ERDOĞAN, İMAM HATİPLİLER KURULTAYI'NDA KONUŞTU.. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Cumartesi anneleri için her Cumartesi Galatasaray'a gidenler yok muydu? Sanatçılar, şunlar, bunlar vesaire. Peki, Cumartesi Anneleri için oraya giden bu sanatçılar vesaire; yazarı, çizeri, şusu busu vesaire şimdi Diyarbakır Belediyesi'nin önünde evlatları dağa kaçırılmış olan annelerin yanına niçin gitmiyorlar? Çünkü bunlar iki yüzlü, bunlar dürüst değil" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İnönü Üniversitesi Turgut Özal Kongre ve Kültür Merkezi'nde Önder İmam Hatipliler Derneği tarafından düzenlenen 16. İmam Hatipliler Kurultayı'na katılarak konuşma yaptı.
'Türkiye'nin dört bir yanındaki imam hatipli kardeşlerime selam ve sevgilerimi gönderiyorum' diyerek konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İmam Hatipliler Kurultayı vesilesiyle bugün bir kez daha imam hatip nesliyle, imam hatipli dostlarla bir araya gelmenin bahtiyarlığı içindeyim. İmam hatip okullarının temellerini atanlar başta olmak üzere on yıllardır bu okulların kuruluşunda, gelişmesinde, sayılarının artmasında emeği olan vakıf insanlarımıza ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum. Tek parti döneminde kapatılan bu okulları, 1951 yılında tekrar açan şehit başbakan Adnan Menderes'e, onun milli eğitim bakanı Tevfik İleri'ye bir kez daha yüce Mevla'dan rahmet ve mağfiret niyaz ediyorum. Son nefesine kadar mücadele eden Celalettin Ökten hocamızı, Ahmet Muhtar Büyük Çınar'ı, Ahmet Hamdi Akseki'yi yad ediyorum. Onlar öncüler, önderler olarak mücadeleleriyle yolumuzu aydınlattılar. Bizde bir imam hatipli olarak o büyük insanların talebesi olarak bu yapıyı hiçbir zaman öksüz bırakmamak, boynu bükük bırakmamak için çalıştık. Büyüklerimiz, abilerimizin, Celal hoca gibi dava adamlarının emaneti olan bu okulları 3-5 kendini bilmezin insafına terk etmedik. İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığımızdan Cumhurbaşkanlığımıza kadar üstlendiğimiz tüm görevlerde imam hatip neslinin yetişmesine özel bir önem verdik" dedi.
Batılılaşma adına yapılanların milletin hafızasında çok derin yaralar açtığı değerlendirmesinde bulunan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Seksen yaş üstündeki büyüklerimize tek parti yıllarını sorduğunuzda alacağınız cevaplar sadece yokluktur, yoksulluktur, baskıdır. Camilerin emlak niyetine satıldığı, ibadethanelerin ahıra çevrildiği, Kur'an kurslarının kapatıldığı, ilim irfan merkezlerinin kapısına kilit vurulduğu günlerimiz oldu. Minarelerimizden Ezanı Muhammedi'nin 'Allahu ekber' nidalarına hasret kaldığımız dönemler yaşandı bu ülkede. Kur'an-ı Kerim'in tren vagonlarında, ahırlarda derme çatma binalarda gizli saklı bir şekilde öğretildiği süreçlerden geçildi. Milletin cenazesini yıkayacak gassal dahi bulamadığı, yazdığı kitaplardan dolayı alimlerimizin dar ağacına gönderildiği zor zamanlarımız oldu.
Rahmetli Tahsin Banguoğlu, Milli Eğitim Bakanı ve Milli Türk Talebe Birliğinde bir konferansını dinledim. Orada nasıl oldu da bu gassallık olayı, bu imam hatipler meselesi gündeme geldi ve ne dese beğenirsin. Kendisine İnönü talimat veriyor, imam hatip okulu açma noktasında değil. Sadece cenazeleri yıkayacak gassal yok. 'Ben senden sadece cenazeleri yıkayacak gassal yetiştirmek için okullar açmanı istiyorum.' diyor. Yani imam hatiplerin açılışı da böyle. Onun için de imam hatip de bize bazı hocalarımız şunu derdi, 'Siz ölü yıkayıcısı mı olacaksınız?' Bunu bize dediler ve bizim onurumuzla bu şekilde oynamaya çalıştılar ama ne oldu? Onların gassal diye düşündüklerinden cumhurbaşkanı çıktı, başbakan çıktı...."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"İmam hatiplere ve gönüllü kuruluşlarımıza yönelik tacizlerin arttığı son günlerde bu buluşmamızın oldukça anlamlı olduğuna inanıyorum. Son seçimlerde ortaya çıkan seçim sonuçlarının belli çevrelerdeki imam hatip hazımsızlığının tekrar nüksettiğini görüyoruz. Özellikle İstanbul Büyükşehir uzun yılların ardından el değiştiren bazı belediyelerde 28 Şubat dönemini hatırlatan uygulamalara imza atılıyor. Adeta bir öç alma duygusuyla, intikam hissiyle, asılsız ve çarpıtma bilgilerle gönüllü teşekküllerimiz hakkında iftira kampanyaları yürütülüyor. FETÖvari taktikler kullanılarak üniversiteli kız çocuklarımıza güvenli yurt imkanı sunan vakıf ve derneklerimiz hedef haline getiriliyor. Basın-yayın organlarında özellikle sosyal medyada millete ve gençlere hizmetten başka hiçbir gayesi olmayan kuruluşlarımıza yönelik itibar suikastları düzenleniyor. Seçimlerden önce öğrencilere burs vermekten, ücretsiz yurt sağlamaktan bahsedenler, koltuğa oturur oturmaz işe öğrenciye hizmet veren vakıf ve derneklere saldırmakla başladılar. Seçim döneminde inançlara saygıdan dem vuranlar şimdi milletin saçıyla, sakalıyla, kılık-kıyafetiyle uğraşıyor. İşte İstanbul'da İETT'de şuanda sakallarla uğraşmaya başladılar. Bunu biz 12 Eylül'de yaşadık. Bende o zaman İETT’deyim. Göreve o zaman bir albay getirilmişti, ne kadar sakallı varsa hepsinin sakallarını kestiler. Belki ilginç gelecek, o zaman benim de sakalım vardı. En son ben kalmıştım, beni de çağırdı, 'ya sakal ya istifa' dedi. Bende ertesi gün istifamı verdim, ayrıldım. Ama ne kaybettim? 12 bin 500 lira alıyordum, özel sektörde 4 kat fazlası maaşla işe girdim ve 50 bin lira. Yani bütün tasarruf sahibi, rezzaku alem olan Allah, bir yerden kapılar kapatılıyorsa birçok yerden farklı yerden kapılar açılıyor ve açıldı. Seçim döneminde takılan dikkat edin özgürlük maskesi yerini bugün baskıya, fişlemeye, faşizmi aratmayan tahammülsüzlüğe bıraktı. Seçim öncesinde 'hiç kimsenin aşıyla, ekmeğiyle oynamayacağız' diyenler, daha şimdiden binlerce insanı kapı dışarı etti. Sevgi ve kucaklaşma sözlerinin yerini Suriyeli yetimlere verilen bir tas çorbaya göz diken, kimsesiz çocukları kapı dışarı eden, bölücülere gösterdiği empatiyi, evladı dağa kaçırılan analardan esirgeyen vicdansız, insafsız, nobran bir zihniyet aldı. Hatırlayın Cumartesi annelerini. Cumartesi anneleri için her cumartesi Galatasaray'a gidenler yok muydu? Sanatçılar, şunlar, bunlar vesaire. Peki, Cumartesi Anneleri için oraya giden bu sanatçılar vesaire; yazarı, çizeri, şusu busu vesaire şimdi Diyarbakır Belediyesi'nin önünde evlatları dağa kaçırılmış olan annelerin yanına niçin gitmiyorlar? Çünkü bunlar iki yüzlü, bunlar dürüst değil. Aynısını Taksim'de 12-13 tane ağacın yeri değiştiriliyor diye kıyametler koparanlar...Ormanlarımız yakıldı. PKK bu ormanların yakılışını üstlendi mi, üstlendi. Peki bu ormanların yakılışını üstlenen PKK’ya karşı acaba şu anda çevre dostları niçin kalkıp da bunlara karşı ‘Durun’ demiyorlar? Dürüst değiller, samimi değiller. Ama biz elif gibi dimdik duracak ve yolumuza devam edeceğiz."
Çocuklarını bölücü terör örgütü PKK'nın elinden kurtarmak için oturma eylemi yapan annelere destek veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz, Diyarbakır'daki malum partinin il başkanlığı önünde o anaların yanındayız. Devlet olarak elimizden geleni yapıyoruz, takipçisiyiz, kovalamaya da devam edeceğiz. Bu terör örgütü kaçacak biz kovalayacağız. Er veya geç bu işin hesabını da soracağız. Şuanda bazı sanatçılar sağ olsun Diyarbakır'a gidiyorlar, gittiler diye haberlerini aldım. Bazı köşe yazarlarının gittiğinin haberini aldım. Bende şahsım, milletim adına onlara teşekkür ediyorum. Çünkü burada milletimizin uyanışı çok önemli. PKK terör örgütünü arkasına almış olan bu siyasi partinin bugüne kadar neleri nasıl istismar ettiğini milletimizin bilmesi lazım. Milletimize de bunları anlatmamız lazım. Bunlar bizim üzerimizdeki büyük yüklerdir ve biz bu işin arkasını bırakmayacağız" ifadelerini kullandı.
Erdoğan'dan önce konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay da, "Hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünya için çalışırken hemen yarın ölecekmiş gibi de ahiret için çalışan ve yine 'Var mısın?' diye herhangi bir konuda sorulduğunda da sağına ve soluna bakmadan 'Varım' diyen bir neslin yetişmesi düsturumuz." dedi.
Oktay, Malatya İnönü Üniversitesinde düzenlenen Önder İmam Hatipliler Buluşması'nda, yaptığı konuşmada, kurultayın hayırlı olmasını dileyerek, şunları söyledi:
"Sayın Cumhurbaşkanım, liyakat ve ehliyetin düsturunuz olduğunu biliyoruz. Bir ekip ve camia olarak da liyakat ve ehliyetin gereğini her alanda birlikte yerine getirmek için çalışıyoruz. Gecemiz ve gündüzümüz bu doğrultuda tüm camia olarak. Ama şunu da biliyoruz yine, hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünya için çalışırken hemen yarın ölecekmiş gibi de ahiret için çalışan ve yine 'Var mısın?' diye herhangi bir konuda sorulduğunda da sağına ve soluna bakmadan 'Varım' diyen bir neslin yetişmesi düsturumuz. Yine liderliğinizde, önderliğinizde, başkanlığınızda tüm Türkiye olarak, gençlik olarak ama 16. kurultayını kutlayan ÖNDER olarak da hem liyakat hem ehliyet hem de 'Var mısınız?' denildiğinde, sağına, soluna bakmadan 'Varım' diyen bir camia olarak huzurlarınızda olacağız inşallah."
ÖNDER İmam Hatipliler Derneği Genel Başkanı Kamber Çal da 5 bin 200'ün üzerinde okul, 1 milyon 400 bini bulan öğrenci ve imam hatip camiasındaki velilerle, bütün gayretleriyle imam hatipli gençlerin ehliyetli ve liyakatla yetişmesi için gayret gösterdiklerini kaydetti.
İmam hatip camiasının 100 yılı aşkın hikayesiyle sürekli mücadele içerisinde olduğunu anlatan Çal, "Bu mücadele canlı şekilde devam ettirecektir. İmam hatip camiasındaki yavrularımızın, gençlerimizin gelişimi için gayretimizi aynı şekilde sürdüreceğiz." diye konuştu.
Ferdi DURDU, Yeni Malatya Gazetesi- malatyahaber.com- AA