..Festivalin adı “Malatya Uluslararası Film Festivali” ama festivalin içeriğinde “Uluslararası Film” kategorisi iptal edilmiş / yok edilmiş.. Yani tam bir..
Güler HAZAR
Önce, hafıza tazeleyici bir hatırlatma:
Yakından takip edenler hatırlayacaktır: 21 – 27 Kasım 2014 tarihleri arasında yapılan 5. Malatya Uluslararası Film Festivali’nde, eski Sovyet Sineması’nın yaşayan ender mirasçılarından Türkmenistanlı usta yönetmen Hocakulu Narlıyev, ‘Onur’ ödülüne layık görülmüş, Narlıyev binlerce kilometre ötelerden kalkarak ödülünü almak üzere Malatya’ya gelmişti.
Festivalin 27 Kasım 2014 tarihinde yapılan kapanış ve ödül gecesinde, Sovyet Sineması’nın yaşayan en önemli temsilcilerinden biri olan ve filmografisi, ünlü Kırgız edebiyatçı Cengiz Aytmatov’un ‘Gün Uzar Yüzyıl Olur’ adlı eserinden uyarlanan ‘Mankurt’ filmini de içeren olağanüstü bir zenginliğe sahip olan Hocakulu Narlıyev, ödülün aldıktan sonra, gelenek olduğu üzere bir teşekkür konuşması yapmak istedi.
Ama yapamadı ya da şöyle diyelim; teşekkür konuşması yapmak isteği usta yönetmenin kursağında kaldı ve büyük bir üzüntüyle sahneden inmek zorunda kaldı.
Adında ve bütçesinde “Uluslararası” kavramı olan Malatya Film Festivali’nde, 5 dakikalık Rusça konuşmayı Türkçeye çevirecek bir çevirmen istihdam edilmesini sağlayacak organizasyonel profesyonellik ve yönetim yeteneğinin varlığından söz etmek mümkün değildi ve bu nedenle “Sizlere memleketimi anlatmak istiyorum” diyen Hocakulu Narlıyev apar topar sahneden indiriliyordu nezaketsizce…
Gelelim, bu hatırlatmayı neden yaptığım meselesine:
Malatya Film Festivali, 2010 yılında yola çıkarken, yani ilk festivalden itibaren, adında “Uluslararası” kavramını ya da ölçeğini kullandı: Malatya Uluslararası Film Festivali ya da kısa adıyla MUFF.
Bir film festivalinin ulusal ölçeği aşıp dünya ölçeğine yayılma ya da dünyayı kendine çekme iddiası her zaman başarıyla altından kalkılacak bir iddia değildir.
Malatya Film Festivali de “Uluslararası” kavramını adına ve niteliğine dahil etme serüveninde bu iddiasını yeterince başarıyla sonuca ulaştıramadı.
Yazının girişinde yaptığım hafıza tazeleme eyleminde somutlaşan örnek olayda da görüldüğü üzere, Malatya Film Festivali, “uluslararasılaşma” iddiasının hakkını hakiki anlamıyla vermedi / veremedi.
Sadece “uluslararasılaşma” iddiası üzerinden gelişen beceri yoksunlukları, organizasyon yeteneksizlikleri, sinemanın uluslararası vizyonunun Malatya üzerinden Türkiye’ye taşınması ya da Malatya üzerinden Türk sinemasının dünyaya taşınması yolundaki kısırlıklar değil, bir bütün olarak Malatya Film Festivali’nin varlık felsefesi ile pratiğe aktardıkları arasındaki sert çelişkileri dile getiren çok sayıda yazı yazıldı burada.
Ama, tüm yanlışlarına, tüm aksamalarına, eksiklerine, eksiklerini tamamlama konusundaki isteksizliğine, bütçesinin oluşturulması ve harcanması süreçlerindeki şeffaf olmayan yönetim yapısına, festivalin hiçbir zaman Malatya ve Malatya halkı ile aidiyet bağının kurulmamasının yarattığı sorunlara rağmen, festivalin tüm bu yanlışlarını düzeltmesi koşuluyla mutlaka yoluna devam etmesi gerektiğini savunduk.
Tabii tüm bu eleştirilerimizi, Malatya Film Festivali’nin yola çıktığı ilk yılından itibaren yüklendiği iddiaları başarıya ulaştırması için yaptık.
