Milliyet Gazetesi Yazarı Abbas Güçlü, hazırlayıp sunduğu ve Kanal D'de canlı yayınlanan "Genç Bakış" programının sonuncusunu geçtiğimiz Çarşamba gecesi İnönü Üniversitesi'nde, YÖK eski başkanı Prof.Dr. Kemal Gürüz ve İstanbul Üniversitesi eski rektörü Prof.Dr. Kemal Alemdaroğlu'nun da katılımıyla gerçekleştirmişti.
Güçlü, Malatya ile ilgili izlenimlerini, 23 Aralık Cuma günkü Milliyet'te "Malatya, Kemal'ler ve İnönü Üniversitesi" başlığıyla yazdı. Güçlü'nün yazısı şöyle:
"MALATYA, KEMAL'LER VE İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ..
Malatya, Osmanlı döneminde seçkinler kentiymiş. Seçkin insanlar yetiştirirmiş. Cumhuriyet döneminde de önce İnönü'nün, ardından da Özal'ın memleketi olarak hafızalara kazındı. Şimdi ise üniversitesiyle farklı bir imaj kazanıyor.
Turgut Özal Tıp Merkezi, İnönü Üniversitesi'nin önemli sacayaklarından biri. Açık kalp ameliyatından karaciğer nakline kadar en zor operasyonlar rahatlıkla gerçekleştiriliyor. Diğer fakültelerdeki akademik altyapı da bazı alanlarda ilk 10 içerisinde, bazı branşlarda ise ilk 5'te.
Kampus olarak ise Türkiye'nin en güzel kampuslarından birine sahip. Bilgisayar merkezinde isteyen herkese fazlasıyla bilgisayar var. İnternetle dünyaya açılmak, hiçbir üniversitede bu kadar kolay ve konforlu değil. Kütüphanesi, kültür merkezi, araştırma laboratuvarları, yurtları, spor tesisleri ve bir üniversite kampusunda aklınıza ne geliyorsa, hepsi de mükemmele yakın.
Öğrencilerin yarıdan fazlası Türkiye'nin dört bir tarafından gelmiş. Memnuniyet oranı da diğer üniversitelerle kıyaslanmayacak kadar yüksek. Tüm bunların gerçekleşmesinde Rektör Fatih Hilmioğlu ve arkadaşlarının katkısı büyük. 30 yılı geride bırakmışlar. Ama en büyük ivme son 5 yılda gerçekleşmiş.
Malatya, tipik Anadolu kentlerinden biri. Ana caddelerindeki ve vitrinlerindeki canlılık Gaziantep, Konya ve Kayseri'dekiler kadar görkemli olmasa da orta ölçekli diğer tüm illerimizden bir adım daha önde.
Daha önce baro başkanlığı da yapan Belediye Başkanı Cemal Akın ile dönüş yolunda uçakta uzunca sohbet olanağı bulduk. "Doğalgaz seneye gelecek, hafif raylı taşıma da sonraki yıllar için gündemimizde. Ayrıca gecekondulaşmayı önlemek için de imarlı arsaları genişletiyoruz. Malatya'yı birkaç yıl sonra tanıyamayacaksınız" diyor. İddialı, heyecanlı ve çıtası yüksek. Ama mikroplu suyun yarattığı moral bozukluğundan henüz kurtulabilmiş değil...
Gürüz ve Alemdaroğlu
Eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz ve eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu, geçmiş günlerindeki gibiler.
Kendilerini hâlâ devletin en önemli koruyucu ve kollayıcılarından birileri olarak görmeye devam ediyorlar.
Öğrencilerden biri, kendileriyle ilgili olarak "devrik diktatörler" yakıştırmasında bulundu. Bu da dahil, hiçbir konuda ne bir kızgınlık ne de bir alınganlık gösterdiler.
Kızanları kadar alkışlayanları da çoktu. Özellikle ekran başında izleyenlerin gönderdiği zehir zemberek maillere bile hoşgörüyle yaklaştılar.
Her ikisi de siyasetçileri bile gölgede bırakacak kadar milliyetçi ve ulusalcı söylemlere yöneldiler. Alemdaroğlu, AB ve globalleşmeye ısrarla karşı çıkarken, Gürüz, hem milliyetçiliğine ve egemenlik haklarına toz kondurmadı hem de ille de AB ve ABD dedi.
Her ikisi de mağdur durumda. Biri Cumhurbaşkanı Sezer tarafından görevden alındı. Diğeri de YÖK tarafından dışlandı. Ama her ikisi de ne Çankaya'ya, ne YÖK'e, ne de İstanbul Üniversitesi'ne yönelik tek söz etti. "Kurumları yıpratmak bize yakışmaz" dediler.
Gelen maillerin çoğu, "Bu masonları niye programa çıkardınız?" yönündeydi. Her ikisine yönelik benzeri iddialar hep vardı. Sordum. Her ikisi de kesinlikle mason olmadıklarını dile getirdiler.
"İktidara karşı böylesine sert söylemler içerisinde bulunmaları, ileride siyasete girmelerinin bir işareti olarak değerlendilir mi?" şeklinde de sorular geldi.
Alemdaroğlu, kesinlikle siyasete girmeyeceğini söyledi. Gürüz ise siyaset de dahil her tür gelişmeye açık olduğunun sinyallerini verdi.
Özetin özeti: AKP iktidarının en iyi başardığı işlerden biri de YÖK'ü ve başkanlarını parlatmak oldu. Eskiden yuhalanırlardı. Şimdi alkışlanıyorlar. Bu konuda AKP'ye müteşekkirler... "