2011 Türkiye Değerler Araştırması'nın sonuçları açıklandı. Detaylı araştırmanın sonuçları Türkiye toplumunun hem sosyal hem de siyasi anlamda profilini gözler önüne seriyor.
Fikir olarak kökeni 1970'li yıllara kadar dayanan değerler araştırması Dünya'da ilk kez 1981 yılında gerçekleştiriliyor.1981 yılındaki bu ilk araştırmaya 25 ülke katılıyor ancak bu ülkeler arasında Türkiye bulunmuyor. Araştırmanın ikinci turu 1990 yılında gerçekleştiriliyor ve Türkiye bu araştırmada yer alıyor. Türkiye zaten bu yıldan itibaren araştırmanın her döneminde bulunuyor. Araştırmalar boyunca dünyanın her kıtasından 400,000 aşkın insan soruları yanıtlıyor ve çıkan sonuçlar toplumlar ve bireyler hakkında fikirler veriyor.
Araştırmaya göre Türkiye toplumunun yüzde 77'si mutlu olduğunu söylüyor, büyük bir çoğunluk kendini siyasi yelpazenin sağında tanımlıyor. Türkiye toplumunun yüzde 63'ü "parlamento ile seçimlerle uğraşmak zorunda kalmayan güçlü bir lidere sahip olmanın" iyi olacağı görüşünü savunurken, yüzde 84 eşcinselleri ve yüzde 68 de nikahsız yaşayan çiftleri komşusu olarak görmek istemiyor.
Türkiye toplumunun geniş ve ayrıntılı bir fotoğrafını çeken Türkiye Değerler Araştırması 2011'in işte sosyal verileri;
MUTLUYUM, MUTLUSUN...
Türkiye Değerler Araştırmasının 2011 sonuçlarından çıkan en dikkat çekici sonuçlardan biri kendisini "mutlu" olarak tanımlayanların oranının yüzde 77 olması. Bu oran 2001 krizi sırasında dip yapmış, kendisini "çok mutlu" ve "biraz mutlu" tanımlayanların toplamı bile yüzde 59'u zor bulmuştu.
Deneklere, genel olarak hayatlarından ne kadar memnun olduklarını 10 puan üzerinden değerlendirmeleri istendiğinde ise1990 yılından itibaren Türkiye ortalamaları şöyle hesaplanmış:
1990 6.4
1996 6.2
2000 5.8
2001 5.0
2006 7.5
2008 6.6
2009 5.9
2011 7.3
'BU DEVİRDE BABANA BİLE GÜVENMİYCEN'
Araştırma sonuçlarına göre Türkiye, dünyada kişilerarası güvenin en düşük olduğu ülkelerden biri. Türkler, aileleri, yakınları ve birebir tanıdıkları dışında kalan insanlara güven duyamıyor. Ancak, 1990’dan bu yana, genel olarak insanlara güvenebileceğini söyleyenlerin oranı %8-%10 dolayında iken, son araştırmada bu oran %15'e çıkmış.
Başka dinden bir insana güvenenlerin sayısı yüzde 38, başka milletten bir insana güvenenlerin sayısı ise yüzde 39 olarak çıkarken ilk kez tanıştığı insana güvenenlerin sayısı yüzde 24. Bu oranlar İskandinav ülkelerinde yüzde 70'lere kadar çıkıyor.
FARKLI OLAN TAHAMMÜLÜMÜZ YOK
Farklı olarak görülen gruplardan insanları komşu olarak istememenin bir hoşgörü göstergesi olarak kullanılmasının tarihi 80 yıl kadar geriye gidiyor. Değerler Araştırmaları‘nda bütün dünyada bu “komşu isteme/istememe” sorusu soruluyor.
Son araştırmada sorulan bu soruya verilen cevaplardan "farklı" olana karşı tahammülsüzlüğümüz de ortaya çıkıyor. Yüzde 84 eşcinselleri, yüzde 74 AIDS'lileri, yüzde 68 nikahsız yaşayan çiftleri, yüzde 64 ateistleri, yüzde 54 şeriat yanlılarını ve yüzde 48 ise Hıristiyanları komşusu olarak görmek istemiyor.
Bazı grupların komşu olarak istenmeme oranları:
Eşcinseller %84
AIDS’liler %74
Nikâhsız yaşayan çiftler %68
Tanrıya inanmayanlar %64
Şeriat yanlıları %54
Hristiyanlar %48
Başka bir dinden insanlar %39
Göçmenler, yabancı işçiler %39
Kızları şortla dolaşanlar %26
Oruç tutmayanlar %20
Sevmediği partiye oy verenler %17
Öte yandan, Avrupa’da da Müslüman komşu istemeyenlerin oranları küçümsenmeyecek düzeylerde. Türkiye’de kamuoyunun %48’i Hristiyan komşu istemediğini söylerken, Litvanya’lıların da %47’si Müslüman komşu istemiyor.
DİNDARIZ...
Araştırmaya göre kendisini “dindar” olarak tanımlayanların oranı Avrupa ortalamasının hayli üzerinde: %81. Dinin kendisi için önemli olduğunu söyleyenlerin oranı da %92-93 düzeyinde.
Avrupa’nın “koyu katolik” olarak bilinen ülkeleri bile bu oranlara yetişemiyor. Örneğin, din önemli (çok veya biraz) diyenler, bu Katolik ülkelerin bazılarında şöyle:
İtalya %74
Malta %90
Polonya %75
İspanya %39
Araştırmada, Alevileri doğrudan ilgilendirebilecek iki bulgu var. "Cem Evleri’ne de, aynen camiler gibi, hukuki olarak ibadethane statüsü verilsin" diyenlerin oranı %58, karşı fikirde olanlar ise %42. Dörtte üçe yaklaşan %73 bir çoğunluk ise, devletin Sunni Müslümanlara yaptığı gibi, Alevi Müslümanlara da bir bütçe ayırmasından yana.
Bir ilginç ayrıntı da evrim konusunda. Evrim ve yaratılış, birer cümle ile tanımlandığında, halkın %85’i yaratılıştan yana tavır alıyor.
ERKEK EGEMEN TOPLUM
Türkiye’nin yaklaşık dörtte üçü, bizim toplumuzda ailenin reisinin erkek olması gerektiğini düşünüyor. Bu konudaki Medeni Kanun maddesi çoktan yürürlükten kalktı ama, zihinlerdeki yasa 1996’dan bu yana hiç değişmemiş. 15 yıl içinde yapılan ölçümler, şaşırtıcı derecede benzer sonuçlar veriyor. 1996: %73; 2011: %74
“Kadın her zaman kocasına itaat etmeli, onun sözünden çıkmamalıdır.” Bu ifadeyi doğru kabul edenlerin oranı ise %60’ın biraz üzerinde.
KADINA ŞİDDETİN YÜKSELİŞİ
Gündemden ısrarla çıkmayan ve önlenmesi için yeni yasa hazırlanan kadına şiddet de yine araştırmanın önemli verilerinden. "Bazı kadınlar kocalarından dayak yemeği hak ediyor", Bu görüşe katılanların oranı 1996’da %19'ken 2011 bulgusu ise %30.
RAKAMLARLA TÜRKİYE TOPLUMU
Kendisini “mutlu” hissedenler (çok + biraz mutlu toplamı) %77
10 üzerinden ortalama “genel olarak hayattan memnuniyet” puanı 7.31
Başka dinden insanlara güvenenler (tamamen + biraz güvenenlerin toplamı) %38
Başka milletten insanlara güvenenler (tamamen + biraz güvenenlerin toplamı) %39
İlk kez tanıştığı insanlara güvenenler (tamamen + biraz güvenenlerin toplamı) %24
Kendisini “dindar” olarak tanımlayanların oranı %81
Oruç tuttuğunu söyleyenlerin oranı %87
Namaz kıldığını söyleyenlerin oranı %70
Cehenneme inananların oranı %97
Son kuran bayramında kurban kestiğini söyleyenlerin oranı %57
Ramazanda, lokantaların iftara kadar kapalı kalması gerektiğini düşünenler %44
Kadının plajda mayo giymesinin günah olduğunu düşünenler %61
“Din esas olarak öteki dünyaya anlam kazandırır” görüşüne katılanlar %79
Cem evlerine camiler gibi ibadethane statüsü verilmesini doğru bulanlar %58
“Bilim ile din çelişirse, her zaman din doğrudur” görüşüne katılanlar %77
Tek doğru dinin kendi dinleri olduğunu söyleyenler %79
Yaşlı insanların toplum üzerinde bir yük teşkil ettiğini düşünenler %32
Yaşlıların gereğinden fazla siyasi güce sahip olduğunu düşünenler %57
Kendilerini mahallelerinde güvenlikli hissetmeyenler %17
Güvenlik amacıyla silah veya bıçak taşıdığını söyleyenler %8
İşini kaybedip, yeni iş bulamamaktan endişe duyanlar %68
Son bir yıl içinde, yeterli yemek bulamadığını söyleyenler %15
Evlerinde bulaşık makinesi bulunanlar %49
Yazlık evi olanlar %7
Evliliğin modası geçmiş bir kurum olduğunu düşünenler %8
Seyrek de olsa, bilgisayar kullananlar %53
Beyana göre, ortalama erkek boyu 173.8 cm
Beyana göre ortalama kadın boyu 163.5 cm
Beyana göre ortalama erkek kilosu 75.95 kg
Beyana göre ortalama kadın kilosu 66.59 kg
Ortalama beden kitle endeksi 25
Sigara içmeyenlerin oranı %63
UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.