Fakat, bugün geldiğimiz noktada, Malatya Film Festivali’nin bizatihi kendisinin iddialarından vazgeçtiğini, bundan böyle festivalin, ‘yapılmış olması için yapıldığı’ yönünde güçlü bir niyet beyanında bulunduğunu gösteren çok sayıda alamete şahitlik ediyoruz artık.
Bu tezimizin en güçlü dayanağı, başlangıç ve tam adı “Malatya Uluslararası Film Festivali” olan festivalde, son iki yıldan bu yana, yani 9. ve 10. Malatya Uluslararası Film Festivali’nde, “Uluslararası Uzun Metraj” yarışma kategorisinin yok edilmiş olmasıdır.
Festivalin adı “Malatya Uluslararası Film Festivali” ama festivalin içeriğinde “Uluslararası Film” kategorisi iptal edilmiş / yok edilmiş.
Yani tam bir oksimoron durum.
Hem de Temmuz ayında UNESCO Dünya Kültür Mirası kalıcı listesine giren Arslantepe Höyüğü’nün, festivalin tematik ögesi olarak kullanıldığı bu yılda, tüm kategorilerin sadece ulusal sinema ölçeğine indirgenmesi de ayrıca bir çelişkidir.
Selahattin Gürkan’ın Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiği ilk yıldan itibaren, festivalin yönetmenliğini hatırı sayılır bir bütçe karşılığında yürüten ya da yürüttüğü iddia edilen Haydar Işık’ın, festivali başladığı noktadan çok daha ileri bir noktaya taşıması gerekirken, festivalin iki güçlü ayağından biri olan “Uluslararası Uzun Metraj” kategorisini kesmesi, festivalin topal ördeğe dönüştürülmesi anlamına geliyor.
Dünya sinemasında ‘bağımsız yönetmen’ denilince akla gelen en önemli isimlerden biri olan John Sayles, İran sinemasından Puran Drahşan gibi çok sayıda büyük ismin Malatya’ya, dolayısıyla Türkiye’ye gelmesine vesile olan, son derece nitelikli yeni yabancı filmin Türk sinema izleyicisiyle buluşmasını sağlayan, dünya sineması ile Türk sinemasını karşılaştıran Malatya Uluslararası Film Festivali’nin “Uluslararası” ayağının kesilmesi bu festivalin geriletilmesidir.
Sadece gerileme değil, kendi içine dönme, dışa kapanma ve kendi kendine propaganda yapmanın dışında herhangi bir şey üretememe hali aynı zamanda.
Bu durumda tercih için iki seçenek bulunuyor: Ya festivalin adını içeriğine uygun haline getirip çapını yeniden ölçeklendirmek ya da içeriğini, festivalin mevcut adına uygun ve yakışır hale getirmek.
Diğer yandan, açılış gecesi geçtiğimiz gün yapılan 10. Festivalin, “yapılıyor ile yapılmıyor” arasındaki bir sessizlik içinde yürütülmesi çabası da dikkat çekicidir.
Malatya Valisi Aydın Baruş’un festival programında görünmeme çabası, daha önce tam kadro programa katılan AKP Malatya Milletvekillerinin, sahnenin CHP Malatya Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba’ya bırakılması pahasına da olsa açılış gecesi törenine katılmaktan özenle kaçınması, festival süresinin 1 haftadan 4 güne düşürülmesi, bu işte bir arka plan hikâyesi olduğuna işaret ediyor.
Festivalin, kentte görünür olmasının özel bir çabayla engellenmesinin, “ülkedeki ekonomik krizden etkilenen kimi insanların, ‘Bir kilo bulgura 10 TL verdiğimiz bir ortamda, Malatya Büyükşehir Belediyesi’nin, bizim vergilerimizden 3-4 milyon TL’yi film festivaline harcaması kabul edilemez’ şeklinde eleştiri yöneltmesinden mi korkuluyor?” sorusu da gündemde.
Oysa, sanatsal üretim halkın mutluluğunun mücadelesini yapar ve onların hayat kalitesinin yükseltilmesine hizmet eder.
Unutmayalım; İkinci Dünya Savaşı'nın külleri altında kalan tüm gelişmiş ülkelerde, ilk onarılan ve yeniden yapılan binalar tiyatro ve kütüphane binaları olmuştur.
Malatya Film Festivali’nin ihtiyacı, nitelikli bir içerik, adının hakkını veren uluslararası bir vizyon, halka ulaşan bir sinema organizasyonu, dürüstçe kullanılan ve halka hesabı verilebilen, kişilere, siyaset ve festival esnafına parasal çıkar sağlamayan şeffaf bir bütçe yönetimidir.