SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Mahkeme Maden Ocağı İznini İptal Etti

0
Güncellendi - 2017-03-24 02:04:53
Mahkeme Maden Ocağı İznini İptal Etti
A- A+ PAYLAŞ

Malatya İdare Mahkemesi,  özel bir şirket tarafından kurulması planlanan maden ocağı için Malatya Valiliği tarafından verilen  ‘ÇED gerekli değildir’ kararı ve bu karara bağlı olarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nca verilen ‘İşletme ruhsatını’ hukuka uygun bulmayarak iptal etti.

İkizce Mahallesi sakinlerinin, Dip Tepe Mevkiine mevkiinde açılması planlanan söz konusu maden ocağının tarım arazilerinin hemen yanı başına kurulduğu, 23.52 hektarlık alanın 9.500 metre karelik kısmı mera vasfında iken tahsis amacına dair herhangi bir değişiklik yapıldığı kararı olmadan mera parselinin işgal edildiği, tesisin bölge için olumsuz sonuçlar doğuracağı ve ÇED raporu alınması gerekirken proje tanıtım dosyası üzerinde işlem tesis edildiği, halkın görüş ve önerilerinin alınmadan projeye başlandığı gerekçesiyle hem Valiliğin  ‘ÇED gerekli değildir’ kararı hem de Enerji Bakanlığı’nın verdiği işletme ruhsatının iptali için yargıya başvurdu.

Yaklaşık 5 yıldır süren dava sona erdi ve Malatya İdare Mahkemesi her iki işlemi de hukuka uygun bulmayarak iptal etti. Böylece İkizce Mahallesi sakinleri, Valilik ve Enerji Bakanlığınca verilen izinlerle kurulan maden ocağına karşı yürüttükleri hukuk mücadelesini kazanan taraf oldu.

Malatya Valiliği ‘ÇED gerekli değildir’ kararının iptali için açılan davada, davanın süresinde açılmadığı, söz konusu tesisin yıllık üretim kapasitesinin ve çalışma alanının mevzuatlarda belirtilen 25 hektarın altında olduğu gerekçesiyle davanın usul ve esastan reddini talep etti.

6 Ocak 2017 tarihinde sonuçlanan davada, Malatya İdare Mahkemesi, Valiliğin ‘ÇED gerekli değildir’ kararını hukuka uygun bulmayarak iptal etti. Mahkeme kararında “Davaya konu işletme ruhsat sahasının 25 hektardan fazla (50 hektarlık ruhsat sahasına sahip) olmasına karşın, bu ruhsata bağlı olarak yapılacak madencilik projelerinin ise 25 hektardan daha küçük çalışma alanlarında etaplar halinde gerçekleştirilecek olması nedeniyle söz konusu madencilik projesi için Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğine ekli EK-1 Çevresel Etki Değerlendirmesi uygulanacak projeler listesi kapsamında ÇED Raporu hazırlanması gerektiği; ancak söz konusu madencilik projesine ilişkin bu yolda işlem tesisine gidilmediği gibi uyuşmazlığa konu maden işletmesine ilişkin 50 hektarlık ruhsat sahasına sahip faaliyet alanının 25 hektarın altında kalması maksadıyla 23.52 hektar olarak belirlenmek suretiyle sadece 1.48 hektarlık alan farkı ile projenin ÇED kapsamına dahil edilmemesinin sağlandığı, yine aynı şirket tarafından işletilmesi planlanan birbirine bitişik iki maden ocağının ayrı ayrı gösterilerek 25 hektardan küçük iki ayrı proje olarak sunulmak suretiyle projenin Ek-II ‘Seçme Eleme Kriterleri Uygulanacak Projeler Listesi’nde değerlendirilmesi ve projenin bu çerçeve içinde alınması suretiyle ‘ÇED Gerekli Değildir’ karar alınması yolunda işlem tesis edildiği, bilirkişi raporlarındaki tespitler dikkate alındığında, proje tanıtım dosyasının özellikle emisyon değerlendirmesi bakımından hatalı şekilde, eksik ve yetersiz hazırlandığı, emisyon değerlemesinin gerek tesis etki alanı bakımından, gerek sınır kriterleri bakımından, gerekse maden ocağının bitişiğinde yer alan mevcut tesisin emisyonları dikkate alınmamak suretiyle kümülatif değerlendirme yapılmamış olması bakımından Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliğine uygun biçimde yapılmadığı, bilirkişi heyetince yapılan hesaplamaların ise anılan Yönetmelikte belirlenen sınır değerinin çok üzerinde olduğu, toz emisyonu ile beraber gürültü bağlamında da yakın alandaki mevcut tesis ve planlanan bitişik maden ocağının emisyonları ile birlikte kümülatif değerlendirme yapılmamış olduğu; su kaynakları bağlamında özellikle hemen saha sınırında yer alan DSİ Su Kanalının değerlendirme dışı tutulduğu gibi kanaldan geçen suyun kalitesinin çöken tozlar nedeniyle olumsuz etkileneceği; proje tanıtım dosyasında saha içinde yer aldığı bölgenin tarım ve sulama arazisi olarak tahsis edilmiş olmasının göz ardı edildiği, ayrıca 23.52 hektarlık alanın 9.500.00 m2 kısmının mera alanında kalmasına rağmen bu hususta herhangi bir değerlendirmeye yer verilmediği anlaşıldığından dava konusu madencilik faaliyeti için ‘ÇED Gerekli değildir’ kararı verilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Öte yandan; davalı idarece, dava konusu ‘ÇED gerekli değildir’ kararının Yeşilyurt Kaymakamlığı ilan panosunda 5 gün süreyle ilan edildiği belirtilerek davada süreaşımı bulunduğu iddia edilmekte ise de 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7 maddesinin 1. Fıkrasında, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay da ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde 30 gün olduğu, aynı maddenin 2/a maddesinde; sürelerin idari uyuşmazlıklarda; yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı hükme bağlanmış olup, dava konusu işlem davacılara tebliğ edilmediği gibi davacıların bu işlemden haberdar olduklarına ilişkin dosyada herhangi bir bilgi ve belgenin yer almadığı; kaldı ki mahkememizin davanın esası hakkındaki gerekçesinde de belirtildiği üzere, dava konusu madencilik projesinin ÇED kapsamına alınması gerekmekte olup ÇED kapsamındaki projelerde ise, işlem tarihi itibariyle yürürlükteki Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin 9 maddesi gereğince halkın katılımı toplantılarının yapılması gerektiği ve ve bu toplantının proje sahibince tarihini, saatini, yerini ve konusunu belirten bir ilan yapılması gerektiği düzenlendiğinden dava konu ‘ÇED Gerekli Değildir! Kararının sadece kaymakamlık ilan panosunda ilan edilmesinin tek başına tebliğ olarak kabulüne olanak bulunmadığı anlaşılmakla, davalı idarenin süre itirazı yerinde görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle dava konusu işlemin iptaline,..  temyiz yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi.”

“İşletme ruhsatı muvazaalı olarak düzenlenmiş”

Enerji Bakanlığının verdiği işletme ruhsatını da iptal eden Malatya İdare Mahkemesi’nin iptal kararının gerekçesi ise şöyle:

“Dava konusu işletme ruhsatının tek ruhsat olarak düzenlenmesi mümkün iken aynı sahayla ilgili olarak aynı şirket tarafından yapılan ayrı ruhsat taleplerine istinaden aynı şirket adına tanziminin ÇED ile ilgili yasal mükellefiyetlerden kurtulma amacı taşıdığı, dolayısıyla söz konusu işletme ruhsatının muvazaalı olarak düzenlendiği anlaşıldığı, nitekim dava konusu ruhsat sahasına ilişkin olarak düzenlenen 3.9.2012 tarih ve 42 sayılı ‘ÇED gerekli değildir’ kararının bu gerekçeye dayalı olarak mahkememizin 06.01.2017 tarih ve E:2016/395, K;2017/69 sayılı kararı ile iptal edildiği gibi işletme ruhsat sahasının 13.74 hektarlık kısmının İkizce Köyü sınırlarında kalan mera vasıflı arazi olduğu, yürütülecek olan madencilik faaliyetinin toz emisyonları bakımından çevrede bulunan su kanallarına, tarım arazilerine ve yürütülen hayvancılık faaliyetlerine olumsuz etkileri de göz önüne alındığında dava konusu işletme ruhsatında kamu yararına ve hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Nitekim benzer bir uyuşmazlıkla ilgili olarak İzmir 1. İdare Mahkemesi’nin 19.10.2012 tarih ve E:2012/262, K:2012/1906 sayılı kararını onayan Danıştay 8.Dairesi’nin 25.02.2014 Tarih ve E:2013/642, K:2014/1294 sayılı kararı da bu yöndedir.

Açıklanan nedenlerle; Dava konusu işlemin iptaline, .. oy çokluğu ile karar verildi.”

Güler HAZAR, Yeni Malatya Gazetesi- malatyahaber.com

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

3 yorum yapılmış

  • Miktat canbay (7 yıl önce)
    Atalar köyü Derneği atalar köyü muhtarı Mahmut Çolakoğluna av sayın Muharem gemiciye bu süreçte bu mücadeleye destek olan bütün kurum ve kuruşlarımıza teşekkür eder mücadelenizde başarılar dilerim. Miktat canbay
    0
    0
    Yanıtla
  • Ethem (7 yıl önce)
    Siyasetcilerin eli olmazsa hiçbir kurumdan bu hukuk dışı ruhsatlar alınamaz.Anlayın artık köyleri yaşanabilir halden çıkarırsanız şehirlere göçler başlar ve şehirler bu yoğunluğu kaldıramaz sonuçta işsizlik,trafik keşmekeşi ve çarpık kentleşme olur. Son 15 yılın özeti budur.Sonra da biz şehirlerde yaşayanlar şehrin düzensizliğinden veya doğal besinlere ulaşamamaktan,etin pahalılığından dem vururuz.
    0
    0
    Yanıtla
  • Ethem (7 yıl önce)
    Güçlüden yana olmayıp hak ve hukuk çerçevesinde karar veren mahkeme ve hakimlere helal olsun.Siyasetciler sözüm size, sizin desteğinizle bu ruhsatlar alınabiliyor. Köylerimizin güzelim tarım arazileri ve meralarının hukuksuz olarak talan edilmesine son verin
    0
    0
    Yanıtla