Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, tarafsızlık yemini etmiş bir Cumhurbaşkanı olarak Recep Tayyip Erdoğan’ın, AKP Malatya İl Kongresi’ne katılmasını ve Malatya’da Servisçiler Odası Başkanı ile girdiği diyalogu gündemine alarak, her iki konuda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı sert ifadelerle eleştirdi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 25 Ekim Pazar günü Malatya’ya yaptığı ziyarette yaşananlara geniş yer ayırdı.
Kemal Kılıçdaroğlu, Malatya Minibüs ve Servisçiler Odası Mesut İnce tarafından dile getirilen, “Evimize ekmek götüremiyoruz” şeklindeki şikâyete karşılık olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Bu bana abartılı geldi” diye cevap vermesi ve otobüsteki çay paketlerini dağıtarak “Al bu keyif çayını iç” dediği, diyalogu hatırlatıp, “Servisçiler Odası Başkanı… O da AK Partili. Olabilir. Ama, servisçinin de uyanması gerekmiyor mu? Servisçi takım tutar gibi parti tutarsa, bu sonuca katlanacak” dedi.
Kılıçdaroğlu, “Servisçinin uyanması gerekmiyor mu? Servisçi takım tutar gibi parti tutarsa, bu sonuca katlanacak. Takım tutarız, her birimizin bir takımı vardır. Ama siyasi partiler takım değildir. Siyasi partiler bana hizmet ediyorsa oyumu veririm, hizmete etmiyorsa ‘kusura bakma’ derim. ‘Bana hizmet edecek kişiye ben oy vereceğim. Benim ödediğim vergiyi benim için değil, çiftçi için değil, üretici için değil, apartman görevlisi için değil, asgari ücretli için değil, bir avuç kişi için harcıyorsa, ben de onu harcarım’. Nerede? ‘Sandıkta harcarım, oyumu vermem’ dersen, o zaman bu ülkenin saygıdeğer bir yurttaşı olursun. O zaman, sen hak peşinde koşmayı temel ilke edinirsin. Asıl sorunumuz burada” dedi.
Tarafsızlık yeminini hatırlattı, Erdoğan’ın AKP Kongresi’ne katılmasını eleştirdi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın AKP Malatya İl Kongresi’ne katılmasının, Cumhurbaşkanlığı Yemini’ndeki “tarafsızlık” ilkesi ile çeliştiğine dikkat çeken CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Yemini unuttu. Tarafsız olmak zorundasın. Bayrağı taşıyorsan, tarafsız olacaksın. 83 milyonu kucaklayacaksın” dedi.
Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, 2017 Anayasa Referandumu ile “Cumhurbaşkanı seçilen kişinin partisiyle ilişiği kesilir” hükmünün kaldırılmasından sonra, AKP’ye üye kaydını yaptığını anımsatarak şöyle konuştu:
“Bakın değerli arkadaşlar; Sayın Erdoğan Malatya İl Kongresine katıldı. Anayasa’ya göre tarafsız ya; namusu ve şerefi üzerine yemin etti Meclis’te; ‘ben tarafsız olacağım’ diye. Bir daha söylüyorum: Namusu ve şerefi üzerine… Yemin etti. Partinin genel başkanı gitti, partiye kaydını oldu. Yemini unuttu. Bu milletin de vicdanı var, bir ahlakı var, bir erdemi var, bir feraseti var. Tarafsız olmak zorundasın. Bayrağı taşıyorsan, tarafsız olacaksın. 83 milyonu kucaklayacaksın”.
“Malatya’da Servisçiler Odası Başkanı, ‘Evimize ekmek götüremiyoruz, müjde bekliyoruz’ diye yardım isterken, askıda ekmeği müjdeliyor sana”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Malatya ziyaretinde, Malatya Minibüsçü ve Servisçiler Odası Başkanı Mesut İnce ile yaşanan diyalogu gündeme taşıyan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bu diyalogda, Erdoğan’ın verdiği cevabı, “Bütün servisçilerle dalga geçmek” olarak niteledi.
Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye gündemine oturan söz konusu diyaloga yönelik olarak şunları söyledi:
“Malatya’ya gidiyor; güzel… Gittin. Servisçiler Odası Başkanı… O da AK Partili… Olabilir. Saygı duyuyorum. Bakın ‘niye AK Partilisin?’ diye hiçbir zaman suçlamadım. ‘Esnaf olarak müjde bekliyoruz’ diyor. Kendi partisinin genel başkanı gelmiş, kendisi de Servisçiler Odası Başkanı. Bütün servisçiler de onun yanında, ‘aman ne olursun, Erdoğan, geldiği Malatya’ya, bize bir müjde versin’. Erdoğan’ın verdiği yanıt: ‘Ne müjdesi, ben müjde verdim zaten.’ Şimdi bu başkana seslenmek isterim. Başkan, senin kulağın duymuyor mu? Erdoğan, koskoca Erdoğan, koskoca Cumhurbaşkanı size ne müjdeler vermiş. Siz müjdenin bile farkında değilsiniz. Ne müjdesi vermiş? Bak, askıda ekmek uygulaması başladı. Ekmek götüremiyorsun, git oradan ekmeği al, evine götür. Bunu müjdeliyor sana. Başkan devam ediyor: ‘Vallahi işsiziz, evimize ekmek götüremiyoruz’ diyor. ‘Bu bana çok abartılı geldi’ diyor Erdoğan. ‘Şu keyif çayını iç, keyfine bak’ diyor. Dalga geçmektir biliyor musun? Bütün servisçilerle dalga geçmektir. Bunu kime söylüyor? Kendi partilisine söylüyor. Peki, servisçiler kim? Bizim çocuklarımızı okula götürenler. Her okul servisinde 2 kişi olmak zorunda. Bir şoför, bir de servis rehberi. Bunların Türkiye’deki sayısı 200 bin kişi. Yani bir arabada 2 kişi çalışıyorsa, 400 bin kişi buradan evine ekmek götürüyor; 400 bin kişi”.
“Sadece Malatya’daki servisçilerin değil, aileleri ile birlikte 800 bin kişiden oluşan bir camianın sorunu”
Servisçilerin Malatya’da dile getirdiği sorunun, sadece Malatya ile sınırlı olmadığına dikkat çeken Kemal Kılıçdaroğlu konuşmasına daha sonra şöyle devam etti:
“Değerli arkadaşlarım; bunların ailelerini de aldığınız zaman, yaklaşık 800 bin eder. 800 bin kişi adına, Malatya Servisçiler Odası Başkanı diyor ki: ‘Efendim evimize ekmek götüremiyoruz’. Doğru aslında söylediği. İşleri aylarca durdu, hiçbir şey yapamadılar. Öğrenci taşımadılar, çünkü yasaktı. Yasağa da uydular. Efendim size müjde verdi. Bu başkana seslenmek isterim, Servisçiler Odası Başkanı’na seslenmek isterim: Sana ve bütün servisçilere, 200 bin servisçiye beş kuruş dahi para vermediler. Bakın 5 kuruş; bir kuruş dahi sana karşılıksız para vermediler. Çünkü senin genel başkanının gözünde, sosyal devlet diye bir devlet yok. O bakıyor, sarayda herkesin ekmeği var ve saraya servisle gidip gelenler varsa onlar, dünyanın parasını alıyor, onlara yasak hiç yok. Bakıyor onlara, durumları çok iyi. Cebinden arada bir para çıkarıyor devletin hazinesinden, ‘al kardeşim bunu da sana verdim’ diyor. O da ‘teşekkür ederim’ diyor. Sanıyor ki 200 bin servisçi böyle. Yok kardeşim, böyle bir dünya yok. Ama Erdoğan bunun farkında değil, bilmiyor Erdoğan bunu.
“200 bin servisçiye seslenmek isterim…”
Malatya’da dile getirilen “Evimize ekmek götüremiyoruz” şikâyetinin Türkiye’deki bütün servisçi esnafı için geçerli olduğunun altını çizen Kılıçdaroğlu, eleştirilerini, sıradan vatandaşın üzerindeki vergi yüküyle ilintili olarak şöyle sürdürdü: “200 bin servisçiye seslenmek isterim: Sorun sadece senin sorunun değil kardeşim, 200 bin kişinin sorunu. Sadece Malatya’daki servisçilerin sorunu da değil. 81 ilde servisçi var, 81 ilde 200 bin kişi servisinde çalışıyor, 200 bin kişinin sorunu var. Diyeceksiniz ki: ‘Yahu sorun sadece servisçilerin sorunu mu? Türkiye’de bir tek servisçiler mi sorunla karşılaştı?’ Servisçi kardeşim, önce şu soruyu soracaksın: Sen vergi veriyorsun. Ekmek alırken vergi veriyorsun sen, ekmek alırken. Evinde musluğu açtın, 5 çeşit vergi ödüyorsun su aktığı zaman. Elektrik düğmesine bastın, 4 çeşit vergi ödüyorsun. Yeni doğum yapmışsa çocuğun altına bez alırsınız, onun için de vergi ödüyorsun”.
“Servisçi esnafı, verdiği verginin nereye gittiğini sorgulamalı”
Servisçi esnafının “Ben o kadar vergi veriyorum. Benim verdiğim bu vergiler nereye gidiyor?” diye sorgulaması gerektiğini ifade eden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, toplumun dar gelirli kesimlerinin değil, iktidara yakın bir avuç insanın korunup kollandığını iddia etti ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Soru şu, sen şu soruyu soracaksın; bütün servisçilerin sorması lazım: “Biz vergi veriyoruz. Ayrıca gelir vergisi de veriyoruz. Bu para nereye gidiyor?” Paranın nereye gittiğini belirleyen, siyasi tercihtir. Bir daha söyleyeyim, servisçi arkadaşım iyi dinlesin: Toplanan vergilerin ya da devletin yaptığı borçlanmaların ya da yapılan özelleştirmelerin paralarının nereye harcanacağını belirleyen, siyasi tercihtir. İster 5 tane müteahhide verirsiniz, ister servisçiye verirsiniz. Ne yapıyor Erdoğan? ‘Ben servisçiyi takmam’ diyor. ‘Apartman görevlisini takmam’ diyor. ‘Çiftçi hiç önemli değil’ diyor. ‘Konteynerlerden beslenen on milyonlar varmış, on binler varmış, hiç önemli değil’ diyor. ‘Benim için önemli olan bir avuç insan… En büyük ihaleleri ona veririm, dünyanın parasını kazanırlar. Uçağın uçmadığı havaalanının parasını da alırım, o parayı da servisçiden söke söke alırım. Olmazsa faiziyle beraber alırım. Vermezse bir de ayrıca icraya veririm’ diyor. Gerçek mi? Gerçek”.
“Servisçi takım tutar gibi parti tutarsa bu sonuca katlanacak”
Malatya’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, “Evimize ekmek götüremiyoruz” yakınmasında bulunan Malatya Minibüsçüler ve Servisçiler Odası Başkanı Mesut İnce’nin, daha sonra, “Biz de AK Partiliyiz. AK Parti’ye oy verdik. Oy vermeye de devam edeceğiz” vurgusuna da göndermede bulunan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, servisçi esnafının bu tutumunu da eleştirdi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, “Servisçinin uyanması gerekmiyor mu? Servisçi takım tutar gibi parti tutarsa, bu sonuca katlanacak. Takım tutarız, her birimizin bir takımı vardır. Ama siyasi partiler takım değildir. Siyasi partiler bana hizmet ediyorsa oyumu veririm, hizmete etmiyorsa ‘kusura bakma’ derim. ‘Bana hizmet edecek kişiye ben oy vereceğim. Benim ödediğim vergiyi benim için değil, çiftçi için değil, üretici için değil, apartman görevlisi için değil, asgari ücretli için değil, bir avuç kişi için harcıyorsa, ben de onu harcarım’. Nerede? ‘Sandıkta harcarım, oyumu vermem’ dersen, o zaman bu ülkenin saygıdeğer bir yurttaşı olursun. O zaman sen hak peşinde koşmayı temel ilke edinirsin. Asıl sorunumuz burada” dedi.
“Servisçinin ödediği vergi ile Türk çiftçisinden 1325 liraya buğday alınırken, yurt dışından, yabancı çiftçiden 1832 liraya buğday alınıyor”
AKP iktidarının servisçi ve yerli çiftçi için çalışmadığını savunan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sadece servisçilerin değil, diğer toplumsal katmanların da zor durumda olduğunu söyledi.
Kılıçdaroğlu bu konuda şunları söyledi:
”Servisçiler için çalışmadığına bir sürü örnek verdim. Peki çiftçiler için çalışıyor mu? Hayır. Bakınız buğday, arpa, mısır ithal ederseniz gümrük vergisi alınıyor. Niye alınıyor? İçerdeki üreticiyi korumak için alınıyor. Ne oldu? Bir kararname çıkardılar 21 Ekim’de, ‘vergileri sıfırladık’ dediler. Toprak Mahsulleri Ofisi buğday, arpa, mısır sıfır gümrükle ithal edebilir. Güzel… Peki, Toprak Mahsulleri Ofisi buğdayı kaçtan aldı? Bin 325 liradan aldı buğdayı. Peki, ithal ettiği buğdayı kaç liraya getirdi? Bin 832 liraya. Bizim çiftçiye, Türkiye çiftçisine bin 325 lira tonu, yabancı çiftçiye tonu bin 832 lira. Kim kazanıyor? Bu servisçi arkadaşıma sormak isterim: Seni ödediğin vergilerle bin 832 lira yabancı çiftçiye ödeniyor. Senin çiftçine ne ödeniyor? Bin 325 lira? Niye ikinci sınıf vatandaş bizim çiftçimiz?”.
Güler HAZAR- malatyahaber.com