SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Liseli Adaylarına Tercih Önerisi

0
Güncellendi - 2020-07-19 01:47:31
Liseli Adaylarına Tercih Önerisi
A- A+ PAYLAŞ

Eğitim uzmanları, LGS kapsamında tercih yapacak öğrencilere, ilgi ve yeteneklerinin kesiştiği alanlara yönelmeleri, tercih listesi oluştururken ise yüzdelik dilimlerini ve okul kontenjanlarını dikkate almaları önerilerinde bulunuyor.

İbn Haldun Üniversitesi (İHÜ) Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sefa Bulut, AA muhabirine koronavirüs salgını nedeniyle öğrencilerin ikinci dönemin başından beri zor bir süreçgeçirdiklerini ve yorucu bir maratondan çıktıklarını anlattı.

Milli Eğitim Bakanlığının EBA sistemi üzerinden eğitimi çok iyi bir şekilde yürüttüğünü belirten Bulut, okula gitmenin ayrı bir dinamiği olduğunu, bu yüzden öğrencilerin son zamanlarda evde olmaktan sıkıldıklarını, uyku düzenlerinin bozulduğunu, çalışma motivasyonlarının azaldığını ve hafif depresif semptomlar geliştirdiklerini söyledi.

Sınavın getirdiği doğal kaygı ve gerginliğin de buna eklendiğine işaret eden Bulut, "Ancak çocukların büyük bir çoğunluğu bu süreci gayet iyi atlattılar. Hedeflerine odaklanabildiler. Çalışmalarını devam ettirebildiler. Sınav öncesi sınavın nasıl yapılacağı, hangi tedbirlerin alınacağı, ne tür soruların sorulacağı konularında bilinmezlik yaşadılar. Varolan şartlarda yapılabilecek en güzel şeyleri yaptılar. Başarılı bir şekilde sınavın üstesinden geldiler." diye konuştu.

"Başarılı olduğu alanlar tespit edilmeli"

Şimdi de sıranın en zevkli ve heyecanlı aynı zamanda en stresli dönemi olan tercih yapmaya geldiğini aktaran Bulut, öğrencilerin ileride ne yapmak istediklerinin ve hayatlarını nasıl yönlendireceklerinin seçimini yapacaklarını dile getirdi.

Prof. Dr. Bulut, sağlıklı tercih yapabilmek için şu önerilerde bulundu:

"Çocuklara empatik davranmamız ve yaşadıklarını anlamlandırmalarına yardımcı olmamız gerekiyor. Çok büyük bir kaygı ve gerilim altındalar. Belki olayı geri dönülmez, aşırı zor bir karar süreci olarak düşünüyorlar. Her şeyden önce anne babalar ve öğretmenler çocukları gerçekten iyi tanımalı. Çocukların başarılı olduğu alanlar tespit edilmeli. Sınav sonuçları çocukların hangi alanda yetenekli olduklarını ve başarı düzeyini gösteriyor. Bunlara bakarak karar vermeliyiz. Kararın çok duygusal ya da mantıksal olmaması gerekiyor. Çocukların arzuları, yapmak istedikleri şeyler, 'ne tür bir liseye gitmek istiyor, gelecekte hangi mesleğe yönelmek istiyor' bunlar belirlenmeli."

"İlgi ve yeteneklerinizi birleştireceğiniz alanlara yönelin"

Bulut, Liselere Geçiş Sistemi'nin (LGS) akademik yeteneği ölçen bir sınav olduğunu ancak öğrencileri uzun bir eğitim yolculuğunun beklediğini belirterek, "Öğrenciler liseye ve üniversiteye gidecekler. Sonra da belli uzmanlık alanlarına yönelecekler. Çocukları bir at yarışı gibi koşturacağız, daha yarışmacı okullara göndereceğiz ama çocukların akademik potansiyeli, bilişsel düzeyleri, zihinsel ve duygusal donanımları buna ne kadar elverişli? Önce bunları ölçelim. Biraz geleceği tahmin etmemiz gerekiyor, 'Hangi çocuklar hangi okullarda daha başarılı olurlar?' Fen liseleri, sosyal bilimler liseleri, teknik liseler, meslek liseler gibi farklı okul türleri var. Hayata hızlı atılmak isteyen çocuklara ilgi duydukları meslekleri yapabilmeleri için meslek liselerini de göz önünde bulundurmalarını tavsiye ediyorum. Akademik başarısı yüksek, uzun süre eğitim için enerjisi ve motivasyonu olan öğrenciler ise fen ve anadolu liselerini tercih edebilir." ifadelerini kullandı.

Okul tercihinde çocukların ilgi ve isteklerinin önemini vurgulayan Bulut, "Yetenekli oldukları alanlarda aynı zamanda ilgili de olmaları gerekir. Bazen yetenekli olduğu alanlarda ilgili olmayabilirler ya da ilgileri olan bir alanda yetenekleri olmayabilir. Bu ikisi arasındaki bağlantıyı kurmamız gerekiyor. Çocuklar ilgi ve yeteneklerini birleştirebilecekleri bir alana yönelmeli, motive oldukları, zevk aldıkları bir alanı seçmeli." dedi.

"Puana göre değil, yüzdelik dilime göre tercih oluşurun"

Üsküdar Üniversitesi Eğitim Kurumları ve Rehberlik Hizmetleri Yöneticisi Uzman Psikolog Danışman Ece Tözeniş de salgın döneminde gerçekleşmesine ve bu yıl sınava giren öğrenci sayısının fazla olmasına rağmen sınavın başarıyla tamamlandığını ifade etti.

Sınav sonuçlarında bu yıl matematiğin ayırt edici olduğuna, öğrencilerin en çok Türkçe ve matematikte zorlandıklarına dikkati çeken Tözeniş, öğrencilerin kendi okullarında sınava girmelerinin kaygı düzeylerini azalttığını, ayrıca yine salgın sürecinden dolayı öğrencilerin bu yıl yüz yüze eğitim gördükleri konulardan sorumlu tutulduklarını, bunun da konu sayısını azalttığını anlattı.

Tözeniş, geçen yıl ile bu yılın sonuçlarını karşılaştırdıklarında puanlar ve yüzdelik dilimlerde farklılıklar gördüklerini dile getirerek, şunları kaydetti:

"Örneğin geçen yıl 494 puanla 0,11 yüzdelik dilimde yer alan bir öğrenci, bu yıl 492 puanla 0,04 yüzdelik dilimde yer alıyor. Yani bu yıl öğrenciler geçen yıla göre daha az puan ve daha iyi bir yüzdelik sonuç almışlar. Puanlar çok fark edeceğinden dolayı öğrencilerin tercihlerde en fazla dikkat edecekleri konu puana göre değil, yüzdelik dilime göre tercihlerini oluşturmaları. Tercihlerin başlayacağı 20 Temmuz'a kadar öğrencilerin kendilerine uygun bir liste oluşturmaları önemli. Bu yıl tercihlerde önemli değişikliklerden biri de geçen yıl sınavla öğrenci alan okullara 5 tercih hakkı varken bu yıl tercih hakkının 10'a çıkarılması. Bu da öğrencilerin tercih yapma haklarını arttırmış olacak."

"Aldığınız kararla üniversite için de bir seçim yapıyorsunuz"

Bu yıl okulların kontenjanlarının geçen yıla göre yüzde 50 arttırıldığını aktaran Tözeniş, "Bu nedenle yüzdelik dilimleri doğrultusunda tercihlerini oluştururken okulların kontenjanlarını da dikkate almaları gerekiyor. Bir başka önemli nokta da tercih yaparken dikkat edilecek yüzdelik aralığı. Burada öğrenciler okul sayısı fazla olan şehirlerde yüzdelik aralıklarını daha dar, okul sayısı az olan şehirlerde ise yüzdelik aralıklarını daha geniş tutarak bir tercih listesi oluşturabilirler." diye konuştu.

Tözeniş, tercih listesinde asıl önemli şeyin öğrencilerin isteği olduğunu belirterek, "Puanlar, yüzdelik dilimler ve kontenjanlar gibi kriterler bir kenara konularak öncelikle 'Gerçekten ne istiyoruz, yeteneklerimiz neler, hangi alanlara ilgi duyuyoruz?' bunlara bakmak gerekiyor. Bir taraftan lise tercihi yaparken aslında şu dönemde aldığımız kararla aynı zamanda üniversite için de bir seçim yapıyoruz. Sonuçta lise tercihi demek bir sonraki adım olan üniversite ve dolayısıyla meslek seçimi tercihi de demek. Bu nedenle öncelikle 'Gerçekten ne istiyoruz?' bunun cevabı verilmeli sonrasında da diğer kriterlere göre tercih yapılmalı." önerilerinde bulundu.

Tözeniş, okullarla ilgili araştırmaların çok iyi yapılması ve meslek seçimi kriterlerine göre tercih listesi oluşturulması gerektiğinin altını çizdi.

"Aileler karar verici değil, yol gösterici olmalı"

Tözeniş, "Tercih döneminde rehber öğretmenlerin ve ailelerin karar verici değil, yol gösterici, yönlendirici olması gerekiyor. Bu dönemde karar verici öğrenci olmalı. Yetişkinler deneyimlerini ve düşüncelerini paylaşmalı fakat son kararı öğrenciye bırakmalılar." uyarısını yaptı.

LGS'nin bir süreç olduğunu ifade eden Tözeniş, "Şu anda en önemli dönemece geldik, o da tercih. Her yıl yapılan sınavların kendi içinde bir dinamiği var. Bu nedenle adayların yüzdelik dilimlerini dikkate alarak ve mutlaka rehber öğretmenlerine danışarak bir tercih listesi oluşturmaları önemli. Çünkü sonuca ulaşmak için doğru tercih yapmak gerekiyor. Tüm adaylara sonunda hayallerine ulaştıkları bir tercih dönemi geçirmelerini dilerim." şeklinde konuştu.

İstanbul, AA

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız