Malatya Barosu tarafından“5 Nisan Avukatlar Günü” dolayısıyla tören düzenlendi.
5 Nisan Avukatlar Günü dolayasıyla Atatürk Anıtı önünde düzenlenen törene, Malatya Baro Başkanı Onur Demez, Baro üyeleri katıldı. Günün anlam ve önemini belirten konuşmayı yapan Baro Başkanı Demez, meslek sorunlarını dile getirerek, birçok konuda iyileştirme ve çözüm talep etti.
Mesleklerinde yaşadıkları sıkıntıları ve sorunları dile getiren Demez, “ Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının sağlanamaması, yargıya güven ve hukuka inancı azaltırken, avukatlık mesleğinin itibarını zayıflattı. Yargı bağımsızlığının, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunacağız. Avukatlık mesleğinin itibarını kimseye teslim etmeyeceğiz. Avukata yönelik şiddet mesleğimizi icra ettiğimiz mekanların sınırlarını aşarak, meslek gurubumuzu hedef haline getiren ve can alan, ülke çapına yayılmış şiddet türü haline geldi. Avukata yönelik şiddeti ne olursa olsun durduracağız. Meslektaşlarımızı ekonomik, sosyal ve psikolojik şiddet karşısında yalnız bırakmayacağız. Avukatlık ücretleri insana onuruna yaraşır şekilde, avukatın sarf ettiği emeği ve üstlendiği sorumluluğu karşılamıyor. Ücret tarifelerinde olması gereken artışları, ödemelerin zamanında yapılmasını sağlayacağız. Kamu avukatları ek gösterge, mobbing ve mesleki bağımsızlıklarının korunması sorunu hala çözülemedi. Baroları kamu avukatlarının meslek örgütü haline getirecek, sorunlarını çözeceğiz. Bağlı çalışan avukatların ücret ve özlük hakları kanuni bir statüye; Stajyer Avukatlar eşit nitelikteki diğer hukuk mesleklerinin stajyerleri ile eşit koşullara sahip değil. Bağlı çalışan avukatların emek mücadelesini sahipleneceğiz. Stajyer Avukatların önündeki kanuni engellerin kaldırılmasını sağlayacağız. Adalete erişim önünde avukatlar ve yurttaşlar için ekonomiye, mekana ve zamana dayalı engeller bulunuyor. Adalete erişimin önündeki engelleri kaldırmak için yetkili makamlarla kurulacak kesintisiz işbirliğimle çözümleri birlikte hayata geçireceğiz. Çoklu Baro Kanunu ile meslek örgütlerimiz bölündü. Barolarımızı birleştireceğiz” ifadelerini kullandı.
Hukuk Fakültesi kontenjan ve sayılarının barolara danışılmadan arttırılması avukatlık mesleğinde nitelik kaybına neden olduğunu belirten Demez, “ Hukuk Fakültesi kontenjan ve sayılarının ihtiyaç durumu gözetilmeden ve barolara danışılmadan artırılması, avukatlık mesleğinde nitelik kaybına sebep oluyor. Üniversite giriş sınavında hukuk fakültesi barajının yükseltilmesini sağlayarak meslekteki niteliksizleşmenin önüne geçeceğiz” ifadelerine yer verdi.
Tören, Atatürk Anıtı önünde toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.
"YENİ AVUKATLIK KANUNU ELZEMDİR"
Bu arada, Malatya Çağdaş Avukatlar Derneği'nden 5 Nisan Avukatlar Günü dolayısıyla yapılan açıklamada da özetle şöyle denildi:
"Ülkemizin ağır bir süreçten geçtiği bir dönemde 5 Nisan Avukatlar Günü’nü kutluyoruz. Ekonomik sorunların ve pandeminin yarattığı sağlık sorunlarının ülkemizi kasıp kavurduğu bir ortamda; yargı bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğü gibi temel kavramların yerle yeksan olduğu, yargıda kuvvetler ayrılığını ortadan kaldıran birçok düzenleme, uygulama ve keyfiliklerle toplumun adalete olan güven duygusunun iyice sarsıldığı, toplumda yargıya olan güvenin %15 lere düştüğü bir zamanda yaşıyoruz.
Yargıya inancını yitirmiş yurttaşlarımızın tekrar evrensel yargılama ilkelerine inancını tesis etmek ve yargı makamları nezdinde adalet arayışını sürdürmesini sağlamak için hukuka uygun ve adil yargılama ilkelerine bağlı ve bağımsız olarak yargılama faaliyetinin gerçekleştirilmesi ve nihayetinde verilecek kararlardan hareketle adalete duyulan güvenin bir an önce sağlanması zorunludur.
Anayasamızda açıkça yazılı olduğu üzere; Türkiye Cumhuriyeti laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir. Bağımsız ve tarafsız yargı, hukuk devletinin ve demokrasinin olmazsa olmazıdır. Avukatlık Kanunu'nun 1. maddesinde yer alan, “Yargının kurucu unsuru olan avukat, bağımsız savunmayı temsil eder.” Avukatlık Kanunu'nun 76. ve 95. maddeleri ile düzenlenen “Hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak, korumak ve bu kavramlara işlerlik kazandırmak” görevi barolara; meslek örgütü olmasının yanı sıra, çağdaş demokratik bir hukuk devletinin tüm organlarıyla hâkim kılınması için çok önemli bir görev yüklemektedir.
Barolarımız, Avukatın müvekkiline ve her türlü otoriteye karşı bağımsızlığının ve özerkliğinin koruyucusu, yurttaşların temel hak ve özgürlüklerinin, adil yargılanma hakkının, hak arama özgürlüğünün teminatı ve savunucusu, Anayasamız uyarınca da kamu kurumu niteliğinde ve yargının kurucu unsuru olan bir Cumhuriyet kurumudur. Bu nedenle yargı kurumlarının tekliği ve bölünmezliği, yargı bağımsızlığı, savunma bağımsızlığı ve nihayetinde demokratik hukuk devleti ilkeleri bakımından Anayasa’ya tamamen aykırı olan, baroların parçalanıp bölünerek etkisizleştirilmesine, paralel baroların ve hatta siyasi parti barolarının kurulmasına yol açan çoklu baro düzenlemesine karşı mücadelemiz, hukuka aykırı bu düzenleme ortadan kaldırılıncaya kadar devam edecektir.
Her 5 Nisan’ da beklentimiz Avukatlık Kanununda, avukatın sosyal ve mesleki olarak bağımsız ve özgürce mesleğini yapmasına engel olan tüm kısıtlamaların kaldırılması iken, ne yazık ki, uzun yıllardır yeşil pasaport haricinde Avukatlık mesleğinin hiçbir kazanımı olmamıştır. Aksine var olan kazanımlar ortadan kaldırılmıştır. Meslek alanımız sürekli kapsamı genişletilen zorunlu arabuluculuk uygulamaları, uzlaştırma uygulamaları, noterlere devredilen işlerle iyice daraltılmıştır. HMK değişikliği ile de avukatsız duruşma yapılmasının önü açılarak yüz yüze ve doğrudan doğruya yargılama ilkeleri zedelenmiş ve avukat adeta yargılama faaliyetlerinden uzaklaştırılmıştır.
Yine avukatlık kanununa aykırı faaliyet gösteren başta hasar danışmanlık şirketleri olmak üzere tüm kurum ve kişiler hakkında gerekli takipler yapılmalı, yasal girişimlerde bulunulmalıdır..Aynı şekilde TTK’ya göre avukatlık hizmetinin zorunlu olduğu şirketlerin süreci yakından takip edilip gerekli girişimlerde bulunulmalıdır.
Meslek sorunlarımızın ana kaynağını oluşturan bir diğer problem de avukat sayısında her geçen gün orantısız bir artış yaşanmasıdır. Zira Türkiye'de 87’si devlet ve 45’i vakıf üniversitesi olmak üzere, toplamda 132 hukuk fakültesi bulunmaktadır. Türkiye’nin ekonomisiyle ters orantılı bu artış sonucunda genç meslektaşlarımız ofis açamamakta, işçi avukatların sayısı artmakta, birçok meslektaşımız asgari ücretin de altında ücretlerle çalışmak zorunda kalmaktadır. Bu kriz sarmalından çıkmanın tek yolu hukuk fakültelerinin sayısının hızla azaltılması ve kontenjanların da düşürülmesidir.
Hukuk fakültelerindeki kontenjan ve eğitim sorunu çözülmezken, her yıl siyasi kaygılarla yeni hukuk fakülteleri açılmaktadır. Bu sebeplerle Hâkim/Savcı/Avukatların mesleki/niteliksel erozyonu en üst düzeye ulaşmıştır. En temel oturmuş ilkelerin farkında olmayan meslek mensupları meslek icra etmeye başlamışlardır. Bu durum yargıya olan güveni ortadan kaldırmaktadır. Kendisini bir yere bağlı hisseden, bağımsız ve özgür olmayan, tarafsız olmayan bir meslek mensubu yargı dağıtamaz. T.B.M.M nezdinde bu soruna bir çözüm bulunmalıdır.
Yine uzlaştırma ve arabuluculuk gibi sisteme entegre edilen ve avukat olamayan kişilerin de kabul edildiği bu yargı dışı alternatif çözüm yollarının kapsamı her gün daha da genişletilmektedir. Avukat sayısındaki hızlı artış ile iş alanlarının daraltılması “yoksul avukatlar” sınıfının her geçen gün daha da artmasına neden olmaktadır. Bu nedenle yargı dışı alternatif çözüm alanlarının kapsamı daraltılmalı, isteyen ve sınavda başarılı olan tüm avukatların da arabuluculuk yapması konusunda gerekli düzenlemeler yapılması gerekmektedir."
iha- Bülten