu yineleyelim öyleyse:
Malatya Film Festivali kimin festivali değil?
Malatya Film Festivali eski bir valinin, bir grubun, birkaç danışmanın, bir derneğin, festival lobilerinin, festival avcılarının festivali olabilir.
Kimilerinin bir yerlere para aktarmak üzere ürettiği trilyonluk bir harcama mecrası da olabilir.
Ama şunu artık çok iyi biliyoruz: Malatya Film Festivali Malatya’nın festivali değildir.
İddia ediyorum / ileri sürüyorum: Malatya Film Festivali’nin adı dışında Malatya ile herhangi bir bağı / bağlantısı / ilişkisi / aidiyeti yoktur.
Bu bağ / bu bağlantı / bu aidiyet kimliği 3 yıldır yaratılmadı.
Bilinçli ya da bilinçsiz diyerek manevra alanı bırakacak bir ifade kullanmayacağım.
Bilinçli bir tercih ile, festival lobicilerinin kapalı kapılar ardından yürüttüğü organizasyonların doğal sonucu olarak Malatya Film Festivali, hiçbir zaman bu şehre ait kılınmadı.
Bu yönde bir çaba harcanmadı.
Çünkü, belirli bir grubun kontrolünden çıkmaması / geniş / farklı toplumsal kesimlerin üzerinde söz sahibi olabileceği bir festival olmaması gerekiyordu.
Bu yüzden daha önce de defalarca yazdığımız gibi, yaklaşık 2 milyon TL’lik hatırı sayılır bir bütçesi olan film festivalinin hazırlık sürecinin hiçbir aktivitesi Malatya’da gerçekleştirilmedi.
Sözde Malatya’yı Türkiye’nin ve dünyanın gündemine taşıyacak olan organizasyon için Malatya’da 5 dakikalık bir basın toplantısı bile yapılmadı.
Geçen yıl Ankara-İstanbul hattında kotarılan işler, bu yıl İzmir-İstanbul hattında pişirildi.
İki yıldan bu yana tekrarlanan yanlış, ısrarla / bilerek ve isteyerek bu yıl da tekrarlandı.
Film festivalinin 3.’sünün tanıtım toplantısı Malatya’da değil, İstanbul’da yapıldı.
Siz bugüne kadar Antalya Valisi’nin, ya da Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı’nın Altın Portakal için Antalya’yı bırakıp İstanbul’a giderek festivalin tanıtım toplantısı yaptığını duydunuz mu?
Duyamazsınız, çünkü film festivali hangi şehirde yapılıyorsa hazırlık süreci o şehirde yürütülür ki, festival ile şehir bütünleşmesi gerçekleşebilsin / şehir festivalle amaçlanan sanatsal uzaklıkları yakın edebilsin / içselleştirebilsin…
Ha, unutmadan, haklarını teslim edelim: Bu yıl festivali organize eden İzmir Sinema Derneği adresli Kayhan Kırmızıgül’e ait şirket işi bir adım daha ileri götürdü ve festivalin Yaşam Boyu Onur Ödülü’nü de İstanbul’da verdi.
Festivali 2 milyon TL karşılığında yöneten bu kafa gelecek yıl da film gösterimlerini, atölye çalışmalarını İstanbul ya da İzmir’de yapma kararı alır ve İstanbul’a film izleme turları düzenlemeye kalkışırsa şaşırmam. Durum o kadar trajikomik yani…
Festivalin kente ve kentin insanlarına ait kılınmamasının normal sonucu olarak festivale dair bir hafıza da oluşmadı Malatya’da ve sanat çevrelerinde.
O kadar ki, Ekim ayında İstanbul’da MUFF 3 için yapılan tanıtım toplantısında onur ödüllerinin verileceği isimler açıklandıktan sonra, toplantıya katılan bir sanatçı ‘Onur ödülü verilecek isimler arasında Erol Günaydın da olmalıydı. Neden Erol Günaydın gibi bir sanatçı bu ödüle layık görülmüyor?’ şeklindeki sorusuna medya karşısına çıkan festival komitesi “Siz bilmiyor olabilirsiniz ama, bu festivalin ilk onur ödülü Erol Günaydın’a verildi” şeklinde bir cevap veremiyor.
