SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Muhtar Emmi

0
Güncellendi - 2015-12-27 21:12:13
Muhtar Emmi
A- A+ PAYLAŞ

ARGUVAN’DAN İNSAN ÖYKÜLERİ: MUHTAR EMMİ

Hüseyin ŞAHİN

(Uzm. Antropolog)

Köyleri oldum olası büyük bir aile olarak görmüşümdür. Ailenin reisi de köyün muhtarıdır. Bizim köyün adı Morhamam. Küçük bir köy. Hemen 2 km. güneyinden Fırat Nehri akardı. Karakaya Barajının yapılmasıyla köyün Fırat’ın kuzeyinde kalan sulu arazisini su bastı. Şimdi baraj gölü hemen köyün altında. Baraj manzaralı bir köy oldu Morhamam. 

Köyün bilinen ilk muhtarı Ahmedöv Dayıdır. Daha sonraları Alibeylerin  Memet Ali Dayı, Bektaşoğlu Bektaş Dayı, Bektaşoğlu Ali Rıza Dayı, Eyüp Dayının oğlu Yusuf Dayı, Ede Hüseyin Dayının Pala Memet Dayı ve en son olarak da Bektaşoğlu Şahin köyün muhtarlığını yapmışlardır. Köyün aile residir muhtarlar. Her biri elinden geldiğince köy ve köylüleri için hizmet vermişlerdir.

Bizim köyde muhtarlık seçimleri de çok çekişmeli geçer. Adaylık yarışları seçimin sonuçlanmasıyla biter. Muhtarlık seçimlerinde yaşananlar ayrı bir öykü oluşturacak kadar uzun ve heyecanlıdır.Köyün uzun süre muhtarlığını yapmış olan Muhtar Emmi, yani Ali Rıza Dayı, Bektaşoğulları kabilesine mensuptur.Çok disiplinlidir. Köy bekçileri her an tetikte dururlar, “ Bir görev verecek, aman ha ortadan kaybolmayalım” diye çevresinde beklerlerdi. Buradaki öykümüz  Muhtar Emmiyle ilgilidir. Size anlatacağım kişi, bu güzel köyde  36 yıl muhtarlık yapmış Muhtar Emmi, yani Ali Rıza Dayıdır. Muhtar Emmi orta boyludur.Hiç boş durmaz, koşuşturur her zaman. Köyün Su kanalı, Tohum Temizleme Selektörü, Çeşmeleri, Sağlık Evi onun muhtarlığı döneminde yapılmıştır.

Muhtar Emmi, ilçeye ve İle sık sık gider, resmi dairelere uğrardı. Evi hemen yukarı mahallededir. Evinin resmi konuğu bol olurdu. Köye gelen devlet memurları onun evinde ağırlanırdı.

Bekçiye seslenir:

-Ula Musa çabuk yemek hazırlasınlar, öğlene  YSE’ciler gelecek.

-Tamam, hemen söylerim.

Ekili arazilere komşu köylerin davar sürüleri sıklıkla zarar verirler. Ya çoban

 uyumuştur ya da bilinçli bir şekilde ekinler otlatılmıştır. O zaman Muhtar Emminin siniri had safhadadır:

-Musa çabuk ol, arazileri bir dolaş bakalım. Ziyan edenlere de acıma topla getir.

                                              ***

Köyün bir çeşmesi vardır, hemen Orta mahallede. Su,  köyün doğusundaki Horuzum Tepesi tarafından  alta taş döşenip, yan ve üzeride taşlarla kapatılıp, oluk yapılarak, yani kara kabin yapılarak, getirilmiştir. Köy oldum olası su sorunu yaşar. Sabahlara kadar Eski Çeşmenin başında su nöbeti tutarmış analarımız. Muhtar Emmi, köyün su sorununu çözmek için  sık sık şehre gider gelir. Neticede  YSE Müdürlüğünün  katkılarıyla,   Kesirik Köyü  (Gümüşlü)  civarından köye boru döşenerek üç çeşme yaptırmıştır.Muhtar Emmi. Yıl 1966’dır. 

Köyün içme suyu sorunu devam ederken, sulama suyu sorunu da vardır. Zengolar denilen mevkide Morhamam Çayının ağzına köylü bent yapar ve su toprak harıkla köye getirilirdi.Gelene kadar da  azalırdı. Muhtar  Emmi, Topraksu kuruluşuyla görüşüp, beton kanal yapımını da programa aldırmıştı. Hemen o yaz kanal yapımına başlandı, artık bundan böyle Zengolar’dan başlayan  ve aşağıda Fırat Nehrine kadar olan arazinin sulamasında zorluk çekilmeyecekti.

Muhtar  Emmi hiç boş durmuyor, bir yandan da köye sağlık evini yaptırmak için, Kaymakamlığa gidip geliyordu. Nihayet  bu işi de başardı. Hemen  Yukarı Mahallede harmanlığın altında bir yere Sağlık Evi yaptırdı. Buraya bir de Ebe tayin ettirdi. Köylü hastalandığında, köy ve çevre köylerdeki doğumlarda koşacak, yardım edecek  Ebe’ye kavuşulmuştu.

