Türk Ocakları Malatya Şubesi'nin haftalık sohbet toplantılarının sonuncusunda, İnönü Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof.Dr. Taner Tatar, "Çanakkale'den Geçmek" konulu bir sunum yaptı.
Şube binasında gerçekleştirilen toplantının açılışında konuşan Türk Ocakları Malatya Şube Başkanı Nadir Günata, Türk Ocakları’nın kuruluşunun 105. yılını idrak ettiklerini belirterek, Türkiye’nin bu en eski ve en köklü sivil toplum kuruluşunda hizmet etmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. "20 sene, 30 sene önce söylediklerimizin bugün gerçekleşiyor olduğunu görmek ne kadar doğru bir istikamette olduğumuzu gösteriyor." diyen Günata, sorumluluk makamında olanların bu öngörüye sahip olamamasının üzüntü verici olduğunu kaydetti. BBP Genel Başkanı iken kuşkulu bir şekilde yaşamını yitiren Muhsin Yazıcıoğlu’nu da anan Günata “Biz neysek Muhsin Başkan oydu” dedi.
Daha sonra sözalan Prof.Dr. Tatar, özetle şunları söyledi:
“Çanakkale tarih olmadan yazılan destan!
Denizin iki yakasından tutup, “seni küffara çiğnetmedik, çiğnetmeyeceğiz” dediler. Toprak, açtı bağrını, yiğitleri sinesine sardı. Yahya Çavuş ve aslanlarını yüreğine bastı. Deniz, üzerinde taşıyamadı çelikten zırhlıları; Yüzbaşı Hakkı Bey’in gözünün içine bakıp, ciğerini patlattı; çekti içine ve beş çayını İstanbul’da içmeyi planlayanların kara umutlarını yuttu. Seyyid Onbaşının gülümseyen gözlerini gördü de haklı bir gururla kabardı.
Cephenin bozulduğu an da oldu. Ehl-i salib ümitle doldu. İslâm’ın son kalesinin alp-gazileri yeise boğuldu. Ciğeri yırtılırcasına haykıran Mehmetçiğin “Yetiş ya Muhammed kitabın elden gidiyor” çığlığı duyulmuş ola ki, yeis topallayarak kaçarken, küffar kendi kanında boğuldu. Nihayet işgal son buldu. “Çanakkale Mahşeri” sonrası viran olmuş hanelerde Mücahidler, Muzafferler, Gazanferler doğdu.
Tarih, mekânda ağlar, mekânda gülümser. “Tarihini aksettirebilsin diye çehren / Kaç fâtihin altın kanı mermerle karışmış” (Y. Kemal). Her metrekaresine bir destan düşen hâk-i vatan; toprak diyerek geçemeyeceğimiz vatan kalbinin attığı yer. Kulak verdiğimizde kahraman çocukların sesini duyarız da ayaklarımızın değdiği yer titrer.
En kesif orduların dördü-beşi yüklenirken; silahlar, namlularından kan kusarken; tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya, çelikten donanmayla ufacık bir karaya sarılırken, devleşen gerçek ama atsız kahramanlar destan yaptı. Henüz tarih olmadan destan yazıldı. Kalemine mürekkep diye gözyaşını çeken Koca Akif’in abartı yapmak için hayal kurmasına gerek kalmadı. “Gömelim gel seni tarihe” diyemedi. Zira devler tarihe nasıl sığardı! Edebiyatın nice mahir kalemleri yazmak istedi, gözle temaşa edilen destan, kitaba sığmadı. Nice yazarlar bu sevdaya kapıldı, lakin kalemler öleyazdı; sayfalar taşıyamadı bu yükü, benzi sarardı.
Onlardan kaldı bu toprak...
Biz gezip tozmayalım mı?
Yabanlar kıskanır diye
Destan da yazmayalım mı? (Arif Nihat Asya)
Destan yazmış, saçı kınalı onbeşliler
Biz toprağa düşen cemreleri baş tacı yapmayalım mı?
Aklını haça gerenler kem gözlerini dikmişse
Yüreksizler korkar diye
Hilalin ışığında ferman da yazmayalım mı?”
Biz de Türk Ocakları Malatya Şubesi olarak bu toprakları bize vatan yapmak için seve seve feda-i can eyleyen tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz. Allah milletimize, devletimize dirlik ve düzenlik nasip etsin."
Bülten