Suat TAŞPINAR
"Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu... Birinciliği beyaza verdiler!" Böyle diyordu Özdemir Asaf... Memlekette de bütün kurumlar belki aynı hızla kirleniyordu; birinciliği açık ara medya kaptı...
Ama herkes "zamanın ruhu" diye efsunlu yalanlara sığınıp, aslında düpedüz ruhunu mezatta satmadı.
Hayatta parayla pulla ölçülemeyecek değerler olduğunu unutmadı.
Yaşadığı şehrin ruhuna, tarihine, delisiyle velisiyle insanlarına, öyküsüne envayi çeşit "rant" uğruna sırtını dönme ve yağmalayanların yanında saf tutma namertliğini yapmadı...
Yani herkes "salla başı, al maaşı, reklamı" demedi.
Herkes havan dövücünün "hınk" deyicisi olmadı...
Herkes alem "gazeteci" bilirken "iş takipçisi" olmadı.
Onlar, kimilerinin "eski kafa" diye küçümsedikleri şeyin "eskimeyen gazetecilik ve insanlık değerleri" olduğunu lafla değil, yaşamlarıyla gösterdiler bize. Ve her gün gösteriyorlar.
İşte aziz okur; kimileri albenisi daha az, daha zor yolu seçti. "Taşra"nın sükunetine burun kıvırıp metropollerin ışıltısına dümeni kırmadı.
Bu tercih zaman zaman onların yüreğine "yaşanmamış baharların özlemi" diye yapıştı belki. Ama biz (gidenler tayfası) onlara, uzak iklimlerde "milyonlar içinde herhangi biri" olmaktansa, kalıp bu topraklarda "milyonda bir değerler" olduklarını söylediğimizde de bunu bir paye kabul etmediler, önemsemediler. İşlerine güçlerine baktılar.
Çünkü onlar "önemli" değil, "değerli" hayatları tercih ettiler. Yaşadıkları mekanın simgesi, doğdukları şehirlerin hakiki "şehremini", memleketlerinin "vicdanı" oldular.
Sokrates, baldıran zehiriyle öldürüleceği davanın ünlü savunmasında kendini bir "atsineğine" benzetir. Ve der ki:
“Yavaş olan ve dürtülmesi gereken bir atı andıran devleti yerinden oynatmak için Tanrı'nın tebelleş ettiği benim gibi bir atsineğini kolay kolay bulamazsınız. Ben, devletin başına tebelleş edilmiş bir atsineğiyim; her gün her yerde dürtüyor, uyarıyor, azarlıyorum, peşinizi bırakmıyorum.”
Rahmetli Cemil Meriç, "Bir çağın vicdanı olmak isterdim" demişti... MalatyaHaber.Com, sancıları hiç bitmeyen, elini vicdanına koyduğunu sandığımız insanların cüzdanlarının sol ceket iç ceplerinde olduğunu sıkça gördüğümüz bir memlekette "memleketin vicdanı" payesini fazlasıyla hak ediyor...
Bu yazıda dilim döndüğünce anlattığım, heyecanla selam çaktığım, alkış tuttuğum, gurur duyduğum, mesleğime dair ne güzellik varsa hepsinin adresi, her daim "sahnenin dışında" kalmayı tercih eden, mesleğimdeki "ilk öğretmenim" İsmet Yalvaç'tır.
Çünkü her ne kadar vitrinden hep uzakta dursa da, MalatyaHaber demek İsmet Yalvaç demektir.
Sitenin kurucuları ve bugünlere gelmesini sağlayan Fuat ile Suat Kozluklu kardeşlerin yanı sıra; Niyazi Doğan, Selahattin Gökatalay, Levent Barış, Güler Hazar, Bülent Korkmaz, Yaşar Karaaslan, Mehmet Göresiye başta olmak üzere, emeği geçen herkesin de hakkını vererek bunu söylemem farz.
Malatya'dan İstanbul'a, Avrupa'nın en ücra kasabasından, dünyanın akla gelmeyecek uzak iklimlerine kadar; ne mutlu Malatyalılara ki, MalatyaHaber.Com var...
Ne mutlu bize ki, hemen her değerin haraç mezat satıldığı bir zamanda memlekette hakkın ve hukukun "sigortası" olan, vicdanı hür bir avuç gazeteci var...
İyi ki varsınız dostlar! Nice yıllara!
Karikatür: Aleksey Merinov