Köy yeri sorun tükenmez. Muhtar Emmi’nin de enerjisi tükenmezdi. Köyde elektrik yoktu. Gaz lambaları ışıtırdı odaları. Gaz lambasının isi de geniz yakardı. Ders çalışırken gaz lambasını orta yere koyar, çevresinde derslerimizi yapmaya çalışırdık. Arguvan’a 80 li yıların başında elektrik gelmişti. Bundan nasıl yararlanılacaktı. Muhtar Emmi, Eyüp Dayının Yusuf Dayı, İsmail Dede’nin Zeynal toplaşıp kaç kez Ankara’ya gidip geldiler. Hatta evlerin elektrik tesisatı da döşetildi. Buzdolapları, televizyonlar, çamaşır makineleri alındı. Ancak, elektrik hala köye getirilememişti. Çabalar biraz sonuç verir gibi oldu, ana direk yerleri köylü tarafından eşildi. Fakat bir türlü elektrik bağlanmadı. Muhtar Emmi, “artık yoruldum yapmayacağım” deyip muhtarlığı Yusuf Dayıya bıraktı. Elektriğin köye gelişi, Yusuf Dayının muhtarlık döneminde oldu. Gaz lambası söndürüldü ve köye törenle elektrik verildi. O günkü sevinci unutmak mümkün mü?

Muhtar Emmi’nin köye hizmetleri sadece bunlar değil elbet. Köylüyü topraklandırma reformu da onun dönemine rastlar. Karakol’un yeni binası, Tohum temizleme Selektörü… Köyde PTT acentasının kuruluşuna kadar birçok hizmeti 36 yıl gibi bir hizmet süresine sığdırdı. 

Eşi’ne köylü “Sultan Abla” ya da “Sultan Bacı” derlerdi. Köyde kadınlar çoğu zaman ona akıl danışır, ondan fikir alırlardı. Sultan Ablamız hanelerine gelen konukları ağırlar, onlara konukserverliğin en iyi hizmetini yapardı. Birçok gece sabahlar, işten-güçten çocuklarına ilgi göstermeye bile zaman bulamazdı Sultan Abla…

Onun bu durumunu yıllar sonra him komşuları İsmail Dede’nin gelini Gülsüm anlatmıştı:

-Sultan Abla, çok çalışkan, bir o kadar da becerikliydi. Muhtar Emmiye her daim omuz vermiştir. Devlet kapısından gelen onca konuğu ağırlamak, yedirmek, içirmek, yatırmak kolay değildi. Amma hepsinin üstesinden gelirdi.

Çünkü köye gelen resmi devlet adamları, köyün işleriyle ilgili çalışanlar hepsi onlarda konar-göçerdi. O da gittikçe yaşlandı herkes gibi. Çocuklar evlenip haneden  köy dışına gittikten sonra, yaşlılığında Muhtar Emmi ile  tek başına kaldıklarında  ev işlerini zorlanarak yapmaya başladı. Bir madeni yürüteçten yardım alarak yürüyor, yine de evi köşe bucak tertemiz ediyor, yemeğini yapmaya çalışıyordu.

Sultan Abla’nın dizlerinde derman kalmadı bir süre sonra. Malatya’ya taşındılar. Hem çocuklarına, torunlarına yakın olacaklardı hem de soba yakma vb. gibi zor işlerden kurtulacaklardı. Ancak bu fazla sürmedi, bir gece rahatsızlandı Sultan Abla ve gözlerini bir daha açmamak üzere kapattı. Göçmüştü bu dünyadan…

Muhtar Emmi, bu ayrılığa alışamadı bir türlü. Malatya’da, Ankara’da ve Antalya’da oturan çocuklarının yanına gitti geldi. 

Her şeyi unutmaya başlamıştı, rahatsızlığı günbegün arttı. Kışın kentte, yazları köyde kalmaya başladı.Köyü, köydekileri o kadar çok özlüyordu ki, bir an önce nerede olursa olsun köyüne dönmeyi arzular olmuştu Muhtar Emmi.

Hayat bu, eski günler hep geride kalıyor, yaşamın merdivenleri ise birer birer azalıyordu. 

Köydekiler köye hemen hemen bir çok hizmeti getiren Muhtarlarını, Muhtar Emmilerini; eskiden koşar gibi her şeye ulaşan, sorunları birer birer aşan o canlı-konuşkan insanı arıyorlardı. Yaşlılık ve eşi Sultan Bacı’yı kaybetmenin verdiği hüzünler O’nu hareketsizleştirmiş, daha da duygusallaştırmıştı işte… Muhtar Emmi geçen yıllara dönüp baktığında ardında köye getirdiği hizmetlerini hatırlar mı bilmiyorum. Morhamamlılar  her zaman hatırlayacaklar Muhtar Emmi’yi ve hizmetlerini…

Yine bir Ankara sabahıydı. Mart ayının soğuk bir gününde daha fazla hasret kalamadı eşine, köyüne…Terk eyledi dünyayı. “Gideceğim çok öksedim” dediği köyüne hasret olsa da, yürüyerek gidemese de… Sevdikleri, köylüleri O’nu bir Mart gününde yolcu eyledi Sultan Ablanın yanına yukarı köy mezarlığından…

Güle güle Muhtar Emmi… Yolun açık olsun… Sultan Abla’ya da selam götür bizlerden.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız