Sabah Gazetesi yazarlarından Yavuz Donat, gazetedeki köşesinde hafta içerisinde ziyaret ettiği Malatya'ya ilişkin çeşitli gözlemlerini yazdı.
Donat'ın yazısı şöyle:
"Nemrut'ta kardeş kavgası
MALATYA
Nemrut... Dünyanın sekizinci harikası... 2.150 metre yükseklikte, UNESCO Dünya Kültür Mirası.
Büyüleyici bir güzellik.
Nemrut'a Malatya üzerinden gittik.
Adıyaman üzerinden dönmek istedik.
Ama imkânsız.
Zira 2 kent arasında "Nemrut davası" var.
2 kentin de yolu Nemrut'a kadar uzanıyor... Ama birleştirilemiyor... Nedeni "2 kentin kardeş kavgası."
Nemrut "senin mi, benim mi" diye neredeyse "kan davası" güdecekler.
Sayın Başbakan!..
İş size düşüyor... Araya girin ve "kavgaya" son verdirin.
9 ay 10 gün
Malatya afişlerle süslenmiş. Bu afişte "nüfus kaydını Malatya'ya al, Malatya Büyükşehir olsun" yazıyor. Diğerinde : "Malatya Büyükşehir olacak."
Malatyalı kafayı takmış.
"Derdi" büyükşehir olmak.
Başbakan'a da söylemişler.
Başbakan da demiş ki:
- Nüfusunuz tutmuyor... 15 bin noksanınız var... Nüfusunuz 15 bin artsın, sözüm söz, Büyükşehir olacaksınız.
Tayyip Bey seçimde Malatya'da konuşurken, halk yine "Büyükşehir talebini" seslendirince...
Başbakan, mikrofondan demiş ki:
- Hanımlar iş size düşüyor... 15 bin nüfus... Anladınız değil mi?
Kadınların kimi gülmüş, kimi utanmış.
Malatyalılar bize "ne olur yazın, Büyükşehir olmak istiyoruz" deyince... Takıldık:
- Başbakan'ın mesajı sonuç verdi mi?
Malatyalılar bıyık altından gülerek konuştular:
- Daha 9 ay 10 gün geçmedi ki.
Gördük... Üzüldük... Utandık
Adıyaman-Nemrut 87 kilometre.
Yol kaymak gibi.
Malatya-Nemrut 100 kilometre.
Yolun büyük kısmı iyi... Diğer kısmı da asfaltlanıyor.
Yol boyunca köylere uğradık... Su, elektrik, telefon sorunu yok.
Devletimiz "her yere-herkese" yetişiyor.
Ama aynı büyük Türk devleti "dünya mirası Nemrut'la" neden yeterince ilgilenemiyor?
Nemrut'ta turistler, çok affedersiniz, tuvaletlerini yapabilecek yer arıyorlar.
Kimi bir "çukur" bulma derdinde, kimi de bir "taşın arkasına" saklanma telaşında.
Kimi kadın, kimi erkek.
Kimi Japon, kimi Fransız.
Bu görüntü "büyük devlete" yakışmıyor.
İnönü Üniversitesi
Pazartesi günü (5 Eylül) Malatya'da 3 karaciğer nakli yapıldı... Canlıdan canlıya.
Kemik iliği nakli yapılıyor.
Böbrek nakli de.
Pankreas nakli üzerinde ise çalışılıyor.
Bir Anadolu üniversitesi için büyük başarı.
1975'te kurulan bu bilim yuvası ile ne kadar öğünsek yeridir.
Malatya modeli
Rektör çok meşgul... Avrupa'dan, İstanbul'dan, Ankara'dan konukları var.
Organ Nakli Sempozyumu için Malatya'dalar.
"Hocam" dedik:
- Siz zahmet etmeyin...
Biz üniversiteyi şöyle bir gezelim.
Prof. Dr. Cemil Çelik "olur mu öyle şey" diye tepki gösterdi.
Ve bize üniversiteyi gezdirdi.
Geçen yıl da gezdirmişti. Üniversite, "şantiye gibi."
Geçen yıl da böyleydi.
Sürekli büyüyor... Yeni yurt binaları... Sosyal tesisler... Salonlar.
"Kaynak" mı dediniz.
Sorun yok.
Malatyalı hayırsever zenginlerden Allah razı olsun.
Son 2 yılda "35 milyon lira hayırsever katkısı."
Devletin "yatırım için yolladığı ödenekten" fazla.
Nemrut ombudsmanı
Muhteşem heykeller...
Zeus... Apollon... Herakles...
Ve ötekiler.
Bin yıllara meydan okumuşlar.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay "heykelleri müzeye alacağım, onların yerine Nemrut'a birebir kopyalarını koyacağım" diyor.
"Bölge" ise buna karşı... Hem de çok karşı.
***
Nemrut'tan, Bakan Günay'ı aradık... Konuyu açtık... Dedi ki:
Gördünüz... Tepede fırtına... Yağmur... Kışın kar... Buz.
Bütün dünyada heykeller müzelerde korunuyor.
Amacım Nemrut'u korumak... O yükseklikte cam, branda, ahşap sabit koruma ise imkânsız.
Gözlemimiz:
Bir "ombudsmana" ihtiyaç var... Abdullah Gül olabilir."