Mustafa Bahadır ALTAŞ
SM. Mali Müşavir
mba444@mynet.com
Fransızcası "mentalité" olan Türkçe de "mantalite" olarak söylenen ve yazılan bu kelime, kişinin kendi hayatına yön verdiği düşünme yapısı, akıl gücü, zihniyet ve anlayış farklılığının bütünü olması yanında, kişinin duyum ve izlenimlerden, tasarımlardan ayrı olarak aklın bağımsız ve kendine özgü durumu olduğu gibi karşılaştırmalar yapma, ayırma, birleştirme, bağlantıları ve biçimleri algılama durumudur.
Mantalite açısından söz konusu Malatyalı olunca, Malatya Türkiye'deki seksen bir ilden biri olmanın ötesinde Malatyalıların Malatya'sı, Dünya Kayısı Başkenti, coğrafi konumu acısından, doğunun batısı, batının doğusu bir başka anlatımla doğudan, batıya giriş kapısıdır.
Toprağından mı, suyundan mı, havasından mı? bilinmez.
Malatyalılar memleketlerine karşı aşırı fanatiktirler.
Malatyalılarda “Aidiyet duygusu” çok farklıdır. Malatyalılar, kendilerini doğdukları büyüdükleri şehre ait hissedip, Malatya dışında yaşasalar bile bulundukları ortamda Malatya'yı yaşamak ve yaşatmak için dernekler kurarlar. Bu yönleri ile de dünyada ve Türkiye'de en çok derneğe sahip il olma rekorunu ellerinde bulundurmaktadırlar.
Türkülerde söylediği gibi "Malatya Malatya bulunmaz eşin." eşi bulunmayan şehirdir Malatya.
Malatya'da iki konu vazgeçilmezdir. Birincisi siyaset, diğeri ise kayısıdır.
Şehir plakası 44 olduğundan Malatyalılar sıklıkla ''biz Malatyalıyız dört dörtlük adamız'' tarzı dokundurmalar yaparlar. Onlara göre her şeyin en iyisi Malatya'dan çıkar.
Malatya insanı her ne kadar belli etmese de çok hırslıdır. Bulundukları ortamda inanılmaz bir rekabet ortamı olur. Kişiler ve olaylar karşısında her zaman muhalif ve sorgulayıcı yönlerini ön plana çıkartırlar.
Bu nedenle Malatyalı mantalite olarak diğerlerinden farklıdır. Malatya'da, dünden bugüne her zaman siyaset güncel yaşamın bir parçasıdır. Malatya, siyasetin harman olduğu yerdir. Siyaset Malatya'da bu kadar ön planda olmasına rağmen geçmiş yıllarda Malatyalıların normal aklı hep siyasi aklının önünde olmuştur. Yakın zamanda ise bunların yer değiştirdiğini görüyoruz. Yani siyasi aklımızın normal aklımızın önüne geçtiğini ve karar verirken de normal aklımızla değil siyasi aklımızla, siyasi düşüncemizle, siyasi bakış açımızla olayları değerlendirir olduk.
Bunun sebebi ise Malatya’nın nüfus yapısında meydana gelen değişikliktir. Çünkü, 1940-1950-1960 ve 1970 yıllarındaki Malatya nüfus yapısıyla bugün Malatya’da yaşayan nüfus yapısı arasında ciddi değişiklikler var. TÜİK rakamlarına bakıldığı zaman 1980 ile 2015 yılları arasındaki değerlendirmelerde Türkiye’deki göç değişiminden etkilenen iller arasında Malatya ilk 10 il arasında yer alıyor. Son kırk yılda (1974-2014) dönemde Malatya nitelikli ve birikimli olarak 441 bin göç verirken aynı dönemde ise 333 bin niteliksiz ve birikimsiz göç almıştır. Bu değişim Malatya aidiyet duygusunu yavaş yavaş yok etmekte, Malatyalıların "mantalite"sinin sınırları yeniden şekillenmektedir. Malatya da bulunmuş bir yabancının "Arkadaşım karşıma çıkanlar Malatya'nın yerlisi değil. Malatya'nın gerçek yerlileri yok iddia ediyorum Türkiye de hiçbir il bu kadar ünlü yetiştirmemiş. maalesef geriye bunlardan bir şey kalmamış halbuki gerçek Malatyalılar böyle değil." sözleri bunun en iyi ifadesidir
Malatya da yaşayanlar artık, kayısıya mişmiş, Dut`a ‘tut’, kapıya "gapı", karpuz "garpuz" Peynire “pendir” yaprağa “yarpağ” köprüye “körpü” demiyse. Patlıcana ‘balcan’, Lahanaya 'nahna' diyip. Bulgurdan mamül, ayva yaprağından, kiraz yaprağına yetmiş iki çeşit küfte pişirmiyse, evine gelen misafirine ikramlarda bulunduğunda.
-Allah'ını seversen ye bak...
-Ölümü gör yemezsen...
sitem ettiği zamanlarda ise
-Eşkola (aşkolsun) sana,
Sevdiği bir insana sevgisi ifade etmek için “Senin Allah’ına gurban” demiyse,
Malatya'nın mantalitesinde bir değişim bir dönüşüm bir mantalite farklığı olduğu fark edilecektir.
Malatyalılar olarak son yıllarda olduğu gibi hiçbir zaman siyasallaşmadık. Birbirimize karşı hiç bu kadar ötekileşmedik, Malatya’nın sorunlarına karşı hiçbir dönemde bu kadar duyarsızlaşmadık. Bugün için geldiğimiz konumda hep birileri bizim adımıza karar versin diye beklerken biat kültürü ile siyasetin esir aldığı iradenin Malatyalılık Ruhu’nu her geçen gün azalttığı fark edemiyoruz. Malatyalıların düşünme yapısı, akıl gücü. zihniyet ve anlayış farklılığının içeren aklın bağımsız ve kendine özgü sorgulayıcı ve yeri geldiğinde muhalafet edebilme mantalitesi yerine kaderci ve teslimiyetçi, biat eden bir mantaliteye sahip kişilik oluşmaktadır. Buna ilişkin en yakın zamandaki örnekler ise;
Kernek yel değirmeni başta olmak üzere, bu şehirde hiç kimse henüz daha yapımı tamamlanmamış çakma sanat sokaklarının altı ay öncesinden başbakan tarafından açılışının yapılmasını sorgulama durumunda değildir. Yakın zaman da sayın Cumhurbaşkanı tarafından toplu olarak "mantalite" açılışı yapılan tesislerin neler olduğunu bilmek ihtiyacını duymamaktadır. Karayolları Trafik Yasası'nda tanımlanmayan bir araç olan, "Trambüs" ün bir yıl önce bugünlerde faaliyete geçeceği ifade edilmişken, bu trambüslerin Malatya çevre yolu güzergahında altı aydır içi boş bir şekilde her gün saatlerce deneme sürüşü yapması kimsenin ilgisini çekmemektedir. Malatya bu hali ile akıl gücü ve aklı bağımsızlığını kaybetmiş bir mantal bir yorgunluk yaşamaktadır. Buna çözüm bulmakta başata bu şehri yönetenler olmak üzere bu şehirde yaşayan hepimizin görevi olmalıdır.
Malatya olarak tek adamlıktan kalma sen her şeyi bizden iyi bilir ve bizden iyi düşünürsün türünden miadı dolmuş defolu bir siyaset anlayışının egemen olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Bir şehir içinde en tehlikeli durum aidiyet duygusunu yitirmiş toplulukların normal akılları ile değil siyasi akıları ile o şehrin geleceği adına karar verip bu kararlarını hayata geçirmesi halidir. (Dünyanın en tehlikeli hali, cehaletin örgütlü eyleme geçme halidir.Goethe)
“Malatya’da yaşamak kadar, ruhumuzda ve özümüzde Malatya’yı yaşayalım, yaşatalım.”
Bizi Anlayan
Zat-ı Hakk'da mahrem-i irfan olan anlar bizi
İlm-i sır'da bahr-i bi-payan olan anlar bizi
Bu fena gülzarına talib olanlar anlamaz
Vech-i baki hüsnüne hayran olan anlar bizi
Dünye vü ukba'yı tamir eylemekten geçmişiz
Her taraftan yıkılıp viyran olan anlar bizi
….
Niyâzî-i Mısrî