Malatya Merkezli 'Türkiye İslami İlimler Araştırma Merkezi Vakfı' Kuruldu

4 yorum yapılmış

• Süleyman Doğan (3 hafta önce)
  Madem İslami İlimler Araştırma Merkezi Vakfı adı ile bir cemiyet teşekkül edildi, bu durumda İslami araştırmalardan sorumlu İlahiyat Fakülteleri işlevini yitirmiş demektir, dolayısıyla bu fakülteler kapatılma, bu tip teşekküller aracılığı ile araştırmalar yapılmalıdır. Yok eğer İlahiyat Fakülteleri görevlerini yapıyorsa, bu amaçlı bir teşekküle ihtiyaç yoktur. 1.) Öncelikle vakfın amacı ilk bakışta oldukça olumlu ve desteklenesi görünse de, vakfın ismi, kuruluş amacıyla açık bir çelişki taşımaktadır. Zira İslami İlimler Araştırma Merkezi adını taşıyan bir yapının, ülkenin ekonomik kalkınmasına nasıl ve ne şekilde katkı sağlayacağı hususu, ciddi biçimde sorgulanmaya muhtaçtır. Dolayısıyla vakfın Türkiye’nin ekonomik kalkınmasına katkı sunma hedefi, işlevsel olarak içi boş bir slogandır. İslami ilimler üzerine çalışacak bir merkezin, ekonomi politikası, sanayi stratejisi, inovasyon yönetimi veya kalkınma planlaması gibi alanlara katkı sunabilmesi için çok-disiplinli, seküler ve rasyonalist bir bilim anlayışına sahip olması gerekir. Oysa vakfın ismindeki dini referans, bu çok-disiplinli perspektifi daha baştan dışlamaktadır. Öyle ki, bu oluşumdan en iyi ihtimalle “ahlaki ekonomi” ya da “İslami finans” gibi sınırlı alanlarda bazı öneriler çıkabilir; ki bunların da büyük kısmı geleneksel fıkıh hükümleri etrafında döner ve ülkenin uygulamakta olduğu finansal sistemle uyuşmakta ciddi sıkıntılar yaşar. 2.) Vakfın kuruluşu, Türkiye'de uzun süredir devam eden bir eğilimin parçası olarak okunmalıdır: Bu tip yapıların kurulması, büyük oranda devlet mekanizmasında yarı-bürokratik düzeyde etkili olmayı amaçlamaktadır. Dolayısıyla bu tip oluşumlar, belirli çevrelere istihdam ve fon aktarma mekanizması olmaktan öteye geçememektedir. Sonuç olarak vakfın kuruluşu, Türkiye’deki akademik yapının teolojik temelli dar bir çerçeveye sıkıştırılmasının yeni bir tezahürü olarak değerlendirilmelidir. Bu yapıların sayısal çoğalması, niteliksel ilerleme anlamına gelmemekte; aksine, var olan zihinsel ve yapısal tıkanıklığı daha da derinleştirmektedir. Bilimsel üretim, dini dogmalara yaslanarak değil; onları sorgulayarak ve eleştirerek ilerler. Aksi halde, üretilen “bilim” değil, sadece tekrardır — ve tekrar, gelişmenin düşmanıdır.
  %89

  %11

  Yanıtla
• Haciwhat (2 hafta önce)Süleyman Doğan isimli kullanıcı yorumuna
  Türk medeni kanununa göre Vâkıf ; gerçek veya tüzel kişilerin yeterli mal ve hakları belirli ve sürekli bir amaca özgülemeleri ile oluşan tüzel kişiliğe sahip mal topluluklarıdır. Vakıf, tarih boyunca süregelmiş yardımlaşma ve dayanışma duygusunun kurumsallaşmış halidir.
  %100

  %0

  Yanıtla
• MUSTAFA (3 hafta önce)
  Türkiye nin ekonomik gelişimine de katkı sağlayacakmış. Türkiye nin ekonomisi ortada zaten. Gereksiz kurumlar oluşturup, buralara kadrolar tahsis edip, maaş verecekler.
  %80

  %20

  Yanıtla
• Bütçe (3 hafta önce)
  150ü yıl olmuş daha neyi araştıracaksınız? Bu ülkenin kaynağı çok ama doğru daha çok vergi veririz sizin bu kadroları doyurmak için
  %75

  %25

  Yanıtla