Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Can Atalay hakkında ihlal kararı veren Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunurken, büyük tartışma yaratan bu konuyla ilgili olarak Malatya Barosu tarafından da bir açıklama yapıldı ve "Hukukun kurumsal yapısı ve Anayasal sınırı korunmalıdır" denildi.
MALATYA BAROSUNUN AÇIKLAMASI..
Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin Türkiye'de gündem oluşturan ve büyük tartışma yaratan bu girişimi üzerine Malatya Barosu Başkanlığı da, "Hukukun kurumsal yapısı ve Anayasal sınırı korunmalıdır" başlıklı bir açıklama yayınladı.
Açıklama şöyle:
"Anayasa Mahkemesi kararlarının hukuki niteliği ve uygulanma şartlarının hukuk çerçevesinde bağlayıcılığı Anayasal hükümler gereği ortadadır.
Anayasamızın 153/1-1. Cümle hükmü gereğince, Anayasa Mahkemesinin Kararları kesindir.
Yine, Anayasamızın 153/6. maddesi gereğince, Anayasa Mahkemesi Kararları resmî gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve YARGI ORGANLARINI, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.
Anayasa Mahkemesi’nin Anayasamızın 153.Maddesi ve 6216 Sayılı Kanun ile düzenlenmiş olan bireysel başvuru hakkını esas alarak verdiği karar gerekçesine ve içeriğine katılıp katılmamak bir yana, devamında bu kararı yok sayma ve gözardı etme hakkı ve yetkisi hukuk devletinde hiçbir kurum ve kişiye tanınmamıştır.
Anayasa Mahkemesi kararlarının, anayasamızın emredici hükmü gereğince kesin olması karşısında, bu kararlara yüksek yargı organları dahil hiçbir makam veya merciin direnme ya da kararları hukuki yönden mütalaa etme hak ve yetkisi bulunmamaktadır.
Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi arasında yaşanan karmaşa ve yetki anlaşmazlığının hukuk camiası açısından oluşturduğu olumsuzluk kaygı vericidir.
Verilen bu karar, tüm yargı kararlarının infazından takdiri olarak kaçınılabileceği yolunu açarak başta Anayasa Mahkemesi olmak üzere yargı organlarının işlevsiz hale gelmesine ve tüm vatandaşlarımız nezdinde değersiz görülmesine yol açacağı bilinmelidir.
Malatya Barosu olarak bir hukuk kurumu olduğumuz bilinci ile hukukun üstünlüğüne sahip çıkma sorumluluğumuz gereği tüm kurumları hukukun yazılı kuralları ve genel teamülleri konusunda oluşmuş içtihat ve birikime evrensel sınırlarda sahip çıkmalarını bekliyor ve bu konuda çağrıda bulunuyoruz."
İKİ YÜKSEK MAHKEMEYİ KARŞI KARŞIYA GETİREN SÜREÇ
Bu arada, Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay'ı karşı karşıya getiren kararla ilgili süreç odatv4.com'da şöyle aktarıldı:
"Can Atalay, Gezi Parkı davasında 18 yıl hapse mahkum edildikten sonra 14 Mayıs'ta yapılan 28. Dönem Milletvekili Genel Seçiminde TİP'ten milletvekili seçilmişti.
Atalay'ın, "milletvekili seçilmesi nedeniyle hakkındaki yargılamanın durması ve tahliye edilmesi" talebiyle yaptığı başvuru, Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nce reddedilmişti.
Milletvekili seçilerek yasama dokunulmazlığı kazandığı gerekçesiyle yargılamada durma kararı verilmesi talebinin reddedilerek yargılamaya devam edilmesi nedeniyle "seçilme ve siyasi faaliyette bulunma" hakkının, tahliye talebinin reddedilmesi nedeniyle de "kişi hürriyeti ve güvenliği" hakkının ihlal edildiği ileri sürülerek Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yapılmıştı.
Sürecin devam ettiği sırada Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Can Atalay'a verilen 18 yıl hapis cezasını onamıştı.AYM de başvuruyu kabul ederek oy çokluğuyla 25 Ekim'de Can Atalay'ın "seçilme hakkı" ile "kişi hürriyeti ve güvenliği" haklarının ihlal edildiğine hükmetmişti. AYM'nin kısa kararı Gezi davasına bakan ve hükmü veren İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmişti.
Can Atalay'ın avukatları tahliye başvurusu yaparken Mahkeme, dosyada karar verme yetkisinin Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nde olduğunu belirterek dosyayı geçtiğimiz günlerde bu daireye gönderdi.
Dosya hakkındaki talepleri değerlendiren Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Can Atalay hakkında verilen ihlal kararında Anayasa Mahkemesi'nin, Daire'nin infazı kabil ve kesinleşmiş kararını dikkate almaksızın inceleme yaptığına dikkat çekildi.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi'nin Şerafettin Can Atalay'ın bireysel başvurusu hakkında 25 Eylül 2023 tarihli ihlal kararına hukuki değer ve geçerlilik olmadığını belirterek, bu bağlamda Anayasa'nın 153. maddesi kapsamında uygulanması gereken bir karar bulunmadığını, Şerafettin Can Atalay hakkında verilen mahkumiyet kararının temyizi üzerine yapılan temyiz incelemesi sonucu 28 Eylül'de karar verilerek onandığını vurgulayarak, kesinleşen karar karşısında; Anayasa Mahkemesi'nin anılan kararına uyulmamasına karar verdi.
Ayrıca, Şerafettin Can Atalay hakkındaki mahkumiyet hükmünün onanması ile hükümlü sıfatını kazandığı, Anayasa'ya göre milletvekilliğinin düşmesi sebeplerinden biri olarak ''kesin hüküm giyme veya kısıtlanma halinin'' düzenlenmiş olduğunu, Anayasa'nın 76. maddesinde sayılan milletvekilliği ile bağdaşmayan suçlardan kurulan mahkumiyet hükmünün milletvekilliğini düşüreceğini belirterek, Anayasa Mahkemesi'nin bu konuda inceleme yetkisinin de bulunmadığına dikkat çekerek, hükümlü Şerafettin Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesine yönelik işlemlere başlanması için kararın bir örneğinin TBMM Başkanlığı'na gönderilmesine karar verdi.
Son olarak, Anayasa hükümlerini ihlal eden ve kendisine verilen yetki sınırlarını yasal olmayacak şekilde aşarak hak ihlalinin kabulü yönünde oy kullanan ilgili Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında gereğinin takdir ve ifası için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi."
malatyahaber.com- odatv4.com