Orta Öğretim Kurumları Sınavı (OKS)nda 2si İstanbul, 2si Bursadan olmak üzere 4 öğrenciyle birlikte Türkiye birinciliğini paylaşan ve Malatyada özel bir okulun mezunu olan, sınav sonuçlarının açıklanmasının ardından da, mezun olduğu özel okulun adıyla sık sık lanse edilen Büşra Eroğlunun 8 yıllık ilköğretim öğreniminin 5 yıllık ilkokul bölümünü Fatih İlköğretim Okulunda, 3 yıllık ortaokul öğretiminin 6. ve 7. sınıflarını ise Hasan Varol İlköğretim Okulu orta kısmında tamamladığının ve sadece 8inci sınıfı özel okulda okuduğunun belirlendiğini, Büşra Eroğlunun Türkiye 1inciliğini 8 yıllık ilköğretim süresinin 7 yıllık bölümünden sorumlu devlet okullarının yaşayamadıklarını ve 7 yıl emek verdikleri öğrencilerinin başarısını sessizce ve uzaktan izlemekle yetindiklerini, bu arada OKS'de Türkiye birinciliğini paylaşan 5 öğrencinin tamamının özel okul mezunu olduğu yolunda yapılan haberlerin de gerek yerel gerekse ulusal basında "sık sık" yapılmaya devam edildiğini,
İnönü Üniversitesi Eczacılık Fakültesine 3 yıl önce kurucu dekan olarak gelen Prof.Dr. Engin Şarerin, çalışma koşullarının elverişsiz hale getirilmesinin ardından Ankara Üniversitesindeki görevine dönmeyi tercih ettiğini ve kendisiyle birlikte Malatyaya gelen eşi Prof.Dr. Başar Şarerin de eşiyle birlikte üniversiteden ayrıldığını, Şarer çiftinin dönüş kararını yorumlayanların üniversitenin nitelikli 2 bilim insanını kaybettiği şeklinde değerlendirmelerde bulunduklarını, bu arada eczacı kökenli dekanın ayrılmasının ardından, bu fakülteden bazı öğretim görevlilerinin daha ayrılma girişiminde bulunduklarının haber alındığını ve bu durumun Eczacılık Fakültesinde neler oldu, oluyor? sorularının sorulmasına yolaçtığını,
Malatya Belediyesi Fuarcılık Şirketinin koordinatörlüğünde 13-17 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilen ve bu yıl uluslararası diye de bir sıfat eklenen Fuar ve Kayısı Festivali (Şenliği) ile ilgili programın, organizasyonun ciddi eleştirilere muhatap olduğunu, buna karşın organizasyondan sorumlulardan herhangi bir yanıt gelmediğini, bu arada daha önceki yıllarda olduğu gibi Malatya Belediyesinin veya ilgili biriminin, yaptıkları bu organizasyonun mali boyutları ile ilgili kamuoyuna bilgi vermelerinin beklendiğini,
İnönü Üniversitesinin kadro sorununun, gerek üniversite yönetimi, gerekse üniversite yönetimine karşı olanların, bu konu üzerinde siyaset-politika yapmalarına kaynak oluşturduğunu, yapılan tartışmalarda sorunun esasından uzaklaşıldığını, gerek kadroyu çok istediğini öne sürenlerin aslında verilmemesi için her türlü ortamı yaratma gayretleri, gerekse kadroyu üniversite yönetimine karşı oldukları için vermediklerini öne sürenlerin, konunun tarafları olarak sorunu çözümden süratle uzaklaştırdıklarının gözlendiğini, bu duruma da kadro konusunda en çok çaba gösterenlerin başında gelen CHP Milletvekili Mevlüt Aslanoğlunun tepki gösterdiğini, Arapgir ilçesinde 5 işadamı tarafından yaptırılacak MYO kompleksinin temel atma töreninde yaşananların ve rektörün karşı tarafın tepkisine neden olan konuşmasının, konuyu iktidar partisinin Malatya kanadının dışındaki parti üst düzey yönetimine de olumsuz anlamda taşıdığını, gereksiz-lüzumsuz gerginlik ortamının sorunu tam anlamıyla çözümsüz hale getirdiğini,
Son haftalarda Doğanşehir ve Arguvan ilçelerinin bazı bölgelerindeki küçük ve büyükbaş hayvanlarda görülen, insanlara da bulaşan Şarbon Hastalığının, yurda İran ve Iraktan kaçak yollarla sokulan, Malatyaya da ulaştırılan hayvanlardan kaynaklandığının öne sürüldüğünü, Malatyaya kaçak hayvan girişinin, Şanlıurfa bölgesinden ve Pütürge ilçesi üzerinden yapıldığının iddia edildiğini, hastalığın ortaya çıkmasından sonra müdahale edilmesi yerine, bu hayvanların kaçak giriş yollarının engellenmesi, il genelinde denetimlerin arttırılması ve hayvanlara yönelik geniş çaplı bir aşılama çalışmasıyla etkili olunacağının değerlendirildiğini, bu arada Şarbon görülen ilçelerden birinde bir ara kilosu 3.5 milyon liradan et satıldığının öne sürüldüğünü,
Malatyada kayısı üreticisinin rekolte fazlalığı ve aşırı fiyat düşüşü yüzünden olağanüstü zor bir dönem yaşadığını, meyva suyu fabrikalarına direkt bahçeden satılan yaş ürünün kilosunun 100 bin liraya kadar düştüğünü, buna karşın başta Kayısıbirlik olmak üzere, üreticinin ürününün değerlenmesi konusunda girişimde bulunabilecek kuruluşlardan ciddi bir çabanın gözlenmediğini, 150 bin tona yakın kuru kayısı rekoltesinin beklendiği Malatyada, ancak 10 bin ton ürün alabileceğini açıklayan Kayısıbirlikin üreticiye, Ürününüzü 2 milyondan aşağıya satmayın çağrısının ciddi bulunmadığını, eldeki ürüne yaş ve kuru olarak acilen yeni pazarlar yaratılması gerektiğini, bu konuda ne yapılabileceğine dair bir toplantının dahi gündemde olmadığını, öte yandan bir süre önce Malatyaya gelen Tarım ve Orman Bakanıyla kayısı konusunun konuşulduğu DSİdeki acele düzenlenmiş bir toplantıya, Malatyada kayısı ve kayısıcılık konusundaki araştırmaları ile bilinen yetkin ve bilgili isimlerin çağrılmamasının dahi konuya ne kadar ciddiyetle bakıldığının göstergesi olduğunun öne sürüldüğünü,
AKPnin Teşkilatlardan sorumlu genel başkan yardımcısı Hayati Yazıcının, Malatya Fuarı ve Kayısı Festivali gerekçesiyle geldiği Malatyada 4 gün kalmasının dikkatleri çektiğini, çeşitli görüşmelerde ve değerlendirmelerde bulunduğu öğrenilen Yazıcının, 4 gününü Malatyada geçirmesinin Acaba Malatya AKPde bir operasyon mu var? sorusunu gündeme getirdiğini,
Malatyanın giderek tam anlamıyla kördüğüm olan şehiriçi trafiğinin; altyapı ve denetimle görevli personel yetersizliği vs. gibi nedenlerle her geçen gün daha ciddi boyutlara ulaştığını, zaten sorunlu olan trafiği bazı sorumsuz unsurların daha da içinden çıkılmaz hale getirdiklerini, son dönemlerde ana caddelerde ve özellikle de Valilik binası çevresindeki fotoğrafhane, kuaför vs. gibi işyerlerine gelen gelin araçlarının, buralardan ayrıldıktan sonra önlerini bahşiş almak için çeşitli barikat malzemeleri kullanarak kesen çocuk-yetişkin birçok kişinin bu bölgedeki trafiği tamamen kilitlediklerini ve çoklukla buna neden olanlara müdahele edecek bir görevliye rastlanmadığını,
Malatyaya THYnin dışında 2 özel havayolu şirketinin daha uçak seferi düzenlemesi ve uygun fiyatları nedeniyle, havayolu yolcu taşımacılığına olan ilginin arttığını, ancak uçuş öncesi verilen servis hizmetinin eleştirilere yolaçtığını, bir özel havayolu şirketinin servis otobüsüyle 35 kilometre uzaktaki havaalanına gitmek zorunda kalan vatandaşların bir otobüse doldurulmuş halde ve ayakta taşındıklarını, vatandaşların bu konuda ilgili makamlara çağrıda bulunarak, havaalanı servis araçlarının denetlenmesini istediklerini,