Orhan Apaydın
oapaydin@dha.com.tr
Ölüm üzerine yazmak zor da, ölümsüzlüğe uzanan çizgide yer alanları anmak neden bu kadar zor?
Onlar...
Ölümsüzlük çizgisinin tam üstünde yer etmeyi hak edenler...
Bugün yaşasalardı, aynı çizgide bulunanlara öyle bir vefa gösterir, onlara öyle bir saygı platformu yaratırdı ki; biz yapmadıklarımız nedeniyle mahcubiyetin yüz kızarıklığını yaşardık.
.............................
Aldığım bir e-posta ile bu duygu seline kapıldım.
Yazıda bir hatırlatma yapılıyor. Gazeteci meslektaşım, ağabeyim, yakın dostum Erhan Kırçuval isminin kentte unutulmaya başlamasına isyan vardı bu e-postada.
Nedense, hem Erhan ağabeyi, hem Dilaver ağabeyi (Uyanık) birlikte anımsadım.
Erhan Kırçuval(1942-1989): O, 70'li yıllarda farklı mezhep odaklanma ve çatışmalarına kurban edilen hem Cezmi Kartay, hem de Sögütlü Cami çevresi esnafından aynı saygı ve sevgiyi gören bir güzel insan, hoşgörülü bir siyaset aktörüydü...
Dilaver Uyanık(1938-2004): O, hem kent gelenekselliğinin kucağına doğup büyümüş bir genç; aynı zamanda kentsoyluluk kalıplarını kırıp, tiyatroyu 'halk mektebi' bellemiş, sendikal örgütlenmeyi eniştesinin işyerine dahi büyük mücadelelerle sokacak kadar düşüncelerini özümsemiş bir aktördü...
UNUTULMAYACAK BİR İSİM:
ERHAN KIRÇUVAL
Elbette unutulmamalıydı Erhan Kırçuval adı.
Amatör spor faaliyetlerinden Malatyaspora uzanan bir maratonda koşulsuz destekçiydi. Çevresine konuları benimsetmesi, kentin ekonomik güç ve dinamizmini bu yöne aktarmadaki becerisini, hep amatör bir çizgide tutmayı başarabilmiş bir spor adamı olarak tanınırdı. Oradaki sivrilişi ve gazetecilikteki ustalığı, kendisini kente yararlı başka platformlara çekmekte gecikmedi. Kayısı Festivali ile kente kazandırılabilecek sosyal ve ekonomik hareketliliği görmesi sayesinde, tam 33 yıl önce bu organizasyonunun başında, ama bir nefer gibi çalışmıştı.
Aynı yıllarda girdiği siyaset ve sendika dünyasında ezber teorilerin yerine hayatın kendi gerçeğini koyabilmenin çabasındaydı. Onun için insan vardı en önde gelen...
Bugün dahi bana sorulsa; İnsanı insan olduğu için seven, tanıdığım ender insanlardan biridir o...
Mahallemizde yaşayan Şorikli Deli Yaşarı, babasının her gece sokakta nasıl beklediğini anlattığımda yüzünde oluşan ifade, bugün dahi gözlerimin önünden silinmeyecek bir sevgi ve acıma portresiydi...
Bu insancıllığı, kent sevgisi, aydın düşünce yapısı, bağnazlıklara isyanı ve çemberi kırıp, tabuları yıkma çabaları, tıpkı havuza atılan bir taş gibi kendi çevresinde halkalar oluşturup genişletti.
1980 öncesi yaşanan siyasi girdapta, alevi-sünni, ülkücü-solcu ayırımı ev ahalisinde dahi yapılmaya başlandığında, hepimizin önce insan olduğunu size hatırlatan bir yaşam biçimini seçmişti kendisine.
CHPde resmi görevleri olmasına rağmen, o dönemde, ülkücülerin finansörü diye tanıtılan eski dostu Dr. Muhittin Turgut ile diyaloğunu hiç gizlemeden sürdürerek farklı bir duruş sergileyen kişidir Erhan Kırçuval.
Bunca dolu, bunca sevecen, bunca esprili bir insanın o yılların Türkiyesindeki yaşam güçlüğünde alkole sığınması, kendine göre kaçınılmazdı.
Bu yüzden de erken ayrıldı aramızdan...
Yıktığı tabuların enkazları henüz tam toplanamamışken ortalıktan, en büyüğü Kerem olmak üzere eşi Mesude kardeşimizi ve öteki çocuklarını erken terketti.
MALATYAYI UYANDIRAN
BİR İSİM: DİLAVER UYANIK
O yılların ve biraz daha önceki yılların bir başka ismi de Dilaver Uyanık...
Onun sesini TRTde haberleri sunarken duyanlar, Zerda dizisindeki rolünü hayranlıkla izleyenler, Malatyalı olduğunu dahi bilmiyordu belki de.
Umarım, bu sitenin editörleri her iki ağabeyimin de birer fotoğrafını bu yazının yanına koyarlar.
1960lı yıllarda oluşan, düşünen-okuyan-çağdaş Malatya gençliği modelinde önemli bir temel taşıdır Dilaver Uyanık adı.
İlk gençliğimizde idölümüz, sonraki yıllarda örnek aldığımız ve kısa süreli de yanında yer bulabildiğimiz bir sanatçı-gazeteci idi.
Müzik-tiyatro ve gazetecilik alanındaki atılımları, daha o yıllarda Malatyayı farklı kılmaya yetmişti. Fikir hareketlerinde, özgür tartışma ortamlarının oluşmasında bizzat kendini koymuştu ortaya.
O yıllarda İslami akımın önemli ismi Terzi Sait Çekmegil ve çevresi ile diyaloğ kuran sol düşüncenin önderleri arasındaydı.
Bu sayede, Malatyanın fikir dünyasına nasıl geniş bir soluk aldırdığını şimdi daha iyi anlayabiliyoruz.
...........
Onlar, denediler ve yaptılar...
Ya, kentler üzerindeki tutuculuğa kendini mahkum edip deneme cesaretini dahi gösteremeyenler?...
Onlar ve bunlar elbette farklı olmalı.
Onlar unutulmamalı.
Onlar unutturulmamalı.
Bir kentin unutulmayanları olmalı.
Onlara vefa gösterilmeli...
Yoksa toplum hamallarına cesaret veremeyiz... Onların kanatlarını açabilmesi için buna muhtacız.
Bugün eksikliğini duyduğumuz güç, açılmamış kanatlarda gizli kalmış olabilir.
Haydi uçuralım gençleri....
Sonra da gelecek nesiller ölümsüzlüğe taşısın onları...
FOTOĞRAF: Dilaver Uyanık (soldaki) ve Erhan Kırçuval..