SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'Maskenin Koruduğunu Biliyoruz'

0
Güncellendi - 2020-10-15 01:23:12
'Maskenin Koruduğunu Biliyoruz'
A- A+ PAYLAŞ

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Bilkent Yerleşkesi'nde gerçekleştirilen Koronavirüs Bilim Kurulu Toplantısı'nın ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

Yaklaşık 10 aydır bütün dünyada ana gündemi pandeminin oluşturduğuna ve Kovid-19 hakkında artık çok fazla bilgiye sahip olunduğuna işaret eden Koca, "Genel olarak yaşantımız ise dünya ölçeğinde etkili bu salgından giderek daha az zarar görüyor." ifadesini kullandı.

Salgının maske, mesafe ve temizlik tedbirlerine uyuldukça gerilediğinin, bu tedbirlerden vazgeçildikçe tırmanışa geçtiğinin hem Türkiye hem de dünyada görüldüğüne dikkati çeken Koca, "Maskenin koruyuculuk özelliği konusunda yeni veriler ortaya çıkmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü iki gün önce, 12 Ekim'de grip güncelleme raporunu yayımladı. Bu raporda grip mevsimini yaşamış olan güney yarım kürede Avustralya, Yeni Zelanda, Orta ve Güney Amerika gibi yerlerde bu yıl bu enfeksiyonun çok seyrek görüldüğü bildirilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü, grip vakalarının azalması sonucunu maske, sosyal mesafe ve el hijyenine bağlamaktadır. Yapılan bazı araştırmalar koronavirüs tedbirlerinin grip ve benzeri bazı enfeksiyonları yüzde 35 civarında, diğer bazı araştırmalarsa en az yarı yarıya azalttığını ortaya koymakta." bilgisini paylaştı.

"Tedbirlere uyarsak iki hastalıktan birden korunmuş olacağız"

Bakan Koca, "Ekim ayındayız, gribin en yaygın olduğu günlere girdik. Koronavirüse karşı alacağımız tedbirler bizi gripten de koruyacak. Tedbirlere uyarsak iki hastalıktan birden korunmuş olacağız. İki ayrı virüse karşı tedbir aynıdır." uyarısında bulundu.

Gribin ölüme yol açabilen bir hastalık olduğuna, özellikle kronik karaciğer, kronik akciğer, kalp, hipertansiyon, diyabet gibi hastalığı olan, vücut direnci düşük kişilerin gribal enfeksiyonlar sonucu hayatını kaybedebildiğine dikkati çeken Koca, koronavirüs tedbirlerine uyarak bu hastalığa karşı da ciddi bir başarı elde edilebileceğini vurguladı.

Koca, DSÖ'nün Türkiye hakkında yayımladığı rapora değinerek, bu raporun bütün Avrupa ülkeleri içinde bir ilk olma özelliğine sahip olduğunu, Türkiye'nin pandemiye karşı elde ettiği başarının raporda kapsamlı bir şekilde ele alındığını anlattı.

Raporda Türkiye'nin en zengin ülkeler arasında olmamasına rağmen salgınla mücadelede en cömert davranan ülkelerden biri olduğunun vurgulandığını belirten Koca, Türkiye'nin temaslı taraması ile vaka tespiti, izolasyonla riski kontrol altına almaya yönelik stratejisi, erken tanı ve tedaviye dayalı klinik uygulamalarına raporda vurgu yapıldığını ifade etti.

Koca, Avrupa Birliği İlerleme Raporu'nda da Türkiye'de mart ayında başlayan Kovid-19 pandemisi çerçevesinde Sağlık Bakanlığının halk sağlığını koruyucu ve sağlık kuruluşları ile sağlık personeli üzerindeki yükün artmasını önleyici tedbirleri vakit kaybetmeden uygulamaya geçirdiğinin aktarıldığına dikkati çekti.

Raporda, "Türkiye'nin sağlık sistemi Kovid-19 pandemisinin gereklerini sağlayabilecek güçtedir. Sosyal güvencelerine bakılmaksızın herkese ücretsiz test ve tedavi imkanı sağlamıştır. Türkiye krizin erken döneminden itibaren Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkeziyle iş birliği içinde çalışmaktadır." ifadelerinin yer aldığını belirten Koca, bu hususların Türkiye'nin küresel salgına karşı savaşını küresel standartlarda verdiğini gösterdiğini vurguladı.

"15 Ekim'de saha taramasını tekrarlıyoruz"

Bakan Koca, bu standartların Türkiye'nin başarısının sadece bir kısmını değerlendirmeye dönük olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Temmuz ayından itibaren normalleşme dönemine geçtik, sınırlamalar kalktı, ülkeler arasında gidiş ve gelişler ülkelerin koyduğu günlük vaka sayılarının belli düzeyin altında olması şartıyla başladı. Bu yeni dönemin gereklerine uygun olarak kesitsel taramalar adını verdiğimiz virüs taramalarına başladık. Bu taramaları havaalanlarında yurt dışına gidenlere, cezaevlerinde bulunanlara, organize sanayi bölgesi çalışanlarına, asker, sporcu ve benzer diğer gruplara yapıyoruz. Bir örnek vermek isterim; bugüne kadar hava yoluyla yurt dışına gidenlere yaptığımız test sayısı 490 bin 480'dir. Bu taramalarda 1226 kişide test pozitif çıkmıştır.

Bir diğer konumuz ise saha taramasıdır. Daha önce enfeksiyonun yaygınlığı ve bağışıklık durumunu ölçmek için 153 bin kişiyi kapsayan bir saha taraması yapmış, sonuçlarını da kamuoyuyla paylaşmıştık. 15 Ekim'de bu saha taramasını tekrarlıyoruz. Toplumun tamamını yansıtacak büyüklükte bir örneklem üzerinde çalışma yapıyoruz. Hem semptomsuz yani belirtisiz olduğu halde testi pozitif çıkan taşıyıcı vakaları hem de antikor testleriyle daha önce virüs kendisine bulaştığı halde bunu fark etmemiş fakat sonuçta bağışıklık geliştirmiş kişileri tespit etmiş olacağız. Bu çalışma bize toplumun tamamı hakkında fikir verecektir."

"Aşı konusundaki gelişmeler salgına karşı tam bir güvence olarak görülmemelidir"

Sağlık Bakanı Koca, bazı törenler ve toplu etkinliklerin yapıldığı ayların geride bırakıldığına dikkati çekerek, "Kapalı alanlar çok daha büyük önem kazandı. Aynı ortamda çalışan kişilerin karşılıklı güvence varmış gibi tedbir almadıklarını duyuyoruz. Bu konuda dikkatli olmalıyız. Bu dönemde virüsün yayılma mecralarına iş yerleri de eklenecek. Maske kuralından ödün verilmemelidir." diye konuştu.

Maskenin bazı bilim adamlarınca aşı benzeri bir koruyucu olarak kabul edildiğine dikkati çeken Koca, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Aşı konusundaki gelişmeler salgına karşı tam bir güvence olarak görülmemelidir. Koronavirüs bulaştığı kişide iki veya üç hafta sonra iz bırakmayacağı hatta fark edilemeyeceği gibi bu süre hayatının en çetin günleri de olabilir. Aşı konusundaki gelişmeler ise çok yol alınmış olmasına rağmen böyle kısa günlerle ifade edilemez. En önemlisi aşı yaygın olarak yapılabileceği güne kadar kendini virüsten koruyabilenler için bir çare olacaktır. Aşı kendisini virüsten koruyamayanlar için çare değildir.

Salgında baştan çok sıkı tutulan tedbirler yorgunluk sebebiyle gevşiyor. Virüsün yol açtığı hastalık ve tedavisi hakkında çok daha fazla bilgi sahibi olmakla birlikte risk giderek geniş bir tabana yayılıyor. Testi pozitif çıkanların ve bunların temaslılarının izolasyon kuralına uyması şarttır. Bakanlık olarak gerekli önlemleri alıyoruz. Öte yandan belirgin semptomu olan kişilerin sağlık kuruluşlarına bir an önce başvurmalarını istiyoruz. Ağır hastalar bunlar arasından çıkıyor. İzlediğimiz strateji, tedbir ve korunma, tanı ve izolasyon, erken tedavi ile normal yaşama dönüştür."

Her birey için Risk Yönetimi Rehberi oluşturulduğunu belirten Koca, pozitif vakaların hatta onların risk taşıyan temaslılarının Hayat Eve Sığar (HES) uygulamasına kayıtlı olduğunu dile getirdi.

Girip çıkılacak yerlerin risk durumunun HES uygulamasıyla öğrenilebileceğini ifade eden Koca, HES'in, koronavirüs konusunda güncel tüm verileri içeren bir harita olduğunu söyledi.

Kendilerinin sahada her türlü tedbiri alarak şüphelilere ulaşmak için seferberlik halinde olduklarına dikkati çeken Koca, herkesin HES uygulamasından yararlanmasını istedi.

Bakan Koca, salgınların, yayılım odaklarına karşı yerinden müdahaleleri gerektirdiğini vurgulayarak şöyle devam etti:

"Bu sebeple son 6 haftadır ülkenin bazı bölgelerine ziyaretlerde bulunduk. Vakaların artış gösterdiği bölgelerde sebepleri ortaya çıkararak ek tedbirler aldık. Son 1 hafta içinde İstanbul, Bursa, Denizli, Kahramanmaraş'ın da içinde olduğu bazı illerimizde artışlar olmuştur. Geçtiğimiz pazartesi günü yüz yüze eğitimde planlanan ikinci aşama uygulamaya kondu. Salgında başarı kazandıkça hayatın her alanında sırayla eski düzene kavuşacağımız aşamaya yaklaşıyoruz. Hem DSÖ hem Avrupa Birliği İlerleme Raporu'nun da övgüyle bahsettiği salgınla mücadele stratejimizle bu işin üstesinden alnımızın akıyla geleceğiz, şüpheniz olmasın. Sizden istediğimiz biraz daha sabır ve sebattır. Bilhassa da girdiğimiz aylarda tedbirlere harfiyen uymaktır."

"Ortak çalışma grubumuz şu anda 4 farklı aşı üzerinde çalışmaktadır"

Türkiye'nin katettiği yolu, salgının sıfır noktasında oluşturulan Bilim Kurulu'nun rehberliğinde aldığına işaret eden Koca, "Hayatlarını bilime ve kendilerini insanlığı ileriye götürecek bilgiyi üretmeye adamış kişilerden oluşan bu kurul, bizim en büyük gücümüzdür. Hocalarımıza her toplantımızda sizler adına tekrar tekrar teşekkür ediyorum. Onlar ve tüm bilim insanları ulusumuzun gururudur." diye konuştu.

Fahrettin Koca, çalışmalarını kamuoyu önünde sürdürmeyen, tek hedefleri aşıya kilitlenmek olan bir kurulun daha olduğunu belirterek, şu bilgiyi verdi:

"Temmuz ayında oluşmaya başlayan Yerli Aşı Ortak Çalışma Grubu hakkında biraz daha yol alınmasını bekleyerek size detaylı bilgi vermedim. Bugün bu aşamaya geldiğimize inanıyorum. Aşı Ortak Çalışma Grubu'nda, diğer bilim insanımızın yanı sıra aşı çalışmalarını doğrudan yürüten uzmanlar da bulunmaktadır. Türkiye'nin aşı çalışmaları bu bilim insanlarına bağlı 600 kişilik bir ekip tarafından sürdürülmektedir. Ortak çalışma grubumuz şu anda 4 farklı aşı üzerinde çalışmaktadır. Bunun dışında şu anki sonuca aynı derecede yaklaşmamış olsa da başka çalışmalar da vardır. Aşı çalışmalarını yürüten ekiplerimiz sonuca en kısa zamanda ulaşmak için rekabet içinde, birbirinin başarısı içinse dayanışma içindedirler. Şu an aşılardan 2'si insan deneyleri aşamasına yakındır. Kovid-19 aşı çalışmaları, Sağlık Bakanlığımızın himayesi altındadır. Bakanlığımız bağlı TÜSEB ile bilimsel ve teknolojik araştırmalarda ülkece gurur duyduğumuz TÜBİTAK, bu çalışmaların öne çıkan aktörleri arasındadır."

"Salgın 1 yılını doldurmaya yaklaşırken önemli gelişmeler ortaya kondu"

Bulaşıcı hastalıkların geçmişine bakıldığında, aşılarının kolay bulunmadığının görüldüğü bilgisini veren Koca, kızamıkçık aşısının 7, boğmaca aşısının 8, çocuk felci aşısının 20, grip aşısının 14, tüberküloz aşısının 21 yılda geliştirildiğini ifade etti.

Bilimsel bilginin üzerine o tarihlere kıyasla kat kat bilgi eklendiğini dile getiren Koca, teknolojinin ise mukayese edilmeyecek derecede ilerlediğini anlattı.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, şunları kaydetti:

"Salgının başlangıcında aşı için öngörülerin zaman en az 12 ortalama 18 aydı. Salgın bir yılını doldurmaya yaklaşırken gerçekten önemli gelişmeler ortaya kondu. Çin, Rusya, İngiltere ve başka bazı ülkeler, aşı çalışmalarında insan üzerinde deneylere geçtiklerini bildirdiler. Fakat bunların hiçbiri, örneğin satın almak istemeniz halinde size her şeyiyle sonuçlanmış bir aşı için taahhütte bulunamamaktadırlar. Bilim, şu an için umut olmayı kabul etmekte kesin vaadi erken görmektedir. Aşı konusunda dünyadaki durum budur ve umut çok yüksek olmakla temkini ve tedbiri elden bırakmamak gerekmektedir. Türkiye'deki aşı çalışmalarıyla diğer bazı ülkelerdeki çalışmalar arasındaki fark, hayvan deneylerinden insan üzerinde yapılacak deneylere geçiş nispetinde bir farktır. Sonuca daha yakın görünen 2 aşı adayımızın da hayvan deneyleri başarıyla tamamlanmış, sıra gönüllüler üzerinde yapılacak deneylere gelmiştir.

Bu gelişmeleri size sıcağı sıcağına bildireceğim. Aşı, bu salgına karşı insanlığın bir zaferi olacaktır. Bu zaferi elde edecekler arasında sizin konuştuğunuz dili konuşan, sizin okuduğunuz okullardan yetişen bilim insanlarının yer alacağından kuşkunuz olmanız. Kuşku duyan varsa bilsin, dünyada zeka ülkelere göre dağıtılmıyor. Bilim, imkan ve adanma işidir. Türkiye, aşının gerekliliği tüm teknolojik imkanları bilim insanlarına sunmuş durumdadır. Bilim insanlarımız da bu konuyu hayatlarının temel meselesi haline getirmiştir. Salgınla mücadelede rotamızı çizen bilimsel akıl, koronavirüse karşı beklenen nihai çözümü de önümüze koyacaktır. Sizlerden bilim insanlarımıza inanmanızı, önerdikleri tedbirlere, maske, mesafe ve temizlik kuralına uymanızı, salgınla savaşı sağduyu içinde yılgınlık göstermeden sürdürmenizi istirham ediyorum. Aşı tüm denemelerden başarıyla geçip üretiline kadar elimizdeki güç tedbirdir."

Türkiye'nin günlük koronavirüs tablosunu açıkladıktan sonra bazı verilere ilişkin bilgileri de paylaşan Koca, illere göre özellikle zatürre ve vaka oranı dağılımının yer aldığı tabloyu gösterdi.

Koca, İstanbul'da büyük oranda belirgin artışın olduğunu bildirerek, "Balıkesir, Bilecik, Bursa illerimizde artışı daha belirgin görüyoruz. Ankara, Kayseri, Malatya'nın daha aşağıya düştüğünü görmüş oluyoruz." diye konuştu.

Vaka sayılarındaki son durumu değerlendiren Koca, şu bilgileri verdi:

"İstanbul'da son 1 ay içindeki artış ortalama yüzde 50 oranında, Ankara'da azalma yüzde 60 kadar oldu. Yani yüzde 40'a kadar, neredeyse üçte birine kadar inmiş durumda. Fakat son 3 günde yüzde 60 azalıştan sonra, yüzde 4 gibi bir artışı görüyoruz. Yatışlarda daha bir değişiklik olmadığını, yatışa yansımadığını görmüş oluyoruz. O nedenle bu azalışla birlikte bu artışın önümüzdeki günlerde daha yakın tedbirlere uyarak azalmasını mutlak sağlamalıyız. İzmir son 1 ay içinde yaklaşık yüzde 50 azalış. İzmir'de de son 3 günde yüzde 5'e yakın bir artış görüyoruz. Genel seyrin İzmir'de iyi olduğunu ama orada da özellikle son günlerdeki bu kısmi artışla tedbirlerin daha yoğun bir şekilde, hassasiyetle devrede olması gerektiğini görmüş oluyoruz. Bursa'da yüzde 35 artış, Kocaeli'nde yüzde 30 artış, Denizli'de yüzde 35 artış, Balıkesir'de yüzde 50'ye yakın artış, Kahramanmaraş'ta yüzde 25'e yakın artış, Bilecik'te sayı az olmak birlikte yüzde 50 artış olduğunu son aya göre görmüş oluyoruz."

"İstanbul'da kısıtlama anlamında herhangi bir tedbiri düşünmüyoruz"

İstanbul'daki vakalarda artış olması dolayısıyla yeni önlemlerin alınıp alınmayacağına ilişkin soru üzerine Koca, genel olarak vakalarda bir artış beklentisi içinde olduklarını hatırlattı.

Hava değişimiyle birlikte kapalı ortamlara geçişin de aile içi bulaş dahil olmak üzere vakaları artırdığına işaret eden Koca, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz özellikle şu an kısıtlama anlamında herhangi bir tedbiri düşünmüyoruz ama bu dönemde özellikle sahada yaygın şekilde filyasyon ekiplerimizi daha da arttırdık. Geçen hafta İstanbul'da Koordinasyon Toplantısı yaptıktan sonra daha da arttırmış olduk. Sahadaki filyasyon ekipleriyle birlikte temaslarını özellikle tespit edip erken dönemde izole etmeyi ve filyasyon süresi ile temasları tespit etme süresi de İstanbul'da 7-7,5 saatlere düşmüş oldu. Şu an hastane yatışlarında ciddi bir artışın, vaka sayısının artışıyla birlikte olmadığını görüyoruz. Bu anlamda yatışlarda doluluk oranlarında bir sorun olmadığını çok rahat söyleyebiliriz. O nedenle bu dönemde bulaşmayı önlemek için maske kullanımını ve mesafenin son derece önemli olduğunu, kalabalık ortamlara da mümkün mertebe girilmemesi gerektiğini ve o kalabalık ortamları da oluşturmamak anlamında önemli olduğunu görüyoruz."

"Bilim Kurulu Toplantısı'nda aile içi bulaş ele alındı"

En fazla bulaşın aile içinde olduğunu vurgulayan Koca, bu konunun Bilim Kurulu Toplantısı'nda ele alındığını kaydetti.

Koca, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu anlamda Avrupa ülkelerinde biliyorsunuz 6 kişiden daha fazla aile içinde olunmaması şeklinde bir yaklaşımın olduğunu biliyoruz. Bilim Kurulumuz daha çok özellikle Türkiye olarak toplumsal farklılığımızı da göz önüne alarak, evdeki kişilerle birlikte 10 kişiyi geçmemek şeklinde aile içi temasların mümkün mertebe azaltılması şeklinde bir tavsiye ve önerisi oldu. Şu dönemde artış olan illerimizde, tedbirlere uymakla ve filyasyonu sahada yoğun yapmakla sonuç aldığımızı çok iyi biliyoruz. Bunu Diyarbakır'da gördük, Şanlıurfa'da gördük. Ankara'da çok belirgin gördük, yüzde 60'lara kadar düştüğünü gördük. Herhangi bir kısıtlama yapılmadan görmüş olduk. Ankara'daki yüzde 4 dediğim artışın, hastanelerdeki, sağlık kuruluşlarındaki yatışlara da herhangi şekilde bir yansıması olmadı."

"Maskenin yüzde 90'ın üzerinde koruduğunu biliyoruz"

Toplumun artık vakalardaki yükselişin nasıl düşürülebileceğini bildiğini vurgulayan Koca, şu ifadeleri kullandı:

"Vatandaşımızla birlikte tedbirlere özellikle hassasiyetle uymalıyız. Maskenin altını çiziyorum. Çünkü önümüzdeki dönem viral enfeksiyonların yoğun alacağı bir dönem ve başladı zaten. Ama bu üst solunum yolu enfeksiyonu yani damlacık enfeksiyonuna bulaşan bütün enfeksiyonlara yönelik maskenin ve mesafenin son derece önemli olduğunu, yüzde 90'nın üzerinde koruduğunu biliyoruz. Bu anlamda önümüzdeki dönemde bu üst solunum yolu enfeksiyonlarının daha da azalabileceğini tedbirlere ve maske kuralına uyarsak göreceğimizi düşünüyoruz."

Asemptomatik vakaların takiplerinin yapılıp yapılamadığı ve vaka sayılarının tabloya tam yansıtılmadığı iddialarının sorulması üzerine Koca, bunun vaka veya hasta tanımlarının yapıldığı dönemden beri gündemde olduğunu söyledi. Koca, şunları kaydetti:

"Türkiye olarak pandemideki mücadelemizi vaka-hasta kavramlarına indirgeyerek gölgelemeyelim. Şunu çok net ifade ediyorum. Biz, özellikle tedavi rehberimizde, Bilim Kurulunun hazırladığı rehberde, semptomu yani bulgusu olan kişilere test yapan ülkeler arasındayız. Oxfordun hazırladığı dünya haritasında da üçe ayrılmış olan haritada Türkiye olarak biz, semptomu olan kişilere test yapan ülkeler arasında yer alıyoruz. Başından beri test politikamız bu şekildeydi."

