Geçtiğimiz günlerde Malatya kamuoyunun gündemine, arşivlerdeki 77 yıllık bir fotoğrafla gündeme gelmişti, 14 Kasım 1933de dönemin Malatya Valisinin (İbrahim Ethem Akıncı değildir- O yıl atanan Akıncı'dan önceki Vali olmalı)en) , Hekimhan- Arguvan arasındaki Ballıkaya bölgesinde 3 eşkıya tarafından soyulduğu. 44 yaşında iken Malatya'ya atanan Valiyi soyan 3 eşkıya (alttaki fotoğrafta), olaydan sonra yakalanmış ve 9ar yıl hapse mahkum edilmişti.
İŞTE O VALİ..
3 çulsuz eşkiyanın soyduğu İbrahim Ethem Akıncı, 1933- 1939 yılları arasında Malatya Valiliği görevinde bulundu. İsmet Paşanın Başbakanlığı döneminde memleketi olan Malatyaya atadığı İbrahim Ethem Bey, bir Milli Mücadele kahramanı. Kuva-yi Milliye kumandanlarından biri. Milli Mücadelede başında bulunduğu Akıncı müfrezeleriyle düşmanla savaşmış bir kahraman.
İşte İbrahim Ethem Beyin öyküsü..
"İbrahim Ethem Bey 1889 yılında Selanikin Menlik kasabasında doğmuştur. Babası Ali Efendi, annesi Naile Hanımdır. Dedesi, Kolağası Süleyman Ağadır. İlköğrenimini Alasonya da, Rüşdiye tahsilini Serez de tamamlamıştır. Bir ara vekil öğretmen olarak Selanik Öğretmen Mektebinde tarih öğretmenliği yapmıştır. Daha sonra İstanbula gelerek Hukuk Mektebini bitiren (Hukuk mektebinde okurken gazetecilik yapmış ve gönüllü olarak Hareket Ordusunda görev almıştır) İbrahim Ethem Bey, Balkan Harbi dolayısıyla ailesi ile birlikte Selanikten Balıkesire geçip Kocapınar köyüne iskân edilmiş, Balıkesirin Samlı ve Sındırgının Çorum (Düvertepe) nahiyelerinde nahiye müdürü olarak görev yapmıştır.
Memuriyetten istifa ederek Balıkesirde avukatlık yapmaya başlayan İbrahim Ethem Bey, İzmirin işgali üzerine Balıkesir Kuvâ-yi Millîyesinde hizmet etmeye başlamıştır.
Soma cephesinin çökmesi ve Giresun (Savaştepe) muharebesinin kaybedilmesi üzerine Susurluk, Kirmaşti (Mustafa Kemalpaşa) yoluyla Bursaya gelir. Burada Kavalali Sevki Beyin yardımıyla Felemenk Valtakan Kumpanyası memuru diye bir vesika alarak, tüccar kılığında İstanbula geçer. Burada kısa sûre amcası Yüzbaşı Münir Beyin yanında kaldıktan sonra Reşit Pasa vapuru ile İneboluya ve oradan da Ankaraya geçer. Ankarada kısa bir süre için Dahiliye Vekâleti Kalem-i Mahsusunda şifre kaleminde hizmet eder, Dahiliye Vekâletinin 25 Kasım 1920 tarihli yazısıyla, üçüncü sınıf maaşla Demirci Kaymakamlığına tayin edilir. Özellikle o bölgeyi iyi tanımasından dolayı bu göreve getirilen İbrahim Ethem Bey, Ankara daki görevinden ayrılarak, Eskişehir, Kütahya, Gördes ve Simav yoluyla Demirciye gelir.
23 Ekim 1920′de Demirciye gelip kaymakamlık vazifesine başlayan İbrahim Ethem Bey, derhal idareyi ele alır Bu sırada Çerkez Ethem den ayrılarak millî kuvvetlere katılan Parti Pehlivan ve Usturumcalı Halil Efe kuvvetleri akıncı müfrezelerine dönüştürülerek İbrahim Ethem Beyin emrine verilirler.
