SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Malatyalı'nın Kayısıyla İmtihanı..

A- A+ PAYLAŞ

 Malatyalı`nın Kaysısıyla İmtihanı!

 

Güven AKINCI

guvenakinci@hotmail.com

 

Büyüklerinden gözkamaştırıcı bir miras tevarüs etmiş aile fertlerinin, mirası paylaşımdaki fütursuz “nefsi”liklerini gözönüne getirin bir an için!

 

Telaş, benmerkezcilik, enikonu kendini belli eden menfaatçi duruş, bedeli ödenmemiş bir servetin iç geçirten kolaycılığı...

 

Bu nefsiliği Malatyalı`nın kaysısı ile imtihanında da göreceksiniz. Biz Malatyalılar yegane “markamız” olarak nitelediğimiz kaysı için, o  kadar çok sey yapıyoruz ki, sonuçta hiçbir şey yapmamış oluyoruz.

 

Okuduğunuz yazının ön hazırlığı için, kaysı konusunda uzman olan isimlerle görüştüm. Sonuçta önemli bir konu ve önemsenmesi gereken bir konu. Malatya`da binlerce insan kaysi gelirinden direkt yada dolayli olarak hayatını idame ettiriyor.

 

“Kaysı neden para etmiyor? Kaysı gereğince tanıtılıp değerlendirilebiliyor mu? Malatya topraklarına en güzeli bahşedilen bu ürünün hakkı veriliyor mu?” gibi sorular yaşanan problemlerin odağını oluşturuyor.

 

Cumali Ünaldi, genelde tarım özelde ise kaysı ile ilgili olarak hayli projenin altında imzası olan bir isim. “Kabaaşı” olarak tabir edilen kaysı cinsinin de mucidi kendisi. Başbakanlık müşaviri şu anda, Malatyalı şair ve yazar aynı zamanda. Telefonda kaysıyı konuşuyoruz. Ünaldi sözlerine “kaysınin önündeki en büyük engel Kaysibirliktir!” diyerek başlıyor ve devam ediyor:

 

“Kaysibirlik`i biz kurarken devletten bağımsız, üreticinin teşekkül ettirdiği bir örgüt olsun istedik. Ancak bu mümkün olmadığı gibi, koca birlik siyasilerin hediyelik kaysılarının tedarikçisi olan bir kuruma kadar indirgendi. Kaysı ile ilgili olarak ne belediyenin ne de hükümetin yapacağı çok fazla şey yok. Özel teşebbüs ve rekabetçi piyasa ortamıdır; kaysıyı üreticiden -emeğini korutacak şekilde- alıp, yüz milyonlarca dolarlık cirolar mukabili yurtdışına satacak olan. Bakınız, Malatyalı merhum sanayici Halit Ziya Özkan, bir dönem Rusya ile bir bağlantı yapmış ve tonlarca kaysıyı Rusya`ya satmıştı. O yıl kaysı üreticisinin yüzü gülmüştü. Yapılacak olan budur. Ayrıca yaş kaysının pazarlanmasıyla ilgili olarakta, şoklama tesisi kurulup dayanıklılığı artırılarak satılma yoluna gidilebilir ki, bunu Malatya dışından firmalar gelip yapıyor zaten, neden Malatya merkezli müteşebbisler yapmasın?”

 

 Bir başka uzman ise “Kaysı için bedel ödenmeli.Öncelikle bu ürünün ticari ve endüstriyel bir ürün olduğunun anlaşılması ve tanıtımı için gerekli harcamalar yapılmalıdır. Sözümüz 60 kök kaysısıyla evinin ihtiyaçlarını karşılamak durumunda olan küçük üreticiye değil tabii ki. Büyük çapta  üretim yapan insanlarımız tıpkı ilaçlama için, gübreleme için vs.. giderler için para harcadıkları gibi tanıtımı da bir gider kalemi olarak düşünüp para harcamalıdırlar.” diye düşünüyor.

 

Konu ile ilgili olarak görüştüğüm Malatyalı gazeteci Niyazi Doğan ise son kaysı festivalinde ilkkez uluslararası niteliği olan “Kaysı Sempozyumu” düzenlendiğini ancak katılımın çok az olduğunu belirtti. Doğan`ın  yerel Yorum Gazetesine dayanarak verdiği bilgi ise gerçekten “pes yani” dedirtecek cinstendi. 13-14 Haziran 2005 tarihinde Ispanya`da kaysı ile ilgili olarak önemli bir toplantı yapılıyor. Türkiye`yi temsilen Ege ve Selçuk üniversitelerinden akademisyenler gitmiş olsalar da, yeri geldiğinde “kaysının başkenti” diye bilinen Malatya`dan katılımcı yokmuş Ispanya`da. Muhtemeldir ki, ödenek yokluğundan kimse gidememiştir. Anlaşılır gibi değil doğrusu...

 

Yaptığım kısa araştırma sonrasında bir kez daha kani oldum ki, Malatya`da kaysının ticarileştirilmesi adına 20 yıldır değişen birşey yok. Satış yöntemi itibariyle hiçbir yenilik sözkonusu değil.

 

Bir ürünün pazarlanması gibi ekonomik sistemin en olmazsa olmazı kabul edilen, hep dinamik olmak zorunda olan, bir günlük gecikmenin bile piyasada aleyhte sonuç doğuracağı bir faaliyete eğinilmezse şayet, sonuç ne olur? Pazarlama ve satış teknikleri üzerine, dünya da her saatbaşı yeni fikirler ve gelişmeler kaydediliyor. Bu gelişmeleri takip edemeyen üretici, satıcı ne bekler ki ürününden?

 

Haksızlık etmeyelim, birtakım yenilikler(!) göze çarpıyor. Kaysı döner, kaysı tatlısı, kaysılı içli köfte vs.. satış artırıcı yöntemler olarak sunuluyor. Komik olmanın hiç lüzumu yok, potansiyeli 1 milyar dolar olabilecek bir ürün gamını öyle döndürerek, şerbetleyerek yeterince satamayız.

 

Adı piyasa olan bir heyula, bir canavardan söz ediyoruz. Son 10 yılda dahi Türkiye`deki satış yöntemlerinin değişimi o kadar hızlı oldu ki, önceleri Istanbul`dan mal alabilmek için 15 gün evvelinden parasını yatırıp, gidip malı alabildiğinde kendini şanslı sayan taşralı esnaf, şimdi kapısına günde 5 kez gelen tahsilli satıcı çocuklardan 3 ay vadeyle mal alıyor. Uluslararası ticaretin de bundan farkı yok artık. Satmak emek ister, ısrar ister, dinamizm ister.

 

“Kaysımızla imtimhanımız” dedik başta, ne acıdır ki, Malatyalı üretici tabiatla piyasa arasındaki boğucu zeminde kendine çıkış bulmaya çalışıyor. İki kuruş kazancına, tabiat koşulları müsade ettiyse, piyasa müsade etmiyor. İlkine yapılacak birşey yoksa da ikincisine çözüm bulunmalıdır. Fedakâr bir Malatyalı kaysı uzmanımızın umut veren kararlılığıyla söyleyecek olursak: “Cözüm bulunacaktır!”

 

Aksini düşünmek bu kentin, girişimci potansiyelini küçümsemek, hesaba katmamak olur.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız