8. Cumhurbaşkanı, merhum hemşehrimiz Turgut Özal'ın ölümünün 15. yıldönümü dolayısıyla Malatya Belediyesi tarafından düzenlenen "Özal ve Temel Hürriyetler" paneline konuşmacı olarak Prof.Dr. Naci Bostancı ile Gazeteci-Yazar Hüseyin Gülerce katıldılar. Belediye Başkanı Cemal Akın da yaptığı açış konuşmasında Özal'ı anlattı.
Panele ilişkin olarak Belediye Basın Bürosu'nun yayınladığı bülten şöyle:
"Malatya Belediyesi tarafından 8. Cumhurbaşkanı hemşerimiz merhum Turgut Özalın vefatının 15. ölüm yıl dönümü nedeniyle Gazeteci-Yazar Hüseyin Gülerce ve Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Naci Bostancının konuşmacı olarak katıldıkları Özal ve Temel Hürriyetler paneli gerçekleştirildi.
18 Nisan Cuma günü saat 20.00de Belediye Konferans Salonunda düzenlenen panele, Belediye Başkanı H. Cemal Akının yanısıra Ak Parti Malatya Milletvekilleri İhsan Koca ve Öznur Çalık, Ak Parti İl Başkanı Ahmet Çakır, Anavatan Partisi İl Başkanı Yusuf Aksaç, Esnaf Kredi Kefalet Kooperatifleri Birliği Başkanı Ali Evren, Müftü Yardımcısı Mahmut Karatepe, bazı belediye meclis üyeleri, dernek ve oda başkanları ile çok sayıda vatandaş katıldı.
Panelin açılış konuşmasını yapan Belediye Başkanı H. Cemal Akın, Her yıl, takvimlerin Nisanın on yedisini gösterdiğinde Malatyada farklı bir özlemin, hasret ve hüznü bir arada yaşandığını. Zira bu tarihte bu toprakların bağrından çıkan en sıcak lider, en farklı devlet ve siyaset adamı, 8 inci Cumhurbaşkanı Turgut Özalı kaybetmenin hüznünün yaşandığını söyledi.
Özalın tombul bedenli, kalın gözlükleri, gösterişten uzak, samimi, babacan tavırlı olduğunu ifade eden Başkan Akın, Hükümet Meydanındaki mitingi, Malatya Malatya türküsüne eşlik edişi ve ardından Allahınıza gurban deyişi gelir, gözlerimizin önüne. 30 yılı devlet, 10 yılı siyaset adamlığı ile, her senesi dolu dolu geçen 66 yıllık bir ömürde, hataları ile birlikte hasenat tarafının ağır bastığına her zaman hüsnü zan ettiğim; on yıllık siyasi hayatında bana göre, uzunca bir zamandan beri hasret kaldığımız Büyük Devlet imajının yeniden kazandırılması adına ciddi ve samimi gayretleri olan Özal. Evet, aramızdan ayrılalı tam 15 yıl geçmiş. Zaman nasıl da çabuk geçiyor. Vefatından birkaç dakika sonra; 1927 yılında Malatyada doğdu. Elektrik İşleri Etüt İdaresinde göreve başladı. Cümleleriyle başlayan biyografisinin televizyon ve radyolardan okunuşu, sanki dün gibi kulaklarımızda dedi.
Merhum Özalın aramızdan tam 5376 gün önce ayrıldığını belirten Başkan Akın, O günden bugüne dünya Özalsız, Türkiye Özalsız, Malatya Özalsız, Malatyalı boynu bükük. Bilmem ki Özalı nasıl anlatmalı? Anlatmaya nereden başlamalı? Ya da anlatabilir miyim? O, çok renkli Anadolu coğrafyasının çok renkli insanı. Başarılı bir bürokrat. "Benim iki gömleğim var; biri bayramlık, diğeri idamlık" diyerek yola çıkan cesur bir siyaset ve devlet adamı. Çocukların ve gençlerin tonton amcası, sanatçıların, sporcuların babası, orta direğin hamisi, kısacası hemen her kesim insanın kendinden bir şeyler bulduğu doğal lideri. Pervasız girişimci, büyük reformcu, Halktan, sivil, dindar, demokrat Cumhurbaşkanı. O Türk toplumunun yetiştirdiği Atatürk'ten sonra, uluslararası kalibredeki lider, aksiyoner bir dünya siyasetçisidir. O ekonomide, zihniyette, felsefede, siyasette ihtilal yapandır. O îslâm kimliğiyle evrensel değerleri uzlaştıran, Türk milletine, "iman, özgürlük ve bilimin ışığında kendi kapasitesini keşfetme imkânını" sağlayandır. O Türkiye'nin makus talihini değiştirendir. O bizi tarihle barıştıran, tarihten alacağımız güçle 21.yüzyıldaki yerimizi gösterendir dedi.
Turgut Özalın kısa sayılabilecek siyasi hayatında büyük reformlar, önemli yatırım ve hizmetler, güzel hatıralar bıraktığını Özalın açık sözlü, dürüst, samimi ve mütevazı bir insan olduğunu belirten Başkan Akın; Cenazesinde toplanan her kesimden milyonlarca insanın, ilgi, teveccüh ve tahassürleri; aslında Onun nasıl bir insan olduğunu, arkasında nasıl bir intiba bıraktığını belgeleyen en güzel fotoğraftı. Bu fotoğraf, her bakımdan incelenmeye, değerlendirmeye değer sosyolojik vakadır. Ne yazık ki bugün artık, o kadar farklı dünya görüşüne sahip, değişik karakter ve yapıda milyonları cenazesinde olsun bir araya getirebilecek çap ve vizyon da liderler çıkmıyor dedi.
Özalın Malatya aşığı olduğunu söyleyen Başkan Akın; Malatyalı olduğundan utanmak bir yana, bunu her fırsatta izhar eden; bu sıfatı ile öğünmekten her vesile ile kıvanç duyan büyük bir Malatya aşığı... Malatyayı ve Malatya insanını Türkiye ve dünya gündemine getiren gerçek bir hemşeriydi. Ülkesine ve milletine bu denli hizmetleri olmuş bir devlet adamı, bir başbakan ve cumhurbaşkanı için yazık ki vefa adına bir şey yapamadık. Onun alabildiğine hırpalandığı, ailesinin ve çocuklarının suçlandığı günlerde çıkıp da ne oluyor kardeşim, diyemedik? Bugün bu ülkede bakanlık, başbakanlık yapan birçok kişinin abisi, kardeşi, bacanağı, yedi sülalesi zengin olurken, holdingler yönetirlerken, Özalın çocuklarının maddi sıkıntı içerisinde olduğu unutulmamalı Evet, Özal öldü. Ama aziz olarak; arkasından birçok eseri ve milyonları duacı bırakarak öldü. Ne mutlu böyle aziz olarak hayatını noktalayabilenlere. dedi.
Başkan Akın konuşmasının sonunda Demokrasi şehidi, halktan birisi olarak bahsettiği Malatya eski Belediye Başkanlarından rahmetli Hamit Fendoğlunu da saygı ile andıklarını, Hamit Fendoğlunun bıraktığı hizmet aşkını kendilerinin sürdürdüğünü söyledi.
Panelde ilk olarak söz alan Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Naci Bostancı, Merhum 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özalın ülkeye çok önemli miraslar bıraktığını, önemli ve yapılması gerekenin o mirasa sahip çıkılması olduğunu vurguladı.
Prof. Dr. Bostancı Özalı anlamak için yakın tarihe bakmanın anlamsız olduğunu, bugünün Türkiyesine bile bakıldığında ne kadar büyük işler başardığını görebileceklerini belirterek; Türkiyeye Özalın bakış açısıyla bugün baktığımızda ne kadar önemli ve ne kadar uygar bir devlet ve siyaset adamı olduğunu görebiliriz. Turgut Özal öncesi Türkiyede temel hak ve özgürlüklerin bırakın konuşulması tartışılması bile sorundu. O temel hak ve özgürlüklerin yasayla olabilecek bir şey olmadığının farkındaydı. Özgürlükler ve temel hürriyetler konusunda çok hassastı. Her şeyi diyalogla çözmeye çalışırdı dedi.
Özalın bir Halk adamı olduğunu belirten Prof. Dr. Bostancı, Turgut Özal ölürken bile halk adamı gibi öldü. Cumhurbaşkanlığı köşkünden şimdiye kadar kimse böyle uğurlanmadı. Ölürken bile halktan birisi olduğunu gösterdi dedi.
Halkın içinden gelen Turgut Özalın bürokrasiyi de çok iyi bildiğini, bu edindiği tecrübelerin kendisini bu ülkenin en iyi devlet ve siyaset adamı sınıfına koyduğunu ifade eden Prof. Dr. Bostancı; Özalın en büyük amacı Dünyanın önüne çağdaş bir Türkiye koymaktı. Bunun içinde önce Türkiyenin duvarlarını yıktı. Milli bir birlik oluşturdu. Özal kafasındaki Türkiyeyi inşa ederken sorunlar yaşadı ama hiçbir zaman yılmadı. İktisadi durumu değiştirdi. Bugününün Malatyası, Gaziantepi, Kahramanmaraşı, Çorumu, Denizlisi Özalın döneminde büyüdüler, geliştiler. Özalın açtığı bu ufuk Anadolu insanının ufkuyla birleşince bugünkü doğrudan doğruya halkın içinde çıkan girişimci, müteşebbisçi ruhlu insanlar ortaya çıktı. Bu sayede Anadolu gelişti. Yani kısacası Turgut Özal ufkuyla Türkiyeyi Dünyaya açtı, birleştirdi dedi.
Prof. Dr. Naci Bostancıdan sonra söz alan Gazeteci-Yazar Hüseyin Gülerce Turgut Özalı anlatmanın gerçekten zor olduğunu söyledi.
Merhum Turgut Özalın çok samimi ve içten biri olduğunu kaydeden Gazeteci -Yazar Gülerce; Davranışlarında doğal ve ender bulunan bir tevazu ve hoşgörüye sahipti. Halkın içinden çıkmış sivil, dindar, demokrat bir Cumhurbaşkanıydı. Ama maalesef günümüzde maksatlı bir vefasızlığa uğruyor. Bunun hangi amaçla yapıldığını da anlamak mümkün değil dedi.
Günümüz Türkiyesinin Özalın bıraktığı Türkiyenin de gerisinde olduğunu, kendilerini siyaset ve devlet adamı olarak tanıtan ancak siyasetin amacının ne olduğunu unutup Türkiyenin o günden bugüne önüne kesmeye çalışan grupların amaçlarına ulaşamayacağını vurgulayan Gazeteci-Yazar Gülerce; Keşke Özalı anlayabilseydik. O zaman Türkiye bu hallerde olmazdı. Turgut Özal bugünün Türkiyesin de yaşanan sorunları önceden görmüş ve 9 Kasım 1989 yılında yemin töreninde şu konuşmayı yapmıştır. 21. Yüzyıla doğru giderken üç büyük temel hürriyeti geliştirmenin, sımsıkı korumanın uygar dünyanın önde gelen devletlerinden biri olmamızın vazgeçilmez şartı olduğunu görmeliyiz dedi. Peki Özal bu sözleriyle neyi anlatmaya çalışmıştır. 1 Düşünce Hürriyeti. 2 Din ve Vicdan Hürriyeti. 3 Teşebbüs Hürriyeti.
İşte günümüz Türkiyesinin önü tıkayan bu 3 konudan bahsetmiştir. Turgut Özalı büyük bir Devlet ve Siyaset adamı yapan en büyük özelliğinden birisi de ileri görüşlü olmasıdır.
Özalın en büyük amacının ve gayesinin Türkiyeyi gelişmiş, dünyada söz sahibi ülkeler arasına koymaktı, ama maalesef Özalın bunu yapmasına hem ülke içinden, hem de ülke dışından engelleyenler vardı. Dış etkenlerin oyununa karşın Turgut Özalın tek söylediği diyalogdu, bir araya gelmekti. O yılların siyaset adamları Özalı anlamak istemediler. Ama Türkiyenin yetiştirdiği uluslar arası bir lideri, bir dünya siyasetçisini en iyi millet anladı dedi.."