Yunanlıların bazı ileri harekatları üzerine, 25 Mart 1921 de Parti Pehlivan ve Halil Efe kumandalarında 30 kişiden meydana gelen akıncı müfrezelerine düşman içine akın emri verilir. İlk hedef düşmanın harita kollarıdır. Alınan emir üzerine 7 Nisan 1921 de Gördesin Kızıllar köyünde bulunan düşman harita kolu basılır.
Yunanlılar büyük bir kuvvetle Kızıllar köyünü yakınca, Sındırgı, Bigadiç istikametine baskınlar yapılması için akıncı müfrezelerine emir verilir, İbrahim Ethem Bey kumandasında 20 Nisan 1921 Çarşamba günü 120 süvari ve 150 piyadeden meydana gelen Kuvâ-yi Millîye müfrezeleri, Bigadiçteki Yunan birliklerini baskına uğratırlar.
21 Nisan sabahına kadar süren çarpışma sonunda beş düşman öldürülür, çok miktarda erzak ve cephane ile bir de esir alınır.
Akıncı müfrezelerinin faaliyetlerini arttırması üzerine, Yunanlılar 21 Mayıs 1921 Cumartesi günü, üç koldan iki top ve iki bin kişilik bir kuvvetle Gördese taarruz eder.
Pek çok katliam yaptıktan sonra, kasabayı yakarak geri çekilir. Kaçan düşmanı takip eden Akıncı müfrezeleri Sındırgıya iki saat mesafede bulunan Kapanca köyü civarında düşmanı kıstırır. Yedi saat süren muharebe sonunda, ikisi subay 37 ölü ve elliye aşkın yaralı veren Yunanlılar perişan bir halde Sındırgı ya sığınır. Bigadiç ve Gördesteki baskınlarda elde edilen başarı üzerine, Demirci Kaymakamı İbrahim Ethem Bey, 11 Temmuz 1921′de Müdafaa-i Milliye Vekili Fevzi Paşa tarafından bir kıta harp madalyasıyla taltif edilir. 6 Ağustos 1921′de Demircinin işgali üzerine dağlara çekilen Akıncı müfrezeleri, 13 Ağustos 1921 Cumartesi günü Yağcı dağında kati mücahede kararı alıp, yemin ederler.
Sakarya zaferinin etkisiyle İbrahim Ethem Bey, cephe gerisinde bulunan Gördes, Simav ve Demircide T.B.M.M nin tek resmi temsilcisi olarak Demirci merkezli müstakil bir Türk Livasi kurar. Burada derhal Milli Hükümet namına idareyi ele alan İbrahim Ethem Bey, 5 Eylül-11 Ekim 1921 tarihleri arasında Demirci, Gördes ve Simavda müfrezeler ve iaseleri için Müdafaa-i Hukuk idareleri oluşturur Telgraf hatlarını tamir ederek Mir Mustafa ile orduya ilk raporunu gönderir. Düşmanın büyük kuvvetler sevk etmesi üzerine 11 Ekimden itibaren Demirci ve Simav yeniden tahliye edilerek Akdağ a geçilir. Burada mücadele mıntıkaları belirlenir ve yeniden Akıncı müfrezeleri meydana getirilerek aşağıda isimleri verilen Kuvâ-yi Millıyeciler, müfreze komutanlıklarına tayin edilirler.
İbrahim Ethem Bey-Demirci Kaymakamı, Akıncı Müfrezeleri Resisi; Parti Mehmet Pehlivan -11. Akıncı Müfrezeleri Kumandanı; Usturumcalı Halil Efe -12. Akıncı Müfrezeleri Kumandanı; Arap Ali Osman Efe -6. Akıncı Müfrezeleri Kumandanı; Arslan Efe -10. Akıncı Müfrezeleri Kumandanı; Balatlılı Hüseyin Çavus -1. Gönüllü Müfrezeleri Kumandanı Külah Mehmet Efe -2. Gönüllü Müfrezeleri Kumandanı Haci Veli -3. Gönüllü Müfrezeleri Kumandanı: Bakirli Saçli Mustafa Efe -4. Gönüllü Müfrezeleri Kumandanı. Bu müfrezeler Balıkesir, Bigadiç, Sındırgı, Balat (Dursunbeyj Kırmaşti (Mustafa Kemalpasa), Yenice, Kepsut, Simav, Demirci, Gördes, Salihli, Akhisar, Konakpınar, Kula, Esme, Kırkağaç Soma ve Gelenbe bölgelerinde görev yapacaklardı.
Cephe gerisinde kalan Akıncı müfrezeleri bir buçuk yıl içinde düşmanla defalarca çarpıştılar. Düşmanla defalarca çarpıştılar. Düşmana 787 ölü, 151 yaralı insan, 137 hayvan, 2 hafif makineli tüfek, 190 esir bıraktırdılar. Birçok telefon, telgraf ve posta irtibatlarını kestiler. Birçok köyleri ve kasabaları yağmadan ve yakılmaktan kurtardılar. Bulundukları çevrede Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti namına kurdukları idare mekanizmasıyla ve Akıncılar Töresiyle, halk üzerinde yunanlılara hakim bir Türk varlığı gösterdiler. Asayişi korudular, eşkiyalığı önlediler. Bu mücadelede kendileri ise 21 şehit, 2 esir ve 22 yaralı verdiler. Başkumandan Gazi Mustafa Kemâl Paşanın Başkumandanlık Meydan Muharebesinde yenip bilahare kumandanlarını esir ettiği düşman, bozgun halinde çekilmeye başlar. Kaçan düşmanı takip eden ve pek çok yerde ricat yollarını kesen İbrahim Ethem Bey kumandasındaki Akıncı müfrezeleri 3 Eylülde Sındırgı yı, 4 Eylülde Bigadiç i kurtararak süratle Balıkesire doğru ilerlemeye başlarlar. 6 Eylül günü müfrezelerle beraber Balıkesire giren İbrahim Ethem Bey hatıratında bu anı şu ibretli satırlarla anlatmaktadır:
Alaturka saat dokuzda Tepecik ten hareket ettik, Ağır ağır gidiyorduk, Çayırhisar yanındaki çeşmeye geldiğimizde köy ahalisi önümüze çıktı. Ve bizi bir parça durdurdu. Zavallı ahali! Ne yapacağını ve efradı ne ile memnun edeceğini bilemiyordu. Kadın, erkek, çoluk çocuk efrad karmakarışık olmuş, birbirinin boynuna sarılmış, mütemadi bir ağlayış devam ediyordu. Hareket için düdük çalmağa mecbur oldum. Çayırhisar dan hareket edince Balıkesir istikametinden pek büyük bir kalabalığın geldiğini gördüm.
Bütün Balıkesir halkı istikbâle çıkmıştı; kalabalık o derecede idi ki, geniş olan şose istiab edemiyor, ahali yol tarafındaki tarlalardan geliyor ve büyük bir toz, duman sütunu semaya yükseliyordu. Artık kalabalığa karışmış ve yola koyulmuştuk. Hiç bir şeyler anlaşılamıyor, yalnız herkeste gözyaşları görülüyordu. Yürümek mümkün değildi. Çünkü, hayvanların önüne yatan ve hayvanların gözlerini öpen, süvarileri öpmek için çekip hayvandan indiren, hayvanatla karmakarışık bir hale vaziyete karşı bir şey yapmak mümkün değildi Evet yalnız ağlanıyordu. Bu cereyandan kimse kurtulamıyordu.
Güç hâl ile yürümeğe başladık. Fakat ne mümkün! Gittikçe kalabalık kesafet peyda ediyordu. Tekbir sedalarıyla şehre girdik. ve Belediye önünde kurbanlar kesildikten, ahaliye nesayih yollu birkaç söz söyleyerek dua yapıldıktan sonra Belediye dairesine çıktık. Alelusul bazı merasimden sonra derhal ise başladık. Çünkü duracak ne vaktimiz, ne zamanımız vardı. En müsait mahal Belediye olduğundan burasını karargâh ittihaz ederek müfrezeler hanlara taksim ve asayiş Arslan Ağa müfrezesine tevdi olundu.
Bundan sonra Bati Cephesi Kumandanlığına ve Dahiliye Vekâletine rapor yazarak asayişi temin eden İbrahim Ethem Bey, faaliyetini sürdürerek, Susurluk, Gönen, Balya, İvrindi, Havran ve Edremiti de düşman işgalinden kurtarmıştır. Yakup Sevki Pasa kumandasındaki ikinci Ordu birliklerinin Balıkesire gelmesiyle birlikte İbrahim Ethem Bey vazifesini tamamlayarak 30 Eylül 1922′den itibaren müfrezeleri terhis eder.
Daha sonra Dahiliye Vekâletinin yazılarıyla önce Ayvalıka, Demircililer in istek ve ısrarları üzerine ise yeniden Demirci Kaymakamlığına tayin edilerek vazifesine baslar. Cumhuriyet döneminde Yozgat, Siirt, Balıkesir, Samsun, Malatya ve Muğla valiliklerinde bulunmuş, 15.07.1949 tarihinde emekli olmuştur. Emekliliğini müteakip Sındırgıya yerleşmiştir. Balıkesir Valiliği sırasında Bigadiç i Sındırgı yi ve Kızılçukur, Kayalıdere, Ortacaalan, Köseler ve Aşağı Devreki ziyaret ederek eski mücadele arkadaşlarıyla görüşürdü.
Kırmızı şeritli istiklâl Madalyası olan İbrahim Ethem Bey 11 Mayıs 1950′de vefat etmiştir. Mezarı Sındırgıdadır."
3 EŞKİYA..
İhlas Haber Ajansının, arşivden bulduğu bir fotoğrafla 2010 yılında Malatya gündemine taşıdığı olayın ayrıntıları, söz konusu haberde şöyle duyurulmuştu:
1933 yılında dönemin Malatya Valisinin soyulması olayına karışan 3 kişinin 77 yıl sonra ortaya çıkan fotoğrafında ilginç bir tablo görüldü.
14 Kasım 1933 yılında Arguvan ile Hekimhan arasındaki Ballıkaya köyü yakınlarında meydana gelen olayda, Sivas'tan Harput'a para götüreceği ihbarını alan S. B. Ç,, H. S. ve M.R. adlı şahıslar, yattıkları pusuda yanlışlıkla dönemin Malatya Valisinin aracını durdururlar. Yanlarında 2 tane ateşli silah ve 1 adet kasatura bulunan kafadarların, arabada yaptıkları aramada para bulamayınca Valinin (İbrahim Ethem Akıncı olduğu öne sürülür, ama o değildir) üzerini aradıkları ve çok az miktarda para çıkması üzerine, "Sen nasıl valisin, üzerinde para bile yok" şeklinde sitem etmelerine Valinin de, "Ben ne bileyim ki Ballıkaya'da borcum çıkacak!" şeklinde espri yaptığı yöre halkı tarafından anlatılıyor.
Yine yöre halkının olayla ilgili anlatımlarına göre, M.R.'nin Valinin üzerindeki elbiseyi çıkartarak, giydiği ve sonra, "Vali Bey sana mı yakıştı bana mı yakıştı?" diye sorduğu, Valinin ise "Tabi ki sana yakıştı" demek zorunda kaldığı ifade ediliyor.
Her 3 şahısın da 9'ar yıl hapiste kaldığı belirtiliyor.
Hekimhan'ın Ballıkaya köylüleri ise, haberin yayınından sonra, bu olayın kendi köyleri ile ilgisinin bulunmadığını, Hekimhan Hasançelebi arasındaki Ballıkaya mevkiinde meydana geldiğini ve yapanların da Atma aşireti mensupları olduklarını öne sürerek düzeltme yapılmasını istemişlerdi.