Çünkü, soru sorulan, soruyu soran kadar bilgisizdir.
Çünkü, sorunun muhatapları, yani festival komitesi MUFF'un geçmişini bilmiyorlar, hafızasındaki olaylara, gelişmelere vakıf değiller. Harcanması gereken bir para var ve o süreci tamamlıyorlar sadece.
Malatya Film Festivali’nin Malatya’ya ait olmadığını her vurguladığımda ve yazdığımda kimi okuyucular da beni eleştiriyor ve ‘Festival konusundaki eleştirilerine biz de katılıyoruz. Malatya adına yapılan bir festivalde film gösterimleri dışında Malatya’nın bütünüyle devre dışı bırakılması anlaşılır bir tutum değil. Ama korkarız bu yazılar yüzünden festivalin 4.’sü ve devamı olmayacak’ sözleri ile sitem ediyor.
Ben de eleştirilerime katılmakla birlikte herşeye rağmen festivalin devam etmesini isteyen bu okuyuculara cevap olarak ‘Milyonlarca lira para harcanıyor olsa da, Malatya Film Festivali’nden bir Oscar, bir Cannes performansı elbette beklemiyoruz. Hatta bir Altın Koza ya da bir Altın Portakal performansı da beklemiyoruz. Sadece Adana ve Antalya’nın felsefesine biraz olsun yaklaşılsın ve bütçe olanakları doğrultusunda Malatya’nın sahipleneceği adam gibi bir festival yapılsın’ diyorum.
Zaten bu haliyle festivalin varlığı ile yokluğu arasında bir fark yoktur. Festivalin geçmiş 2 yılında festival kapsamında sinema salonlarında gösterimi yapılan filmler, çoğunlukla boş koltuklara oynadı. Filmler halka ulaşmadı. Halk bu şehirde bir film festivali yapıldığına yönelik bir atmosfer yaşamadı. MUFF 1'de açılış filmini tek bir kişi bile izlemedi. MUFF 2'de kültür merkezinde gösterilen filmlerin büyük bölümünü 3-5 kişi izledi.
Önemli olan bir fark yaratmak, ayrıcalıklı bir uslup geliştirmek, bir festival markası inşa etmek ve sinema dünyasına / sinema emekçilerine / sinemaseverlere samimi anlamda katkı sunmaktır. Bunun dışındaki amaçlarla yapılan bir film festivali dünya ölçeğinde sayısı 4500’ü aşan film festivalinden biri olmanın ötesine geçemeyecektir.
Siz bir fark yaratmak ve sanatsal bir marka inşa etmek yerine herhangi bir festival olmayı tercih ederseniz tonlarca para harcayarak davet ettiğiniz misafirleriniz de size buna göre muamele yapar: SİYAD üyesi bir sinema eleştirmeninin geçtiğimiz yılki festivalde ilk gösterimi yapılan bir filmde salonu rahatsız edecek şekilde horul horul uyuması gibi…
Akredite Kafasının Hortlatıldığı Festival
Bu festivalin Malatya ile bağının olmadığına dair temellendirici unsurları saydım ama festival komitesi bu unsurları yetersiz görmüş olmalı ya da tezlerime katkı sunmak istiyor olmalı ki, Malatya yerel medyasının film festivalinin açılış törenini izlemesine sansür olarak nitelenecek bir kısıtlama getirdi.
Festivalin Malatya ile bağını bütünüyle koparacak bu sansüre göre, yerel basın kuruluşlarına akredite sistemi uygulanacak ve akreditesi uygun görülen sadece 1 basın mensubu salona alınacak.
Festivalin katı devletçi yönünü daha önce de vurgulamış ve eleştirmiştik. Ancak, festival komitesinin Ahmet Çalık’ın A Haber TV’sinin açılış törenini canlı yayınlıyor olmasını bahane ederek yerel gazetecilere getirdiği kısıtlama ve daha utanç verici olanı akredite sistemi uygulaması, festivalin devletçi kafasının ve festivalin rantını heybelerine akıtan festival organizatörlerinin tepeden bakan hastalıklı anlayışının bir başka tezahürüdür.
Akretidite edilmiş olmak güvenilirliği onaylanmış anlamına geliyor. MUFF 3’ü organize eden İzmir Sinema Derneği adresli Kayhan Kırmızıgül’ün şirketi Malatya’nın parası ile Malatyalı gazeteciye 28 Şubat’ın militarist kafası ile akredite uyguluyor ve bir lütuf olarak sadece 1 gazetecinin akredite edileceğini duyuruyor.
İstanbul’dan gelen foto muhabirinin ayağına kırmızı halılar seriliyor, yerelin emekçi gazetecisine yasak getiriliyor şehrinin film festivalinde…
MUFF'un sansürcü kafası bu yıl sadece akredite olayı ile sınırlı değil elbet. Yeni Şafak'da istifa etmeden önce MUFF Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması için juri üyesi olarak davet edilen sinema yazarı Ali Murat Güven, Yeni Şafak'daki yazısında 'SİYAD Çetesi' nitelemesini kullandığı gerekçesiyle, Alin Taşçıyan'ın kaprislerine kurban edilir ve Ali Murat Güven'in juri üyeliği herhangi bir gerekçe gösterilmeden iptal edilir. Yani festivalleri tekeline alan SİYAD'ın isteği üzerine SİYAD üyesi olmayan Ali Murat Güven'e sansür uygulanır.
Valisini Yalanlayan Valilik ve Festival Danışmanı
Festivale dair yazıları takip edenler hatırlayacaktır. Malatya Film Festivali Nereye? başlıklı bir önceki yazıda festivalin bütçesinin yaklaşık 2 milyon TL olduğunu yazmış ve bunun Kayısı Araştırma Geliştirme ve Tanıtma Vakfı üzerinden finanse edildiğini yazmıştık. Festivale dair kamuoyuna açıklanmayan hususları öğrenmek amacıyla 10 soru yönelttiğim Valilik ve MUFF Basın Danışmanı Hüseyin Namık Yıldırım, günler sonra gönderdiği cevapta festivalin Kayısı Araştırma Geliştirme ve Tanıtma Vakfı tarafından organize edildiğini, bütçenin 2 milyon TL değil 800 bin TL olduğunu bildirdi.
MUFF Basın Danışmanı Yıldırım’ın bu cevabına göre, iki kişiden biri yalan söylüyor: Ya eski Vali Ulvi Saran ya da kendisi. Çünkü şu anda Kamu Düzeni ve Kamu Güvenliği Müsteşarı olan eski vali Ulvi Saran, Malatya’dan ayrılmadan kısa süre önce basın mensupları ile vedalaşmak amacıyla düzenlediği iftar yemeğinde film festivali bütçesinin 2 milyon TL olduğunu açıklamış ve tüm parasal işlemlerin de bitirildiğini açıklamıştı.
Bu durumda şu soruyu sormak hakkımızdır diye düşünüyorum: Kim doğruyu söylemiyor? Eski Vali Ulvi Saran mı MUFF Danışmanı Hüseyin Namık Yıldırım mı?
MUFF Basın Danışmanı Yıldırım’ın festivalin Kayısı Araştırma Geliştirme ve Tanıtma Vakfı tarafından organize edildiğini vurgulamasına rağmen, vakıftan tek kuruş para çıkmadığını söylemesi ise bir başka çelişkidir.
Kayısı Araştırma Geliştirme ve Tanıtma Vakfı’ndan tek kuruş para çıkmıyorsa, neden bütün akçeli işlemler vakıf üzerinden yapılıyor?
Bu sorunun cevabı şimdilik yok.
Çünkü Vali Vasip Şahin, eski Vali Ulvi Saran’ın başlattığı yanlış işleri düzeltmek konusunda henüz bir irade ortaya koyabilmiş değil.
Ulvi Saran’ın hukukiliği çok tartışılan tüm işleri kendisi buradaymışçasına -Ki hala Ankara’dan Malatya’da başlattığı projelere müdahelesini sürdürdüğünü biliyoruz- devam ediyor.
Malatya’ya layık görülen bu ibretlik manzara dahilinde MUFF yarın açılış töreni ile başlıyor.
Her şeye rağmen, iyi seyirler.