Temmuzdan itibaren, semptomu olan kişiler dışında havaalanında gelen ya da yurt dışına gidenlere yapılan, celp ve terhis döneminde askerlere yapılan, OSB'lerde, cezaevlerinde ve sporculara yapılan testler gibi kesitsel taramalarla sahada 153 bin kişiye testlerin yapıldığını belirten Koca, şöyle devam etti:

"Dolayısıyla bu tablo, temmuz ayından itibaren gündeme gelen, temmuz ayında da bizim hasta olarak tanımladığımız, semptomu olan, testi pozitif olan kişiler hasta olarak tanımladık zaten. Daha önce bu kesitsel taramalar olmadığı için burada vatandaşa karşı daha şeffaf olmak anlamında vatandaşa 'hasta' tanımını kullandık ve bu kesitsel taramaları da yer yer bildiriyor olmuş olacağız. Bu açıkladıklarımızı da Dünya Sağlık Örgütü ile de paylaşıyor olacağız.

Ben, mesela bugün havaalanlarında yapılmış olan testlerden bahsettim, 490 küsür bin testten. Bu normal, 1200 küsür pozitif olan yani yüzde 0,25, 10 binde 25 gibi bir orandan bahsediyoruz. Bugün itibarıyla bunu Dünya Sağlık Örgütüne de bildiriyor olacağız. Yani bizim daha önceki sayılar içinde, hasta içinde olmayan bir rakamdı bu kişisel tarama. Bunu OSB'ler için de sporcular için de hatta bunu yer yer kişisel tercihle özel sektörde de önünü açtığımız için orada da yapılıyor biliyorsunuz. Oralarda yapılan testler de bizim sistemimiz içinde. Dolayısıyla biz zaten bunları sizlerle yer yer paylaşıyor olacağız, paylaştığımızda Dünya Sağlık Örgütüne bildiriyor olacağız."

Koca, bunun yeni dönemde test politikasının değişikliği olmadığını, ilave taramaların yapılmasıyla bunun meydana geldiğini anlatarak, "Orada hasta yazılmış olması, bizim verdiğimiz o rakamı şeffaf şekilde vermek, ayrımı yapmak içindi. Dolayısıyla bu anlamda bir kafa karışıklığının olmaması gerekiyor." dedi.

"Semptomu olmasa bile taşıyıcı olan kişiyi mutlak izole ediyoruz"

Saha taramaları dahil olmak üzere, testi pozitif olan herkesi izole ettiklerini vurgulayan Koca, bununla ilgili bir algı oluşturulmaya çalışıldığına işaret etti.

Koca, Kovid-19 pozitif olan ama semptomu olmayan kişinin de bulaştırıcı olduğunu, salgınla mücadelede bu kişinin de bir şekilde izole edilmesi gerektiğini vurgulayarak "Semptomu olmasa bile taşıyıcı olan kişiyi mutlak izole ediyoruz. Ettiğimiz yetmiyor, izole ettiğimiz kişinin filyasyonunu da yapıyoruz yani temaslılarını da buluyor ve onları da izole ediyoruz. Yine yetmiyor hem kendisi ve temaslılarından bahsediyorum bunları HES'e de kaydediyoruz." diye konuştu.

"Rakamların tamamının doğru olduğundan vatandaşımız emin olsun"

Başından beri pozitif görülen herkesin, tarama ve saha alışması dahil, HES'te yer aldığını aktaran Koca, şunları kaydetti:

"Bunu gizleyebilir durumda olursanız, pandemiyle mücadele edemezsiniz, bu salgınla mücadele edemezsiniz. Sahada sonuç olarak, sizin yaptığınız bu anlamda pandemiyle mücadelenin ötesine geçmiş oluyorsunuz. Vatandaşımız bu noktada müsterih olsun yani gizleyerek sadece testi pozitif olup, bulaştırmaz diye o kişiyi izole etmeden pandemide başarıyı sağlayabilir misiniz? Bütün bu sahadaki çalışmalarla, filyasyon ekibiyle yoğun bir izolasyon ve takiple, biz ayrıca o kişileri oluşturduğumuz çağrı sistemiyle yani semptomu olmayan taşıyıcı kişilerle temaslılarını her gün çağrı sistemiyle ayrıca semptom takibi yaparak arıyoruz. Yani pandemide sahada asla taviz vermiyoruz. O nedenle zaten sonuç alıyoruz. Değilse sonuç alma şansımız olmaz. Vatandaşımıza ilk günden beri verdiğimiz bütün rakamların tamamının doğru olduğundan vatandaşımız emin olsun."

Koca, Bilim Kurulu'nun üniversitede yüz yüze eğitimin başlamasına ilişkin görüşü olup olmadığına ilişkin soru üzerine "Bu dönemde yüz yüze eğitimin başladığı öğrenciler arasında salgının seyrini biz bilmek istiyoruz. Bilim Kurulu'nda da bugün konuşulmuş oldu. İki hafta geçtikten sonra başlayan yaş grubu ile ilgili biz vaka seyrini, sayılarını tekrar değerlendirip, gerektiğinde kademeli olarak bir geçiş yapılacağı zaten söylenmişti, kademeli geçişe de geçmiş olacağız. Burada özellikle salgının seyri ve de yüz yüze eğitimle öğrencilerin o yaş gruplarındaki dağılımın, nasıl şekillendiğini gördükten sonra gündeme alınmış olur. Dolayısıyla önümüzdeki iki, üç haftanın değerlendirmek için önemli olduğunu düşünüyorum. Bilim Kurulu'nun da bugün değerlendirmesi bu şekilde oldu." diye konuştu.

"Birinci aşının üretimde dolumu bugün bitti"

Koca, aşıların gönüllülere uygulanmasının ne zaman olacağına ilişkin soru üzerine bir aşının üretim safhasına geçtiğini, ikinci aşının da çok yakın olduğunu hatırlatarak, "Birinci aşının üretimde dolumu bugün bitti ve yarından itibaren sterilite safhasına geçmiş olacak, çalışmaları yapılıyor olacak. Zannediyorum sterilite çalışmaları da ortalama 2 hafta kadar sürmüş olacak. Bu arada vakaların, aşı yapılacak kişilerin tespiti ve o kişiler üzerinde karantina ve uygulanacak testler ile ilgili bir zaman dilimi de bu dönemde söz konusu olmuş olacak. Bu 2 haftalık dönem sonrası gönüllüleri o dönemde almış olacağız." ifadelerini kullandı.

İkinci aşı için de üretim safhasına gelindiğini belirten Koca, bu konudaki durumu da gelecek 1 veya 2 hafta içerisinde gelişmelere göre sıcağı sıcağına aktaracaklarını söyledi.

Aşı konusunda oldukça umut veren bir yol aldıklarını belirten Koca, Türkiye'de sadece tek tip aşı değil farklı dünya ülkelerinden farklı aşı çeşitleri üzerinde çalışıldığını aktardı.

Koca, toplam sayının 13 olduğunu, buna gelecek günlerdeki gelişmelere göre iki aşının daha ilave olma ihtimali bulunduğunu ifade etti.

Yurt dışında Çin ve Pfizer'in faz 3 çalışmasının Bakanlığın izniyle Türkiye'de başladığını belirten Koca, "Biz özellikle vatandaşımız üzerindeki etkisini görerek, gerektiğinde aksiyon almak için de izin vermiştik. Şu ana kadar herhangi bir olumsuzluk yaşanmadı, görülmedi. Zannediyorum 3 veya 4 hafta sonra bu konuda biraz daha net bilgiye, sonuçları anlamında ulaşabiliriz, onu da zaten aktarmış oluruz. Bu aşılarla da ilgili gerektiğinde, aşının uygunluğuna kanaat getirdiğimizde de vatandaşımıza uygulama noktasında da ilişkilerimizin devam ettiğini de söyleyebilirim. Muhtemelen yılbaşından önce de olabilir, yani uygulama anlamında söylüyorum yurt dışı aşının. Bizim yerli aşı için de önümüzdeki insan deneylerinden sonra zaten gelişmeleri aktarmış oluruz." diye konuştu.

"Grip aşısı ile ilgili yanlış bir algı oluşturuluyor"

Türk Eczacılar Birliğinin (TEB) grip aşısına ilişkin gelecek dozların yeterli olmadığı ve ek aşı başvurusuna ilgili açıklamaları hatırlatılan Koca, şunları söyledi:

"Özellikle grip aşısı ile ilgili yanlış bir algı oluşturuluyor. Yani bu dönemde herkesin neredeyse grip aşısı yaptırması gerektiği ile ilgili yanlış bir kanaat var. Dünyada grip aşısının arzında, üretiminde toplamda yüzde 20 oranında artış oldu. Grip aşısını özellikle riskli kişilere, öncelikli kişilere, koronavirüs bulaştığında daha riskli olabilecek risk grubunu tespit ederek öncelikle başlıyoruz. Grip aşısı Türkiye'ye geldi ve bu riskli grubu tespit ediyoruz, zannediyorum önümüzdeki günler uygulamasına da geçilmiş olacak. Bizim şu an denildiği şekliyle sadece 1,5 milyon aşı gelmeyecek. Geçen yıl 1 milyon 350 bin aşı gelmişti, bu yıl daha fazla aşımız olacak. 1,5 milyondan da fazla oluyor, olacak ama biz bu aşıyı daha da artırma gayreti içindeyiz."

Aşı, Türkiye'de ruhsatlı ise bunu herkesin getirip verebileceğini, ruhsatlı değil ise o durumda Halk Sağlığı Genel Müdürlüğünün alabileceğini belirten Koca, "Halk sağlığının alımını da DMO üzerinden gerçekleştiriyoruz. Dolayısıyla TEB'le de DMO bu anlamda da zaten görüşme yapıyorlar. Dolayısıyla eğer TEB'in yurt dışında ruhsatlı bulduğu bir aşı varsa bunu getirebilir. Ruhsatı olmayan bir aşı ise o durumda bunu bize söylemeli, bu durumda Halk Sağlığı rahatlıkla alır. Ülkeye katkı sağlamak isteniyorsa bulunan aşıyı bize söylesinler. Ruhsatlı değilse, Türkiye'de ruhsatı yoksa bu aşıyı biz Halk Sağlığı olarak DMO üzerinden almaya hazırız." ifadelerini kullandı.

"Maske ve mesafeyi aşıdan daha çok önemseyelim"

Koca, Güney Yarım Küre'de maske, mesafe ve el hijyeniyle gribin azaldığını dile getirerek, şunları kaydetti:

"O nedenle bu dönemde sadece koronaya karşı değil, gribe karşı da diğer virüslere karşı da maskenin koruyucu özelliğinin yüzde 90'ların üzerinde olduğunu biliyoruz. Aşının tek başına yüzde 60'lar civarında koruduğunu biliyoruz. Onun için aşı sadece bir virüse karşı koruyor veya o aşı hangi virüse karşı geliştirildi ise influenza da farklı olduğu için, o virüslere karşı etkisi söz konusu, ama maske damlacık enfeksiyonu ile bulaşan bütün üst solunum yolu enfeksiyonlarında etkili olan bir uygulama. Onun için maske ve mesafeyi aşıdan daha çok önemseyelim. Ama riskli olan vatandaşlarımıza da özellikle de Kovid geçirebilme durumu olan kişilerde daha tehlikeli olabileceğini düşündüğümüz kişileri tespit ederek, ön planda başlamış olacağız."

Avrupa'da bazı kısıtlamaların yeniden getirildiğinin anımsatılması ve Türkiye'de bir kısıtlama döneminin gelip gelmeyeceğinin sorulması üzerine, Bakan Koca, "Şu an herhangi bir ilave kısıtlamayı, sokağa çıkma yasağı gibi bir durumu asla düşünmüyoruz." ifadesini kullandı.

Koca, Avrupa'da son haftalarda vakaların giderek arttığına işaret ederek şunları söyledi:

"Önümüzdeki haftalar ben daha da artacağı kanaatini taşıyorum. Çünkü bizim dışımızdaki ülkeler bu anlamda tedbir almama noktasında bir çaba içindeler. Maske uygulamaları bazı ülkelerde İspanya, Hollanda gibi daha yeni yeni devreye girmeye başladı. Biz kaç aydır toplumda yaygın olarak kapalı ve açık ortamlarda temasın olduğu durumlarda uygulama zorunluluğu getirmiştik biliyorsunuz. Bu anlamda daha erken tedbiri almıştık."

Bakan Koca, Türkiye'nin Avrupa'dan ve yurt dışı ülkelerinden farklı olarak yaygın test yaptığını da anımsattı.

Dünyanın birçok ülkesinde olmayan filyasyon denilen temaslı takibinin de Türkiye'de yapıldığını vurgulayan Koca, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Avrupa bunu yapmıyor. Özellikle solunum sıkıntısı veya semptomu belirginleşmedikçe, solunum sıkıntısı başlamadıkça İngiltere ve benzeri ülkelerde olduğu gibi kişinin hastaneye gelmesi bile istenmiyor ve o dönem test yapılıyor. Biz ise iki semptomu olduğunda test yapmaya başlıyoruz. Bu kişilerin hepsine semptomu olan ve de pozitif bulduğumuz kişilerin hepsine de temaslı takibi yapıyoruz. Bu kişileri izole ettiğimiz gibi, temaslı olan kişileri de izole edip kolluk kuvvetleriyle takip ederek 10 ve 14 günlük duruma göre değişen, bir izolasyon dönemini geçirmiş oluyoruz."

Bakan Koca, Avrupa ülkelerinin hiçbirinin bu anlamda bir takip sistemi yapmadığına işaret etti.

"Türkiye antiviral ilaçlarını erken dönemde kullanıyor"

Türkiye'nin erken dönemde antiviral ilaçlarını kullandığını da vurgulayan Koca, "Dünyanın herhangi bir ülkesinde ücretsiz erken dönemde semptomu gelişen kişilere ilaç veren bir başka ülke var mı? Bütün bunlar pandemi ile mücadelemizde bizi yurt dışındaki ülkelere karşı farklı kılıyor, avantajlı kılıyor." diye konuştu.

Koca, Avrupa'da vakaların artışını 3-4 hafta önce öngördüğünü aktararak, şöyle devam etti:

"Avrupa bu yaklaşımla sürdürürse daha ciddi tedbirler almak zorunda kalacağını da konuşmuştuk. Bizim burada özellikle Avrupa'da artışın olduğu ve ınfluenzanın, mevsimin değişikliğinin olduğu dönemde, biz de 3-4 hafta öncesinden başlayan düşüşler söz konusu oldu. Niye? Bu tedbirlerdeki farklılığımızdan dolayı oldu. Ankara, İstanbul'un iki katı demiştim, şimdi yarısına düştü dedim. Yüzde 60 oranında Ankara düşmüş oldu. Avrupa her geçen gün artarken Ankara'nın artışın 3-4 hafta da bu noktalara indirebilir olduk."

Bu düşüşlerin ciddi kısıtlamalar yapmamakla da mümkün olduğuna dikkati çeken Koca, maske, mesafe ve el hijyenini tekrar hatırlattı.

"Ev içinde en fazla 10 kişi olmalı"

Sağlık Bakanı Koca, havanın değişikliği ile ev içi bulaşların arttığını belirterek, "Bilim Kurulumuzun, 'evlerde 10 kişiyi geçmemek' şeklinde aile içi temasın azaltılması tavsiyesi oldu." ifadesini kullandı.

Açıklanan tabloda vaka ve hasta sayılarının görülüp görülmeyeceği sorusu üzerine Bakan Koca, şu bilgileri verdi:

"Bizim test politikamız başından beri değişmedi. Test politikamız rehberimizde belirtildiği şekliyle semptomlu olan kişilere yapılan test politikasıydı. Bu hem rehberimizde yazdığı gibi Dünya Sağlık Örgütü de bunu biliyor ve biz Dünya Sağlık Örgütü'ne de bu çıkan sonuçları ilk günden itibaren bildirmiş oluyoruz. Bunun dışında temmuz ayında değişiklik oldu. Yeni normalleşmeyle birlikte olan değişiklikle ülkeler arası geçişle birlikte, kesitsel taramaları yapma ihtiyacı hissedildi. Bu kesitsel taramalar ve saha çalışmaları semptomlu olan kişilere yapılan çalışmalar değil. Bulgusu olan kişilere değil, tarama anlamında. Bunu ayırmak anlamında temmuz ayında semptomu olan, testi pozitif olan kişileri biz rehberimizde hasta olarak tanımlamıştık zaten. O nedenle vatandaşa karşı sorumluluğumuzun gereği olarak o taramaları ilave etmediğimiz için hasta olarak kullanmış olduk."

Bakan Koca, Milli Eğitimin devreye girmesiyle birlikte okullarda ve üniversitelerde benzer şekilde taramaların yapılabileceğini söyledi.

Salgın ile mücadelenin dinamik bir mücadele olduğunu ifade eden Koca, şunları kaydetti:

"Saha çalışmaları dışında bu tarz kesitsel çalışmaların niteliği de artmış olacak. Onları vatandaşımızla paylaştığımız gibi Dünya Sağlık Örgütü'ne (DSÖ) de bildirmiş olacağız. Bugün havaalanında yapılmış olan 490 bin testten bahsettim ve pozitif oranlarını söyledim. Bu daha önce hasta olarak bizim ifade ettiğimiz tabloda yer almayan bir sayıydı. Çünkü bu vakaydı. Semptomu olmayan taşıyıcı olan kişilerdi, bunu da bugün söylemiş oldum."

"Bu başarıyı lütfen gölgelemeyelim"

Yarın veya daha sonraki günler kesitsel çalışmalar ve taramaların yapılacağını aktaran Koca, şöyle konuştu:

"Hatta geçmişe dönük kesitsel taramaları da yer yer vatandaşımızla paylaşıp DSÖ ile paylaşacağız demiştik. Temmuz ayından itibaren kesitsel taramalar yani OSB, havaalanı, sporcular hatta özel sektörün önünü açtık biliyorsunuz daha önce özel sektörde yapılmıyordu. Tercihe bağlı olarak semptomu olmayan kişilerin yaptığı testler var. Bunlar da bizim sistemizin içinde. Bunları da yer yer açıklayacağız."

Bakan Koca, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Vatandaşımız şundan emin olsun, testi pozitif olan semptomu, bulgusu olsun olmasın pandemiyle mücadelede bizim sonuç almamız gerekiyor, testi pozitif olan veya temaslı olup bulgusu olan veya bulgusu olmayan biz herkesi izole ediyoruz. Bu kişilerin temaslılılarını bulduğumuz gibi, izole ettiğimiz gibi, HES sistemine de hepsini kayıt ediyoruz. HES sisteminde sadece pozitif kişiler yok, semptomu olan pozitif kişiler var semptomu olmayan pozitif kişiler var, semptomu olan ya da olmayan pozitif kişilerle temas etmiş olan riskli olarak adlandırdığımız herkes var. Mücadelede sonuç almak için bunu yapmak zorundasınız."

Bu mücadelede rakamların gizlenmeyeceğini vurgulayan Koca, "Biz ötesini yapıyoruz. Mücadelede şuna inanalım, bütün bu dünyadaki artışa rağmen bu başarı 83 milyonun başarısı 1 milyon 100 bin sağlık çalışanımızın başarısı. Bu başarıyı lütfen gölgelemeyelim hepimiz gurur duyalım. Bundan sonra da 83 milyon bir ve beraber olalım birlikte mücadele edelim. Pandemi ile ancak böyle mücadele edilebilir böyle sonuç alınabilir. Gizlenerek olmaz, mücadeleyi sahada daha dinamik yapıyor olmalıyız." ifadelerini kullandı.

Yoğun bakım yatak doluluk oranları

Sağlık Bakanı Koca, açıklanan yoğun bakım yatak doluluk oranlarına özel hastanelerin dahil olup olmadığı yönündeki soru üzerine, "Bu bizim üniversiteler dahil olmak üzere olan oranlar, özel sektör bunun içinde yok." dedi.

Koca, şöyle devam etti:

"Burada şunu söylemek istiyorum, bizim bu oranlardan bahsederken, 'erişkin yoğun bakım, yüzde 65,4' diyoruz. Yüzde 65 gibi bir rakamın yüzde 100'e yakın olduğunu 3'te 2'sinin dolu olduğunu, 3'te 1 vaka ilavesi veya hasta ilavesiyle kapasitenin dolacağı gibi bir yanlış algı oluşabilir. Yani ağır hastamız 1418, 'yüzde 50 artarsa yataklarımız dolacak' gibi bir algı asla oluşmasın. Yüzde 65'ten kasıt 28 bin 500'e yakın erişkin yoğun bakım yatağımız var, çocuk ve yenidoğanı kast etmiyorum, 44 bin toplam. 28 bin 500'ün yüzde 65'inden bahsediyorum. Dolayısıyla 18-19 bin sadece Kovid hastalarıyla ilgili ayrılmış olan yataklar değil, bunun içinde 1400 ağır hasta, geri kalan hafif olan yatan hasta grubu da var ama yoğun bakımda değil, gerisi bizim normal, rutin devam eden hastalarımızın müdahaleleri sonrası yoğun bakıma giren hastalar. Yani kovid olmayan, ağırlıklı kovid olmayan hasta. Geriye 11 bine yakın boş yatak demektir. Ağır vakamız 1400. Bu durumda 7 kat daha, ağır hastanız olduğunda ve bu hastaları, kovidli hastaları bu boş yataklara ayırdığınızda, kullanabilir olduğunda dolabilir olacak. Dolayısıyla bu anlamda bir sorun yok. Toplam yatağımız 244 bin. Yani yaklaşık 122 bin yatağımız boş demektir."

Koca, Türkiye'nin sağlık altyapısıyla fedakar ve özverili çalışan güçlü bir sağlık ordusunu olduğuna tekrar vurgu yaptı.

Gözleri dolarak rakamları açıkladı

Bakan Koca, test sonucu pozitif çıkan ve hayatını kaybeden sağlık çalışanlarının sayısına ilişkin soruyu ise gözleri dolarak yanıtladı.

Kovid servisi, yoğun bakım, acil servis gibi alanlarda çalışan sağlık personelinin talepleri halinde haftalık taramalarının yapıldığını bildiren Koca, şunları kaydetti:

"Sağlık çalışanlarımız içinde testi pozitif olanların sayısı 40 bini geçti. Hayatını kaybeden sağlık çalışanlarımızın sayısı da son dönem arttı maalesef. Sayıları 100'ü geçti. Hayatını kaybedenlerin sayısının 107 olduğunu söyleyebilirim. Yakınlarına ve hepimize başsağlığı, Allah'tan rahmet diliyorum."

Ankara, AA

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız