SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Malatya'nın Sahibi Var mı?..

A- A+ PAYLAŞ

İsmet YALVAÇ Yazdı

Yabancı bir otomotiv firması, Türkiye’de fabrika yeri arıyor.. 1,2 milyar Euroluk bir yatırım planlıyor.. Yan sanayi ile birlikte 30 bin kişinin istihdam edilebileceği bir projeden bahsediliyor.. Bazı illerde, belediye başkanları, yerel yöneticiler ayağa kalkmışlar, “Yeter ki gelin..” diye.. Bu işe en uygun, neredeyse bitmiş ve “başına bela (!)” olarak yorumlanmakta olan bir tesisin sahibi durumundaki Malatya’dan ise ne bir ses, ne bir nefes var?.. Birilerinin “en ucuza nasıl kapatırım?” hesapları hiç bitmeyen bu tesisi, yer arayan yatırımcının önüne, hem de başbakanın daha geçen yıl verdiği bir sözü de hatırlatarak koyacak bir Malatyalı aranıyor..

...

Güney Kore orijinli Hyundai firması, Türkiye’de bir fabrika kurmak istiyor. Yabancı sermaye gelsin diye, “olağanüstü” teşviklerin ve olanakların sağlandığı dönemde, “Yeri verin, fabrikamızı kuralım” diyen firmaya, nedense başka yabancı sermaye girişimlerine gösterilen sıcak yaklaşım yok. Öyle anlaşılıyor. Hatta, bu yatırımın, Türkiye olmadığı takdirde, alternatif olarak gösterilen Çek Cumhuriyeti’ne gitmemesi için girişimleri ve vaadleri olduğu bilinen Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun ile olaya sıcak bakmadığı anlaşılan Devlet Bakanı Ali Babacan arasındaki diyaloglar, basına da yansıdı.

Ama yine de, Hyundai’nin Türkiye alternatifi üzerinde ciddiyetle durduğu, en azından şu günlerdeki tavrının bu olduğu biliniyor. 1,2 milyar Euroluk bir yatırım, yan sanayi ile birlikte 30 bin kişiye iş olanağı sağlayacak bir proje bu.

Trakya ve Marmara çevresindeki alternatiflerden sonuç alınamamış.

Yavuz Donat’ın yazdıklarından okuyoruz.. Niğde, bu iş için talip.. Başka talipler de var..

...

Ama bu talipler arasında, her nedense, böylesine bir yatırım için, neredeyse “anahtar teslimi” binaları, arazisi, lojmanları ve tesisleri olan Malatya’dan ses yok!..

Malatya’ya hizmet, yatırım diye çırpınan ya da öyle gözükenlerden, Hyundai ile ilgili tartışmalar süresince, tek bir açıklama, tek bir değerlendirme duymadık..

Oysa, bu iş için en uygun alt yapı Malatya’da mevcut.. Neredeyse, “anahtar teslimi”..

Vagon Onarım Fabrikası’ndan bahsediyoruz.. Hani, şu bir türlü, ne olacağına karar veremediğimiz, bugünkü rakamlarla bir değerleme yok ama, 1990’ların ortalarında, yüzde 78’i bitmiş bina ve sosyal tesisleri haliyle, 31 trilyon 444 milyar lira harcandığı resmi ağızlarca ifade edilen tesis..

...

Ulaşımda “demiryolu” ağırlıklı bir politikayı benimseyen 11’ler destekli CHP hükümetinin önemli projelerinden biriydi, Malatya’daki “Vagon Onarım Fabrikası”.. Vagon onaracak, vagon üretecek, belki de sonra lokomotif fabrikası eklenecekti.. İki vardiyada toplam 3 bin işçi çalışacaktı.. Yıl 1978’di, dönemin ulaştırma bakanı Güneş Öngüt tarafından temeli atıldığında.. Biz de temel atma törenini izlemiştik, gazeteci olarak.. Dönemin ekonomik koşulları nedeniyle ağır-aksak giden bir projeydi. Hükümet değişti, sonraki hükümetlerin “ulaştırma” politikalarında, “demiryolu” olmadığı için, ağır da olsa, yapımı sürmekte olan tesise hiç de “iyi gözle” bakılmadı..

Turgut Özal’ın başbakanlığı döneminde de, inşaatının devamı için gereken ödenekler “rutin”inde devam etti. Özal’ın, burası için özel bir çabası yoktu. 1980’li yılların sonuna gelindiğinde, inşaatın 4’te 3’ü tamamlanmıştı.. Ama, artık “Vagon Onarım” sadece inşaatın adı olmuştu. Kaba inşaat bitmişti bitmesine de, “Vagon Onarım” diye bir projeyi konuşmak isteyen bile yoktu. Hatta o dönem görüştüğümüz ANAP’lı bir yetkili, “Vagon onarım olarak kullanılması ekonomik değil. Çünkü, ABD’de çok sayıda vagon devre dışı bırakılıyor. Onları getirsek çok daha ucuza malolur.” diyordu. Rahmetli Yusuf Bozkurt Özal’ın ekonomiden sorumlu bakanlığı döneminde de, Vagon Onarım’ın, o dönem Türkiye’ye ilgileri artmaya başlayan yabancı otomotiv firmalarının gündemine getirilmesi konuşuldu, sonuç çıkmadı. Bir ara, iş makineleri üreten Komatsu firması gündeme geldi, Özal’lı yıllardı, yine sonuç alınamadı.

Belki de, Türkiye’nin tarihinde bir ilk olan, “tamamlanmasına rağmen ne olacağına bir türlü karar verilemeyen” tesis için, harp sanayiinde, helikopter, askeri araç-gereç üretimi için kullanılması gündeme geldi, hatta dönemin ordu komutanlarından bazılarının bu konuyu Ankara’ya taşıdığı da biliniyordu, ancak hiçbirinden sonuç çıkmadı.

Tesisin sahibi TCDD, burayı bir ara satışa çıkardı. Bugün de, tesisin devri konusunda bazı çevrelerin çaba gösterdiği Malatyalı bir iş grubundan iki ayrı teklif verildi. Çok düşüktü, TCDD vermedi ve ihaleyi iptal etti.

“Tamamlanmadığı, üretim yapan bir tesis olmadığı için” özelleştirme kapsamına alınamıyordu ve o doğrultuda satılamıyordu.

1990’ların sonuna doğru, Malatya’dan bazılarının desteğiyle geliştirilen formül, “özelleştirme” kapsamına giremediği için “elden çıkarılamayan” bu tesisin, TCDD’nin vergi borcuna karşılık Maliye Bakanlığı’na verilmesi, Maliye Bakanlığı’nın da burayı Özel İdareye devri ve Özel İdare’nin de tesisi pazarlaması şeklinde idi. Dönemin Valisi Atilla Vural’ın Malatya’ya gelen bir bakana da aktardığı bu öneri, o günlerde küçük bir çevre dışında pek onay görmüyordu. Ancak, son 1 yıl içerisinde, o zaman onay görmeyen bu durum, çözüm olarak bazı çevrelerce hep gündeme getirildiği için “otomatiğe bağlanmış” bir şekilde tahakkuk etti. Tesis, vergi borcuna karşılık Maliye’nin oldu ve o süreçte.

Tesisi pazarlama çabaları çeşitli nedenlerle bir türlü sonuçlanamazken, bir ara Tekel’e tütün deposu olarak kiraya verildi. 1999 yılının Aralık ayında çıkan ve hem ürün, hem de binalara verdiği zararla boyutu 25 trilyon lira olarak belirlenen bir “sabotaj” da gördü, bu tesis. “Sabotaj” diyoruz, çünkü yangının ardından görülen ve 40 dolayında kişinin de sanığı olduğu davayı gören Malatya Ağır Ceza Mahkemesi, bilirkişilere dayanarak bunu böyle tanımlıyor, ancak “eylemi gerçekleştirenler” belirlenemediği için, sanıkların tamamı hakkında beraat kararı veriliyordu..

....

Son dönemde yeniden gündeme geldi. 2004 yılının başlarında, yine Hyundai firmasının “hafif raylı ulaşım sistemi” araçlarını üreteceği yer aradığı haberi üzerine, Malatya TSO burayı dillendirdi. Sonuç çıkmadı. Sonra, TSO burayla ilgili değişik önerilerle ortaya çıktı. En son, buranın bir tekstil entegre tesisi yapılması gerektiğine dair, bazı firma adları da dillendirilerek yapıldı bunlar. Daha önce satışa çıkarıldığında verdikleri teklif çok düşük görülenlerin önderliğinde bir bir projeden bahsediliyor.. Bunun ne durumda olduğu bizce pek bilinmiyor.. Sadece geçenlerde AKP il başkanının verdiği bir bilgi vardı, bir firmanın TSO’nun seslendirdiği projeyle ilgili Valiliğe başvurusunun olduğuna dair. Açık bilgilendirme olmadığı için ne kadar ciddi, kimler, ne yapmak istiyor, bilmiyoruz.. O nedenle, bu girişimi “tahakkuk eden” olarak saymıyoruz, daha doğrusu, parti başkanının açıkladığının dışında kamuoyuna bir bilgi aksetmediği için onun üzerinde yorum yapamıyoruz.. Böylesine bir girişimi, “ciddi girişim” olarak ne kadar değerlendirmek gerekir? Bizce, ortada bir proje yok, sadece bir gayrimenkulun öncelikle “edinilmesi” çabası var..

....

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 2004 yılının Eylül ayında Malatya’ya gelmişti, bazı açılışlar için. Burada, Vagon Onarım Fabrikası için TSO başkanının çok iddialı ve ısrarlı konuşması karşısında, Vagon Onarım Fabrikası'nın Malatya ekonomisine kazandırılması için gerekli talimatı Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'a verdiğini vurgulayarak "Gerekli talimatları verdim. İnşaallah Malatya Vagon Onarım Fabrikası binasını çok kısa sürede yatırıma yönelik olarak hizmete sokacağız" demişti. Başbakan, aynı konuşmasında, konunun bizzat takipçisi olduğunu “Konunun takipçisiyim. Bunu bazı spekülasyonları önlemek için söylüyorum..” sözleriyle ifade etmişti.

Şimdi, Hyundai diye bir firma, yatırım amacı, kararlılığı ortada ve “Yer verin. Bunları yapacağım.” diyor.

Malatya’dan, Hyundai’nin bu girişimi birkaç haftadır konuşulmasına rağmen, “Gelin işte burada hazır yerimiz var” diye bir ses çıkmadı. Ne siyasetçisinden, ne milletvekilinden, ne yerel yöneticilerinden, ne de bu tesisle ilgili sürekli “lokomotif” görevi üstlenen TSO’dan?..

Malatya, “hazır” olan tesisini, ilgili firmanın yetkililerinin gündemine taşıyacak bir sahip arıyor.. “42 bin metrekaresi kapalı, bin dönüme yakın yeri olan, lojmanları bile hazır, kara ve demiryolunun (demiryolu içinden geçiyor) hemen kenarında, Organize Sanayi Bölgelerinin hemen komşusu.. Mersin Limanı’na 450 km. mesafede.. Her şeyiyle ağır sanayi için projelendirilmiş, anahtar teslimi bir tesis. ” diye, burayı yatırımcının önüne koyacak bir sahip..

Var mı?

Göreceğiz..

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız