İnönü Üniversitesi, son yıllarda üniversite-şehir ilişkilerinin yeterince güçlü olmadığı yönündeki eleştirileri ‘yerinde’ görmüş olsa gerek, bu eleştirileri giderecek bir dizi proje, çalışma hayata geçirmeye başladı.
Bu çalışmalar bağlamında her yıl yapılan Nevruz Şenlikleri ve esnaf örgütleri ile birlikte düzenlenen Ahilik Haftası kutlamalarının yanısıra yılda bir defa düzenlenen Arguvan Türkü Günleri’nin özel bir yer tuttuğunu düşünüyoruz.
Rektör Prof. Dr. Cemil Çelik de, kısa süre önce yaptığımız, malatyahaber.com’da da yayınlanan söyleşisinde kendisinin önerisiyle başlatılan ‘Arguvan Türkü Günleri’nin ve yine üniversite çatısı altında yapılan ‘Ulusal Arguvan Sempozyumu’nun, İnönü Üniversitesi’nin ‘sosyal sorumluluk’ sahibi karakterini, Malatya kültürünün bu özgün boyutunun akademik disiplin içinde araştırılmasına katkı sunan önemli bir kültürel ve sanatsal proje olduğunu vurgulamıştı.
Arguvan Türküleri, Türkiye’nin müzik haritasının temel yapı taşlarından birini oluşturuyor. Kimi zaman ve kimi coğrafyada Malatya’dan çok Arguvan Türküleri tanınıyor, biliniyor. Bu yönüyle, Malatya’yı müzik dünyasının yıldızlarından biri konumuna yükselten asli unsur Arguvan Türküleri’dir. Bir bakıma, Arguvan Türküleri, Malatya’nın kültürel referanslarından biridir.
Arguvan Türkü Günleri ve Ulusal Arguvan Sempozyumu, bu anlamda, sadece üniversite-şehir ilişkilerine yönelik bir kültürel-sanatsal proje olmanın da ötesinde, Malatya kültür mirasının Türkiye’ye ve dünyaya tanıtılmasında, bu kültürün gelecek kuşaklara taşınmasında önemli bir işlev üstleniyor.
Müziğe evrensellik ruhunu veren unsurları yoğun biçimde bünyesinde barındıran, barış dili ve insanı merkezine alan hümanist mesajları ile Arguvan Türküleri, Malatya yerel kültürünün ürünü olmakla birlikte evrensel insanlık mirasının da müzikal değeridir artık.
Türkiye üniversitelerinde ve uluslararası akademik çevrelerde Arguvan Türküleri’nin Türk Halk Müziği içindeki yeri, etnomüzikoloji bağlamında Arguvan Türküleri çok sayıda bilimsel çalışmanın konusu olmuştur.
Tüm bu nedenlerle, Malatya, Türkiye ve dünya müzik mirası açısından önemi artık tartışılmaz olan Arguvan Türküleri’ne yönelik olarak, İnönü Üniversitesi’nin, içinde bulunduğu kültür havzasının değerlerine sahip çıkan bir yaklaşımla 6 yıldan bu yana düzenlediği ‘Arguvan Türkü Günleri ve Ulusal Arguvan Sempozyumu’ özel bir anlam taşımaktadır.
Ancak, beş yıldan bu yana, kusursuz biçimde organize edilen, Malatya’nın sosyal yaşamına türkü zenginliği katan, İnönü Üniversitesi öğrencilerine Malatya kültürünün zenginliğini tanıtan, Turgut Özal Kongre ve Kültür Merkezi’ni ‘iğne atsan yere düşmez’ sözü için somut bir örnek haline getiren, yüzlerce insanın gönül teline dokunan, oradan alkışlarla beğeni tufanına dönüşen Arguvan Türkü Günleri’nin Perşembe gecesi yapılan bu yılki organizasyonu anlaşılır olmayan nedenlerle bir hayli dağınık, bir hayli sorunluydu bize göre.
Herşeyden önce, günler önce geceye katılacağı belirtilen sanatçı Sevcan Orhan’ın, kabul edilebilir olmayan nedenlerle Malatya’ya gelmemesi Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF) yönetimindeki organizasyon için büyük bir eksi puan olarak kayıtlara geçti. Mesele, bir sanatçı olarak Sevcan Orhan’ın geceye katılıp Arguvan Türküleri okuması, salonu dolduran yüzlerce türkü dostunun onu dinlemekten mahrum olması değil. Nihayetinde, Sevcan Orhan, Arguvan Türküleri okuyarak Arguvan Türküleri’ni onurlandıracak olan değil, Arguvan Türküleri’ni okuduğu için kendisi onurlanacak isimdir ve yokluğu büyük eksiklik olarak değerlendirilemez. Diğer yandan GSF’nin Müzik Bölümü öğrencileri Arguvan Türküleri’ni bir kez daha o kadar güzel okudu ve yüzlerce insanın kalbine öylesine dokunmayı başardı ki Sevcan Orhan’ın yokluğu hissedilmedi bile.
Fakat burada mesele, organizasyonun bir numaralı sorumlusu ve yöneticisi GS Fakültesi Yönetimi ve organizasyonun ortağı olan Arguvan hemşehri derneği yöneticilerinin türkü severlere verdiği sözü tutmamasıdır.
Verilen sözün tutulmamasından daha incitici olan ise, salonu dolduran insanları adam yerine konulup, sahneye çıkacağı günler önce duyurulan sanatçının ‘şu ya da bu nedenle gelemediği’ bilgisinin anons edilmesine bile ihtiyaç duyulmamasıdır.
Güzel Sanatlar…
Güzel sanatlar insanı, insana saygı konusunda rafine edemiyorsa, diğer sanatsal üretimi ne anlam ifade eder ki…
İlave olarak;
Gecenin kimyasında bir şeylerin eksik olduğunu ve o eksikliğin de heyecan, coşku ve müzikal disiplini bozduğunu da söylemeliyiz. ‘Peki, neydi bu eksiklik?’ diye bir soru yöneltilecek olsa doğrudan bir cevap vermek bir hayli zor, fakat şunu söyleyebiliriz: Beş yıl boyunca yapılan ‘Arguvan Türkü Günleri’nin bu yılki gecesinin sanki ruhu yoktu, ya da dağınık bir ruh hali vardı…
Belki de şu iki örnek olay, meramımızı daha iyi anlatacaktır: Konser olarak niteleyeceğimiz gece iki bölüm halinde yapıldı. Birinci bölümde Can Aydoğdu’nun okuduğu deyiş ve türkülerden sonra, İnönü Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Müzik Bölümü öğrencileri ve akademik personelinden oluşan İnönü Üniversitesi Türk Halk Müziği Topluluğu sahne aldı. Doğal olarak sahne de bu topluluktaki solist, koro ve kullanılan enstrümanlara göre tasarlanmıştı.
İnönü Üniversitesi THM Topluluğu’nun desibeli bir hayli yüksek alkışla ödüllendirilen performansından sonra konsere 10 dakika ara verildi ve ardından konserin ikinci bölümüne geçildi.
İkinci bölümde, sahnede bir müzik topluluğu yoktu. Arguvan Türküleri’nin büyük ustası Erhan Yılmaz’ın tek kişilik performansı vardı. Ancak, birinci bölümdeki müzik topluluğunun kalabalık kadrosuna göre kurgulanan sahne tasarımı değiştirilmemişti. Sahne tasarımı, her an sahnenin iki yanından çıkıp yerlerine oturacak sanatçıların beklenmesi duygusu yaratıyor, bu duygu sahnedeki sanatçıya odaklanma sorunu üretiyordu. Sahnedeki sandalyelerin dağınık gelişi-güzel atılmış görüntüsü vermesi de özensizliğin fotoğrafıydı.
Alışılmış klişe olması nedeniyle ‘Güzel Sanatlar’ yönü öne çıksa da, çoğu zaman sadece ‘Güzel Sanatlar Fakültesi’ olarak anıyor olsak da, aynı zamanda ‘Tasarım Bilimleri’ni de içeren bir fakültenin, İnönü Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi’nin kendi üretimini icra ettiği sahneyi tasarlama konusunda bu kadar amatör davranması şaşırtıcıdır.
Yoksa tasarımdan sadece park, bahçe tasarımını mı anlamalıyız?
Oysa, müziğin etkileyiciliği biraz da sahne tasarımından doğar. Sanatçıyı motive eden bir unsur da sahnenin tasarım derinliğidir. Bu yüzden ‘Müzik ve Sahne Sanatları’ çoğu zaman bir arada anılır.
Konser sahnesine ilişkin bu gözlem ve değerlendirme kimilerince ‘ayrıntı’ya takılıp özü kaybetmek gibi de değerlendirilebilir.
Fakat unutmamak gerekir k, ‘Şeytan ayrıntıda gizlidir’. Sanatsal disiplin de detaycı olmayı zorunlu kılar.
Bu nedenle bir başka detayın üzerinden de durmak gerekir: Önceki yıllarda yapılan gecelerin konser akışı, sahne alacak sanatçılar, sanatçıların seslendirdikleri eserler, kullanılacak enstrümanlar ve enstrümanları kullanacak sanatçıları gösteren bilgileri içeren broşür basılır ve hem medyaya hem de ilgilenen takipçilere dağıtılırdı. Bu sadece Arguvan Türkü Günleri konseri için değil, diğer konserler için de geçerliydi: GSF tarafından düzenlenen Yeşilçam Film Şarkıları Konseri’nde olduğu gibi.
Bu defa, şarkı isimleri, sanatçıların isimleri iki A4 kâğıdına karalanmış, gecenin sunucusuna verilmişti. Konsere ilişkin tüm doküman bu kadardı. Gazeteci, sahneden bir-iki isimden başkası anons edilmeyince, haberini detaylandırmak ve haberinde, gecede sahne alan tüm sanatçıların emeğine saygı olarak isimlerini yazmak için GSF yöneticilerinden bilgi talep edince bu karalanmış iki kağıt verildi kendisine….
Tüm bunlara rağmen, Malatya’nın sanatsal kuraklığına sağanak yağmur misali hayat öpücüğü sunan Arguvan Türkü Günleri Konseri güzeldi…
Hele, geçtiğimiz günlerde türkü severlerin mutlaka arşivinde olması gereken güzellikteki 'Malatya Türküleri' Albümü GSF'nin yüz akı çalışması olarak değer kazanmıştır.
‘Marifet iltifata tabidir’ gerçeğinin bir tezahürü olarak da emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz.
Fakat, İnönü Üniversitesi yönetiminin, son derece yerinde bir tutumla yeşertilmesi için her tür desteği verdiği sanatsal üretimlerin kökleşmesine değil, bu üretimlerin bir süre sonra ‘angarya’ diye nitelenebilecek düzeye gerilemesini engelleyecek uyarıları yapmak sorumluluğu da bizimdir.
Çünkü, müziğin evrenselliğine karşılık, GS + Tasarım F’nin yerel amatörlükleri bu uyarıları yapmak için yeterli malzemeyi sunuyordu.
Güler HAZAR