SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"MIŞ" Gibi Yaşanan Hayatlar !

0
Güncellendi - 2015-12-27 13:42:19
A- A+ PAYLAŞ

 

Psikolog tanıdığım anlattı... Bir hastası, şu şekilde dert yanmış:

"Eşimle ve iki çocuğumla uzun süredir ilk kez bir haftasonunu birlikte geçirecektik. İstanbul'a yakın bir tatil beldesine gitmeye karar verdik. Çocuklar da ben de çok mutluyduk. Hep birlikte çok eğleneceğimizi, dinleneceğimizi düşünüyorduk. Ama eşim, 2 gün boyunca yaptığımız tüm etkinlikleri, yediğimiz tüm yemekleri, içtiğimiz tüm içkileri facebook'taki arkadaş grubunun beğenisine sundu; tatil beldesinin güzelliklerini, doğanın mükemmelliğini ve hep birlikte izlediğimiz dolunayın ihtişamını bizimle değil, twitter'daki takipçileriyle paylaştı. Bulduğu her fırsatta telefonuna davrandı, çektiği fotoğrafları özenle seçerek paylaştı, gönderdi... Sonuçta; çocuklar çok farketmese de benim için haftasonu kaçamağı hayalkırıklığı ve endişeyle son buldu. Eşim, bizimle nefes alıyor ama yaşam kaynağını bizim olmadığımız bir dünyada buluyordu."
Hikaye bu.
Tanıdık değil mi?
Mağdurların sayısı her geçen gün artıyor.
Yaşadığı anları sindirmek yerine, onları ne şekilde, kimlerle paylaşacağını düşünen insanlar,
Yediği bir yemeğin tadını çıkarmayı değil de en afilli kadrajla fotoğrafını çekip facebook'ta paylaşmayı tercih edenler,
Uyurken eşine ya da sevdiklerine sarılmak yerine akıllı telefonlarına sarılanlar,
Sabah uyandığında yüzünü bile yıkamadan like, retweet, takipçi sayısını kontrol edenler,
Çığ gibi büyüyor...
Sahiden; attığımız her adımı, yaptığımız her şeyi birilerine beğendirme arzumuz bu kadar yüksek miydi?
Sınavlarda yüksek not almak için ders çalışan öğrenciler gibi, oturup saatlerce tweet düşünen, yazan, silen, bir daha yazan, kendini paralayan insanların olduğunu duyuyorum, görüyorum.
Sanal hayran kitleler not veriyor; sanal öğrenciler tatmin oluyor.
Adamın günlük hayattaki arkadaş sayısı bir elin parmağını geçmez; sosyal medyada 30 bin kişiye hitap ediyor.
Yalancı bir onaylanma dalgası yani...
Acımasız bir RETWEET-EGO orantısı, eğrisi...
Ve 49 ile 50+ arasındaki ince çizgide giydirilen "fenomen" elbisesi... Abiye ama...
Kazayla hesabını kaptırsa, kaybetse direkt depresyon: Sanal yalnızlık... En tepeden en dibe...
"Teknoloji ilerledi mertlik bozuldu" diyen dinozor familyasından değilim ama işin suyu çıkıyor velhasıl.
Yaşadığımız güzel anları, yediğimiz güzel yemekleri, dinlediğimiz hüzünlü şarkıları elbette paylaşalım; etkileşim her zaman yararlı ve rahatlatıcıdır...
Ama...
Önce biz hazmedelim, tadına vararak yaşayalım, yiyelim, dinleyelim; sonra paylaşalım...
Fotoğraf çekilirken "Facebook'luk olsun" diye çekilmeyelim... En doğal pozumuzu verelim; güzel olursa nereye istersek oraya ekleyelim...
Bir manzarayı çok mu beğendik... Evet, hemen en güzel şekilde fotoğraflayalım... Ama takipçiler kaçmıyor ya... Yanımızda bir sevdiğimiz, eşimiz-dostumuz varsa duygularımızı onunla paylaşalım önce mesela...
Bunları yazıyorum ama bu vahim durum sadece bizim milletle sınırlı sanmayın...
Amerika'da çocuğunun havuzda düştüğünü ve boğulmak üzere olduğunu tweet'leyen bir manyağın olduğu da rivayet edildi...
Hafazanallah!
Uzun lafın kısası...
Paylaşmak için yaşamak yerine, yaşadıklarımızı paylaşalım derim naçizane...
"MIŞ" gibi bir hayat sürmek kısa vadede keyifli olabilir ama...
İnanın, "KEŞKE"leri bol bir hayat da bir o kadar keyifsizdir.
 
ÖZGÜR UĞUR / HABERTURK.COM

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız